ergen bunalımı yaşayan, kişilik arayışı içindeki kim milyoner olmak ister yarışmacısı. inanılmaz kolay sorularla bir milyonluk soruyu görmüş kişidir ayrıca. sende bu bal olduktan sonra yok depresifim, varoluş sıkıntıları falan yaşıyorum ayakları, senin sırtını yere getiremez merak etme.
Pink Floyd grubunun kurucusu Roger Waters'ın Gezi Parkı göstericilerine destek vermek için Facebook sayfasından yayınladığı destek mesajı:
Türkiyedeki tüm dostlarıma Yanınızdayım! Yanınızdayız! Otokrasi ve baskı güçlerine direnmekte çok haklısınız. Kim oldukları önemli değil diye başlayan mesaj şöyle devam ediyor:
GEZi PARKI PROTESTOLARINA DÜNYA STARLARINDAN DESTEK
Eğer ben interneti doğru okuyorsam, sizin durumunuzda otokratik, dindar yobazlara karşı savaşıyorsunuz.
Türkiye sizin ülkeniz ve biz sizi destekliyor ve özgürlüğünüzü arzuluyoruz ancak aynı zamanda siz ve mücadeleniz dünyanın geri kalanı için çok önemli.
Ne zaman bir erkek, bir kadın ya da çocuk sokaklara çıksa ve insan hakları için, kendi kaderini tayin etmek için, demokrasi için, Mistress Liberty (Bayan Özgürlük) için ayaklansa dünyanın geri kalanı onlara borçlanır.
Panzerden fışkıran suyun karşısında, göz yaşartıcı gaz bulutlarının içinde fiziksel olarak sizinle değiliz ama ruhen sizinleyiz.
Duruşunuzu alkışlıyoruz çünkü kolay olmadığını biliyoruz.
Büyük ülkeniz doğu ile batı arasındaki eşikte duruyor. istanbul medeniyet tarihinde bir efsane. Bugünkü direnişiniz hepimiz ile karanlık çağlara geri dönüş arasında bir dönüm noktası olabilir.
BUGÜN YAPTIĞINIZ ŞEYDEN DAHA ÖNEMLi HiÇBiR ŞEY YOK:
doğa kadını korur. kadın doğası gereği kötü zamanları çabuk atlatır. ağlarken zırlarken görürürüz hep onları. doğa ağlasın, zırlasın, çabuk atsın içinden olanları diye onları böle ağlak yaratmıştır. bizde ne kadar acı çekiyor diye düşünürüz. oysaki o ağladıkça ne kadar rahatlıyor, bir yılan derisinden kurtulur gibi sıyrılıyor yaşananlardan. erkek öle mi taş gibi, kaya gibi içinde aylarca, hatta yıllarca kalıyor ayrılığın acısı.
hem amerikalı hemde ergen olunca böle saçmalaması doğal olan, yaşı gereği; erkek desen değil, kız desen oda değil, çocuk desen o da değil, bir garip mahlukatın sözleri.
özelliği ne olursa olsun ister çirkin, ister salak, ister kaşar; dişi insanlara büyük bir libidal enerjiyle bakmak, peşinden koşmak, sonra gene bakmak, bakmak, yine bakmak. bütün bunları yapmasa, bölelikle bu kızların bir tarafları kalkmasa, kendilerini bişey sanmasalar; biz erkekler o kadar çok kızla tanışma, sevgili olma yada arkadaş olma fırsatlarıyla karşı karşıya geleceğiz ki düşünemiyorum bile.
artık dövmenin, küpenin, piercing in marjinallik, farklılık olarak görülmediği bir toplumda yaşıyoruz. daha efendi ve kaliteli giyindiğinde, kültürlü olduğunda, eli ekmek tutatacak kadar bir işe sahip olduğunda, tipsizde olsa havada kapılacak erkektir.
ikisinin birbirini tamamladığını düşündüğüm kavramlar. yakışıklı olup özgüvensiz, pısırık,ezik olursanız, dişilerin gözlerine yakışıklı görünmezsiniz. aynı şekilde yakışıklı olmamanıza rağmen dozunda bir kendine güvenle dişi gözlere yakışıklı görünebilir, çekici bulunabilirsiniz. umarım yanılmıyorumdur. ha ikisi birden varsa işte o zaman kıvanç tatlıtuğ.
bir çok kadında olduğu gibi, konuşmaları kendi istediği gibi, kendi çıkarına anlayan, çarpıtan, değiştiren, bambaşka bir formata dönüştüren, televizyon kanalları tarafından kadın nesnesi olarak kullanılan spiker. hepiniz mi feminist olmak zorundasınız kardeşim. kadın olarak birşeyden de anlamayın. yani futboldan bari anlamayın. zaten istisnalar dışında futboldan anlamıyorsunuz. futboldan da anlamak bir meziyet değil zaten. erkekler anlıyor ya bizim onlardan ne eksiğimiz var kompleksini bir tarafa bırakın artık. futbol maskülen bir spordur. bu nedenle kadınların ilgi alanına girmez. nasıl ki feminen durumlar erkeklerin ilgisini çekmediği gibi. maça gidip izleyen kadınların durumu ortada, kazanamadığı maçı kazandık zannedenleri vardı bunların. sen neyi izledin diye sorarlar adama. herşey belli: kadınların çoğu futboldan anlamazlar, bunu herkes bilir. neyin peşindesin be kadın.
edit: iş bu entry ümit özatla olan tartışmasına göndermedir.
kızların önceden programlanmış gibi davranmalarının, sanki bilinmeyen bir güç tarafından yönetiliyorlarmış gibi etrafata dolaşmalarının sebebi de budur. bunların programcısı anneleridir. bu anneler gençliklerinde yapamadıklarını, yaşayamadıklarını kızları üzerinden yaşamaya çalışıp, egolarını böyle tatmin ederler ve bağımlı, özgüvensiz, asla kendisi olamayan, sıradan kız çocukları yetiştirirler.
gülse birselin pek de yaratıcı olmadığını anlamamıza sebebiyet veren dizidir. avrupa yakasıyla aşırı derecede benzerdirler. orçun karakteriyle de türk milletinin mizah anlayışında, önemli bir yere sahip, mahallenin delisine gülme geleneğini devam ettirmektedir. ayrıca orçun nasıl pis, bakımsız, iğrenç bir tiplemedir öyle. bu karakter, yemek yiyorsanız eğer mideyi ağıza getirir.
o ülke malesef ki türkiyedir: üç yüz elli bin tane atanmamış genç öğretmeni varken, hangi anlayışla kırk bin ingilizce öğretmeni devşirilir? bir türlü anlam veremediğim, nutkumun tutulduğu olaydır. siz sayın devlet büyükleri: bunca zaman ekonomik nedenleri bahane ederek atamadığınız öğretmenleri, şimdi hangi parayla yurt dışından getiriyorsunuz? yıllarca üç kuruşa emeklerini sömürdüğünüz öğretmenlerden, dört-beş kat daha fazla maaşla çalıştıracaksınız hemde. yoksa siz kendi üniversitelerinizin yetiştirdiği öğretmenlere güvenmiyormusunuz? diye de sorgulatır insana.
yok efendim berlinde elimde ren şarabı ile bu yazıyı kaleme alıyorum diye başlayan burjuvazi yazıları; avrupalarda fink atıp, kendi ülkesine halkına uzak durması; türkiyeyi istanbul ve bodrumdan ibaret zannetmesi, güzellik yarışmalarında jüri üyeliği yapan kart zampara halleri ile; aşırı itici, şiddetle recaizade mahmut ekremin araba sevdası adlı eserini okumasını tavsiye ettiğim (bütün bu yazdıklarımdan sonra gazeteci diyemiyorum) adam.
birçok kişinin ön yargıyla ve bilmem neresiyle izlediği videodur. böle iki lafı bir araya getirip konuşabilen insanlar, bu kız gibi marjinal insanlar olduğu için, ne dediğine pek bakılmaz. saçına başına bakılır ve o baştan haksızdır. öncelikle bu kültürün tüm etkilerine kendini kaptırmadığı, kendi olabildiği için kutluyorum ve hem muhabire hemde ekranlardaki bazı kitlelere, sağlam bir ayar vermiş olduğu için teşekkür ediyorum. ayrıca türbanı çok da iyi oldu, çokta süper oldu lakin ki öle değildir diye saçmalayarak savunan düz adamdan, daha mantıklı cevaplar verdiği su götürmez bir gerçektir. bu zihniyeti savunanların halini, bu düz adam gayet açıkça göstermektedir.
komünistlerin de birçoğu; atatürk'ün, devletçilik politikasının yanında, liberal ekonomiyide desteklediğinden dolayı, bir burjuva sınıfı oluşturmaya çalıştığını düşünerek nefret eder.