gün geçtikçe küçüldüğü halde depolama alanı büyüyen disklerden, hafıza kartlarından,
ziplenip boyutu küçültüldüğü halde, ziplenmemiş ve boyutu büyük haliyle aynı dosyaları bire bir içeren klasörlerden,
boyutu küçülüp, inceldikçe daha modern ve teknolojik bir çağı simgeleyen cep telefonlarından da ibretinizi almadıysanız buyrun şu aşağıdaki cümlelerden alın;
selam, naber, nasılsın, kendine iyi bak, allaha emanet ol yerine
slm, nbr, nslsn, kib, aeo olarak da gayet istediğini anlayıp, anlatabileceğin şekilde kullandığın halde, hala ibret almadıysan şimdi buyur şu aşağıdaki cümleden ibret al;
yılan hikayesi solucan kadar kısa sürmüşken, arka sokaklar hakikaten yılan hikayesine dönmüştür.
yapma tunç etme tunç, garip otur, tunç kalk derken metin mi tekin mi ne olanı evlenmiş geçenlerde denk geldim. bitmezzzzzz.
siyah pantolon giyenlerin yaptığı sanılan durum. hayır efendim bir sürü pantolonum var aslında, her gün ya da bazen 2 günde bir farklısını giyiyorum ama sonuç? siyah olduğu için anlaşılmıyor.
jeanler de aynı tarzda hep.. bluzlar, gömleklerle fark yaratılmaya çalışılıyor ama pantolon sanki hiç değişmiyormuş gibi.
bıktık usandık lakin 2 günden fazla üst üste giymedik aynı pantolonu! *
-ama v'ler eksik..
+vah vah mı? ne alaka?
-vah vah değil, hav hav.
diye kapak yapılabilecek bi mesaj. amma lakin karşınızdakine bağlı, yoksa şöyle olabilir;
+hoşt köpppek! hahahaha *
kapağa giderken, kapak olursunuz valla.
canım sıkkın olduğunda aklına gelen her türlü komikliği yapması, herhangi bi anda bir anda ayağa kalkıp küçük emrahın nazar dizisindeki oynayışını * yaptığım anda kalkıp karşımda aynısını yapması, ablası olmama rağmen bana her zaman "çok iyi bi abisin" demesi, gecenin köründe bile cips almaya gitmesi, paramın üstüne yatmak için şirinlikler yapması, kovduğumda asla gitmemesi, gece odama gelip yorganı boğazıma kadar çekip etkisiz hale getirdikten sonra dakikalarca lotr, harry potter gibi filmleri çakma senaryoyla yeniden anlatması..
ergen dönemlerim..
şöyle düşünün, "queen of the damned" filmini izleyip *, vampir lestat'a aşık olmuşum..
gitmiş search'ün dibine vurmuş, filmde söylediği parçayı bulmuşum. şarkının için "forsaken"i elemiş ve nick yapmışım..
aşırı zaman kaybı olmuş zamanında.. şimdi farkettim.
neresinin yakışıklı olduğunu asla ama asla anlamadığım adam. bir de bi dudak hareketi var, sanırsın ceymıs mont, öyle abartılıyor yani. hadi benim tarzım değil ama memlekette adam mı bitti de bunu abarttınız bu kadar? yapmayın kızlar..
(iiiii i iiiiii i ii ii iiiiiiiiiiiiiiiiiiiii iii iii ii i dediği kısımda sanırsın ben bulutlardayım.. nedendir bilinmez, girişi vesaire çok daha farklı olabilirmiş ama, keşke farklı olsaymış..)
misina ipiyle yapılan kolyelerin misinası bir süre sonra kırılıp bükülüyor ya, hah işte.. bu sabah onu ütüleyerek düzelttim. ütüleyin kızlar, ütüleyince düzeliyor..
hayatta kendi kendime edindiğim en en en en en en en en en gereksiz tecrübe ve en gereksiz bilgi.
edit: ütülemeden önce misina ipin üzerine ince bir bez sererseniz zarar da vermemiş olursunuz.
dipnot: eksik bir bilgi verdiğimi farkettiren david chestoff 'a teşekkürler *
konya'da girilen mevlana camii bileti.
gümüşhane'de girilen hayal mağazası bileti.
izmir'e ilk gidiş bileti.
rize'de girilen müze bileti.
konya-ankara hızlı tren bileti.
samsun'da girilen Atatürk evi/müzesi bileti.
ordu/boztepe teleferik bileti.
duman konser dvd'si (lisede arkadaşla ortak almıştık, son paramız olan 25₺ ile.. son paramızdı.. son param niyetine saklıyorum dvdyi..)
ve daha bu tarzda zirilyon tane hede..
son olarak da bi sinema bileti sakladım, sosyal biri olduğum bilinsin torunlarımca diyerek *
kod adı kılıçbalığı filminden hugh jackman sağolsun, başka rol model alınacak piremses kalmamış koca hollywoodda, ben gitmişim hacker role model almışım.
hayale bak; çok aşırı aranan bir hacker olmuşum ama nasıl hack yapıyorum? şöyle; bir adet portable masa kurulmuş alelacele bir ortama, masada şarap var, şarap bardağım yarım dolu, gözlerimi ekrandan ayırmadan ekrandan çıkan karmakarışık rakam ve harflere senkronize şekilde ve seri olarak klavyeden tuşlara basarak hack yapıyorum. çok acil bir yeri hacklemem lazım diye beni bulmuşlar, spontane gelişmiş herşey.. portable masada hack yapıyorum. ekranda matrix tadında sayılar baynıriler vs vs ben acımasızca tuşlara basıyorum aman tanrım o da ne! başardım! hackledim. sonra paramı alıyorum, denizi olan uzak memleketlerin birinde plajda güneşlenirken software development yapıyorum. çünkü ruhum fakir. sofware developer olmak bir meslek, hack bir ideal ya da tam tersi.
herhangi bir sosyal medya ortamında yazar. zaten derdi dertse, onun adına yakacak milyonları olur.
ama ciğeri komple gider yine de, her ciğer sigaradan solacak değil neticede..
bilgi işleminde lise stajımı yaparken, kapısında kafamı kıvanç tatlıtuğ'un göbeğinin içine gömmek suretiyle çarpıştığım üniversite. bir de koridorda sarp levendoğlunu görmüştüm de ne sevinmiştim. orada okumadım ama gayet iyi bir üniversite, yok yok içinde. bazısı fazla elit takılıyor, starbucksındandır deyip geçiyorsunuz..