her rahatsızlık gibi boktan bir ruh hali oluşturan, hayattan zevk almanı engelleyen, bilgisayar denen ibne yüzünden ortaya çıkmış zamanımızın sikik rahatsızlığı.
tedavisi yok. azaltma şansınız var, o da ekzersiz dediğimiz illet hareketlerden oluşan bir fizik tedavi süreci. yanında ağrı kesici, antidepresan ve kas gevşetici haplar. kaplıca tedavisi de gayet etkilidir. en rahatlatıcı yöntem yüzmek; ama nerde, ne zaman, nasıl söyleyen yok.
en büyük sebebi stres. belirtileri şiddetli kas spazmları sonucu vücudunuz herhangi bir yerinde başlayan şiddetli ağrılar. birçok rahatsızlık vermekte, yazmakla bitmez. fıtık başlangıcıdır. boyun düzleşmesini siker atar. o kadar pis diyeyim. memur hastalığı falan bok yemiş yanında.
böyle vücudunuzun belli belirsiz noktalarında kasılmalar oluyorsa, bir beyin cerrahına gözükün derim...
yakında internetin ne hale geleceğine güzel bir örnek.
ilerde rahat rahat bir kişinin orospu çocuğu olduğunu belirtemeyecez mesela. yasaklar gelmeden rahat rahat söyleyeyim; amcık hoşaflığı yapmayın lan amına koduklarım.
bu şekilde araba almak isteyenlere yardımcı olmak amacıyla birkaç bilgi vereyim;
öncelikle belirteyim bu iş akıl-mantık işi değil. anadan babadan zengin piçler okumasın boşuna akılları almaz.
25000 tl lik orta sınıf ikinci el bir araba alıyorsunuz diyelim;
-25000 tl kredi çekmek için en uygun faiz oranını şu an için iş bankası vermekte, bu her hafta değişen bir durum. üç-beş kuruş farklılıklar olsa da 25000 kredinin 36 ay taksitle geri ödemesi 30600 tl. yani 25000 tl lik bir arabayı kredi ile alıyorsanız 30600 tl ye geliyor.
-arabayı üstüne almak için (plaka değiştiriliyorsa) 142 tl noter gideri.
-araba istanbul-ankara-izmir plaka değilse -ki ilden ile değişen bir şeydir- trafik sigortası ortalama 180 Tl.
-trafik dosya masrafı, plaka masrafı, cartı curtu 90 Tl.
-ilk defa kasko yaptırıyorsanız 1180 tl.
kredi dahil aylık gideriniz; 850(kredi)+100(kasko): 950Tl (muayene, vergisi dahil edilirse ve ilk seferlik giderler aylara dağıtılırsa) 1000Tl.
ayda 1000 tl.
1000 tl lan.
bildiğiniz 1000 tl.
bakın arabanın sorun çıkarması durumunda oluşan masrafları ve aylık yakıt giderini eklemedim daha. küçük bir şehirde, işe araba ile gidip geliyorsanız bu miktar yakıtla beraber;
1200 tl.
bakın daha gezmediniz tozmadınız, sadece bir araba aldınız ve sapasağlam şekilde çalışan arabayla sadece işe gidip geldiniz.
yani işin özeti aile yardımı olmadan böyle bir araba alma fikriniz varsa çok ama çok iyi düşünün hacı.. böyle 1800-2000 tl maaş alıyom diye atlamayın olaya. ödeyeceğiniz miktarı sadece arabaya ödenen miktar olarak düşünüp heycanlanmayın. işin aslı benim gibi yarra yemeyin. *
geçen haftanın en beğenilenlerinden bahsediyorum dayı. uludağ sözlük uzun bir aradan sonra coşmuştur. resmen patlattık gitti hacı. şöyle buzlu bademimi çıtırdatırken, geçen haftanın en beğenilenlerini keyifle sırıtarak, yılışarak, üzülürek, süzülerek, apışarak okumayalı çok olmuştu.
hani ösym'ye başvursak da; her hafta ygs falan mı yapsa?.. eksileyecek ygs ibnelerine edit yapmadan, şimdiden sesleniyorum; oturun ders çalışın la ibneler. daha önünüzde vizeleriniz olacak, sonra kpss olacak, sonra maaş olacak, sonra evlilik-çoluk-çocuk olacak. gerçi son dediğimin derdine bu yaştan düştünğünüz için; am derdine yakalanmış siyasi içerikli ergenlikler silsilesi ile sözlüğün anasını sikiyorsunuz.
aa bak coştum yine. keyfim de yerinde. gideyim de türbanlı, siyasili, amcıklı başlık açanlara söveyim.
bu arada, bu hafta lig de maç da yoktu lan. o da etkiledi sanırım. kaydettim bu haftanın en beğenilenlerini; 2011 için geçen yılın en beğenilenlerine alak topluca bunları. zall yapsın bir kıyak artıkın.
her haftanın böyle olmasını dileyerekten; küçüklerimin gözlerinden, büyüklerimin ellerinden, yazarlarımızın sözlerinden, yaşıtlarımın yaşlarından öperim.
sabah sabah oturmuş umutsuzca; geçen haftanın en beğenilen entrylerini okuyorum. çok zekice başlıklar, müthiş laf sokmalar!.. hepsini toplasan belki bir entry etmez. sonra sözlüğe dönüp baktım yine birbirinin ırgına sokmalar, çıkarmalar, ırkçılık hat safhada. ırkçılık bile yapmayı beceremeyen yazar bozuntuları. ve bu yazarların en beğenilenleri, fikirden yoksun "o ölsün", "şunlar var ya tam şerefsiz", "olm bizim ırkımız süper lan", "en iyi göt ölü göt" tarzı entryler. ananızın amı haklı beyler.
neyse görünen o ki bunlar iyi günlerimiz. yakında bu başlık gerçek olacak. daşak olsun diye açmıyorum lan.
(#11161590) bakın 2 paragraftan oluşan bir yazı. hemi de bilgi içeriyor. gözlerim yaşardı lan. bi de utanmadan 3 oy almış. silin lan bu adamı. bozuyor ortamı!..
hani başlıktaki karakter zıkkımı yetse -anket- benzeri bir başlık olmazdı. asıl başlık "sevgilisinden ayrılan erkeğin önüne gelen kıza tekme tokat dalmak istemesi".
bu konu daha önce işlenmiştir eminim, ama aradım taradım bulamadım. dedim -zaten 9 ay olmuş entry girmiyorum, siktir et amına koyim.
şimcik ayrılık erkeklerde dört tip duyguyla karşılanır;
-birincisi ve çoğu erkeğin yaptığı; sağa sola salyalar akıtarak saldırmaktır. kız bulabilmek için bütün imkanlarını seferber eder, hayatta yüzüne bakmayacağı kızların peşinden koşar, ablasının, kuzeninin, komşusunun arkadaşlarına falan sarkar... bu şekilde unutmaya çalışır ayrılığı; ama sonuçta harap olur. bu tipteki herifi sevmem (ben de erkeğim lan; ama sevmem amına koyim)
-ikincisi ve en güzeli, siklemez ayrılığı. adamın dünya sikinde değil ki bu olsun!.. böyle adamlara hastayım işte. bu adam ilk gün arar yalvarır falan sonra ikinci gün unutur amına koyim. oturur facede holdem poker falan oynar.
-üçüncüsü çok duygusaldır. ağlar zırlar. bu kadar kolay olmaz falan der. peşinden gider. çıldırır. döver, söver, sonra yine ağlar. aylar geçse bu adam halen için için ağlıyordur. gülmeye falan çalışır, mal gibi olur. sessizleşir. sigara içe içe kanser olur. yazık lan buna, en çok buna acıdım, birinciden vazgeçtim.
-dördüncü ben ve benim gibiler hacı. sinirlenir lan. önüne gelen bütün uzun saçlıların ağzını yüzünü sikesi gelenlerden oluşur. şu facede videosu dolaşan eleman gibi önüne gelen sevgilelere kafa göz dalası gelenler. konumuz bu lan dur başlayayım...
şimdi sevgiliden ayrılmak ve sonra barışamamak derin yaralar açıyor insanda. ne bilim insan kendini sikilmiş gibi hissediyor. ben de geçenler de darbe yedim hem de öle böle değil, kız siktirip gitti. işte o günden bu güne nerde bir kız görsem kafa göz dalasım geliyor hacı. yani küçük kuzenler var böle ortaokula falan giden, onları bile dövesim geliyor... ilerde siz de aynısını yapacaksınız lan diyip evde böle saçını başını elime dolayıp yerdeki bütün pislikleri yalatasın geliyor. tam psikopat oldum hacı.
kanka muhabbetine girdiğim kızlara ana bacı geçiriyom artık sıkılınca. çok değişmişim öle diyorlar, çokta sikim de lan. değişmişim siktirin gidin ulan hayatımdan. anamdan başka karı kalmasın hayatım da. bazen böle teyzeler falan benim ayrıldığımı duydukların da "ah bu kızlar yok mu" diye tepki veriyorlar ya en çok ona içerliyorum. domaltırım seni teyze dicem olmayacak. beni avutmaya çalışanı sikesim geliyor. hani mecazi de değil bildiğiniz dümdüz sikesim geliyor.
dün internet kafeye gittim (hacı yeni bir şehre atandım, mecburen ev yok bark yok o yüzden kafeye gidiyom, hani ordan da acımayın bana) yanımda oturan bir kız gülüp duruyo. facede bir çocukla konuşuyor. böle kafasına tokatı vurup o klavyeyi ağzına sokup gülecek ne var lan yarram gülecek ne var diye bağırasım geldi. bu sinir harbinden çıkmama kalmadı, kız dönüp demez mi yeni mi geldiniz buraya sizi daha önce görmemiştim falan filan. dedim he yeni geldim, bu siktiğimin yerinde de kalmayı düşünmüyorum dedim (aslında sevdim de kıza küfür etmek için bahane ettim şehri). kız şok oldu. olsun amına koyim. sonra tırstım hacı, yabancı memleket dedim, nolur nolmaz dedim çıktım netten gittim eve yattım.
nefret ediyorum lan. yol da falan gülen, telle konuşan bir kız gördüm mü çıldırıyorum. Hepsini bırakın en bombası atandığım daire de 6 kişiyiz ve 5 i kız şansımı sikim hacı şansımı. yakında ayol falan diyerek konuşmaya başlayacam. size tavsiyem bu ruh haline bürünürseniz bir gün birini dövün aga anca kendinize gelirsiniz. belki ben dövseydim bu hale gelmezdim amına koyim...
şerefsizim öncelikle inci sözlük üyesi oldu sandım babamı. sen 40 yıl boyunca ciğerlerin ebesini sik, sonra gel -zam oldu bıraktım amına koyim diye feryatları bas. ulan insan ilk başta seviniyor hani, bıraktı işte ne güzel be hacı. ama böyle bir etkiyi karadeniz fay hattı yapmıyor ulan. iki gündür evdeki sinir harbinden fallafoş olmuş beynimi sadece delgado'nun durumuna odaklayabiliyorum. bu arada (bkz: yeter yıldırım demirören)...
konuyu dağıtmayalım; 56 yaşına gelmiş babam son zamdan sonra bıraktı sigarayı. evde bir bayram havası esti ilk başlarda. barış manço'nun bugün bayram şarkısını dinler buldum kendimi. ama bu sigara meletinin yan etkileri bir değişik oluyormuş be gözüm. hani sigara içmediğimden değil hiç bırakmadığımdan pek bilmiyordum. öğrendim ki o sigara ciğerlere nikotinle beraber sinir hücrelerini de pompalıyormuş. iki gündür babamdan duyduğum küfürleri sözlüğe yazsam kapanır, inciye yazsam babamı ilah seçip murat bardakçı'ya elçi olarak gönderirler. bugün soğanın zürüyetine bindiriyordu lan, o kadar diyim yani. tamam adana'nın küfür kokan sokaklarında yetişmiş bir kişidir babam; ama yine de beşiktaş maçları dışında kolay kolay küfür eden bir adam da değildir hani. bugün beşiktaş'ın hazırlık maçında nihat'ın krampon vidalarının üreticisine sövüyordu lan. evdeki boktan hayatı sormayın bile. babası hangi sigarayı içerse onu içen (otlakçılık bağımından oldukça faydalıdır tavsiye ederim) biri olarak yarra yering pozisyonuna düştüm lan. sigara içtiğimi bildiği halde bilmiyor numarası yapan adam gitti, yerine sherlock holmes gibi evde köşe bucak izmarit arayan bir psikopat geldi. bu zam akp'nin bana en büyük kazığıdır arkadaş. neyse marlboro indirime gitmiş, gidip babamı kaldırıp müjdeyi vereyim. viceroy special da indirime gidecekmiş diyeyim de başlasın tekrar. hayır yani sigara elbet feriştağını sikiyordur; ama bir gün serdar özkan çalım falan atmaya çalışır bir maçta, adam küfürle karışık küt diye gider allah korusun.
uzun cümleler kuruyorduk o gün kıtlaşan türkçemize inat. kısa nefes molalarıyla, cılız sokak lambası ışıltısı altında ayak seslerimiz geceye selam duruyordu. geçtiğimiz yolların hesabını bir kenara bırakmıştık. hafif kesen rüzgar, sigaramızı piç etmekten başka bir şey yapmıyordu o gece. arkadaş sessizliğini bana adamış, derdime-tasama sigara yakıyor, bense nefes almaksızın göğüs sancısı dertlerimi güzel sözcüklerle süslemeye çalışıyordum.
bir köşe başı köftecisinin ağır kokulu suretini geçince, monta bürünmüş bir çerezci görür görmez arkadaş çekirdek alalım diye tutturdu. muhabbeti kesmesinden korka korka gittik çerezci amcanın yanına. gülümseyerek elimizi sıktı nasırlı elleriyle. hayatın yüküydü sanırım amcamı iki büklüm eden. elleri titriyordu. soğuktan mı, hastalıktan mı bilmiyorum ama çekirdek külahı ritim tutmuş gibiydi ellerinde. ve uzaklardan belli belirsiz bir siren sesi gecenin sessizliğini yırtarak bize doğru yaklaşmaya başladı. umursuzca allah sabır versin diye iç geçirdim yaklaşanın ambulans olduğunu anlayınca. amcamın el titremesi durmuştu. amcam sadece yaklaşan ambulansa kilitlenmiş, bir şeyler mırıldanmaya başladı. bana bir şeyler sorduğunu sanıp alacağım miktarı tekrar edip gözlerinin içine baktım. gördüğüm sadece iki damla yaş oldu. elindeki külahı yere bırakıp ambulans gidene kadar önündeki ekmek teknesine sımsıkı sarılan amcanın iyi misin amca soruları eşliğinde koluna girdik arkadaşla beraber. o sırada köşe başındaki köftecinin bizi kestiğini farkettim. hayırdır çekip, amcayı sandalyesine oturttuk. ne olduğuna anlam veremedik doğal olarak. birkaç cılız soruya, tek bir cevap bulamadan çekirdeğimizi alıp geri döndük yolumuza. ne olup bittiğini arkadaşla tartışırken, köfteci gençler bir bakar mısınız diyerek yanına çağırdı. yanına gittik yavaş yavaş ve tedirgin. arkadaşlar (çerezciyi işaret edip) süleyman abi ambulans geçerken rahatsızlandı mı? diye sordu. bizde durup dururken ağlamaya başladığını falan anlattık. köfteci abimiz boş zamanına izdivaç olarak başladı anlatmaya. bu süleyman amcamız bir trafik kazası geçiriyor düğün ziyaretine giderken; ama kazada çizik bile almıyor bizim süleyman abi. çocuğu ve eşide araçta bulunuyor kazada onlarda da en ufak bir şey yok; ama akrabaları ısrar edip bindiriyorlar bunları aynı ambulansa ve hastaneye gönderiyorlar. ambulans giderken bir biçerdöverin altına giriyor. süleyman abide yine çizik yok fakat çocuğu ve eşi hayatını kaybediyor. o gün bu gündür süleyman abi her geçen ambulansa gözyaşı ile selam verirmiş.
yola koyulunca arkadaşla bir romanlık cümle sarfettiğimiz yolu tek kelime etmeden geri döndük. derdime-tasama küfrettim tüm yol boyunca. hayatta ölüm dışında çaresi olan herşeye üzüldüğümüzü farkettim. her adımda süleyman abinin sureti gözümde canlanır oldu. elin derdi öyle bir geriyorki insanı aklınız durur birader. boş yaşanmışlıklara üzülüp dururmuşuzda haberimiz yokmuş be.
liseli counter strike oynar, üniversiteli play station.
liseli kızlar hakkında "liselim" diye şarkılar yapılır, üniversitede "işletmelim", "eğitim fakültelim" tarzı vakalar yoktur.
üniversiteli nereye geldim sorusuna cevap bulamadığı için ne oldum delisi olur, liseli ise büyüdüğünü sandığı için ne oldum delisi.
liseli kuralları çiğnemek için uğraşır(orda burda gizli gizli sigara içer), üniversiteli kuralsızlıktan rahatsız olur("ya bu okula elini kolunu sallayan giriyor ya.."). *
son günlerde, tanıdık tanımadık bütün işsiz ve işleriyle kavgalı kişilerin diline dolanmış bir nevi kurtuluş yolu. uzman yardımcısı (mühendis), uzman yardımcısı, servis görevlisi, banko görevlisi olmak üzere dört bölüme toplam 2500 kişi alacak olan halk bankasının, işsizliğe biraz olsun dizginlemek adına yaptığına inandığım olay(yersen). 2009 temmuz ayında yaklaşık 4500 kişi aldılar şimdi de 2500 kişi daha alarak kadrolarını iyice şişirecekler sanırım.
en ilginç olanı mühendisi alımı olmasıdır. ne kadar tanıdığım mühendislik mezunu arkadaş varsa (dikkatinizi celbederim mühendis demiyorum), hayatında görmediği ekonomi, hukuk, muhasebe sorularıyla cebelleşip, bir bankada mühendis ne iş yapar sorularıyla, sağdan soldan, sınav sonrası kesin olarak oynanacak oyunlara ayak uydurmak için torpil denen mahlukatı aramaktadır.
hiç aşina olmadığım, hayvani bir ses rengine sahip güney afrikalı şarkıcı. alttaki bob marley'in one love şarkısının videosunda 2. dakikanın 17. saniyesinde giriyor devreye. birkaç araştırmadan sonra birkaç videosunu buldum ama en iyi burada söylemiş çakal.
böyle rüya mı olur lan? dünyanın en boktan rüyasıymış amnıskim, bütün yorumlarını okudum hep şer, birkaç hayra esame gözüme çarptı ama başka bişi yok lan. özetle yorumları;
-hamile bir kadının çocuğunu düşüreceğine,
-maddi anlamda siki tutacağınıza, (buna sadece gülüyorum, zaten cep delik o delikten tutuyorum bol bol)
-iki ülke arasında savaş çıkacağına, (vay am.ına koyim ne önemli adammışım lan, benim rüyamla en fazla çarşı karışır)
-acilen yer(il/ilçe/köy/membaa/mezbaha/kerhane/falan/filan/musalla) değiştireceğine,
-hayatında herşeyin birden değişeceğine, (top bile olabiliyormuşun)
-en ilginci en sona, devlet başkanının başına kötü bir şey geleceğine, (bazıları çok sevindirik olur buna)
-arkadan rocconun geli... öhm. delaletmiş. (demiştim top olabiliyormuşun diye)
ayrıca az önce başıma gelen sikindirik olaydır. hani öle otu boku sözlüğe yazayım. gecenin 4 ü, uykum sikilmiş, rüyalarımı anlatayım. sözlüğe entryler gireyim alemlere akayım. amanın da amanın, mini mini birler yalancı ikiler tarzında bir insan değilim ama altıma sıçıyordum amınanouma, önce rüyayı görüp sonra yorumlarını okuyunca yani birden eşşedüü... ne lan bu?
sadece notebook satmayan online alışveriş sitesidir. birçok notebooku diğer alışveriş sitelerinden daha uygun fiyatlara sunmasıyla kafaları karıştırmaktadır.
hepsiburada'dan 150 lira daha ucuza sattığı notebooku daha iyi taksit imkanlarıyla sunan ve siparişim üzerine bana 1 gün içerisinde göndererek beni benden almış sitedir ayrıca. telefon hattında konuştuğunuz kişinin hep aynı olması ve arkadan "abi oraya koyma onu yahu" tarzında sesler gelmesi kafanızı karıştırmasın. e tabi benim bir sorun yaşamamam sizin de sorun yaşamayacağınız anlamına gelmediğinden herhangi bir sorun karşılığında bana küfür etmeyiniz.
laptop konusunda aşmış online alışveriş sitesi. diğer ürünlerde o kadar olmasa da, laptop alınacaksa bakılması ve diğer sitelerle karşılaştırılması gereken sitedir. ayrıca taksit seçenekleriyle gönülleri fethetmiştir. ortalama 1000 lira olan bir laptopda hepsiburada ve ereyon gibi sitelerle 100 liralık bir fiyat farkı vardır. adres;
uludağ sözlük nereye koşuyor
yazar olan ota boka coşuyor
zall'dan ses yok, göbeğini kaşıyor
eski nesil olanlara şaşıyor
yazar olup ota boka coşanın
o kız senin bu kız benim koşanın
karışık tosta sucuksuz giren kaşarın
acı acı gülümseyip yüzüne,
kafam girsin o kocaman götüne
entry girmek için 24 ü bekleyen yazarın
troll olup ortalığı karıştıran sezarın
soğuk bira içemeden geçip giden pazarın
sokup sokup çıkarayım götüne,
sonra acı acı gülümserim yüzüne.
resmi nikahı kıyıp, düğünden bir gün önce, arkadaşlarımla bekarlığa veda partisi düzenleyeceğiz diyerekten kendisini eski sevgilisine bafileten gelindir. klima ustası olan damat adayımızın tepkisi sadece bir tokat olmuş. ayrıca yatıp kalkıp böyle bir ustaya denk geldiği için allah ına dua etmesi gereken gelindir. başka bir klima ustası bu şehvet tutkularını klima gibi duvara monte edip, hava sirkülasyonunu sağlayan boruyuda götlerine sokardı. ayrıca gelinden "ama ben düğünden önce yaptım, aldatmak sayılmaz ki bu" şeklinde açıklamalar gelirse şaşırmayız.
artık dünyanın ne sikindirik bir hal aldığının da belgesi olan haberdir.
ayşe arman gibi aydın gazetecilerin de, bu konu hakkındaki engin görüşleri merak konusudur. muhtemelen "eski sevgilide seksi, yeni kocasında aşkı bulan zavallı gelinin başına gelenler" şeklinde bir yazı yazar.
tarih 3 mart 2009, yer denizli, bizim s.kindirik bekar evinin önü. ilk o gün gördüm ben bu yazıyı. hayvani şekilde yazmış ve asmış denizli belediyesi, yüzyılın dev altyapı projesi burda başlıyor. öyle bir heycanlandım ki anlatamam, tüm ev ahalisinin içini bir sevinç kapladı, evde bir bayram havası. orta dünyaya açılan kapı bizim evin önüne yapılacak sanki am.ına koyim. nerden bilebilirdik ki, dünya alem ne kadar iş makinesi varsa ana bacı muhabbete gireceğimizi nerden bilebilirdik?
tarih 29 mart 2009, yazı halen bizim evin önünde, türkiye de yerel seçim oluyor ama ne seçim? ortalığın am.ına koydu bazı güçler. heryer kan revan. seçim değil savaşa girdik sanki. seçim sonucu aynı. aynı belediye başkanı seçimi kazandı* denizli de. proje başlayacak sonunda. tirtir titriyorum heyecandan.
tarih 5 nisan 2009, ilk kazma kürek vuruldu yollara. evet artık yüzyılın altyapı projesi büyük bir şevk ve hızla başladı tam bizim evin önünden. işte o gün kazıldı o çukur. tam evin önüne. içinden yüzlerce borunun geçtiği o çukur. büyük bir gürültü, evin camları titriyor o iş makinesi asfalta her delik açışında. her yerde hummalı bir çalışma. o kadar çok adam almışlar ki bu işi için, asfalt delici elemanların taşşakları titrerken birbirine çarpmasın diye avucunun içine alan başka elemanlar var, o kadar diyim yani. bizde ki o büyük heyecan ve sevinç yerini korkuya, küfre, alkola bıraktı. bitmedi o gün. sandık ilk gün heycanıdır. işciler ilk gün ayağına göze girmek için kasıyorlardır. ama..
tarih 19 mayıs 2009, ilk defa ev sessiz, etrafta ne kadar insan varsa kaçışmış akrabalarında kalıyor. biz ise gurbet elidir, bekar evidir, canımızdır, ciğerimizdir diyip terketmemişiz o evi. ve o ev 5 nisandan bu yana ilk defa gündüz vakti sessiz. haftanın hergünü, evet evet hergünü, pazar mazar dinlemeden ortalığın anasını s.ken elemanlar yok ortalıkta. 19 mayıs ilk defa bu kadar güzel bir bayram bizim ev ahalisi için.
tarih 1 haziran 2009, kazı çalışmaları bir hışımla devam etmekte. bitmeyecek bu çalışma. artık o işte çalışan arkadaşlarla kanka olduk. artık eve kepçeyle çıkıyoruz. yemek falan geldimi bunlara, bize de gönderiyorlar, biz de çay içmeye gidiyoruz yanlarına. böyle öpüşüp koklaşıyoruz artık. sıçmaya geliyorlar bizim eve çok samimi olanlar. sonra da, birazdan bu sıçtığım bok önümden geçecek diye iğrenç espriler yapıyorlar. bitmeyecek bu çukur, artık eminiz. yüzyılın projesi g.tümüzü s.kiyor ama biz artık zevkine varıyoruz. yavaşça ve huzurla..
tarih 27 haziran 2009, önceden 2. kınıklı yolu diye anılan bu güzelim ara sokak asfaltının anası bellenmiş durumda. yol trafiğe yaklaşık üç aydır kapalı. o am.ına koyduğumun çukuru üç aydır 10 defa açılıp kapatıldı. çukurun içinden yüzlerce boru geçiyor ama her boruyu tenimizde hisseder olduk artık. internet 3 aydır gidip geliyor, elektrik aynen, su desen arada bir çamur haliyle akıyor. artık bıkmışız hayattan. önceden akşam 8 de biten mesaileri uzatılmış işcilerin. gece 10-11 e kadar çalışıyorlar bazen. bitmez bu proje. daha başlayamadı ki bitsin!
tarih 8 temmuz 2009, çukur kapatılmış yine, yol trafiğe açılmış ama köy yolarından hallice bir durumda, bir araba geçince tozuyla ünlü olan denizli nin ne kadar tozu var bizim evde sanki. artık ağlamak nafile. ne bu proje biter. ne bu çalışma. hayattan zerre zevk almıyoruz. evde yıkılmak üzere zaten. yüzyılın altyapı projesi altımızı üstümüzü belledi. heran odama bir kepçe girip beni alacak diye bekler oldum. sessizliğe hasret bu vücud, artık umudunu yüzyıl sonuna bıraktı. çevreye verdiğiniz rahatsızlıktan dolayı sizi s.kip s.kip çoğaltayım diyorum içimden. dışımdan desem beni çükecek onlarca kaslı işci aşşağıda kayış yağlıyor.
ve ben denizli belediyesine bize verdiği bu rahatsızlıktan dolayı çok ama çok teşekkür ediyorum. hayat şartları savaş halini alınca yaşama sarılmanın nasıl bir şey olduğunu bana öğrettiği için.
teşekkürler denizli belediyesi. tüm varım ve yoğumla teşekkürler...
bacım şeklinde yaklaşan bünyeden korkacaksın anlamında söz.
-o benim bacım süleyman.
+s.ktir lan, götüne bakıyordun olum kızın.
-olum doru konuş bak.. bacım lan, komşumun kızı olum, ben ona o gözle bakmam lan. tamam süt gibi teni var ama ben yapmam olum, hem götüne falan bakmıyordum olum, karpuz mu olum bakayım, elleseydim bir de, seçmece mi olum, bacım diyorum olum anlasana. memesi dikmiş.. töbe töbe, banane olum memesinden.. ellemedim ki hiç, elleseydim bir de..
+tamam lan tamam sus.
-süt gibi ama de mi la?
bazıları da "dünya ahiret bacımsın ama uzayda yakalarsam öperim" şeklinde kaka kaka konuşurlar. terbiyesizler.
eğer başka talibi varsa kızın ve bu görücüler kızı haldun üstünel veya aziz yıldırım ile istemeye geldiyse alma şansın yoktur.
eğer başka talibi yoksa kızın ve kızın babası "seviyorlar madem, verdim gitti" demesine rağmen "olmaz, şu 8 milyon avroyu alın bakalım başlık parası niyetine" "valla olmaz yıldırım bey, seviyorlar evlensinler" "hayatta olmaz, koskaca beşiktaş başkanı cimrilik yaptı dedirtmem, hem ufaklıkta güzelmiş, ona da 5 milyon avro verelim alalım, ilerde lazım olur" şeklinde işi halleder büyük başkan.
sonuç olarak patlak çıkacaktır yengemiz. allah yıldırım demirören'in oğluna yardım etsin. allah bana da yardım etsin.
kız demişken bir tümer metin vardı, nerelerde lan?
bugün saat 18:00 da açılışı yapılacak komplekstir. beşiktaş'ın eski kamp merkezi şan ökten tesislerinin hemen yanındaki kompleks; 34 katlı iki kule, 60 bin metre kare otopark, 20 bin metre kare çarşı alanı, beş bin metre kareye yakın restoran bölümü, 15 bin metre kare civarında ve 22 katlı ofis binası, ayrıca 20 bin metre kare ve 15 katlı hastane alanından oluşmaktadır. kısaca mevcut yönetimin tek artısı diyelim şu işe.