bir alışveriş sitesinde herhangi bir ürünü inceledikten sonra, gezindiğim diğer sitelerdeki reklamlarda aradığım ürünün görünmesini sağlayan arama motoru. şimdi başka bir arama motorunu deniyorum. google'a bunu yapacağım aklıma gelmezdi.
edit: geri google'a döndüm. bunun başka çözümü yok mu,acaba suserler?
büyük bir millet olmak diye bir şey varsa eğer bu zor iş: ilk önce kibar olmakla başlıyor, sonra evinin baş köşesinde sözlük ve kütüphaneyle devam ediyor. kanunlara, kurallara uymak gerekiyor. yani, bunlar zor işler.kibar olmak kolay şey değil: seninle aynı fikirde olmayanla sohbet etmeye devam etmeyi, tartşımaya devam etmeyi, beğenmediğin bir şey duyduğunda, ya da fikir ve bilgiler altında ezildiğinde de sakin ve kibar olmaya devam etmeyi gerektiriyor.evinde, baş köşede bir sözlük ve kütüphanenin olması da zor iş: okuyacakasın, boş zamanın olacak, kitaplara para harcayabileceksin, düzen, tertip olacak hayatında, evinde, eşinle, çocuklarınla bir araya geldiğinde bilgi ve bilgiyle konuşabileceksin, arkadaşlarınla da kitap, fikir tartışabileceksin. bunları yaparken utanmayacaksın, götün de kalkmayacak.kanunlara kurallara uymak da kolay değil. kırmızı ışıkta duracaksın, yere tükürmeyeceksin. torpilcilik, yeğencilik, memleketçilik yapmayacaksın.
"toplumlar otomatik olarak gelişmezler. burada, karşılıklı konsensus, olaylarda dengeleme, bir araya gelme, söylem biçimi, dengelenmeyi kurma" çok önemlidir diyen tarihçi. bireysel bazda da durum budur aslında: karşıdaki kişi değişmenin ne işe yaradığını bilmezse, onu değiştirecek olaylara ve gözlemlere de kapalı oluyor. bu haliyle, birine bir şeyi anlatmak, yani birine bir şey söylemek, o kişinin değişmesini sağlamıyor. biraya gelmek, ortak fikir çıkarmak, müzakere etmek, hatırlayıp düşünmek, rahatsız edici olsa da düşünmek gibi özellikler önemli.
içeriği, tivibu'nun bilgisayardan izlenebilen versiyonu ile aynı olmayan tv türü. tivibu bilgisayar'da , tivibu cep'teki ulusal kanallara ek olarak, national geograhic, yabancı kanallar, film kanalları, çocuk kanalları var. aslında burada bir düzen var tabi: internet sayfasında tek bir içerik verilip hizmetlerin hepsinde kanallar aynı izlenimi veriliyor.
bilgi vermektir ama bunun nasıl yapılacağını insanlar daha önceden çalışmamıştır. insanlara akıl danıştığında, ya da, sohbet ederken, kişiler hayatla ilgili gözlemlerini aktarırken, bilinçsiz olarak, kendi kişiliklerini destekleyici şeylere meyledebilirler, konuşmak istedikleri şeyleri gündeme getirebilirler (aynı konunun diğer yönleri de önemli olduğu halde), tarafsız olamazlar yani. kısacası, rapor vermek zordur, ve insanlara akıl danıştığınızda onların size rapor verdiklerini düşünmeyin.
uygarlığın ilk şartının kavga etmeden tartışmak olduğunu söyleyen bilim adamı. kaynak koca teke tek programındaki röportajı http://youtu.be/i1M6uL8EM3o
müzikle terapide rahatlıkla kullanılabilecek bir eser: fazıl say çalıyorsa, daha da bir antidepresan, kırık duygu tamir edici, umut aşılayıcı, enerji artırıcı. kahve etkisi yarattığından uyku öncesi tavsiye edilmez.
düşünce eğitmeni. bir metni okutmadan önce, öğrencileri konuşturur, düşüncelerini söylemeye teşvik ederek kendilerini tanımalarını sağlar. yeni fikirler ortaya atarak konuyu ilginç hale getirir. metne bireysel tepkiler verdirmeyi ve bu tepkileri savunmayı destekler. bunu bir kişiyle bile yapsa kardır der. büyük adamdır. ilkokul öğretmenleri gibi.
değerli bestecinin vikipedi'nin söylediğine göre 1978'de bestelediği bir konçerto ama henüz bir kaydına ulaşmak mümkün olmadı. türkiye'deki orkestralarımızın ve klasik gitarcılarımızın en kısa zamanda bu boşluğu doldurmaları dileğiyle.
01- ovada ki çocuk, 02- dicle, 03- ölüm kültürü üzerine, 04- melodram 05- güneş 06- ay, 07- kurşun, 08- fırat, 09- savaş üzerine, 10- mezopotamya ağıtı.
bir de, senfonide theremin diye bir müzik aleti çalınıyormuş.
fazıl say'a ait bir eser. opus 4, yani ilk çalışmalarından biri.
bu video'da Academy of St Martin in the fields ile çalıyor. video 3. dakikadan başlıyor çünkü bestecimiz 3 dakika boyunca eserini tanıtıyor almanca dilini kullanarak:
dünyanın adil olduğunu düşünen kişiler tarafından yargılanırlar. bir de, atalarının iyi bir dünya kurduğunu düşünen kişiler tarafından da yargılanırlar. aslında bu yargılayıcı iki grup da aynı gruptan oluşur.