2009un 10-20 yaş arası bağyanlar tarafından en çok okunan mangası, geçen yamulmuyorsam ekim'den beri de animesi yapılmakta.
shojo sevmeyen adama dahi kendini sevdirmiştir, izleyin izletin dibiniz düşsün.
masum çocukluğuna dönmek isteyenlere tavsiye.
konusu şöyle (üşeniyorum affedin): http://myanimelist.net/anime/6045/Kimi_ni_Todoke
türkçede fansubını yapan 2 grup var, biri animeou diğeri shojo no sekai. ikisi de boktan, şimdilik ingilizce subı en iyisi.
son 5 dakikadır sözlüklere faltaşı gibi bakmama sebep olmuş deprem. uzun zaman sonra 3-5 saniye yoklayıp gitmiştir.
anadolu yakasından hissedilmiştir. hemen ardından fırtınanın şiddeti artmıştır.
cowboy bebop denen şaheserin kapanış parçası, bir çok şeyi.
cb diyince akla the real folk blues gelir, the real folk blues diyince cb.
hüzünlü, yürek burkan, bağıran çağıran bir parça.
sahnede yoko kanno & the seatbelts, mai yamane.
Aishiteta to nakeku niwa
Amarinimo toki wa sugite shimatta
Mada kokoro no hokorobi wo
Iyasenu mama kaze ga fuiteru
Hitotsu no mede asu wo mite
Hitotsu no mede kinou mitsumeteru
Kimi no ai no yurikagode
Mo ichido yasurakani nemuretara
Kawaita hitomi de dareka naite kure
The real folk blues
Honto no kanashimi ga shiritai dake
Doro no kawa ni tsukatta
Jinsei mo waruku wa nai
Ichido kiri de owaru nara
Kibouni michita zetsubou to
Wana ga shikakerareteru kono CHANSU
Nani ga yokute warui no ka
KOIN no omote to kura mitaita
Doredake ikireba iyasareru no darou
The real folk blues
Honto no yorokobiga shiritai dake
Hikaru mono no subete ga ougon towakagiranai
The real folk blues
Honto no kanashimi ga shiritai dake
Doro no kawa ni tsukatta
Jinsei mo waruku wa nai
Ichido kiri de owaru nara
ingilizce çevirisi *
Too much time has passed by to
lament that we were deeply in love
The wind keeps blowing, while my heart
cannot heal all the tears in it
Watching tomorrow with one eye
while keeping the other on yesterday
If only I could peacefully sleep
in the cradle of your love, again
Someone, cry for me with parched eyes
The real folk blues
I only want to know what true sadness is
Sitting in muddy water
isn't such a bad life if it ends after the first time
Despair filled with hope
and this chance with a trap set
What's right or wrong?
It's like two sides of a coin
How long must I live till I'm healed
The real folk blues
I only want to know true happiness is
All that glitters is not gold
The real folk blues
I only want to know what true sadness is
Sitting in muddy water
isn't such a bad life
if it ends after the first time
cowboy bebop ost 4 - blue'da bulunan, seride ed*'in gemiden ayrılışı sırasında çalan parça.
dinleyende anında hatırlatacaktır sahneyi.
bir seatbelts parçası elbet, steve conte'nin sesinden.
iç parçalar, "kızım ed gitmesene zöühü"diye bağırtır. ama ed de her cb karakteri gibi sağlamdır, küçücük bir kız olsa da.
bu arada bu caponlar her animeye bi ed koyuyolar sanırım.
sözleri:
I close my eyes and I keep seeing things
Rainbow waterfalls
sunny liquid dream
Confusion creeps inside me raining doubt
Gotta get to you
But I don't know how
Call me, Call me
Let me know it's alright
Call me, call me
Don't you think it's 'bout time
Please won't you call and
* Ease my mind
Reasons for me to find you
Peace of mind
What can I do
to get me to you
I had your number quite some time ago
Back when we were one
But I had to grow
Ten thousand years I've searched it seems and now
Gotta get to you
Won't you tell me how
Call me, Call me
Let me know you are there
Call me, call me
I wanna know you still care
Come on now won't you
* Repeat
Ease my mind
Reasons for me to find you
Peace of mind
Reasons for living my life
Ease my mind
Reasons for me to know you
Peace of mind
what can I do
to get me to you
cowboy bebop ost 3 - no disc'te bulunan şahane bir mai yamane parçası.
serinin ilk bölümünde kovalama sahnesinde başlar çalmaya, hareketlidir güzeldir.
caz maz bişiler var içinde ama ben anlamam, hareketli işte. dinleyin dinletin.
bu da sözleri:
You said you wanted to see PARIS
So I took you to the movie
"Bon Ami" or something French like that.
Then you said you were embarrased
Because I never bought you jewelery.
Television shopping fixed all that.
Funny thing is that I haven't seen you lately.
When I called your house it wasn't you who told me
I heard it all from your dad.
I used up all my money on you, baby, now I want it back.
I want it back.
I used up all my money trying to please you and I want it back.
Do you remember late last winter?
You said that you had nothing to wear.
Those fake fur pajamas looked real nice.
I couldn't take you to MIAMI
But took you to the ocean and we
Had some blue Hawaii on the beach.
Let me think.
If I add up all you owe me,
And include my time I might make it through the summer.
And I guess that ain't too bad.
I used up all my money on you baby and I want it back.
I said I want it back.
I used up all my money trying to please you and I want it back.
Want it all back
I said I want it all back
Gimmie my money all back
I want my money all back...
hayattan soğutandır beyler bayanlar.
kim derdi ki bunca türk erkeğinin bayıldığı esmer güzeli hatun bir kıl yumağıymış?
demek ki gönül sevince kıl tüy görünmüyor a dostlar.
"ömür boyu mutluluk" olduğunu okumuştum bir yerlerde. ama nerede, hatırlamıyorum.
yazarın demesi, aşk bile sevgi bile bir yerde bitiyor illa. insanlara güven olmuyor, kesin bir şekilde hayal kırıklığına uğruyorsunuz. bu yüzden hayattan beziyor insan yeri geldi mi. amaç diye bir şey yoktur sevgide, ipin üstünde cambaz gibidir insan. bir saniye sonrasını bilemez, aslında bilmek de istemez.
oysa işini seven insan ne kadar hayal kırıklığına uğrasa da çalışmaktan vazgeçmiyor. hep bir amacı oluyor. mutluluk sahiden bu olsa gerek.
uzakta bir cenaze namazı gördüğünde, hemen koşup ön saflarda yeralması. ve de en önemlisi, elini başının hizasına getirip iftitah tekbiri getirmesi ve ellerini göbeğinde bağlaması. böylece dinin siyasete alet olmayacağını ispat etmesi.
bu entryi anlamayanlar için yapcak bişi yok, üzgünüm.
bir mahçup anne repliği. aslında mahçup değil ya...
şöyle ki, eve misafir gelmiştir. misafir dediğin veletsiz olur mu, hem de en alasından.
ev sahibi(siz dicem) odanızda olmadığınız bir vakit, bu velet odadan bişiyi hakeder.
çaktırmaz tabi peiçe, içerde sessiz oturur. annesinin kulağına bişiler söyler, anasını da elinden tutup içeri götürür.
noluyo diye odanıza girdiğinizde, elinde kırılmış nesneyi tutan çocuk ve yanında onu teselli eden annesi vardır!
nöölüyo demeden annesi bir anne panter edasıyla yapıştırır: oynuyorduk abisi, yanlışlık oldu.
canın sağolsun be!
hiçbirine değil de, bi şöle bi anam babam olmadı ona yanarım. her işlediğim kabahatte emdiğim süt burnumdan gelmiştir. hele ki başkasının malına zarar versem canıma okurlardı. bu kadının yaptığına bak, ağız tadıyla velede sövemiyoz bile. koruyo daha.
içki falan içilmez kardeşim konya'da. köylerini konyalıdan saymıyorum çünkü. bu bir.
ikincisi mini etekli kıza aval aval bakmak diye bir durum da söz konusu değil, bilhassa son 5 senedir kızlar gayet istanbuldakiler gibi giyiniyorlar. kimsenin de ayıpladığı yok, artık alıştılar çünkü. aslına bakarsan alışmak zorunda da değil, memleket adamın memleketi. benim bildiğim sonradan gelen uyum sağlar.
bu mevzuda geçen bir ropörtaj izledim konya kanalında. gaaayet emo görünümde iki kızla rpörtaj yapmışlar:
- konya gibi bir şehirde okuyorsunuz, kıyafetinizle tepki alıyor musunuz?
+ yeaa tabee yeaaa mahalle baskısı görüoruzzzz.. (vallahi mahalle baskısı dedi)
şimdi sevgili uuserlar, bu emo tipleri için biz istanbul doğma büyümeliler dahi "manyak ve acaip" sıfatlarını kullanmıyor muyuz? bu gençler sanıyorlar ki istanbul'da böyle dolaşsam kimse bakmıcak, yalan evladım yalan! hem bakıyoruz hem de burda küfrediyoruz! olay konya'ya özgü değil, anlatamıyoruz ama!
ama bu şahıslar kayseri'de olsa orda da bakcaklar, ama konya'da. konya'ın adını çıkarmak için senelerdir uğraşıldı uğraşıldı bıkılmadı. ne kuyruk acısıymış arkadaş!
Enderunlu Fazıl, (d.1759 - ö.1810) 18. yüzyılda yaşamış olan divan şairlerindendir. Enderun mektebinde yetiştiği için "Enderunlu" lakabını almıştır. Osmanlı döneminde toplatılan ilk kitap olan Zenanname'nin (Kadınlar Kitabı) yazan şairdir.
ayrıca, eşcinsel olduğu iddia edilen şairin hubbanname isminde çeşitli milletin erkekleri hakkında saptamalarını(?!) yazdığı bir eseri bulunmaktadır. kitaptan :
zengibar (zenci) erkekleri: ey gecenin rengi gibi benli, güzelliği gizli olan zencinin genci!.. yanakları sade de olsa, yüzü tebessüm de etse, aşığın gözü kör olmadıkça öpülmeye layık görülmezler. isimlerine "mercan" diyelim, ama onunla birlikte olmayı kim kabullenecek? sadakatleri meşhur, kahraman, sevimli ve vakurdurlar; isimleri görünüşte değişiktir ama içleri baştan başa cevherdir. fakat anlayış gözü kör mü acaba? parlak gündüz ile gece bir mi? bırak, onları hatırlamasak daha iyi olacak. geriye kalanları bir tütsü kabına koysak, hepsi amber olur.
halep ve urfa erkekleri: rüzgarın can verdiği, mutedil bir havası var halep'in. hoş yürüyüşlü dilberleri temiz, yanaklarının aynası saf. ama çocuklarının yüzlerinde bile yara çıkar, erkeklerinin hepsi yaralı.
anadolu erkekleri: bunlar adetlerine bağlıdır, yaratılışları sırasında aldıkları özelliklerini daima korurlar. yani ne cilve, ne edalı yürüyüş, ne de kötü söz bilirler. hepsinin budala yaratılışlı olmasının aslında yüz sebebi var ama çoğu cennetlik. ham vücutları da pişmemiş, endamları kaba. yüzü ay gibi bile olsa, cansız bir şekli ne yapayım? cisminin kabalığı, resmini bile uygunsuz kılıyor.
(vikipedya)
hamiş: buraya serbest çağrışımla bakınız verecek ilk arkadaşa hubbanname hediyemizdir. *
2005 sonunda itibaren defin ve mezar yapımı durdurulmuş bir alan.
biz bu mezarlığı ilk dilara ilman'la tanıdık. ailesi 3 senedir kızının mezarını yaptıramadığı için isyan etmişti, tv ye çıkmıştı.
"Beykoz'daki Yenimahalle Mezarlığı 1. derece doğal sit alanı ilan edildiği için kızlarının mezarlığını yaptıramayan ilman ailesi isyanını gazete ilanıyla dile getirdi
Baba Ahmet ilman'ın mezarlık yaptırma talebine gelen yazıda Yenimahalle Mezarlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 1. derece doğal sit alanı ilan edildiği belirtildi. "
şimdi düşünün, gömdünüz yakınınızı ve o alan birdenbire sit alanı ilan ediliyor. saçma değil mi?
bahsi geçen bölgeye 2005 yılında dedemi gömdüğümüz için bu durumdan 4 yıldır biz de haberdarız. kimsenin kılı kıpırdamıyor, alan eğimli, toprak kayıyor. dua ettiğimiz yerde artık 20 metre yukardaki kişi yatıyor belki bilmiyoruz. ama dedemin başında basit bir tahta ve adının yazılı olduğu mermerden başka hiç bir şey yok. işte birisi tvye çıktı da mağdurlar bir şekilde toplandı.
bugün bu konuda toplantı yapıldı merhum yakınları arasında. çağrıldık gittik. herkes dilekçesini yazdı, anıtlar kuruluna iletilmek üzere toplandı. hani seçim zamanı, belki belediyeler de destek olur falan filan.
devamında süper (!) fikirleri olan bir beyefendi öne atladı.
- biz bunu kemal kılıçdaroğlu'na da bildirelim! mezarlığa villa yapmak için sit alanı ilan ettiler, sonra villa yapacaklar deriz!
+ yalan dolanla iş mi olur beyfendi?
- bu yalan değil, beyaz yalan efendim. beyaz yalan.
chp siyasetine zaten aklım dimağım ermiyordu, ama seçmeninin tek ayak üzerinde ölüsünün üzerinden bu derece aşağılık bir işe kalkışabileceğini hayal edemezdim. türkiye cumhuriyeti vatandaşıyım diyen bir insana, bu şerefsizliği yakıştıramadım.
demek ki chp böyle varsayımlar üzerinde muhalefet yapıyor, seçmeni de bunu destekliyor hatta hayatlarından son derece memnun. öyle mi? yazıklar olsun. bunu yapan adamın kömür dağıtan partiye tek kelime demeye hakkı yok! zaten mezarlığın sit alanı olan mezarlık saçma, bunu düzeltme şekli daha da saçma! yanlışla yanlış düzelmez ki!
sonuç olarak; eğer bu beyefendi dediğini yapıp ölünün üzerinden beyaz yalanlı siyasetini yapmaya kalkarsa, devamında kemal kılıçdaroğlu beyefendi da bu yalanla oy toplamaya kalkarsa, kayıtlara geçsin istedim. bekliyorum.