değerli bestecinin vikipedi'nin söylediğine göre 1978'de bestelediği bir konçerto ama henüz bir kaydına ulaşmak mümkün olmadı. türkiye'deki orkestralarımızın ve klasik gitarcılarımızın en kısa zamanda bu boşluğu doldurmaları dileğiyle.
fazıl say'a ait bir eser. opus 4, yani ilk çalışmalarından biri.
bu video'da Academy of St Martin in the fields ile çalıyor. video 3. dakikadan başlıyor çünkü bestecimiz 3 dakika boyunca eserini tanıtıyor almanca dilini kullanarak:
01- ovada ki çocuk, 02- dicle, 03- ölüm kültürü üzerine, 04- melodram 05- güneş 06- ay, 07- kurşun, 08- fırat, 09- savaş üzerine, 10- mezopotamya ağıtı.
bir de, senfonide theremin diye bir müzik aleti çalınıyormuş.
başlıktaki orkestra için konçerto ifadesi biraz garip bir ifade benim için. yani senfoniden farklı bir şey demek ki. normalde konçerto deyince bilindiği gibi bir enstrüman ön plandadır ve solo yapar, orkestra da bu enstrümana eşlik eder. fakat bu konçertoda böyle ön planda bir enstrüman yok. bunun yerine orkestra için konçerto dendiğine göre orkestranın kendisi hem solo yapıyor hem de eşlik ediyor. bilemiyorum, yani nedir bu.
fakat çok güze bir eserdir. dört bölümden oluşuyor.
bence ölümlerin hepsi yalnız yaşanır ama burada ifade edilmek istenen günümüzün epeyce sanayileşmiş toplumlarındaki yalnız yaşayan kişilerin yaşadıkları ölüm. günümüzde türkiye'de ne kadar yaygın, bilinmez. japonya'da yaygınmış. hatırladığım kadarıyla fransa'da da yaz sıcaklarının yaşandığı yıllarda olduğu keşfedilen durum. fransızlar üzüntüyle şaşırmışlardı, haberlerde.
japoncada yalnız ölüm anlamına gelen ifade. yalnız yaşayan yaşlıların yanlız ölümlerini, vücutlarının çürümesini ve haftalar sonra kararmış cesetlerinin keşfini.
uludağ sözlük'e girmeye çalışırken karşılaştığım ifade. ancak ikinci denemede sözlüğe bağlanıyorum. birkaç gündür bu yazıyı taşıyan pencereyi görüyorum.
şahane bir müzik. şahsım, şimdiye kadar piyano keman sonatı olarak ahmet adnan saygun'un bu eserini ilk kez dinliyorum. kitapçıya gitmediğimden midir, sanmıyorum. cd'ler arasında bunları bulabileceğimi sanmıyorum. tabi, kontrol etmekte yarar var. işte, ilk kez dinliyorum bu eseri, ve diyorum ki, çok iyi çalışmışlar, bestecimizde, müzisyenlerimiz de.
naylon telli gitarı pop müzik, rock müzik, caz gibi müzik türleri çalmak için kullanmayan ama klasik müzik çalmak için kullanan müzisyen. bunu meslek edinmiş kişi.
günlük yaşamda hiç karşılaşmadığım klasik gitaristlerdir. hoş, bayan elektro ya da pop gitaristlerle de karşılaşmak zor. türkiye'den bayan klasik gitarist ise sadece bir kişi biliyorum.
yağmur siva
burada hiç fena değil. tremolo bence başarılı.
şimdi internet araması yaparken bulduğum bir bayan daha var: begül erhan.
neşesi, enerjisi nedeniyle, sanırım en güzel çalınışı fazıl say'dan dinlenebilir. adam, çalarken kendisi de mırıldanarak eşlik ediyor. eser de neşeli tabii.
tolga çoğulu'nun klasik gitara mini perdeler ekleyerek gerçekleştirdiği buluşunun adı. yeni klasik gitar. daha doğrusu yeni perdelerin kolay bir şekilde eklenip çıkarılabilmesiyle yeni sesler üreten klasik gitar. makamsal ve doğu müziğinin çalınabilmesine olanak sağladığını söylüyor.
fazıl say'a ait bir beste. duygu dolu bir parça. kızı için bestelemiş.
sadece piyano:
gitar, keman, çello, vs. li düzenleme. gitar çok yakışmış. bu arada, türkiye'nin yetiştirdiği iki büyük gitaristi de görebilirsiniz: kürşad terci ve kağan korad: http://www.youtube.com/watch?v=K4MsTuwIysI