bünyesinde yeniçeri ağası ali ağa gibi bir karizmatik oyuncuyu barındıran dizidir. sabahtan beri yana yakıla gerçek adını araştırıyorum ama yok. kimse mi merak etmez kim bu adam diye. hele ki birkaç bölümdür etkili bir role can verirken. ama sağolsunlar dizi jeneriğinde bile adı geçmiyor!
yana yakıla gerçek ismini aradığım ama hiçbir yerde bulamadığım karizmatik yeniçeri ağası "ali ağa" rolündeki aktördür. 110. bölüm itibariyle ilgili bölümün kilit sahnesi bu abimizin idam edildiği sahne olacak gibi. buna rağmen nasıl olur da bu adamın adı jenerikte geçmez aklım almıyor!
başkaları da benzer bir uyarı almış mıdır öğretmenlerinden bilmem ama ben bunu çok duyardım: "figürlerin etrafına siyah kontur çekilmez!"
he bir de (bkz: natürmort)
dizideki bade karakterinin alzheimer'lı annesinin geçen sezon en iyi haliyle hastalığın orta safhasında olduğunu farzedersek şu an izlediğim aynı karakter, aynı hastalığın ilk safhasında bile görünmüyor. kadın gayet normal yürüyor, konuşuyor, gözleri etrafını gayet bilinçli inceliyor hatta yorum yapıyor. yapmayın gözünüzü seveyim! dedesini alzheimer hastalığından kaybetmiş bir insan olarak, senaryodaki duygu yükünü artırmak için böyle bir karakter yaratıp sonra o karakteri ve hastalığını bu kadar basite indirgemeyi tüm alzheimer hastalarına saygısızlık olarak kabul ediyorum ben.
5.sezon 7. bölüm 1. part'ın 2:43 anındaki sucuk satan kara kaş kara göz bir delikanlı mı var ne? önce anil şimdi de bu. gerçi tamamen benim algıda seçiciliğimden kaynaklı bir durum da olabilir bu ama.*
ayrıca bir şey daha farkettim. bölüm sonunda david bowie'den the man who sold the world çaldı ki david bowie'nin gerçek adı david robert jones'tur. işin ilginci aynı zamanda dizide tanrı rolüne soyunmuş david robert jones adında bir kötü adamımız da vardı.
dikkat eden var mı bilmem ama 5.sezon 1. bölümde "elias öldü" diyen abiye "anıl" diye seslendi etta. supernatural'a konuk olmuş halil özsan'dan sonra ikinci bir türk konuk oyuncu dizinin türk fanlarına güzel bir jest olmuş doğrusu diyeceğim ama söz konusu kişinin gerçek adı ve memleketi hakkında bir bilgiye ulaşamadım henüz.
genel olaraksa temposu kıyasla düşük bir bölümdü; ama giderek yükselip umudumuzu boşa çıkarmayacağını umuyorum.
izlenilebilirliği ne ölçüde zarar gördü bilmem ama osman rolü için gün koper'in mükemmel bir tercih olduğu görüşündeyim. fiziksel özellikleriyle, en önemlisi gözlerindeki çocuksu ama bir o kadar da olgun ifadeyle osman gibi eq'su yüksek bir karakter için benim de tercih edeceğim aktör o olurdu kesinlikle. osman rolü için kıpır kıpır bir yakışıklı oğlan görmek isteyenler oyuncu seçimleri sizin göz zevkinize göre yapılmıyor, bilginize.
bu diziden bir katil çıkarsa o da ali'nin carolin'den olma oğlu mustafa olacak muhtemelen. ağır psikolojik travmalar geçirir o çocuk kimse bakmıyor çocuğa.dizinin final bölümünü bu olayla noktalayabilirler.
an itibariyle cevap olarak bira diyerek beni çileden çıkarmış bi hanım kızı bünyesinde barındıran programdır. bira imalatı o dönemde ne gibi bir israfa yol açabilir? pastanın ana malzemeleri ne evladım?
erkekler de bu sayede gaza gelip okusunlar da kızları kapsınlar bari okumuş nüfus artar. uçkur peşinde koşarak çağdaş uygarlık düzeyine ulaşan ülke olarak rekor kırarız belki. şaka şaka yok öyle bir dünya onca okumuş insana kim iş bulacak sonra bu memlekette.*
kısaca gak diyeceği yerde poo-poo demiş ademin cümlesidir.
yine bir yeşilçam klasiğinde türkan şoray kör bir genç kızı canlandırmaktadır, ekrem bora ağbeyimiz de bunun farkında değildir ve bombayı patlatır:
türkan şoray-(kara bahtı kör talihiyle ilgili bir şeyler söyler tam hatırlamıyorum.)
ekrem bora-niçin? gözlerinizde bir arıza mı var? *
edit: yarıldığım nokta "arıza" kelimesidir. durumun kendisi değil. duyurulur.