türktelekom'un, interneti her kesişince bayramlık ağzımı açtığım şirketi.
hadi ana avrat sövmemize aldırmıyosunuz, bari 'modeminizi fişe doğru taktığınızdan ve modeminizi doğru açtığınızdan emin olunuz' şeklindeki onur kırıcı cümleler sarfetmeyin be insanlar.
Genel olarak iki kişinin savaş sırasında ayrı kalmaları, kavuşmayı beklemekle geçen yılları anlatır film. Adamımız öyle namusludur ki, sevdiğinden başka kimseyi düşünemez. Acı sonla bitmese idi eğer, fevkaladenin fevkinde diyebilirdim kendi adıma.
Bugün yine sıradan bir gündü. hani sorarsın ya hep günlerin böyle mi geçer diye, öyle işte. tek bir farkla, doyasıya güldüm bugün. sanki ilk defa gülüyormuşçasına. ya da büyüklerinden hediye alan bir çocuk gibi. uzun zamandır böyle kahkaha atmadığımı farkettim. kahkaha atmanın güzelliğini. insanları güldürmenin neşesini. mutluluğu. belki eskisi gibi değil, ama yine de gülmeyi özlediğimi anladım.
eve giderken bir huzur hissettim içimde. sanki yıllar önce kovalanmış, yüz bulamayıp yine gelmiş arsız bir huzur. o iki yani yeşilliklerle kaplı yolda yürürken bunu hissettim işte. dinlediğim müziğin güzel melodisiyle fazla uyuştu bu huzur hali. yolun ortasından sanki yol sadece benimmişçesine yürümek hoşuma gitti. bu karmaşanın içinde sessizliği hissettim, etrafı seyrettim. insanlar yanımdan bir hayal gibi geçerken yüzlerine dikkat etmedim bile. çoğu evine yetişmeye çalışan insanlardı. hallerinden belliydi. karanlık bir kabus gibi çöktü sonra. yine de akşamın o karanlığına aldırış etmeden huzur içinde yürüdüm o yolları. bir sonsuzluğa yürüyormuş gibi. fondaki hareketenen müzikle birlikte hayatımı gözden geçirdim. yaptıklarım, yapamadıklarım, yapacaklarım. hayatı bir düzene sokmak gerek dedim en sonunda. sanırım düşündüğüm şeylerin içindeki en mantıklı şey buydu. son zamanlarda saçmaladığımı farkettim, bana hiç de yabancı olmayan bir duygu bu. hayatımda değiştirdiği şeyleri düşündüm. bana nasıl zarar verdiğini. bu hayattan kurtulmak değil, kesinlikle, sadece bazı kurallar koymak, kendi kurallarıma göre oynamak bu oyunu. av değil avcı olmak. ya da bunun gibi bişeydi unuttum. bunu hayata geçirirken nasıl başlamam gerektiğini düşündüm. fikrim yok. zaten ne için fikrim oldu ki daha önce. hayatımdaki tek gerçek hiç bişey bilmediğim gerçeği, bunu düzeltmeye çalışmadım. yürüdüm, bunları düşünerek devam ettim yoluma...
bir de hayatınız boyunca bir yerlere taşınmak zorunda kalıyorsanız alışılması kolay, eyleme geçirilince zor bir iştir.
eşyaların kaybolması, kırılması gibi olayların olması kaçınılmazdır.
converse giyen götü kalkık doktor modeli çok yaygındır ülkemizde. neredeyse bütün hastanelerde böyle vak'alara rastlamaktayız. o kadar inekledikten sonra götünün kalkık olması olağan bir şeydir gerçi, yapmayın agalar.
an itibariyle gülmekten yarıldığım bir yurda sesleniş'tir.
leave the emo kids alone deyişi koparmıştır abi/abla'mızın.
ayrıca zamanında satanist diye dövülen metalci abilerimizden de bahsetmekte.
Çok özledim seni be. Hala aklıma gelir o birlikte geçirdiğimiz güzel günler.. Arkadaşlığın ne kadar güzel bişey olduğunu gösterdin bana. ilk başlarda ne kadar soğuk olduysak da birbirimize, sonradan kaynaştık işte. Hiç bitmeyecek bir dostluğun temelleriydi bunlar..
Kaç yıl önceydi hatırlar mısın bilmem, gidiyoruz artık dediğimde Merve ne diyosun diye bağırmıştın bana, gidemezsin demiştin.. Naparsın hayat be, adamı sürüklüyor oradan oraya.. Mezun olurken yanınızda olamamak da ayrı koyuyor. Benim yaşımdaki halinizi hatırlarım, aslında örnek almam gereken ne kadar çok şey varmış..
En son oraya geldiğimde hadi Selini kekleyelim dediler, peki dedim.. Bi heyecandır sizin dershanenin yollarına atıldık sonra.. Sen dersten çıkmadan neredeyse 15 dakika önceden saklandım bi köşeye. Çıkınca seni korkutucaktım heralde ya da onun gibi bişey.. Korkutmak değil de, şaşırtmak diyelim.. Sonunda sen çıktın, bende saklandığım yerden yavaş yavaş süzüldüm yanına doğru.. Keşke Merve'm de burda olsaydı, çok özledim onu dedin... Gözlerim doldu orada ağlamamak için zor tuttum kendimi inan.. Merve burada işte Selin tam arkanda diye bağırasım geldi birden.. Zaten o sırada sen arkanı dönmüş beni görmüştün bile.. Sımsıkı sarıldım öyle ki ayrı geçirdiğimiz ayların anısına, iyi ki burdayım ya, dedim iyi ki onlarla birlikteyim..
Son olarak, sevdiğim bir şairden sevdiğim bi dörtlük gelsin, bazı şeyleri anlatmaya gönül yetmese de, anlatmaya çalışıyor işte. Mutlu ol hep, ve bizimle beraber, ben ne kadar gözden uzak, gönülden ırak olsam da.
Yabancı gibisin miyop gözlerin kısık
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor
Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git..
...Ve dostum, son birşey daha. Sen yoksun, Boşuna yağıyor yağmur, Birlikte ıslanamayacağız ki.