kesinlikle gidilip görilmesi gereken bir filmdir. Türkiye'de 4. hafta hala salonlarda gösterilmesi de bu film bolluğu arasında bir şanstır bence. Öyle büyük büyük kelimelerle konuşmayan, vermek istediği mesajları insanın gözüne sokmayan renkli, eğlenceli, sımsıcak bir filmdir.
Hele sonunda nefis sesiyle ve şahane sözleriyle Sezen Aksu sahneye çıkıp "memleketime çoktan bahar gelmiştir.." diye başlıyor ya, bu bahar günlerinde sinemadan çıkarken herkes şarkıyı mırıldanmaya devam ediyor.
sezen aksu 'nun kelimelerin efendisi olduğunun bir kanıtı daha bu şarkıdır. O sözleri nerden bulmuş, nasıl bir araya getirip de bu kadar eğlenceli hale getirmiş cidden anlamıyorum.
bu kadar geniş müzik yelpazesinde müzik yapan biri için çok haksız bir söylemdir. Kenara çekilme isteği ise olsa olsa gaflete düşmüş birinin isteği olabilir. Zira ne zamanki bu ülkeye Küçüğüm, ikinci Bahar, Yol Arkadaşım, Kutlama, Gidemem tadında şarkılar yapan bir Allah'ın kulu gelir, o zaman dediğin doğru olur arkadaşım. Ama gel gör ki 36 yıldır gelmedi işte. Ha ama ben Demet Akalın ya da sana bana sopa diye şarkı söyleyen Hande Yener istiyorum dersek o ayrı; saygı duyarım,daha da birşeycik demem.
kendisi de söz yazabildiğinin farkında değildir ta ki Sezen Aksu keşfedene kadar. Ay lav yu filminin senaryosunu okur Sezen Aksu sonra "şarkı sözü yazar mısın?" der. Sermiyan Midyat "Bilmem ki, olur mu ki?" der; Sezen Aksu da "olur, bence çok güzel olur." der. iki tane söz yazar o sırada, ikisi de Mustafa Ceceli 'nin albümü için düşünülmüştür fakat Kalp Yarası sözleri itibari ile çok sert kaçınca Sezen Aksu "Bunu Mustafa değil bari başka biri okusun." der. Yani yine bu güzel olayın altından da Sezen Aksu çıkar. Hoş bundan sonra aralarında dedikodu çıkartılır, doğru mudur, değil midir bilinmez ama gerçek şudur ki Sezen yine yeteneği sezmiştir. ismi kendine bu kadar yakışan az kişi vardır.
Sezen Aksu 'nun bu bahar günlerinde insanın içini açan müthiş güzellikteki şarkısıdır. Sanki sevgiliye yazılmış hissi uyandırır halbuki memlekete yazılmıştır. Lal şarkısından sonra Sezen'in memleketine yazdığı bir diğer şarkıdır.
Aynı zamanda Ferzan Özpetek'in Serseri Mayınlar filminin de final şarkısıymış. italya'da filmi izleyen herkes internete girip bu şarkıyı ve Sezen Aksu'yu araştırıyormuş. * Arap ülkeleri dışında Avrupa ülkelerinde bir şarkımızın ve şarkıcımızın sevilmesi çok hoş.
gazetede kendilerine ayrılan yeri babalarının malı gibi kullanması sonucunu doğurur. Örnekleri çoktur. Daha bugün sabah gazetesinde (bkz: Sevilay Yükselir)ile (bkz: Hıncal Uluç)arasında vuku bulmuştur. Sen bana bunu dedin, ben sana bunu dedim ile başlayıp günlerce sürer. Bilmezler ki okuyucunun umrunda bile değildir kişisel hesaplaşmaları. Okuyucu para verip aldığı gazetede haber değeri olan şeyi görmek ister. Bana ne kim kime ne demiş? Onlar nasılsa sokaktaki Ayşe ile Ahmet'in tartışmasını umursamazsa okuyucunun da köşe yazarlarının köşeleri üzerinden birbirine atışması ile ilgilenmiyordur. Birileri bunu hakikaten onlara söylemeli. Komik duruma düşüyorlar.
Filozof olma sınırlarında dolaşan kelimelerin efendisi. Şu sözler ancak milyonda bir insandan çıkar.
"
Türkiye'de hiçbir magazin gazetecisiyle görüşmeyen Aksu,Dünyanın en çok satan gazetelerinden biri sayılan Japon Yomiuru Shimbun'a konuştu.işte sezen Aksu'nun açıklamaları...
Bütün Çocuklar eşit Doğar...
Yaşam kimine daha çok şans tanır ve eşitlik bozulur.Yaşamın herkes için eşitlenmesi,insanın en kutsal amacıdır.
insanlarla ilgiliyim...
Kimse kendini seçerek dünyaya gelemediğine göre,insanı insandan üstün tutmamızı hiçbir veri yoktur...
Kutsal Kitaplar ve inanışlarda eşitlik yüceltilmiştir...
Bazen kindimizi çok gelişmiş bir bilgisayar,vicdanı da Allah'ın cipi olarak düşünürüm ben...
Türkiye şarkıları...
Bu adı verdiğim konserde,Türkiye'de konuşulan tüm dillerde şarkılar söyledim.Çoşkulu konserlerdi.Anadolu,Türkiye budur zaten...
Fikirleri süzmek lazım...
Gelen övgü ve yergileri,kendi somut koşulları içinde değerlendirip,doğru fikir ve önerdileri süzmeye çalışmak lazım.Ben de öyle yaptım...
Erdoğan'ı aramam...
Bütünün içindeki duygu,düşünce ve davranışlarımın devamıdır sadece.Ben hep aynı şeyi söylüyorum...
Elinizi taşın altına koyun...
Önce insani sonra toplumsal sorumluluklarla elini taşın altına koyanların,koymaya hazır olanların en değerli mücadelesi eşitliktir...
Bende herkesin kredisi vardır...
Neyi ne zaman öğreneceğimizi,ne zaman içselleştirebileceğimizi kestirmek mümkün değil.Bu yüzden bende herkesin son ana kadar kredisi vardır...
Sert kaçanlar oldu...
inandığım şeyleri dile getirdiğimde benimle aynı fikirde olmayanlar tepki verdiler.Burada üslup önemli ama,sert kaçanlar da olmadı değil...
Hayata vicdanla bakın...
Bütün büyük dönüşümler,hayata vicdan gözüyle bakan vicdanlı insanları gücüyle gerçekleşir...
"
konuk olduğu medya kralı programında sinir sistemi ile bilinçli şekilde oynandığı halde efendi tavrından yine yeniden kaymamıştır. Herkes aynı mı olmak zorundadır müzik piyasasında.. illa birinin eli diğerinin cebinde, uçuk kaçık, marjinal mi görünmelidir? Bırakalım da biri farklı olsun-ki bunu farklı olmak adına değil de gerçekten öyle hissettiği için yapsın. Adam 29 yaşında evli, barklı, konuşmasını etmesini bilen tertemiz çocuk görüntüsünde. Bırakalım da biri öyle olsun. işin zor Mustafa, işin çok zor..
Ayrıca "bundan sonra önünde çocuk ve ölüm kalmış" demekte neyin nesi anlamadım. iki dahi müzisyeni (bkz: Onno Tunç) (bkz: Uzay Heparı)erken yaşlarda kaybettikten sonra onlardan sonra müzik piyasasına gelmiş en yetenekli müzisyene yapılacak şaka değildir. *
şarkı demeye dilim varmıyor. Başka bir şey. O piyano sesi başlayıp ardından Sezen "Küçüğüm" diye girdiği vakit yer, zaman, mekan kalmıyor bende. Sadece Sezen söylüyor ve tüm dünya duruyor gibi. Bu kadar yalın bir şarkı ancak bu kadar görkemli olabilir. O nasıl olgunlukta sözlerdir, bir insan kendine nasıl bu kadar dürüst olur en çok ona hayran oluyorum.
yönettiğim maça ister cumhurbaşkanı ister annem babam gelsin hiç farketmez, heyecanlanmam ama Sezen Aksu gelirse heyecandan o maça çıkamam, elim ayağım dolanır diyerek ben de sempati yaratmış hakemdir.
ziynet sali'ye kendince komik olduğunu zannettiği ve çok uzattığı takılmasıyla beni çok şaşıtmıştır. * Ziynet sali'nin hoşgörüsüne hayran kaldım zira ekran başındakilere bile fenalık getirtmiştir.
evet bizatihi benim ülkemdir. Biraz önce de Genel Kurmay Başkanı'nın telefon kaydı internete düşmüştür. Hergün yeni gündeme, kavgaya uyanmaktan, ülkemin tüm kurumlarının birbiri ile çatışmasından, her konuda ülke insanımın "biz" ve "onlar" diye ayrıştırılmasından, boğaz boğaza getirilmemizden, bu paranoyaklıktan çok sıkılmış bulunmaktayım. Müstehak mıdır bize yoksa bunu haketmiyor muyuz bilmiyorum ama bildiğim tek şey bu ayrışmanın, gerilimin sorumlularını asla affetmeyeceğimdir. Ve en başta da bir türlü bu hırçınlığı, kavgacılığı, ayrışmayı bırakmayan bu hükümeti affedemeyeceğimdir.
bir şarkı daha yapılmıştır bununla ilgili (bkz: radyoda yine sezen çalıyor)
gayet normal bir durumdur bu çünkü hayatımızın her anında şarkılarıyla bizimle olmuştur, en yakınımızdaki gibi sanki bizi izler, sezer. Ve radyoda hep sezen çalar. Bir ismin kendisine bu kadar yakıştığı az insan vardır herhalde. Radyoda hep Sezen çalsın, hiç eksilmesin onun şarkıları...
yazdığı güzelim şarkıların yanında bir de uğruna şarkılar yazılan kadın. (bkz: radyoda yine Sezen çalıyor) (bkz: Sezen Soyluyordu) (bkz: Abla)
"Radyoda yine Sezen çalıyor
Kalbimi senden daha iyi tanıyor
Bir de istanbul'dan bahsediyor
Yine hep bizi anlatıyor."
canlı performansına denk gelerek sabah sabah beni dağıtan şarkıdır. Sonundaki albümde olmayan "gittiğin yerde çok mutlu ol boşver beni" çığlığı ise tuzu biberi olmuştur. Mutlaka bu haliyle dinlenmelidir.
her ne kadar dahi bir müzisyen olduğu tartışılmaz ise de Sezen Aksu'yu Sezen Aksu yapan değildir çünkü kendisinden önce de Sezen Aksu zirvedeydi kendisinin vefatından sonra da hala zirvede. Küçüğüm, ikinci Bahar, Kaybolan Yıllar, Gidemem, Yalnızlık Senfonisi, istanbul istanbul Olalı, Masum Değiliz gibi bir sürü vurucu ve kalıcı Sezen Aksu bestesi onun yokluğunda yapılmıştır. Ha keşke hayatta olsaydı da yarıda kalmasaydı hem şarkılar hem de Sezen...
istanbul Senfoni Orkestrası eşliğinde insanın tüylerini diken diken eden Gülümse yorumunu dinledikten sonra içimden iyi ki gelmişsin bu topraklara dediğim, sevdiğim...
bir şarkı en fazla ne kadar etkileyici söylenebilirin cevabıdır. En güzel ses bilmem kaç oktav çıkan, hiç detone olmayan ses ise ben almayayım Sezen Aksu'nun bu şarkıdaki sesini alayım. Nasıl usul usul bir yorumdur o.
Sezen Aksu konserlerinde bu 3 şarkıyı birleştirip tek şarkı gibi okur, birinden diğerine geçerken sizin de gözünüzden anılar akar gider ve bu 3 şarkının sonunda artık sizde derman kalmaz, öylece kalakalırsınız. Kendinizi test etmek için buyurunuz: http://www.dailymotion.co...aglama-git-geri-don_music
Cihan Okan 'ın albümünde fikrimce en güzel şarkıdır. Vokal kısmı haznesinde Sezen Aksu ve Sertab Erener yazar ki sırf bu bile şarkıyı yeterince özel yapar. Sözler ise yine Sezence'dir, (bkz: bunu yazsa yazsa ancak Sezen Aksu yazar) dedirtecek sahicilikte, olgunlukta ve farklılıktadır. Sözleri:
Sen bana kızıyorsundur şimdi
Kendini çoktan haklı bulmuşşsundur
Biliyor musun aslında hiç mühim değil gerekçesi
Hadi tut yasını bitti
Ya ben nası biriktirmişim
içimde o kadar şiddeti
Bir caddenin orta yerindeyim utanmadan
Gözümün yaşı sel gibi
Acının üstünden atlayıp geçemezsin
Dibine kadar yaşayıp da tüketmeden
Öfkeyi canın yanarken zaptedemezsin
Elimiz mahkum bir süre düşmanız biz
Ne arkadaş muhabbeti
Çakır keyif sofra sohbeti
Canım hiçbir şey çekmiyor
Bekliyoruz bakalım
Dindirecek mi sahiden
Bu derin sızıyı da zaman efendi
Cihan Okan 'ın albümünde söz-müzik Sezen Aksu'ya ait olan, Sezen'in eskiden sık sık gittiği Rumeli Kavağı'ndaki dost sohbetleri dönemlerine selam çaktığı sıcacık bir dostluk şarkısı. Albüm kartonetinde Selahattin Kaynakanısına diye yazılmıştır. Ve en büyük süpriz şarkının ortasında giren Sezen Aksu'nun plak kaydıdır. Mutlaka dinlenmelidir, ikinci bir Yine Mi Çiçeketkisi yaratır.
Sözleri şöyledir:
Biter mi dert bitmez hadi kalk
Yürü Rumeli Kavağına
Dertleşelim dökelim içimizi
Balıkçıların ağına
Gün batımı kızıla boyarken
Gece yar gibi girsin koynumuza
Suya vursun ayın şavkı
Çalarken Üzgünüm Leyla
Vuralım sahile deli dalga gibi gönül şenlensin
Takalar açılırken kara sulara gözümüz nemlensin
Şerefine aşkın, acının, anıların... Dolsun kadehler
Baş köşeye kurulsun ahbap çavuşlar ufak ufak demlensin
De hadi kur masayı iki tek atalım diller dolansın
Bu gece meyhanede yatalım kader utansın
Ağırınca gün boğazçine koyarız kendimizi
Tuzlamaya sallayıp kaşığı tamamlarız keyfimizi
Devam bıraktığımız yerden
Ürperir ten serin seherden
Yıkar mı bizi be hadi ordan
Dünya gailesi
yıllardır değişmeyen ülke gerçeğini tüm çıplaklığı ile anlatmış ağıt gibi şarkıdır. Yıl 2010'dur ama hala Ünzile'ler vardır. Ayrıca Aysel Gürel-Onno Tunç-Sezen Aksu efsane üçlüsünün ülke tarihine yazdığı yazıdır. ikisi dünya değiştirdi; Allah geride kalanı korusun.