adım başı karşınıza çıkan anketörlerlerle, green peacecilerle, engelli gazetesi satıcılarıyla karşı karşıya gelmemek için yalnızca yere bakmak suretiyle, o anda bir şey dinlemiyor olsanız dahi kulağınızda kulaklıkla zik zaklar çizerek dolaşmanızdır.
bunların sayısı istiklalde 5 katına çıkacaktır tabi.
anaokuluna giden bir çocuktan duyduğum
-sen hiç aşık oldun mu?
+oldum. sen oldun mu?
-ben kaşık oldum.
espirisi üzerine beynimin yanmasına sebep olan cümle.
tanrı varsa ve kabullenildiği gibi her şeyi yapabilen eşsiz bir kudret ise mantıken bunu da yapabilmesi lazım. fakat bu eşsiz kudret olarak tanımladığımız varlığın yapabildiği şeylerin bizim algılarımızla sınırlı kalabilme olanağı da olduğunu göz önünde bulundurursak, yapamayabileceği ihtimali de doğuyor.
eğer burası onun çöplüğüyse, bunu yapabilecek imkanı olsa bile; "neden yapmak istesin ki" sorusu da gayet yerinde olur.
yakın dostu olan jimi hendrix'le iddiaya girmişlerdir, hangisinin daha önce öleceği hususunda. en anaç duygularla "keşke birbirlerini kurtulmak yönünde teşvik etselermiş ya. canlarım benim." diyesi geliyor insanın.
en azından bizlere summertime gibi eşsiz bir şarkı kaldığı için mutluluk duyabiliriz.
kişinin arkadaşından aldığı gazla doğru orantılı olarak devamını içinde telefon numarasının, msn adresinin bulunduğu minik sevmli bir kağıtla, bir peçeteyle getirebileceği eylem. ya da direk gelip dudağınıza yapıştıktan sonra hesabı ödeyerek uzaklaşanlar da var. takdir edilesi bir özgüven.