merhaba. içinde karbonhidrata, dahası basit karbonhidrata, dahası kompleks karbonhidrata bile yer olmayan bir besleme türüdür sağlıklı beslenme. basit karbonhidratı zaten biliyorsunuz: glisemik indeksi yüksek, kana çabuk karışan, insülin dalgalanması yaratan şekerlerdir. insan hayatına zerre faydası yoktur, bildiğiniz zehirdir uyuşturucudur. üretiminin tüketiminin yasaklanması gereken, insan vücudunda oluşan birçok hastalığın müsebbibi olan toksik bir maddedir. hayır yememeniz için daha ne kadar kötüleyebilirim bilmiyorum bu tür gıdaları, inanın bilmiyorum. en sonunda "bunları yiyen toptur" diyecem o olacak. yemeyin olm şunları bok mu var yiyorsunuz. ondan sonra vay efendim ben nasıl zayıflarım? sikimi zayıflarsınız. sizde bu gırtlak bu pisboğazlık bu iradesizlik varken zayıflayamazsınız. en azından sağlıklı bir şekilde zayıflayamazsınız. ha ne yaparsınız, götünüz göbeğiniz önüne geçilemeyecek bir şekilde büyüdüğünde diğer bütün şişkoların yaptığını yapıp kendinizi aç bırakarak zayıflamaya çalışırsınız ve akşama doğru gün gözünüz dönmüş bir şekilde tekrar yemeğe saldırırsınız. elde var sıfır. bir de uzun süre kendilerini aç bırakıp su atan, yeterli besin alamadığı için kaslarını kaybedip afrikalı çocuklar gibi incecik vücutları devasa göbekleriyle ortada kalan tipler var ki onlara hiçbir şey söylemiyorum ben. lan olm mal mısınız ya, aç kalarak zayıflanıldığı nerde görülmüş, deli olmayın.
neyse arkadaşlar, bakın sağlıklı beslenmek sağlıklı bir yaşam için yapacağınız şey çok basit: bi uçak bileti alıp arjantin'e gidin, gerek doğasıyla gerek havasıyla arjantin bu mevsimde çok güzel oluyor lan siktirin gidin orada yaşayın hiç değilse kafanız rahat olur. tamam şaka yapıyorum oturun oturduğunuz yere amına koydumun sığırları asgari ücretle çalışan adamlarsınız ne arjantin'i ne uçak bileti hey allam ya.
kural 1: her türlü işlenmiş gıdayı çöpe atıyorsunuz. bakın "gıda" dedim ama gıda değil onlar; onlar zehir, onlar uyuşturucu, onlar orospu çocuğu. onları yemeyin. içinde basit şeker olan hiçbir şey yemeyin. çikolata yemeyin, cips yemeyin, bisküvi yemeyin, kola içmeyin, gazoz içmeyin, salam sucuk sosis gibi işlenmiş etleri yemeyin, işlem görmüş kuruyemişleri yemeyin. "bunu yesek bi şey olur mu ya" "bundan ne olacak ki" diye sorabileceğiniz hiçbir şeyi yemeyin. arada bir de yemeyin. hiç yemeyin. yiyenin amına koyım arkadaşlar yemeyin. zira bunları yerseniz, yemeye devam edersiniz. karbonhidrat tüketimi kesmenin tek yolu, karbonhidrat tüketimini kesmektir. başka bir yolu yok bunun. "ya şu kadar yesem bir şey olmaz ki" dediğiniz an siki tuttunuz demektir, zira devamı gelir, kaçarı yok. bu sizinle alakalı bir durum değil çünkü; karbonhidratın yapısı gereği böyle bir özelliği var: ne kadar yerseniz yiyin, doygunluk hissi yaşatmaz size, bilakis kan şekerinde yaptığı dalgalanma nedeniyle daha çok yersiniz, daha çok yersiniz ve daha çok yersiniz. o yüzden yemeyin.
kural 2: kompleks karbonhidrat tüketmeyin. tamam, kompleks karbonhidratın glisemik indeksi düşüktür falan filan ama sizler biraz ayı olduğunuz için, gözünüz hiç doymadığı için löp löp gömüyorsunuz çavdar ekmeğini bulgur pilavını makarnayı, azdan anlamıyorsunuz. e öyle olunca ne oluyor? yine şişko oluyorsunuz. zira yediğiniz gıdaların kalorisi yüksek, gelmiyor annem bize böyle şeyler. bakın 8 milyon yıllık insanlık tarihi boyunca sadece son 10 bin yıldır tahılla besleniyoruz. biz ne zaman ki tahılı keşfettik, o zaman obez olduk şeker hastası olduk kanser olduk. tahıl da tüketmeyin amına koyım. hayır bilsem 100 gram bulguru yiyince gerisini yemeyeceksiniz, e" hadi o kadarını da yiyin" diyecem ama siz en azından yarım tencereyi götürürsünüz. yemeyin.
kural 3: basit karbonhidratı hayatımızdan çıkardık, kompleks karbonhidratı yememe kararı aldık. peki hiç mi karbonhidrat almayacağız? ne alakası var, tabii ki alacağız. ama sebzelerden alacağız. ıspanak yiyeceğiz, lahana yiyeceğiz, kabak yiyeceğiz, karnabahar yiyeceğiz, brokoli yiyeceğiz. bin tane seçenek var amınakoyım, bunlardan biraz biraz yiyin işte. ama pişirirken mümkün mertebe çiğ bırakıyoruz ki vitamini minerali ölmesin, yazıktır.
kural 4: bol bol protein alıyorsunuz. bakın bu konuyu kısa geçmek istiyorum. hayvansal protein alıyorsunuz, bakliyat ürünlerindeki proteinler eksik amino asitlidir. yani hayvansal gıdalardan aldığınız proteinin ikamesi olamaz bakliyat ürünleri. yok birini diğeriyle kombo yapacaksın da yok öbürünü diğeriyle karıştırıp o açığı kapatacaksın da uzun iş onlar. ben tercih etmiyorum ama siz isterseniz arada yiyebilirsiniz.
kural 5:yağ tüketimini artırın. kilo vermek isteyen tüm sığırların yaptığı gibi yağ tüketimini kesmeyin; bilakis artırın. zira hücrelerin onarımından bakımın tutun da a d e k vitaminlerinin işler hale gelebilmesi gibi birçok faaliyet için yağ gereklidir. karbonhidrat tüketimini azalttığımız için enerjiyi yağlardan/ketonlardan karşılayacağız. o nedenle bol bol zeytinyağı gibi tekli doymuş yağ oranı yüksek, çoklu yağ oranı düşük yağları tercih ediyoruz. tereyağı gibi hayvansal yağları kullanmaktan çekinmiyoruz. bol bol çiğ kuruyemiş tüketip yağ ve protein alıyoruz. trans yağlardan kutsal su görmüş iblis gibi kaçıyoruz.
kural 6: spor yapıyoruz. hayat bilgisayar başında göt büyütmek için çok kısa beyler o yüzden spor yapın. illa spor salonuna gidin demiyorum çıkın koşun amına koyım, hiçbir şey yapamıyorsanız ip atlayın lan yeter ki biraz hareket edin. yürüyün lan, otobüsten iki durak erken ininin amına koyım nedir yani. güveniyorum ben size, bu kadarını da yapamayacak değilsiniz. bu mallıkla ölmeden bu yaşa kadar gelmişsiniz, bundan sonra da bunları yapıp daha sağlıklı bir şekilde hayatınızı sürdürebilirsiniz bence. şimdiden başarılar diliyorum.
Evet an itibari ile 370 bin imza toplanmis bulunmakta. costa menejerinden aldigimiz son istihbarata göre costa 500 bin imza istiyormus. haydi arkadaslar tinerlere abanalim hep birlikte instagram paylasimina ''come to beşiktaş'' yazalim.
tiner harbiden mukemmel birsey. tiner bali yapsalar ronaldoyu cagiracaklar.jkjkjsjskksj.
tamam pepeyi anlariz kariyerinin sonlarina dogru besiktasi tercih etmis olabilir. ama diego costa'nin instagram fotosunun altina ''come to besiktas'' yazmak nedir amina kodumun sigirlari. nasil bir kafa yasiyosunuz. gulmek isteyen varsa son paylasiminin altina buyurabilir keza ortaligi yogun tiner kokusu kaplamis bulunmakta.
tanim: an itibariyle son instagram fotografinin altina 370 bin come to besiktas yorumu bulunmakta.
jkhkksjdjdksksk.
sorun şu ki bundan 40 50 sene ayak basildigi soylenen o zamanki teknolijiyle suan ki teknolojiyi kiyaslarsak aya tur bile duzenlenebilirdi. yillardir avutulduk halada avutulmaya devam ediyoruz. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1469808/+
deprem anı: çığlık çığlığa koşan insanlar, kağıt gibi yıkılan evler olacaktır her yerde. yeni yapılan bir kaç mahalle, istisnai 3 5 bina dışında heryer toz bulutu, her yer yıkık, her yer kaos, her yer ne yapacağını bilmeyen insanlarla dolacaktır.
depremden hemen sonrası: enkaz altında kalanlara bağıranlar, ve ilk yağmacılar bu dönemde olacaktır. elektrikler kesilecektir. cep telefonları kitlenecektir. medya yayınları aksayacaktır. depolar, mağazalar, marketler soyulup soğana çevrilecektir.
depremden birkaç saat içinde: ağır yaralılar ölmeye başlayacaklardır. ölüm sayısı bu bölümde yaklaşık 100-150bin olsa da hızla artacaktır. artçılarla yıkılmayan binalar da yavaş yavaş yıkılacaktır. suç oranı yağma için büyük oranda artacaktır. köprüler 8 büyüklüğü görmeden muhtemelen yıkılmayacaktır fakat yollar perişan olacağı için bütün ulaşım kitlenecektir. herkes istanbuldan kaçmaya çalışacaktır. hastaneler yıkılmamışlar ise kaos ortamında kavga ve ölümlere şahit olacaktır.
depremden sonra ilk gece: enkaz altından insan çıkarmak dışarıdaki ölüleri sevketmek ya da kurtulanları doyurmaktan çok daha önemsiz duracaktır. 15 milyonluk hatta etrafındaki büyük şehirlerle 20 milyondan fazla nüfusu olan bir şehri elden doyurmak imkansız olduğundan hırsızlık veya cinayet olayları yaşanacaktır. şehri ağır bir kıtlık havası kaplayacaktır. eğer kış ise, ilk geceden itibaren donarak ölümler başlayacaktır, hem enkaz altındakiler hem dışarıdakiler için.
24-48 saat arası:rüzgar hali hazırda esmiyorsa inmeyen toz inecektir. yaralı olarak hastaneye gitmeye çalışanlar bir muhattap bulamayacaklardır. iç kanama, travma gibi vakalar büyük oranda öleceklerdir. enkaz altındaki ölüler yavaş yavaş kokmaya başlayacaklardır. türkiye çapında istanbuldan kaçanları evinize alın, bolbol ekmek üretin türü kampanyalar başlayacaktır, gıda yardımı yapın. bilgi dezenfermasyonu olacaktır. ölü sayısı ve hal durumuyla ilgili deprem bölgelerine muhabirler giremeyeceği ya da girmeyeceği için kulaktan duyma veya tahminlerle bilgiler verilecektir. ekmek, yemek, çadır, soğuk, bebekler, çocuklar ve yaşlılar çok büyük problem teşkil etmeye başlayacaktır.
48-72 saat arası:enkaz altından çıkarılanlar olsa bile, ki iş makineleri veya akut bu işe başka deprem kadar yoğunlaşamayacaktır, hastanede ilgisizlikten öleceklerdir. açlık çoğu insan için ciddi bir hal aldığı için her yemek yardımında kalabalık ve kaostan insanlar ölmeye başlayacaktır. şehrin elektriği muhtemelen geri getirilemediği için zaruri ihtiyaçlar karşılanamayacaktır. su ciddi bir problem haline gelecektir. sevkiyatlar aksayacağı için damacana veren şirketler servis veremeyecektir. istanbul dışına muazzam göç olacaktır. çalıntı otostop otobüs veya herhangi bir şekilde yürüyerek de olsa insanlar istanbuldan kaçmaya çalışacaklardır. ölü sayısı 400bin civarına tırmanacaktır.
72-96 saat arası: martılar şehrin içine girip sokaktaki ya da enkazdaki ölüleri yemeye başlayacaklardır. şehir kokmaya başlayacaktır. kurtulanlar da açlık veya soğuktan ölmeye başlayacaklardır. su açlık bir çöl gibi saracaktır istanbulu.
4-7 gün arası: devlet bütün dış-iç yardım stoğunu eritip marmara bölgesi dışında çok az varolan fabrikasına ne üretebildiyse afet bölgesine göndermeye devam edecektir. hükümetin resmi olarak düşüp askerin yönetime el koymasını bu aralar öngörüyorum. bütün tsk bütün şehri afet bölgesi istediği yeri de karakolu yapacaktır, şehir dışından vicdani görev olarak gelmiş doktor ve hemşireleri çalıştırmaya çalışacaktır. yemek kimseye yetmeyecektir. battaniye çadır gibi yardımlar ikinci planda kalcak, soğuk perişanlık ve ölüm yaratmaya devam edecektir.
2. hafta: türk ekonomisi, türk lirası değerinin çoğunu yitirecektir. istanbul dışındaki hayat için inanılmaz bir enflasyon söz konusu olacaktır. ekmek günler çerisinde özellikle marmaraya yakınyerlerde 1den 5e hatta 10 liraya çıkabilecektir. bütün ülke stokları ve depolarına devlet el koyup istanbula gönderecektir. bu sırada şehirde, pislik, hastalık, açlık ve ölümler önüne geçilemez bir hal almaya başlayacaktır. ölü sayısı depremden hemen sonraya göre belki de 500 bin artış gösterecktir. kurtulanların bile kurtarılamaması, dışarıdakilerin salgın hastalıklarda ölmesi, özellikle patlayan bebek ve çocuk ölümleri bundan sonra da devam edecektir.
2-4 hafta arası: ölü sayısı depremden hemen sonraya göre 1 milyona yakın artış gösterecktir. ekonomide kur, ekmek fiyatı, temel gıda malzeme fiyatları sabitlenecek, tsk tarafından yönetilen afet bölgesinde belki sözlü belki yazılı karne ile yemek dağıtımı devam edecektir. ilaç yokluğu, müsait olmayan şartlar gönüllülerin geri dönüşüne sebep olabilecektir. iş makineleri toplu mezarlar kazacaklar, belki de kimlik tespitlerine gerek olmadan insanlar gömüleceklerdir. ölüm ve göç sebebiyle istanbulun nüfusu maksimum 3-4 milyon kalacaktır.
1-3 ay arası: koku dağılacaktır. istanbul hayalet şehir haline gelecektir. içinde 1 insanın dahi olmadığı hayalet yıkık mahalleler ortaya çıkacaktır. gıda tüm türkiyede sorun haline gelecektir. ithalat ile bu sorun çözülmeye çalışılacaktır. süpermarketler büyük oranda bomboş koridorlarda 3 5 ekmek peynir zeytin domates patates satan, konserve koyulan yerler olacaklardır. ülke üretimi çok büyük oranda düşecektir. imkb eğer olur da açılırsa %98lere varabilecek düşüş gözlemlenecektir. dolar/tl 20nin üzerine çıkacaktır. bu sırada şehrin elektriği ve suyu geri kazandırılmaya çalışılacaktır. şehir suyu pisliği hastalıkların önüne geçilememesi, pislik gibi sebeplerden ölümler son hızla devam edecektir.
1 sene içinde: özellikle facebook gibi siteler aracılığıyla insanlar ulaşabildiklerine ulaşacaklardır, ulaşılamayanlar öldü kabul edileceklerdir. resmi rakamların çok çok üzerinde gerçek ölüm sayıları olacaktır. türk ekonomisi %80lere varan oranda küçülecektir. ekonomik krizin ötesinde, yaşam zorluğu çekilecektir. 1 yıllık aranın ardından bazı kurumlar çalışmaya veya eğitime devam ederken bazı kurumlar bunu başaramayacaktır. asker başta kalmaya devam edecek, seçim yönünde bir istek veya ihtiyaç olmadığı için seçim yapmayacaktır.
hepsinden sonra: deprem sonucu(hastalık, açlık vs. dahil) 1-2 milyon arası insan yok olacaktır. bu trajediyi bu millet atlatamayacaktır. hayat devam edemeyecektir. türkiye tüm dünyada depremin yıktığı ve bitirdiği ülke olarak kalacaktır. toprak altıda yatan bir tanıdığı olmayan olmayacaktır. enkazlar yıllar boyu kıpırdatılamayacaklardır.
istanbul ise yıllarca basit bir kasaba olarak işleyecektir, bütün ekonomik turistik, endüstriyel yükü uçacaktır. türkiyenin yeni istanbulu yeni yüzü uzun süre izmir olacaktır. tarım ülkesine dönüş ve fabrikalar ile ülkeyi doyurmak üzere üretim yapılmaya çalışılacaktır.
diyarbakirda pkk ile girilen catismada 5 askerimiz şehit düşmüş. Yine aynı saatlerde bingölde uzaktan mayın patlaması sonucu bir askerimiz şehit düşmüştür. allahim sen askerlerimizi koru.