sevgilinin sürüngen misali uzun bir dile sahip olmasını şart koşar. değilse eğer, french kiss atraksiyonundan aldığı hazzı böyle ekstrem eylemlerle ilerletmek isteyen çiftlerin toslayacağı duvar birbirlerinin dişleridir.
iş ve arkadaşlık ilişkisi içerisinde yapılan telefon görüşmelerinde üzerinde durulacak spesifik bir konu mevcutken, sevgililik ilişkisi içerisindeki hasıl olan yoğun telefon trafiği bir zaman sonra karşı tarafa olan ilginin ifade edilmesine ya da sevdiceğin sesine duyulan özlemin giderilmesine hizmet eder hale gelir.
ve bu durumda eğer taraflar belli bir olgunluk merhalesini geçmişlerse, kendilerine, karşı tarafa ve dolayısıyla ilişkinin biçemine yüksek saygı duyuyorlarsa iletişimi nitelikli, içi dolu bir şekilde sürdürme kaygılarını korurlar. o an akıllarına gelen her düşünce titreşimini sıçar gibi dökmekten imtina ederler
ve fakat konuşulacak konular o ana özgü olarak suyunu çekmiş olabilir. reel hayatta bu cereyan ettiğinde karşılıklı susulup birlikte var olmanın hazzı yaşanabilirken, telefon iletişiminde bunu gerçekleştirmeye çalışırken her iki tarafın kulağında ahize tutmaya devam etmesi oldukça komik gözükmektedir. fazla uzatmadan konuşma kısa kesilebilir.
işte o zaman ya pesimist bakış açısıyla sevgiliyle telefonda konuşulamadığına karar verilir ya da üstteki açıklamalar doğrultusunda nitelikli bir ilişki içerisinde olduğu düşünülür.
Sigara icmeye cikar, tock! tock! tock!, tuvalete gider tock! Tock! Tock!, oraya buraya dolanir yine tock! Tock! Ulan sen kadinligini seksepaliteni gosterecen hava atacan diye zorunlumuyum kafamin sikilmesine. Mahkummuyum konsantre olmus isimin arasinda beynimin icine civi cakilmasina. Yok arkadas bir kadinin icinde olacak alcak gonulluluk, mutevazilik, ince dusunme gibi faziletler.
Topuklarina ates edip dans etmesini isteyen kowboy olasi geliyor insanin.
Affedersiniz melekler ne zamandan beri dunyaya iniyor, bunu sizi gorunce sorguladim da.
Yahu zaten memlekette nufus ve issizlik sorunu var, siktirin gidin ote dunyada takilin amk, sorun yaratmayin buralarda.
Bi ufak votka gomup, son ses dream theater calan mp calari kulaga takip eller montun cebinde kadikoy sahilinde bisiklet surmek. Hayal meyal hatirliyorum ama sabah uyandigimda en ufak bir cizik tespit edemedim bedenimde.
pazar günü yaşanan pazartesi sendromunu atlatmada ele alınabilecek en iyi yöntemlerden. hatta ertesi sabah kalkınca aç karnına iki bira daha gömülmelidir ki pazartesi sabahında da devam edecek sendrom, hız kesmemiş çakır keyif kafanın hoşluğu ile duyumsuzlaştırılabilir olunabilsindir.
katıldığım bir tespit. "ben sana layik değilim" diyen kişi aslen "sen bana layik değilsin" demek isterken sonuçta sizin ona olan sevginize layik olmadığını beyan etmiş olmaktadır.
karizmatik ses tonunun da etkisiyle birlikte yüz yüze iletişimde bulunulan hatunların direkt ıslanması ve heyecanlanması sebebiyle iş görüşmesi öncesi belirlenmiş konuya yeterince odaklanamamak ve bundan dolayı sağlıklı bir görüşme yapamamak. teklif ve şartnamedeki bazı hususların havada kalması.
gerçi bunları özel bir yemekte tekrar konuşmak için aranılacağı zaten ön görülmektedir ama totalde zaman kaybı eksisi hanemize yazılmakta.
herhangi bir konuda fikrini beyan ederken, sevdiği müzikten bahsederken vs. tıpkı bir hatunu tavlama arzusu içinde olan erkek misali özgün olma ve fark yaratma kaygısı hissetmesi.
bulunulan durumu daha iyi bir durumla kıyaslama güdüsüne sahip olmaktır.
artı durum her zaman olacağı için mutluluğun baki kalması olanaksızdır.
dolayısıyla mutlu olmak imkansızdır.
akıllı insanlar bunu görür bakar ve şöyle bir sonuca varır.
hayata öyle bir bakayım ki o bakış açısıyla kendimi eylemsiz haldeyken mutlu hissedebileyim.
işte bunu gerçekleştiren kişi buda dır a dostlar.
insanı uykusuzdaki "sami" formatına bağlayıp "ne yaptı, babanla ananı mı ayırdı?, şirketini iflasa mı sürükledi?, karın gebeyken dinledi de çocuğun sakat mı doğdu?" dedirten, yeni yetme beyinsiz aklıyla takdir cümlesi kurmaya çalışan gerizekalı ergenleri akla getiren tanım.
kendi kabuklarında "sikilmiş hayat" illüzyonları oluşturup onun içinden ne kadar süper olduğunu çekip çıkaran "aptal genç" lerin sikimsonik dönem şarkılarıdır.
çalışan anne babaya sahip olup da bütün gün evde yalnız kalan futbol aşığı erkek çocuk olarak farkına varılmaması olanaksız olan.
kısa sürede mahallenin top sektirme ilahı olarak ortaya çıkılacağının müjdecisi.
sabah quickie si için bir çırpıda soyunan erkeğin bir önceki gece niye seks yapamadığını hatırladıktan sonra olayı absürd romantizm biçimine sokma durumu.
-canıım biliyosun reglim amaaa...
-tamam yavrum bişey yapmıyorum ki, severek uyandırıyorum sadece
-niye dal taşaksın peki utkucuum
-ya banyoya girmeden önce sarılayım dedim işte hayret bişii yaa.
bridget von hammersmark rolündeki saçı ve makyajı yapıp filmde oynadığı döneme uygun giyinirse üstüne üstlük "hassiktir yakayı ele verdik" düşüncesi içerisinde olan bir ingiliz casusu gibi tedirgin gülümsemeler sarfederse diane kruger la değil sevişmek, bacaklarının arasından duman çıkartırım duman. hani dumanlı dağlar diye bir türkü var ya. işte öyle duman çıkar aradan.
senaryosunu yazdığım çirkin ama bir o kadar heyecan verici, şehvet pompalayıcı fantezilerimde ahlak sınırlarlarına takılmadan gönlü hür, vicdanı hür bir şekilde rol oynayacak meleğimdir.
aslında kendi de çirkin olabilir, sorun yok.