yakın bir gelecekte yaşanabileceğini düşündüğüm çatışma ve savaş ortamıdır. türkiye'ye yerleştirilen suriyeli mültecilerle ülkede yerleşik bulunan ama entegre olamamış kürtler arasında bir çatışma ihtimali kesinlikle ciddiye alınmalıdır. çünkü her iki grup da entegrasyon karşıtı ve baskın karaktere sahiptir. hukuk, kural tanımazlar. aşiret, tarikat, cemaat, feodal düzen ekseninde yaşarlar. çok çocuk yaparak yaşadıkları yerleri ele geçirmek isterler. vergi vermezler. entegrasyon diye bir dertleri de yoktur. hatta aksine; gittikleri yerleri de kendi geldikleri yerlere benzetmeye çalışırlar.
birbirine benzeyen bu iki baskın ama ayrı kültürün çatışma ihtimali çok yüksek. hali hazırda uyuşturucu işleri, mafyatik ilişkiler, vergi kaçakçılığı, insan ve eşya kaçakçılığı gibi işlerde piyasa ya suriyelilerin ya da kürtlerin elinde. lakin "bir ipte iki cambaz oynamaz" sözünde olduğu gibi çatışmamaları imkansız. özellikle büyükşehirlerin banliyölerinde yaşam alanları da birbirine yakın bu iki grubun pastadan daha fazla pay alma isteği önce rant ve menfaat sonra da sokak çatışmalarını beraberinde getirecektir. karadeniz mafyası ve romanlar geçmişe oranla güç kaybetti ama arap ve kürt mafyası oldukça güçlü. güçlerini büyük oranda siyaseten kollanmalarından alıyorlar.
kürtçü hareket büyük oranda chp'yi ele geçirdi ve sol siyaseti tekeline aldı. Suriyeliler ve arapçı dinci hareket desen zaten akp'nin ümmet politikası nedeniyle koruma altındalar. türkiye cumhuriyetinde türkler çoktan denklemden çıktı. ülkede sadece arapların ve kürtlerin sözü geçiyor.
beyaz ve mavi yakalı türkler hayat koşuşturmacası içinde az kanaat yaşayıp vergilerle boğuşurken çok çocuklu ve şiddete meyilli araplar ve kürtler büyük bir hızla türkiye'yi ele geçiriyor. bu sokak savaşları korkarım ki yine en çok bizleri etkileyecek. çünkü ayrılıkçı kürtler sol siyaset ve chp tarafından kollanırken dinci araplar da ümmetçi dinci akp tarafından kollanıyor. sahipsiz kalan ve akp'nin de chp'nin de umrunda olmayan sadece biz Türkleriz.
tatlısu solcuları ve ümmetçi islamcılar kardeşlik, insanlık edebiyatı kasarken adamlar tüm türkiye'yi ele geçirip bizi yok etmenin derdinde. o nedenle cihangir solculuğu ve ümmetçilik bu ülkenin en büyük zehirleridir. kendi ideolojik masallarıyla toplumu uyutarak ülkenin arap kürt federasyonuna dönüşmesine zemin hazırlayan sapkın ve gayrımilli ideolojilerdir.
Türklerin hem en büyük zaafı; hem de yozlaşmasının, yobazlaşmasının, araplaşmasının nedenidir.
Türkler Aslında çok dindar olmamalarına ve öyle aman aman müslüman olmamalarına rağmen (hatta gizli deist olmalarına rağmen) sırf cehennem korkusu nedeniyle Arap dininden vazgeçememektedir.
Bilinemezlik korkusu, ölüm korkusu, alışılmışlık duygusu da olmasa aslında çoğu kişi arap dininden çıkacak ama çıkamıyor. Oysa Türkleri ilgilendiren hiçbir durum yok arap dininde. Ayetlerle de apaçık bir şekilde arap kavmine hatta Mekke halkına ait olduğu anlaşılıyor.
"onu her türlü çelişkiden ve gerçeğe aykırı bütün unsurlardan uzak, dosdoğru arapça bir kur’an olarak indirdik; belki gittikleri yolun yanlışlığını anlayıp allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye."
- zümer 28.ayet
'onu, senin kalbine, korkutucu ve uyarıcılardan olman için cebrail apaçık bir dille arapça olarak indirmiştir."
- şuara 193.ayet
"onu (kur'an'ı) yabancı (arap olmayan) birine indirseydik de onu onlara okusalardı bir bahane bulurlar da yine iman etmezlerdi."
- şuara 198.ayet
"şehirlerin anası olan mekke halkı ile onun çevresindekileri uyarman ve geleceğinde şüphe bulunmayan toplanma gününün dehşetinden sakındırman için sana böylece arapça bir kur’an vahyediyoruz. o gün geldiğinde insanlardan bir kısmı cennette, bir kısmı ise çılgın alevler içinde, cehennemde yanar hâlde olacaktır."
- şû'ra 7.ayet
'bu (kur’an) mekke ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz, kendisinden öncekileri doğrulayıcı mübarek kitaptır. âhirete inananlar, buna da inanırlar. umulur ki onlar namazlarını kılmaya hakkıyla devam ederler."
- en'âm 92.ayet
'biz istisnasız her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açık açık anlatsın; bundan sonra allah dilediğini sapkınlık içinde bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. bilesiniz ki allah güçlüdür, hikmet sahibidir."
- ibrahim 4.ayet
"o, doğrunun ve güzelin kıymetini bilen bir toplum için âyetleri arapça okunup rahatlıkla anlaşılan bir metin olarak iyice açıklanmış ve belli bir uygunluk içinde dizilmiş bir kitaptır."
- fussilet 3.ayet
"şayet biz onu "yabancı" dilde okunan bir kitap olarak indirseydik mutlaka şöyle diyeceklerdi: “âyetlerinin açık ve anlaşılır olması gerekmez miydi? bir arap’a yabancı dilden bir kitap, öyle mi!” sen de onlara de ki: “o, inananlar için bir rehber ve şifadır; inanmayanlara gelince onların kulaklarında elbette bir sağırlık vardır, kur’an onlara kapalıdır. (sanki) onlara uzaktan gelen sesler gibidir.”
- fussilet 44.ayet
'hiç şüphesiz biz o kitâbı, düşünüp anlamanız için size arapça bir kur’an olarak indirdik."
- yusuf 2.ayet
"şüphesiz biz onu, düşünüp anlayabilesiniz ve umulur ki gerekli dersleri alırsınız diye arapça bir kur’an olarak indirdik."
- zuhruf 3.ayet
"doğrusu ben hem bunları hem de atalarını yıllarca nimetler içinde yaşattım; sonunda onlara apaçık bir kur'an ve peygamber geldi."
- zuhruf 29.ayet
"oysa kur’an’dan önce de bir rehber ve rahmet olarak mûsâ’-nın kitabı vardı. kur’an zulmeden ve inkâr edenleri uyarmak için iyi makbul işler yapanları da müjdelemek için arap lisanında indirilmiş, ondan önce indirilenleri doğrulayan bir kitaptır."
- ahkâf 12.ayet
'senin hakkında kâfirlerin:“ona kur’an’ı bir insan öğretiyor” dediklerini biliyoruz. kur’an’ı sana öğrettiğini iddia ettikleri kişinin dili yabancıdır, oysa bu (kur’an) açık seçik arapçadır."
- nah'l 103.ayet
'işte böylece biz, onu arapça bir kur'an olarak indirdik. onda tehdidlerden nice türlüsünü tek tek beyan ettik ki, belki sakınır ve takva yolunu tutarlar; yahut (kur'andaki) nasihatlerimiz ve tehditlerimiz onlara bir ibret ve uyanış verir.'
- tâhâ 113.ayet
"böylece biz kur’an’ı arapça dilinde nihâî bir hüküm ve hikmet kaynağı olarak indirdik. şâyet, sana ilim’den gelen bu kadar gerçekten sonra onların arzu ve isteklerine uyarsan, seni allah’ın azabından kurtaracak ne bir dost bulabilirsin, ne de bir koruyucu."
- ra'd 37.ayet”
Gördüğünüz gibi ayetler ortada. Konu tartışmaya açık bile değil. Türkleri ilgilendiren hiçbir durum yok. Arap dini araplarındır. Onları kapsamaktadır.
Yetmez ama evetçilerin akp'yi ve fethullah'ı yaladıkları zamana ait olan şarkıdır. Darbeci, vesayetçi diye saldırdıkları kemalistlere bir özür borçlular. Tarih kendilerinin yanıldığını gösterdi.
Özetle akla ziyan sözlere ve koreografiye sahip olan şarkıdır. Şarkı cihangir solcularının, yetmez ama evetçilerin tabela partisi olan yeşiller ve sol gelecek tarafından yapılmıştır.
Ukrayna Rusya savaşından bile kendisine fırsat çıkaran ve Türkiye’nin her yerini Kürdistan yapmak isteyen ağır kürtçü pakurd partisi genel başkanının açıklamasıdır.
Pakurd (partiye kurdistan) genel başkanı halil ibrahim baran; youtube’da gündemi değerlendirdiği ve yorumladığı programında ukrayna krizi ile boğazlar meselesinin gündeme geleceğini tahmin ettiğini, bunun Kürtler açısından büyük bir fırsat olduğunu, zira istanbul’da 5-6 milyon kürt'ün yaşadığını, uluslararası toplumun da desteği ile boğazların türklerin elinden alınabileceğini ve kürtlerin yönetimine verilebileceğini öngördüğünü ifade etmiş. Ayrıca kürt siyasetinin akıllı davranması gerektiğini, boğazlarda ve istanbul'da kurulabilecek bir özerk kürt yönetiminin, kürdistan halkının doğal bir hakkı olduğunu da sözlerine eklemiş.
Adamlar artık istanbul’u da Kürdistan sınırlarına dahil ediyorlar. Planlarını projelerini ona göre çiziyorlar. Amaç Bağımsız bir Kürt devleti kurmak falan değil Türkiye’nin her bölgesini sindire sindire ele geçirmek… Siz daha hala ayrılıkçı Türkler hareketine bağırın, Olayı PKK meselesine indirgeyin! Bakın elin oğlu neleri neleri planlayıp hiç aklınıza hayalinize gelmeyecek yerleri kendisine yamamaya çalışıyor…
sen istediğin kadar iyi niyetli ol; muhattabının niyeti tüm merayı sahiplenmek ve sana yaşam hakkı tanımamaksa o muhattabınla olan ilişkilerini gözden geçirmen gerekiyor.
Ayetlerle de sabit olan durumdur. islamiyet’in sadece Arap kavmine ait bir din olduğunu daha başka nasıl açıklayabilirdi ki kur’an…
"onu her türlü çelişkiden ve gerçeğe aykırı bütün unsurlardan uzak, dosdoğru arapça bir kur’an olarak indirdik; belki gittikleri yolun yanlışlığını anlayıp allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye."
- zümer 28.ayet
'onu, senin kalbine, korkutucu ve uyarıcılardan olman için cebrail apaçık bir dille arapça olarak indirmiştir."
- şuara 193.ayet
"onu (kur'an'ı) yabancı (arap olmayan) birine indirseydik de onu onlara okusalardı bir bahane bulurlar da yine iman etmezlerdi."
- şuara 198.ayet
"şehirlerin anası olan mekke halkı ile onun çevresindekileri uyarman ve geleceğinde şüphe bulunmayan toplanma gününün dehşetinden sakındırman için sana böylece arapça bir kur’an vahyediyoruz. o gün geldiğinde insanlardan bir kısmı cennette, bir kısmı ise çılgın alevler içinde, cehennemde yanar hâlde olacaktır."
- şû'ra 7.ayet
'bu (kur’an) mekke ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz, kendisinden öncekileri doğrulayıcı mübarek kitaptır. âhirete inananlar, buna da inanırlar. umulur ki onlar namazlarını kılmaya hakkıyla devam ederler."
- en'âm 92.ayet
'biz istisnasız her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açık açık anlatsın; bundan sonra allah dilediğini sapkınlık içinde bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. bilesiniz ki allah güçlüdür, hikmet sahibidir."
- ibrahim 4.ayet
"o, doğrunun ve güzelin kıymetini bilen bir toplum için âyetleri arapça okunup rahatlıkla anlaşılan bir metin olarak iyice açıklanmış ve belli bir uygunluk içinde dizilmiş bir kitaptır."
- fussilet 3.ayet
"şayet biz onu "yabancı" dilde okunan bir kitap olarak indirseydik mutlaka şöyle diyeceklerdi: “âyetlerinin açık ve anlaşılır olması gerekmez miydi? bir arap’a yabancı dilden bir kitap, öyle mi!” sen de onlara de ki: “o, inananlar için bir rehber ve şifadır; inanmayanlara gelince onların kulaklarında elbette bir sağırlık vardır, kur’an onlara kapalıdır. (sanki) onlara uzaktan gelen sesler gibidir.”
- fussilet 44.ayet
'hiç şüphesiz biz o kitâbı, düşünüp anlamanız için size arapça bir kur’an olarak indirdik."
- yusuf 2.ayet
"şüphesiz biz onu, düşünüp anlayabilesiniz ve umulur ki gerekli dersleri alırsınız diye arapça bir kur’an olarak indirdik."
- zuhruf 3.ayet
"doğrusu ben hem bunları hem de atalarını yıllarca nimetler içinde yaşattım; sonunda onlara apaçık bir kur'an ve peygamber geldi."
- zuhruf 29.ayet
"oysa kur’an’dan önce de bir rehber ve rahmet olarak mûsâ’-nın kitabı vardı. kur’an zulmeden ve inkâr edenleri uyarmak için iyi makbul işler yapanları da müjdelemek için arap lisanında indirilmiş, ondan önce indirilenleri doğrulayan bir kitaptır."
- ahkâf 12.ayet
'senin hakkında kâfirlerin:“ona kur’an’ı bir insan öğretiyor” dediklerini biliyoruz. kur’an’ı sana öğrettiğini iddia ettikleri kişinin dili yabancıdır, oysa bu (kur’an) açık seçik arapçadır."
- nah'l 103.ayet
'işte böylece biz, onu arapça bir kur'an olarak indirdik. onda tehdidlerden nice türlüsünü tek tek beyan ettik ki, belki sakınır ve takva yolunu tutarlar; yahut (kur'andaki) nasihatlerimiz ve tehditlerimiz onlara bir ibret ve uyanış verir.'
- tâhâ 113.ayet
"böylece biz kur’an’ı arapça dilinde nihâî bir hüküm ve hikmet kaynağı olarak indirdik. şâyet, sana ilim’den gelen bu kadar gerçekten sonra onların arzu ve isteklerine uyarsan, seni allah’ın azabından kurtaracak ne bir dost bulabilirsin, ne de bir koruyucu."
- ra'd 37.ayet”
Ayetlerin hükümleri ve kapsamı gayet açık ve net! Hiç de öyle tartışmaya açık değil.
Samanyolu tv’de ayna programını sunan bir Saim Orhan vardı sahi. Aksanlı ingilizcesiyle dünyayı dolaşır fethullah’ın okullarını tanıtırdı. Sonra gittiği yerlerde yöresel yemekleri tadar; iz it delişıss, iz it guuudd falan derdi. Sahi noldu o adama bilen var mı acaba, yoksa fetöden içeri girdi de haberimiz mi yok? Yemekleri tadıp beğenmediği halde hmm soo delişısss falan da derdi bir de. Ulan zambiya’nın Köyündeki adama bile fethullah’ı övdürtüyorlardı işin komik tarafı...
Kim olur bilmem ama Berat Albayrak, binali yıldırım, Süleyman soylu gibi isimlerin olmayacağı kesindir. Çok göz önünde olup dikkat çekenleri genelde Erdoğan fazla tutmuyor. En fazla bir dönem bakanlık Veya iki dönemlik belediye başkanlığı veriyor o kadar. Geçmiş dönemlerden de bunu çıkarıyoruz.
bir tirrek sevdim uzaklarda kardeşimizin artık resmen yaşlı olduğu gerçeğidir.
2 3 yıldır yaşlanacağım da yaşlanacağım diye başımızın etini yedi ve nihayet de o gün geldi. evet 19 mayıs 1996 doğumlu yazarımız bugün artık 23 yaşına girdi ve kendi deyimiyle artık yaşlı.
Yakında saçlarına aklar düşecek, yüzü kırışacak, göz altları moraracak. sonra tirrek'i daha vahim günler de bekliyor. bir kaç gün sonra da elinde bastonla gezecek, çükü kalkmayacak. karı kız işi de yalan olacak. 1 2 ay sonra emeklilik de gelecektir.
ahh tirrek ahh artık sen de yaşlısın bakalım. 23 genç mi diyordun. bak şimdi daha 20li 30lu 40lı yaşlar var önünde.
Bir tirrek sevdim uzaklarda nickli yazar kardeşimizin artık resmen yaşlı olduğu gerçeğidir.
2 3 yıldır yaşlanacağım da yaşlanacağım diye başımızın etini yedi ve nihayet de o gün geldi. Evet 19 mayıs 1996 doğumlu yazarımız yarın 23 yaşına giriyor ve kendi deyimiyle artık yaşlı.
Bu geceden itibaren saçlarına ak düşecek, yüzü kırışacak, göz altları moraracak. Sonra Tirrek'i daha vahim günler de bekliyor. Bir kaç gün sonra da elinde bastonla gezecek, çükü kalkmayacak. Karı kız işi de yalan olacak. 1 2 ay sonra emeklilik de gelecektir.
Ahh tirrek ahh artık sen de yaşlısın bakalım. 23 genç mi diyordun. Bak şimdi daha 25 27 30 35 40'lı yaşlar var önünde.
Cennette kendisine armağan olarak verilen huri'yi cinsel yöneliminden dolayı mecburen reddeden erkektir. Öbür tarafta da cinsel yönelim değişmez diyorlar. O halde bu adam şimdi ne yapsın... Adam nasıl yaratılmışsa odur. Sonradan değişemez, değiştirilemez.
Gözle görülür gerçektir. Eşcinsellik bir 10 15 sene öncesine göre kesinlikle arttı. Toplumsal yaşamda görünürlükleri de arttı. Kadın erkek ayrı olsun diye uğraştılar. Şimdi mutlular mıdır bilmem. Çünkü şimdi de salt kadınla kadın, erkekle erkek aynı yerde olunca eşcinsel içgüdülere sahip olanlar da açığa çıkıyor. Toplumsal hayatta insanların sadece hemcinsleriyle iletişimde olması eşcinselliğe davetiyedir.
Devlet bahçeli'nin siyasi hayatı boyunca el attığı hiçbir siyasetçinin bir daha iflah olmaması, iki yakasını bir araya getirememesi durumudur. Eski ülkücüler, mhpliler, türkeş'in oğulları, mesut yılmaz, bülent ecevit ve şimdi de...
Lan yoksa? reis'e de mi kanca attın eyy koca kurt!
Gaziantep büyükşehir belediye başkanı ve adayı sayın fatma şahin'e ait bir söz. Mitingte ağzından yanlışlıkla çıktı herhalde. Düşünerek söyleyeceğini hiç sanmıyorum. Bir şekilde çıktı ve toparlayamadı.
Özellikle markalaşmış macfit, xfit, zartfit, zurtfit ve benzeri gibi spor salonlarının gay erkekler için tam bir cennet olması durumudur.
Bir dünya kaslı ve üstsüz erkek MK! Adamların tam da aradığı şey. Kendileri gibi olanları da zaten buralarda bulup ağlarını geliştiriyorlardır. Yoksa spor salonlarındaki soyunma odalarında neden erkekler aynalardan birbirini kessin, birbirlerinin kaslarını elleyip dursun. Bu tür eylemler hep gay erkeklerin başının altından çıkıyor.
Son yıllarda gerçekleşen durumdur. Camilerde saflar boşalıyor, çok daha az insan oruç tutuyor, bayramlarda ve Cumalarda bile camiler boş. imamhatiplerde bile başörtülü kızlar deistik felsefeye yakınlaşıyor. Bunu ben değil Türkiye’de muhafazakar kesimin yaptırdığı anketler söylüyor. Ülkenin %100’e yakınının müslüman olduğu günler artık çok geride kaldı. internette her türlü kaynağa sınırsız erişim, muhafazakar partinin din adına izlediği yanlış politikalar, ülkeye doldurulan Suriyeli mülteciler ve toplumun zorla araplaştırılmaya çalışılması sanırım toplumda ters etki yarattı. Dindar bir toplum yaratılmak istendi belki ama şu an toplumda artan sadece deizm.
Belki değişir umuduyla gönderirler belki ama çocuk bu sefer daha beter ateist olup çıkar. Hatta genelde muhafazakar ailelerin çocukları bu eğilimlere daha yakın bile oluyor.
Erdoğan’ın seçim meydanlarında özellikle Avrupa birliği ilerleme raporlarına yüklenirken en sık kullandığı hitaplardan bazılarıdır. Bir de “ya yalan konuşmayın be” vardır ama o başlığa sığmadı efendim.
Erdoğan'ın seçim meydanlarında önemli bir şeye ya da söze dikkat çekmek için kullandığı giriş ve bağlama cümlesidir. Son günlerde kullanım sıklığı artmıştır.
Hangi akla hizmet böyle bir şey yaptılar ben de anlamıyorum. Oysa ukraynalı mülteciler ülkemizi her alanda geliştirirlerdi.
Osmanlı devletini işte bunun için arıyorum. Adamlar işi biliyordu. Hep rumeliye balkanlara batıya ağırlığı bu sebepten verdiler. Ne zaman arap toprakları bize bağlandı araplarla ilişki kurduk burnumuz boktan çıkmadı mk!
ilginç bir biçimde yaşları ilerledikçe birbirlerine benzeyen üç kadındır. Hoş bence cher’in böyle bir derdi Yok. Zaten yaşça en büyükleri o. Nükhet ve Bülent ise kıyafet ve tarz itibariyle bence cher’i dikkate alıyor.
Gerçekten var böyle bir şey. Yoksa durup dururken iki erkek neden birbirini ellesin spor salonunun ortasında? Sonra aynalardan çaktırmadan birbirlerinin vücutlarına bakmalar, kaçamak bakışlar... Basbaya birbirlerine ilgi duyuyorlar, birbirlerinin vücutlarından etkileniyorlar işte.
insanı üzen ve kahreden detaydır. Halbuki irandaki islamcılar fars milliyetçisi. Kosovadakiler arnavut milliyetçisi. Bosnadakiler boşnak savunucusu. Hatta orta asya ve türk cumhuriyetlerinde de hocalar hep türk milliyetçisi. Araplaşmaya karşılar. Oysa türkiyedeki islamcılar neden türk milliyetçisi olmak yerine arap milliyetçisi olmayı tercih ediyor anlamak mümkün değil. Sanki araptan dünyaya çok fayda var da. Kendi milletini bile sevmeyen küçümseyen adamdan iradeli bir kişilik çıkabilir mi...