dünyada kaç tane fettah can cd'si satıldı çok merak ediyorum. bir kere kafadan 5 yazalım: anneye, babaya, bir tane en yakın arkadaşa, bir tane fettah can kendi evi için, bir tane de arabası için.
o zaman fettah can cd'si dünyada 6 tane satmış diyebiliriz.
kıdemli üstçavuşluğumla gurur duydum, hiç çekinmedim.
+ baba, telefon faturam yaklaşık 5 lira gelmiş.
- heheyt be yavrum, işte bu dünyanın en inanılmaz konuşması oldu.
+ 80 tl verebilirsen, harçlığımdan kes. kalanını abimden alırım.
- işte bu da hiç olmayacak biriydi.
+ belime mi, kafama mı?
- beline.
+ ıslak mı, meşe mi?
- ıslak meşe.
"beşir arabayı skecek" dedik, arabayı bile sken yine behlül oldu. bir yaklaşık sonuçtu. dizide bir şey skilecekse, bunu behlül skiyor. anlamış olduk.
"2.5 altı seks olur" dedik, bihter adnan'ı yaladı, o kadar. bunu tutturduk.
bu bölümde sürpriz oynamayı terchi ediyorum. behlül, süleyman efendi ile düzeyli bir birlikteliğe yelken açacak. bu sırada, onları gören beşir, kendi omzuna dokundurduğu küçük ve tatlı öpücüklerle kendini tahrik edecek. bu sırada beşir'in mastürbasyonunu izleyeceğiz. sarsılarak gelecek.
adnan ve bihter, aralarında gizli bir anlaşmayla, basın toplantısı yapıp "'bıyıklı adam seksi' 90'ların ilk yarısında bittği için, bundan sonra sadece öpüşelim, insanları irrite etmeyelim. buradan orta yaşlı ve bıyıklı insanlara sesleniyoruz: skişi sokuşu bırakın" minvalinde deklarasyonda bulunacaklar. bu sırada muhabirlerin arasında bir ibik hazır bulunacak. tabi ki katilin horozu olacak bu.
halk komiseri gibi düşünüyorum... ben de kendisi gibi, biraz mala bağladığım, biraz gerzek olduğum için çok uzun yazılarını gafam almıyor. alsa da hemen unutuyorum.
ben de daha kısa ve net cümleleri severim. misal: "nohut." veya "meşe."
işte ben bunlara gülerim.
tanım: tarayıcısı tek sözlüke izin verdiği için, ekşi sözlükte yazıp, uludağ'dan vazgeçen yazar.
hoşgeldin dostum. tahmin ediyorum ki güzel bir insansın. nick altına ilk entry'yi senin girmen ve nick seçimindeki yaratıcılığın bu tahminimi güçlendiriyor.
aşk-ı kuşku'da son dönem trendlerini açıklamak isterim. geçen haftalarda ne dedik? dizinin canlanması için fantezi katılmalı, en olmadı adnanla behlül seviştirilmeli dedik. belki uç bir istekti, toplumumuz buna hazır değildi fakat yine de güzel olarak nitelendireceğimiz gelişmeler oldu. bihter, behlül'ü yaladı. izlemeyenler, izleyenlere sorsunlar. baya bildiğin yaladı adamı.
neyse, bu hafta alt oynuyorum. 2,5 altı sevişme olur. geçen haftalardaki yalama şoku vs.. gibi sebeplerden ötürü ben 1 yiyiş olur, onda da beşir arabayı sker diyorum. ki o araba bende olsa her gün yalardım. behlül'ün kendisini skmediğine dua edeceğine, daha karı kıza sarkıyor pis herif. behlül evde olacak, ben 10 tane don giyerdim gtüme, duvar kenarından seyirtirdim.
son olarak adnan'a bir kaç sözüm olacak. birader, senin evinde behlül gibi bir adam yaşıyor. sen karı olarak ne demeye baş edemeyeceğin bir hatun getiriyorsun eve? belli ki behlül onu kütür kütür kütürdetecek. belli ki yiyecek onu. al dul bi kadın, hem sevaba da geçersin. yoksa bihter ölçeğine göre 3 adnan aldatması yaşarsın böyle.
edit: bizimkiler'deki katilin horozu, bu hafta yıllık izninin bir bölümünü kullandığı için yer alamadı.
edit: arabayı da behlül skti. beşir, sen en sonunda ya matmazele ya de elizabete.
anlatmak istediğim babayı dövmek, osbir çekmek manasına gelen değil. he oldu olacak, osbirin bütün inceliklerini, püf noktalarını ve bilmediğimiz bütün yönlerini anlatayım da adım sapığa çıksın sözlükte. zaten "aşk'ı memnu geliştirme raporu" yüzünden nick altıma dadandılar. neyse. bildiğin gerçek anlamda dövmekten bahsediyorum.
ben babamı dövmem, dövemem. hem anaya babaya el kalkmaz bizde, hem de gücüm yetmez. çünkü babamın bayramda, o tıfıl boyuna rağmen kurbanlık danayı kündeye getirmesini bu gözler gördü. bu gözler gördü, dananın üstüne çıkan babamın manyakça ışıldayan gözlerini. bu gözler gördü, tek hamlede çekiçle çiviyi dibine kadar soktuğunu, dübelsiz... funda arar'a şarkı sözü olsun bu satırlarda. ayrıca babam da hepsi olmasa bile çoğu isteğimi yerine getirmiş biridir, niye döveyim lan ben adamı?
neyse, ama bizim ilkokulda ali ihsan vardı. alihsan veya alihsandır, ne dersen de, hafiften salak, ama buna rağmen de şımarıktı. okulun hemen dibindeki apartmanda otururlardı. daha okuldan çıkmasıyla dayak yemesi bir olurdu herifin. biz de tabi eve dönüş yolunda şahit oluyorduk. hala dünyanın "ortada hiç bir şey yokken en çabuk dayak yeme rekorunu" elinde bulunduruyor: 0.78 sn.
geçenlerde sokakta babasını dövüyordu. sopayla. hayat dedim, ne garip.
babama gittim sarıldım: "iyi ki seni dövmüyorum baba, yoksa vicdanım çok sızlardı" dedim.
bihter, adnan'ın behlül'ün makinesini yağladığını öğrenip, nihal'i intihar etmesi hususunda ikna edecek. bu nasıl manyaklık demeyin? elaman, yengesini götürüyor manyaklık olmuyor, bihter kendini değil nihal'i inthar edince mi manyaklık oluyor. ya bırakın allasen.
ayrıca, şimdi behlül ile nihal eski manita. nihal, bihter'in üvey kızı diyebiliriz. adnan da behlül'ün emmisi. gel de çık işin içinden mını skem. sonra neden bilim ve teknoloj olarak geriyiz. ee guburuna sıçam, bütün bilim insanları şu problemle uğraşıyor.
ben bari cevabı verem: bihter, nihal'in hem anası, hem yengesi hem de öz be öz görümcesi. adnan'ı eşitliğin soluna atıp, behlül'le seviştirirsek ne çıkıyor? tabiki bizimkiler dizisindeki katilin horozu. (teorim illa ki bu noktaya bağlanacaktı)
efendi demiş ki, popüler kültür eleştirisi yapıyormuşum da, bilmem ne de, bıdı bıdı, anaam ne çene var herifte ya.
bir kere, ben her zaman popüler kültürden yana olmuşumdur. mustafa sandal hayranı olmam, konserlerine gitmem, posterlerini odama asmam bunun en güzel örneği. gelip görebilirsin. ha keza bir yıldız tilbe.
tanımıyorsun etmiyorsun konuşuyorsun, özel mseajla tehditler yağdırıyorsun, en olmadı dükkandan çırağı gönderip nah çektirtiyorsun. bırakacaksın bu işleri.
ısrarla yanlış anlaşılıyorum. ben öyle bir seks vakası arzulamıyorum. adnan ile behlül sevişir, sevişmez. bu onların tasarrufu. ha diyorum ki, sevişirse bunlar olur, sevişmezse bunlar olur.
dün misal behlül, bihter'in korunup korunmadığını sordu; korunmuyorsa çok pis yarrra yediklerini, zira ebesinin .mı gibi paso yiyiştikleri için her an oğlu olabileceğini, bu oğlunun da aslında amcaoğlu olduğunu ve babayla yapılacak emmoğlu muhabettinin doğacak çocuğun gelişimine zarar vereceğini makul bir dille anlattı.
peki bu bihter karısı ne yaptı? yaladı. bildiğin yaladı adamı. lan adam sana bişey anlatıyor. oğlumla amcaoğlu olmak istemiyorum diyor, karı gidiyor adamı yalıyor.
güzel şeyler, kabul. ama yok kulağını em, yok dudağını yala, burnuna üfle. bunlarla iki bilemedin üç bölüm gider.
sansasyonel bir şey olması lazım. mesela adnan, beşir ve behlül bambaşka maceralara yelken açabilir.
dizinin çekildiği konağa gittim mi? evet. neden? önerilerimi bir rapor haline getirip, çizgisiz a4 kağıdın arkasına çizgili bir a4 kağıdı koyup, ve bu raporu rulo haline getirip, g.tüme sokarak gittim. istedim ki onlar çıkarsın. ve istedim ki eski dizilerin düştüğü hatalara düşmesinler.
dünkü maçtan ötürü, pek izleyemedim bölümü. ama duyduğum, okuduğum kadarıyla, bihter behlül'ün dudağından puding emmiş, kulak arkasındaki dünden kalan makarnaları ısıtmış, göz çapaklarından salata yapmış vs. bunlar hakikaten güzel şeyler. demek ki, aşk-ı memnu gelişme raporumu okumuşlar. demek ki suya yazı yazmıyoruz.
buradan açıklıyorum: haftaya aşk-ı memnu'da şok gelişmeler olacak. adnan, holdingini yalayacak. çok net söylüyorum holdingi baştan aşağı yalayacak.
her gün taksim'de bunları bir bir açıklıyor olacağım.
tekrar ediyorum! bu diziyi kurtarmanın tek yolu adnan'la behlül'ü seviştirmektir. baya bildiğin, yalamalı, öpüşmeli, kulağa üflemeli.
behlül'ün bu bölümde adnan'la en azından bir ön sevişme yaşaması gerekiyor, diğer bölümlerde gerisi gelir. ulan her şeyi anladım da, bütün dizi mal mal bakışmalarla geçiyor, bir ona bakıyor, duruyor. sonra biri diğerine bakıyor, duruyor. arkada gerilimli bir müzik. behlül'ün bihter'i yediği ortaya çıkacak mı çıkmayacak mı diye bekliyoruz. olmaz, böyle olmaz.
geçen hafta beşir konusuna değinmiştim. vaz geçiyorum. behlül, beşir'i yemez, yiyemez. beşir'de malzeme sağlam. beşir, matmazel'e pis baktı geçen bölüm, ona halleniyor galiba zaten. mutfaktaki yaşlı adama değdiriyordu, yaşına başına bakmadan.
bu hafta, başka bir ihtimal söylüyorum: behlül, yatta kaptandan kesme alabilir. ama bu raddede, sadece duygusal bir birliktelik. seks içinde bırakmasınlar ortalığı. ama bu b planı. (rıdvaaaan, duydun mu b planı deyollaaa)
evet, şimdilik bu kadar. ama bizimkiler dizisinin düştüğü hatalara düşmemeleri için uyardım. yoksa, cemil katil'in horozu skeydi, şimdi bambaşka bir bizimkiler dizisinden konuşuyor olacaktık.
yarını sabırsızlıkla bekliyorum. bakalım behlül, amcasını da skebilecek mi? kafamdaki en büyük soru bu. skerse n'olur, sabaha bırakırsa n'olur, bunların peşndeyim şimdilik. hani diyorum, behlül uyanınca kahvaltıda herşeyden habersiz saf saf gülen adnan'a; "bak ikidir kötü espri yapıyorsun adnan, bahçede tokmaklarım seni, zor tutuyorum" diyerekten sabah ereksiyonu ile girişse, hoş olmaz mı?
ha skemeyecekse, söylesin "abi ben adnan'ı öttüremeyeceğim" desin, anlayışla karşılarım. boşu boşuna beklemeyeyim. beşir'i de skebilir ama, beşir'in kah mazlum görünüşü kah emekçi hali, onu skmemeye yönlendiriyor tahminimce. yoksa çok rahat sker.
ulan yıllarca bizimkiler dizisini boşa izlemişiz. cemil sarhoş kafayla katilin horoz'u skecek mi, katil de o sinirle bütün apartmanı y.raktan geçirecek mi diye pazar günlerini boşa harcamışız. asıl mevzu aşk-ı kuşku'daymış. neydi lan o?
ama yalan rüzgarı iyiydi, victor eşliyi baya baya götürdüydü yani.
"dünya büyükse biz de büyüğüz"müş. ee hadi, dünya yetkilileri birleşti, "abi dünya küçük, bak gene karşılaştık, şimdi de seni kıstırcaz" dese, sen ne diyeceksin?
ya vallahi bıktım bu samimiyetsiz reklamlardan. biz ayşe'yiz, biz ahmet'iz. ben değilim kardeşim. bir öte get la. olm biz koftiyiz, fasonuz, böyle komplekslerimiz olduğu sürece de, koftilikten, kuntizlikten kurtulamayız. bu zihniyetle dünya şampiyonu ol, kupa töreninde donu indirir "aaldınız mı laağn bizim küsküyü, ba ba ba bunu al platini." deriz hırsımızdan, sinirimizden.
isviçre maçı skandalının bedelini ödedik ama hesabını sormadık. sorumluları hala aynı yerde, rahat rahat yaşıyorlar. bu mu büyüklük lan?
milli maçlar öncesinde savaş meydanına gider gibi hazırlanıyoruz, spor müsabakası olduğunu unutuyoruz. bu mu lan büyüklük?
3 büyükler kızmasın diye, gönül alır gibi futbolcu seçiliyor, hak edene verilmiyor forma. hak yemek mi büyüklük?
ben de bağırıyorum şimdi evde deli gibi:
"ve diyeceeeğzz ki, yeter lan. bir rahat bırakın futbolumuzu."
yazları bizim oraya, her mahalleye olduğu gibi alamancı çocuklar gelirdi. bütün yaz ebeveynleriyle "ahın gehen nayn gemayn nürnberg kölün" diye konuşurlar, saçlarını jöleyle takır tukur yaparlar, sonra hiçbir şey yaşanmamış gibi, sanki bütün yazı bizim mahallede geçirmemiş gibi giderlerdi. hiç bi sk anlamazdık bu gurbetçi tayfadan. gerçi ne anlayacaksın amathurman?
işte, her yazın başlangıcında mahallede ilk gurbetçi çocuğun görüldüğü anda duyduğunuz mutluluğu hatırlayın. bu otobüs şoförleri de, aynı hattaki meslektaşını görünce belki bunun bin katı mutluluk yaşıyor. sevincinden korna çalıyor, selektör çakıyor, yeri geliyor el sallıyor, öpücük atıyor, bacağını çıkarıp "aaaal bu sana girsin" diyor, yolcu fırlatıyor. otobüsteki yolculara 3'lü çektireni, tazahurat yaptıranı gördüm.
"burası sinema tiyatro değil,
bağırmayan yolcu sktirsin gitsin"
(fifa bunu, dünya tarihindeki en kafiyesiz tezahürat olarak seçmiş)
ben aynı hattaki meslektaşını gören şoförün gözlerindeki mutluluğu görünce diyorum ki:
"hayat, kısa ve yaşamaya değer. ama bu götümdeki elin sahibini skertmek de tuzu biberi."
şimdi, hemen "ayyy küfür var burada, yetişiiin komşulaa, çocuğumuzun terbiyesi gidiyor" diye ağıtlar yakmayın. manyak mısınız lan? sonuçta hayatın içinde olan bir söz öbeği bu. zaman zaman, en terbiyeli, ne fransız liselerinde okumuş, ne piyano dersleri almış insan bile yapar bunu. ayırca, bu anne tarzı sitemsel çoğul eki de çok komik lan. ne diyorduk, hah, ne hobi olarak ne tenisler oynayan, ne ace'ler yapan, ne deuce'larda g.tünün teri akan insanlar bile küfreder. normal yani.
sonuç cümlesinin s.kikliğine bakın. o kadar paragraf anlat anlat, bir sürü örneklemeler yap. sonuç: normal yani. mesela; richard feynman (bu kültürel gizli bakınızlara da kılım aslında, 'siz bilmezsiniz, kolayca tıklayıp öğrenin de insan olun' der gibi) kuvantum elektrodevinim (haha yok lan ben de bilmiyorum bunu, yazdıktan sonra bakayım diye, kendime koalylık olsun diye) teoremini böyle bitirse ya: doğada oluyor böyle şeyler.
ya hacı çok dağıtıyorum yazıyı ben ya. buna bir çare bulmak lazım. parantez falan açıyorum, asıl anlatmak istediğim konuyu unutuyorum. kayboluyorum parantezlerin içinde. oldum olası sinirim zaten parantezlere. türlü türlü parantez var. mesela bu: (. gayet düz. osman parantezi olsun adı. [. köşeli, sert. muammer parantezi uygun bunun için. {. hahaha. hay kafanı skim parantez kere, berke parantezi. kümelerden tiskindim senin yüzünden. venn şemasında kaldım.
venn şeması demişken de, eskiden matematiğin ilk ünitesi hep kümeler, kümelerin ilk konusu da venn şeması olurdu. şimdi duyuyorum, hep integral alıyor küçücük ilkokul çocukları. sonra televiyonlarda duyuyoruz, integral yaşı 10'lara kadar düştü, türev ise 8'lerde. (ütopik bilimsel ülke). neyse, bu venn şemasını görürken ilk derslerde, allahım nasıl bir gaz gelirdi. "baba matematik kolay, kesin matematikte acccaip süper bir adam olucam, boğaziçi bilgisayar okurum ben bak, sana diyeyim, uyarıyorum sonra vay efendim, ben sana mühendis olamazsın demedim, adam olamazsın dedim'ler falan istemiyorum" derdim. sonra noldu amk? öss'de kusarken kaydırma yaptım ve sınava geç kalmıştım o sırada ki, arkamdaki adam osurdu. bahaneleri karıştırdım.
yaklaşık 1 yıldır hayatta olan bir siteymiş. ceketli ali dayi, derin mavi ve kisiselbirileti ile yola çıkmış imtiyaz sahibi. normalde blog ama, http://www.aksisozluk.net adresini tam 10 ytl'ye almışlar. imtiyaz sahibi de, bu parayı üyelerinden toplayamadığı için, bir ara siteyi kapatmaya karar vermiş. sonuçta benjcev de haklı. bugün bir 5 ytl'yi nerelere vermiyoruz?
neyse, imtiyaz sahibi de, "a.ına koyayım nasıl bir imtiyazsa, helali hoş olsun, başımın gözümün sadakası" olsun diyip aidat parasını toplamamış. zaten çok çakal herif oluğu buradan belli. yaklaşık 10 üyeden 5 ytl toplayıp, 50 kaymeyi cebellezi edecekmiş. 40 kayme yanına kar kalıyor. ben ince hesapların adamıyım.
sonra bir gün vaudeville for vendetta uludağ sözlük'te bu siteyi tanıtmaya karar vermiş. o gün işte, yaklaşık 10 kişi aynı anda siteye girmeye çalışmış. site, hesap makinesi teknolojisinde bir server'a sahip olduğu için, 10 kişiyı kaldıramamış ve işlemcisi yanmış. ayrıca, yine uludağ sözlük'ten çok nefis yazarlar olan rapper ninja ve deatly, siyahdalya, nikim yok benim, bir de kim olduğu belirsiz f16_incirlik (hala yazısı yok) kişiler de katılmış. f16_incirlik'in birajan olduğu düşünülüyor ama nasıl bir yönetimse artık, bu adama dokunamıyor. imtiyaz sahibinin "abi arkasında belalılar falan vardır, bıçaklı mıçaklı adamlar, uğraşmaya gelmez. polis falan çağırırlar, aileye yazı gönderirler" diyerek şimdilik bir şey yapmamaya karar vermiş.
ergenliğe yeni girmişiz, mahalledeki bizden yaşça büyük elemanlarla yaptığımız söyleşilerde parmak kaldırıp, söz alıp, "ergenliğe girecek olanlara tavsiyeleriniz neler? osbir denilen bir olgudan bahsediyorsunuz, biraz açar mısınız? osbirin avantajları ve dezavantajları nelerdir? açıkçası biz ergenliğe yeni girecekler olarak, 'ne yapabiliriz'in peşindeyiz." gibisinden soru sorunca çok pis taşağa bağlanmıştım. hangi mahallede böyle muhabbet olur lan.
fitbolsuz geçen bir günde, iki arkadaş karar vermiştik. bunca yıl .m'dır, g.t'tür koyup duruyorduk maçlarda, ama neydi bunlar? nasıl şeylerdi? başarılı bir sevişke, nasıl gerçekleşiyordu? merak ediyorduk. helecanlanıyorduk. sevişke ne lan. yemek ismi gibi. şokellalı sevişkeyi tavsiye ederim. neyse, merakımızdan, ben her ne kadar bilim çocuk alalım desem de (ben bile inanmadım a.k), paraları birleştirip aldık. o zamanın parasıynan 150.000'di. bir tost, bir de turşu suyunu 30.000'e alıyorduk. şimdi ev alınıyor lan bunlara. çok şeyettiremedim şimdi.
o gün, "kutsal hustler" (holy hustler), siyah poşet içinde sunuldu bize. o dergiler, siyah poşet içinde değil de açık olarak verilse toplum olarak daha mutlu bir cinsel yaşama sahip olabiliriz. yani toplum derken, ikililer halinde bir toplum. yani toplumca sevişmeyelim. toparlayamadım. toplumsal tonguç.
bak burada anlatırken bile fena oluyorum. iki dakka durun. her neyse efendim, bir açtık dergiyi süleymanla. vay vay vay. yavşak büfeci, bizi keklemiş, travestili porno dergi vermişti. daha doğru düzgün kadın g.tü görmeden travesti y.rağı gören iki çocuk fena olduk tabi. yıllarca dişilerde yok denilen şey, bir asalet abidesi gibi orada duruyordu. kandırılmıştık. çocuklardık, parlak yıldızlardık o zamanlar.
+ olm bu ne lan?
- abi bazı kadınlarda oluyormuş böyle. ayda bir gün, bir şeyler çıkıyormuş orada. (bu daha bilgili, biraz daha kassa olacak gibiydi)
+ hmm. bildiğin s.k lan bu.
- yok abi. değil o. ayda bir gün.
kutsal emaneti gömdük o gün. merasim gibiydi.
yanlış başladığımız o müstehcen yolda, doğruları bulabilmiştik. çok sonra öğrenecektik, kadınların ayda bir gün midesini bozduğunu.
bence çarşamba günü olur. haftasonuna bırakmazlar. yemez çünkü. c.tesi devlet dairesinde tek bir memur bulamazsın. onun için, darbe olacaksa en uygun gün, çarşambadır.
