benim de aralarına dahil olduğum bir grup insan için, kaligrafi önemlidir, çok önemlidir. alelade bir post-it üzerine alış veriş listesi yazarken bile, dolma kalem kullanabiliriz. notları moleskine'e alır, kalemsiz gezmeyiz.
yazı yazmak, esasında tuhaf bir durumdur.
kalem, bir silah gibi kağıda doğrultulur, ortada bir yaralama durumu vardır; her yaralanmada olduğu gibi, kan akar.
lakin, yazıda kan, silaha aittir, vurulandan değil, vurandan akar.
öldürmeyen, bilakis dirilten, kendi kanı ile dirilten, yazının silahı dolma kalemden akacak en güzel kan gruplarındandır pelikan edelstein serisi mürekkepler.
almanca'da değerli taş demek olan "edelstein", kelimesinin hakkını verircesine mükemmel şişesi, akıcılığı, kayganlığı ve gölgeli haliyle kaleme iyi bir kan.
50 ml'si, 18 euro etikete sahip ve çabuk bitiyor. ama sigara bağımlılığı gibidir yazı, bağımlılıktan ötürü parasını da dert etmezsiniz, ve sigaradan da ucuza gelir.
gözlerden uzak, ancak bir çok filmden de aşina olunan karizmatik bir karakter oyuncusudur lance henrikssen. alien serisinin android bishop'u olarak tanınmasının yanısıra, the terminator, jvcd'nin hard target filmi, en göz önünde olduğu filmlerdir.
özellikle hard target filmindeki aynaya bakarak piyano çalıma sahnesindeki performansı, bir villain oyuncusu olarak, christopher lee'nin dahi üzerine çıkartır kendisini tek film ile.
amerikan menşeili tel markası, klasik gitar içindir. savarez, daddario, la bella, hannabach... alayı, bu üreticisinin dedesinin segovia'nın kankası albert augistine'den adını alan telin karşısında ses üretmek adına değil, korkudan titrer.
kırtasiyeden bir pelikan 4001 alırsın, kaleme doldurursun. kağıt ve kalem arasında bir hırt hurt ses duyarsın. bazı edebiyatçılarımız bu sesler üzerine edebiyat parçalamış ve benden küfür yemiştir.
oysa bir caran d'ache mürekkep alırsın. aynı kalem, aynı kağıt üzerinde kayar gider. ses mes yoktur. cillop gibi.
evet, tabirime küfredebilirsiniz ama cillop gibi yazdığı gerçeğini değiştirmez asla.
