yıllardır sürdürdürdükleri iç siyaseti gözlemleme yeteneği olan hepimizin bildiği fakat çok fazla üzerinde durmadığımız gerçektir. evvela akp makyavelist bir fikir yapısını şiar edinmiş bir partidir. diyeceksiniz ki siyaset dediğimiz kavramın nüvesinde zaten bu çıkarcılık yok mu? tabii ki var fakat bunu bu derece gözümüze sokan bir başka parti olmamıştı bugüne kadar. aslında benim üzüldüğüm nokta bu toplum gözlemini harikulade şekilde gerçekleştiren bu danışmanlığın bu think tank in, ülke yararına iç ve dış politika üretiminde değil de parti ve oyların muhafazası noktasında kullanılmasıdır. yahu bariz bir örnek vereyim hepimizin iyi bildiği. en yandaşların dahi malumu olduğu üzere 17 yıllık iktidar süresince feto ile hükümetin birlikteliği şu götürmez bir gerçek iken, feto yargılamaları sürecinden günümüze kadar hükumet kanallarının ağız birliği etmişçesine kendisi ve ortağı mhp hariç diğer tüm partileri fetoculukla ilişkilendirmesi algısı bile başlı başına, siyasi etiği ve ülkenin kutuplaşacak olması gerçeğini bi kenara bırakıyorum, muazzam bir taktik değil miydi?
çünkü neden bu taktik tutar? kendi tabanının önemli bir kısmının ne deseler inanacak ölçüde kör cahil olması ve tabanın korkutularak yeni bir düşman yaratma çabası. düşman sürekli olmalı ki kitleler konsolide edilebilsin. bilhassa son seçim sürecinde belediyecilikle hiçbir ilgisi olmamasına karşın sürekli 'illet' 'zillet' vs bekayı savunan bloklarını milletin zihnine nakşetmeleri de bu sebepten. çünkü biliyorlar ki bu ülkenin muhalif partilerinin başındaki basiretsiz insanlar bu tip bir atakta ard arda kaybettikleri ve kazanma şansı buldukları bu seçimde savunmaya geçeceklerdir. sırf seçim sürecindeki oy kaygılarından dolayı uzlaşmacı, saldırgan olmayan dil tercih etme takıntılarından ötürü. bu durumu çok iyi analiz eden akp think tankçileri evet belki seçimin büyük illerde kaybedilmesine mani olamadılar(ki bence kaybetmeleri win win bir durumdu akp için bu ekonomik krizde) ama diğer yandan milletin hafızasına bu kavramları yerleştirip kendilerinden başka oluşumların feto tehlikesini yeniden alevlendirebileceği, bu illeti tekrardan milletin başına bela edebilecekleri algısını yerleştirdiler, gelecek genel seçime yatırım yaptılar.
bunun gibi binlerce örnek bulunabilir bu savımı destekleyen. lakin dikkatini çekmek istediğim konu başta da belirttiğim gibi siyasi başarı elde etmenin, memleket için başarılar elde etmekten bu derece öne konuluşu bana son yılların popüler dizisi house of cards gerçekliğiyle yaşadığımızı hatırlattı. bir gün bu ülkenin başına, kendi siyasi çıkarlarından önce milletinin çıkarlarını koyacak insanlar gelmesi dileğiyle.. (böylesi yok demeyin kalbinizi kırarım adnan kahveciler yetiştirir bu millet ben inanıyorum).
Son dönemde bilhassa internet haberciliği alanında, eğer abonesiyseniz gözünüze çarpmamasının mümkün olmadığı durumdur. Geçmişten günümüze kadar devamlı takip ettiğim bir yayın organı olmadığı için siyasi kimliği ile ilgili bir yorum yapamasam da son dönemde faal olan Facebook sayfasında çok ciddi bir biçimde Demirtaş propagandası yapmış oldukları zaten ayan beyan ortadaydı. Solcu olabilirsiniz, hatta pkk ve Kürt hareketinin milliyete dayalı bir hareket olduğunu ve aslında sosyalizm temelinden çok uzak olduğunu görmeden o örgütün ismen Marksist Leninist oluşundan yola çıkarak bir tavır içerisine dahi girersiniz fakat bu bildiğin partizanlık olmuş azizim. Ne demek istediğimi bu Sayfayı birazcık takip edenler anlayabilirler. Ayrıca popülasyon olarak da terör örgütü destekçilerinin çoğunlukta olduğu görülüyor. Her haberin altına biji serok apo yazıldığını, Türkler'e küfür edildiğini görmeniz şaşırtıcı bir durum değil bu sayfa için.
selim ileri'nin yazdığı, everest yayınlarından çıkan romandır. bir söyleşisinde bu kitap hakkında yorum yaparken bu kitabı içine sinerek yazdığını söylemişti. kitabın içindeki et kafalı ve yelloz diye nitelendirdiği günümüz editörlerine ve günümüzün kaybolan, cahil nesline getirdiği eleştiri, yer yer ironik ifade üslubuyla dozajını arttırıyor. edebiyat meselesine eğilen yazar, günümüz edebiyatının durumunu ele alıyor. tarih, müzik vb.konularla eserini zenginleştiriyor. selim ileri'nin postmodern üslubunun yansıması olarak kitapta defter tutan bir yazar/anlatıcı görüyoruz. tarihle bugünü içiçe yaşayarak, tarihteki şahıslarla hemhal oluşu, eğer o şahıslara ilgi duyuyorsanız, çok hoşunuza gidiyor. denemeci üslubu sizi asla sıkmıyor. yazarın dili, kültürü, insan davranışlarını, tarihi ve daha birçok şeyi sorgulayışları, esere bir nevi bilinç akışı samimiyeti katıyor.
okurken birçok önemli tarihi şahsiyeti keşfedeceğiniz, zevk alacağınız, gerçek edebiyat okuruna hitap eden, başarılı bir roman.
Türk insanının, ikili ilişkilerde taraflara düşen roller olduğuna inanıp, buna uygun olarak bu rolleri paylaştırması sonucu ortaya çıkan iğrenç yanılgıdır. bir gün her Türk erkeği bu tahammül sınırlarını aşan suçlamadan nasibini alacaktır. çünkü erkeklerin hepsi sapıktır ve kadınlar hassas ruhlu aşk insanıdırlar. yani daha ulvidirler. Dolayısıyla erkekler 21.yyda halen bir mağara adamı, potansiyel birer tecavüzcüdürler. Romantik görünen erkek aslında romantik değildir. sadece kuku avcısı birer aktördürler. Dolayısıyla o çok değerli kukular korunmalıdır.
çıkarımınıza sıçıyım emi..
tabii ki başbakanın açıklamasıdır. hangimiz bu duran adam eyleminden sonra aynen bu şekilde bir benzetme yapacağını düşünmedi?
--spoiler--
Biz durmak yok yola devam diyoruz, bunlar ne diyor? Duran adam. Bunlar on yıllar boyunca Türk'e durmak yaraşmaz deyip, durdular. Hala da duruyorlar. Bunlar bizi yıllarca SSK kuyruklarında, eczane kuyruklarında, üniversite kapılarında, devlet kapılarında, tüpgaz, ekmek, benzin, şeker kuyruklarında durdurdular. Bunların en büyük hayali bütün Türkiye'nin duran adam olmasıydı. Milleti durduramadılar, artık kendileri duran adam oldular. Ama biz durmayacağız. Bu tuzağı da aşacağız.
--spoiler--
bir muhalefet partisi olarak yaptıkları şey normal olsa da insanın Türkiye tarihini bilmesiyle yaptıklarının samimiyetini sorgulatandır.
ben Türkiyedeki tüm partilerin ve tabanlarının zihniyetlerinin ötekileştirme olduğuna inanan bir insanım. yani bugünkü akp diktasının destek görmesinin asıl sebebi chp nin geçmişteki aristokratik yönetimi ve zulmü ve buna karşı halkın yüzde 50 si 60 ının hayat tarzlarına (muhafazakarlık üzerinden dini yaşantıdır kasıt) chp kadar müdahale edilmeyeceğini düşünmelerinden kaynaklanır. "bal tutan parmağını yalar" gibi klişe bir söz vardır ki bu ülkemiz şartlarında çok geçerli bir söylemdir. kim başa geçerse geçsin. kendi tabanını besleyen ve diğer kesimlerin değerlerine, yaşayış tarzlarına saldıran bir zihniyet olduğunu gördüm bugüne kadar. çünkü ancak bu şekilde tabanlarından destek alıp kendi zihniyetlerini hakim kılma yolunda güçlenebiliyorlar. siyasi parti desteklemek bizde takım tutmak gibidir.
daha önce de yazdığım gibi bu paradoksu görebilen insanlar apolitik bir kimlik kazanıyorlar. çünkü ne yaparlarsa yapsınlar döngünün süreceğini biliyorlar. arada sırada bu gibi bir siyasi parti tarafından organize edilmemiş tepkilerden umutlansalar da olaydan nemalanma çabasında olan ve başa geçseler belli kesimlere belkide daha beterini yapacak olan zihniyetleri görünce her şeyden tiksiniyorlar. söylemlere baksanız türkiyede tüm partiler demokratiktir ama iş realiteye döküldüğünde hepsi zorbacı hepsi fanatiktir. bunun sebebi demokrasinin ithal oluşu ve halk tarafından sindirilememesidir. bizim halkımız tek adamı sever.
rugbyci fiziği olan inanılmaz yırtıcı ve atletik lazio stoperi. hayran kaldım. birkaç maç daha araştırılıp yine böyleyse galatasarayın düşünmesi gerekir.
didier drogba'nın doğumdan 2009 yılına kadar olan hayat hikayesini anlatan çok özel görüntülerle, tanıdıklarından ve kendi ağzından yaptığı yorumlardan oluşan otobiyografik belgeseldir.
--spoiler--
yer yer duygulanmamak elde değil. bir spor adamının, bir ülkenin her şeyi olabilmesini, toplumsal faydanın çok ötesinde bir idol, bir sevgi mıknatısı oluşunu ve insanlığıyla, mütevazılığıyla, köklerini unutmayışıyla adamlığına şahit olmak çok ayrı bir duyguydu.
--spoiler--
galatasaray ve tüm türk futbol camiası adına drogba büyük bir kazançtır. galatasaray sadece bir yıldız transfer etmedi, afrika'nın sömürülen halklarının umutsuz insanlarını gülümsetebilen bir fenomeni transfer etti.
link http://www.youtube.com/wa...lGDF-PKg&noredirect=1
not: türkçe altyazılıdır.
türkiye'de dağıtılmaya başlanan sürümdür. iyi yanlarını anlatmakla bitiremem. telefon yağ gibi akıyor. tarayıcılar flash çalıştırabiliyor, tarayıcılarda video izleniyor, bildirim paneli özelleştirilebiliyor, açılıştaki mürekkep efekti süper olmuş, mesaj yazarken üstteki yardımcılardan ortada olanı artık çok daha akıllı çat diye anlıyor yazmak istediğiniz kelimeyi ki bu da yazı yazma hızınızı müthiş arttırıyor. sanırım s3 e de note 2 de mevcut olan çoklu ekran özelliğini getirmiş ki bu s3 cülerin en çok istedikleri şeydi. geri tuşuna basılı tutup çoklu pencere açma özelliği isteğe bağlı etkinleştirilmiş ki bu da oyundayken ya da elinizin her çarpışıyla zırt pırt açılan pencereden kurtulmanızı sağlıyor. sözün özü gelince indirin hemen kaçırmayın. edit: ciddi bir batarya sorunu olduğunu farkettim. ram tüketimi artmış ve o şarjın uzun gitmesiyle meşhur telefon gitmiş. bu çok ciddi bir sorun inşallah acil bir güncelleme ile çözerler sorunu çünkü pil tam gücüyle eskisi gibi kullanılamıyor.
edit2: söylediğim tüm iyi sözleri geri alıyorum. bu pil ömrü olayı çok sinir bozucu.
muhteşem bir öğrenme metodudur. bilhassa işitsel zekası yüksek insanlar için çok faydalıdır. bir insanın kendi sesini dinleyerek ezber yapması, başkasının sesiyle ezber yapmasına oranla daha kolaydır. zaten bu sebeple diğer bir öğrenme metodu olan anlatarak öğrenme metodu yaygındır. yapılacak olanlar; - konuyu önemli detaylarla özetliyoruz. - özetlediğimiz konuyu temize çekiyoruz. - temize çektiğimiz kağıttan ölü olmayan bir ses tonuyla kaydımızı yapıyoruz. - otobüste, tuvalette boş olan istediğimiz bir vaktimizde dinliyoruz. bu metot sürekli okumaktan gözlerinizin yorulduğu, uykunuzun geldiği anlarda daha da faydasını gösteren bir metottur. millet otobüslerde, sınav öncesi sınıfların önünde koca koca kağıtları ezberlemeye çalışırken siz zaten defalarca dinlediğiniz kaydınızı su gibi yutmuşsunuzdur. finallerde başarılar.
bünyesinde turkuaz petrol, akça kimya, trend lojistik, tesla enerji ve akdeniz factoring gibi şirketleri barındıran, başkanları isfendiyar zülfikari'nin aynı zamanda fenerbahçe yönetim kurulu üyesi olduğu holdingtir.
gül mete yuva'nın yky tarafından yayınlanmış inceleme kitabıdır. yeni türk edebiyatına ilgi duyanların mutlak suretle edinmeleri gereken başucu eserlerinden biridir. sade anlatımı, yazarın fransız dili ve kültürüne ilişkin bilgileri ve bunun türk edebiyatındaki yansımalarını tahlil ediş metoduyla muadillerinden ayrılır.
kardeşimin durumu dolayısıyla takip ettiğim ve kuralsızlığına karşı şaşkınlık yaşadığım sistemdir. farz-ı misal puanınız sonucu bir okula kesin kayıt hakkı kazandınız. yine puanınız oranında üstteki okulların yedek listesine giriyorsunuz. aşağıdan yukarı ve özellere doğru bir sirkülasyon başlıyor. buraya kadar her şey normal. anlamadığım kısım bundan sonrası. bir okulun 20 tane boş kontenjanı olsa dahi o okul o kadar boş kontenjanıyla eğitim öğretim yılına başlayabiliyor. peki yedek sırasında, yedek listesinin kapanmasından önce sırada olan o 20 kişi neden o okula yerleşemiyor? yetkililere bunu sorduğumuzda net bir cevap alamadık. belki de mantıklı bir cevabı vardır fakat şu durumda hak yeniyormuş gibime geliyor.
okul müdürlerinin odalarının sınıfa dönüştürüldüğü, 60-70 kişilik sınıfların azaltılabilmesi için konteyner sınıflarının oluşturulduğu bir ülkede, canım anadolu liselerinin kontenjan açıklarının bu derece fazla olmasına kimsenin sesinin çıkmaması şu deyimi akla getiriyor kimse de demiyor ki aga bu nedir
fuzuliyle noktalamak istiyorum;
söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
nam-ı diğer 21 numara, fanatik basket gazetesi yazarı, misli.com nba analisti, bjk tv nba yorumcusu, gelecekte adını çokça duyacağımızı düşündüğüm yorumcu.
kendisiyle olan teke tek kapışmalarımızı özlediğim, yakışıklı, beyefendi, güzel insan.
nba analizlerini bir araya topladığı blogu için; http://21numara.blogspot.com/
bu adam kimdir, neye benzer diyenler için; http://twitter.com/ahmetmsubasi
