firtinaoncesisessizlik
0 (düz adam)
dokuzuncu nesil yazar 2 takipçi 2.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    yazarların şu an dinlediği şarkılar

    9843.
  1. &feature=kp

    gökhan türkmen- büyük insan
    1 ...
  2. imkan olsa gidilecek zaman

    164.
  3. bir tarih var ama o tarihe ne kadar gitmek istesem de, bir çok şeyi onarıp bu günlere daha sağlıklı gelmeyi arzulasamda beş yıl daha özleminden ayrı koyamam yastığa başımı. şu an güneşin yüzünü kızıllaştırdığı geçen akşama gitmek isterdim. o künefe yiyişin, o tatlı hallerini sonsuza kadar orada oturup izleyebilirim. o gün, o an hiç bitmesin istemiştim, ne kadar zordu o anı bırakıp otobüse binmek:/ bi tebessümün ilaç gibi künefeyi sevdirenim.
    0 ...
  4. ağlamak

    723.
  5. belki de sebepsiz olmayan tek şeydir. en masum olanıdır belki de, kim bilir içtendir mesela. doğduğumuzda ağlar, öldüğümüzde ağlatırız mesela. mutluluktan ağlamak hayatınızda daim olsun.
    0 ...
  6. sevmek

    605.
  7. uzun yazdığım için özür dilerim yazar arkadaşlarım. anlamı büyük başlığın.

    sevmek nedir anlatayım size.
    aşk nedir? aşk neden sevdiğini bilmeden farklı bir gözden bakabilmektir gönül gözüne hitap edene. neden seviyorsun sorusuna cevap verememektir aşk. ben senin kalbini sevdim önce, aşk nedir bilmeden, o narin kırılgan gönlünü sevdim, korkularını bastırmaya çalışan, hayatını farlı kılmaya çalışan yönünü sevdim. başın dik duruşundaki, kapılar ardında saklanan gölgeni sevdim. sonra, sonra aşık oldum. şimdi sorsan bana neyimi seviyorsun diye, cevap veremem sana, bir kalıba sokamam seni, bin çiçek arasından işte buydu diyemem. öylesine seviyorum seni. öylesine dediğime bakma sen, nedensiz seviyorum. neden aramadan, niye bilmeden. böylesi güzel değil midir sevmenin sevilmenin. bir şeyine tutunup sevsem seni ve o tutunduğum şey bir gün yok olsa erise sevmeyi mi bırakayım seni. ya da sayıp sayıp sonu gelmeyen bir unsurlar haline mi sokayım sana olan sevdamı. seviyorum işte, sevmeni beklemeden, sabırlıca, vazgeçmeden ve karşılıksız. sevdim ve aşık oldum işte. sonra her şeyin sevgi bana. gözlerin, bakışların, gülüşün. saçının kokusu, teninin yumuşaklığı, parmaklarının narin kavrayışını sevdim. göstermeden sevmelerini, belli etmeden kıskançlıklarını sevdim. umursamaz ilgili halini, şımarık ama mutlu tavırlarını... sayayım mı daha saymakla bitmez demiştim. bir kalıbı yok sana olan sevgimin. ne az ne çok seviyorsan seviyorsundur arkadaş. kızınca azalmaz, mutlu edince çoğalmaz bu. kırılır, yorulur, incinir ama elindedir onarmak. iyi etmek forma sokmak. vazgeçmeyeceksin. annenin evladını sevdiği gibi seveceksin bazen. karşılıksız koşulsuz, bazen de bebeğini koruyup kolladığın gibi, üzerine düştüğün gibi kollayacak seveceksin. bazen arkadaşın gibi dinleyeceksin, tarafsız, artsız, egosuz. ve her daim seveceksin sevdiğini, aşk dolu, özlem dolu, ipek böceğinden kilim dokurcasına gibi dikkatli, narin ve titiz. en önemlisi sabırlı olacaksın.
    sana söylüyorum mahmut, sevme ile sevişmeyi ayırt edeceksin, sevişme ile de seksi. saatlerce yol gidebilmelisin sevdiğinin ay parçası çehresini bir anlık da olsa görebilmek için. ayların yılların böyle geçse de yılmayacaksın. dokunamayailirsin, sarılamayabilirsin ama gidebilmelisin. seni bir şey bir şekilde ona götürebilmeki, şikayetçi olmadan, usanmadan. her gittiğinde geri dönerken için cız edebilmeli, ya bir daha göremezsem diye üzülebilmelisin, kokusu üzerine sinmiş diye, kıyafetlerini çıkarmadan uyuyabilmelisin. sen, salih abi sana söylüyorum. sevmek ile aşık olmak arasındaki o ince çizgide durduğunda, sevdiğininden bir umut ışığı görmek için nelerini vermezdin unuttun mu? unutma salih abi. şimdi güneş gibi parlıyorken yüzüne gözlerini kapatma, perdeleri çekme. kıymetini bil, geçmişini unutma, korkma sevmekten, o güneş oluyorsa sen kuasar ol, gardını bırakma, yelkenlerini suya indirme, sevildikçe daha çok sevmeyi bil abi.
    sana söylüyorum genç yazar, her kızı eve atmaya çalışma, er kza onlara yaptığını yapma. bırak o seni davet etsin ama yanlış anlama. onun anlamasını sağla. sevişeceksin elbette ama duygu ile, bırak beynin uçkuruna galip gelsin. sev önce, uzun ve derin bak gözlerine, saç tellerini tek tek parmak ucunda hisset ve elinin üzerinden akıp gitmesine izin ver. severken arada bir kulaklarının arkasına atarak sev, yüz cemaline bak ve gözlerinle anlat her şeyi, sarıl arada ama sımsıkı, canını yakmadan. parmak uçlarını kollarında gezdir, bir bebeği yıkarcasına. masaj yap boynuna omuzlarına, omurgasındaki her kıvrımı hisset parmak uçlarında. arada bir boynuna nefesini hissettirdiğin küçük öpücükler kondur. sonra sarıl bir daha kürek kemiklerinden uzattığın ellerin sevdiğinin kalbinin üzerinde vücut bulsun, o gözlerini kapatsın, sen en sevdiği şarkıyı mırıldan ona. sen diğerlerinden farklı ol, sevmek ile sevişmek arasındaki her kişi ile er kişi kavramını ayır, ayırmayı bil. her keişiyi unutursun ama er kişiyi unutamazsın genç yazar. şımartın sevdiğinizi, bırakın kızsın, atılsın, saysın sövsün. bırakın sussun, yersin, gersin. tanımaya çalışın onu, sevin, sahiplenin, şımartın. ilgiye muhtaç belki, belki sevilmeye muhtaç, şımartılmak istiyor belki. her şeye anlam yüklemeyin. her şeye anlam yüklediğiniz an o pamuk ipliğine sardığınız sevginiz yok olmaya yüz tutar. o söküldükçe siz sarmalısınız, o söküldükçe dikmeye çalışmalısınız. sen erkeksin. adam gibi adamsın. o iğne deliğinden yarattığın güneşi hep aydınlık be sıcak tutmalısın. uzakta olsada, kalbinden uzağa bırakmamalısın. bu açığı kapatmalısın genç savaşçı, biliyorum hep yanında olsan ne güzellikler yaparsın, kırmazın, bir damla düşeceğini hissetsen gözünden siper olur sarmalar akıtmazsın ama uzaksın. uzaktaysan daha çok çaba sarfetmelisin. bir baba gibi sahiplenmelisin, içinde ukte bırakmamalısın. çocuğun gibi görmelisin bazen elinde imkanın varsa gözünü bir şeyde bırakmamalısın. bir anne gibi karşılıksız sevebilmelisin, ne olursa olsun zor anlarında yanında olmaya çalışmalısın, kızsan da kırılsan da susmalısın, içine at ölmezsin ama sevdiğini kazanırsın. yarine gönül koyma, o kim bilir neler yaşadı, neler yaşamak istedi bu hayatta, onu en iyi sen tanırsın, en az da sen kırmalısın bu yüzden. kimseyi dinleme ey dost. mevlam yazmışsa sana onu, bir bildiği vardır. korkma sevmekten, adım atmaktan korkma, kaybetmekten kork, kaybetmenin senin elinde olduğunu bil. mevlam eylerse güzel eyler unutma. belki de onu sana emanet etti, belki sevilmen için değil sevmen için onu sana verdi. seni onun kalbine soktuysa bir bildiği vardır elbet, şükret onun gözlerine bakabildiğin için, sözlerine vakıf olabildiğin için şükret. kendin için değil de onun için dua et. dinle söylediklerini, anlamaya çalış, onu kendine benzetmeye çalışma, mutlu oluyorsa onu örnek al, aldığını göster. çok üstüne gitme, bırak bir hayatı olsun, hayatında biri olmaya zorlama onu. arkadaşları da olacak, ailesi de, gezmeleride. bir kutuya hapsetmek senin haddin değil. bil ki o yüreğini vermiş sana. ne olursa olsun güven sevdiğine, sevgine güveniyorsan, onada güvenmelisin. sen güçlü olmalısın, bir tebessüm yaratabilmek için, ferhat da olmalısın, kerem de. bin papatyaya bakıp, bir menekşe bulduysan kıymetini bil. onun tek olduğunuda sen hissettirirsin, özel olduğunuda, orada yalnız olmadığınıda. soldurmayın sevginizi. suysa su, güneşse güneş, havaysa hava. ama bir çiçekte olsa ilgilenin. o orada farklıysa ve bunu siz fark edebiliyorsanız, bir farkınız olmalı.
    0 ...
  8. ben bu yazıyı sana yazdım

    21385.
  9. bir melek kanat çırpar küçük bir esinti yaratır. bir daha çırpar ve bir lodos sarar kolumdaki tüyleri. bir melek kanat çırpar fırtınalar estirir yüreğimde, göz kapaklarım titrer. her kanat çırptığında farklı severim seni. az ya da çok değil, farklı. birinde bir kelebeğin kanat çırpışı gibi ince ince dokunur yüreğime ve ben seni son günümüzmüş gibi yaşar severim. göz kırpmadan bakarım her salisenin kıymetini bilerek, ardında bilinmezlik yatan o derin okyanus gözlerine. bazen hoyratçadır kanat çırpışların. bir kartal edasında, sert ama göz kamaştıran. korkutan ama güvenli.senin pençelerin kavradığında bedenimi, canımı acıtmazdı tırnakların, sana yük olduğumu düşünerek kalbim acırdı ama yinede kollarında süzülmek bedenine yakın olmak demekti. fırtınalıdır bazende hiç olmadığı kadar savurur ejderha kanatların. ağzından çıkanlar alevde olsa ben yanmaya razıyım her nefesini salışında. ısınırım o her nefeste küle dönecek olsamda. böyle zamanlarda çocukçadır sevmelerim, incedir, hassastır. sen nasıl kanat çırparsan çırp, ne yerde ne gökte olursan ol, aynı kalbi taşırsın. severim onu ben. içinde ne olursam olayım sevdim hep ve severim ilelebet. işte seni melek yapan kanatların değildi, o kanatların simgesi kalbindi. ne kadar kırsanda, kırılsanda ne kadar kötü ya da iyi olduğunu bilsende en az bir kelebek, en fazla bir ejderha heybetindeydi o kalbindekiler. insan sevince mi güzel görüyor acaba diye düşünebilirsin. hayır diyorum bende görünce seviyor, bilince seviyor, tanıyınca seviyor. hayatta her şeyin bir başlangıç ve bitiş noktası vardır. sonsuz olanı göremediğimiz bilemediğimizdir. ben seni başlattım kalbinde, sen destekledin, inandın dahil oldun. yavaşladık bazen, bazen koştuk, bazen omuz omuza mücadele ettik çoğu zaman uzak kaldık ama dengelemeyi bildik. bizim başlangıç noktamız o kadar eski ki , bitiş noktasının da o kadar eski ve uzak olması için pençenden, alevli nefesinden vazgeçmeyip, bir kelebeğin ömrüymüşcesine güzel doya doya ve yük olmadan mücadele edeceğim o bitişe ve sonra sonsuzluğa. yüreğimde çocuk kalıp aynı zamanda bedenimi olgunlaştıran yakamozum benim. henüz bulunmamış değerli taşım, hiç yazılmamış hikayem benim. bırak korkularını, gelecek kaygısını bırak kelebek gibi yaşa ejderha gibi güçlü ol. bırak sadece benim gördüğüm , vücudumda hissettiğim kanatlarını o kanat çırpışlarını ben sarayım, sarmalayayım, onarayım. bir ayağı zincirli sevdalım, zincrin anahtarı yüreğinde, saklı geçmişinde bırakta ordan alıp seni kurtarayum. sevgi tomurcuları saçan meleğim, bırakta sulayayım. güneş olayım çiçekler açsın yüreğinde, papatyalar menekşeler yeşersin de bir bebek gibi bakayım. sevgi yeniden aşk olsun, sonra senden bir daha olsun her şeyi sana benzeyen adı aşk olsun. minik elleri olsun, minik ayakları , zeki olsun. gülüşü sen, gözleri sen, mimikleri sen olsun. ben belki kafandaki o adam değilim ama bırak 'o' dediklerin filmlerde olsun. kitaplarda yaşasın, hayallerde kaybolsun. sana ahdım olsun 'o'nlar seni benim kadar sevemezler. ama olunca dokunarak görmek gibi seni sevmek, sağır olunca ağzını okuyup sesini canlandırmak kulaklarımda. lal olunca ellerimi birleştirip kalbimi resmetmek gibi seni sevmek. çöldeki suyum, buluttaki nemim, karanlıktaki ateş böceğim benim. sen uzaktayken hayat çok zor ama varlığın, bir yerlerde olduğunu bilmek ve o bedende bir ben olduğumu bilmek susuzda yaşatır ışıksızda. işte böyle bir şey seni sevmek. şimdi sen uyuyorsunya hani, kanatların üzerimde uyutuyorsun da bilmeden, işte budur bana uzağı yakın eden. talı rüyalar rüyam. hayalim zenginliğim. iyi ki varsın, seni bende var edene şükürler olsun.
    3 ...
  10. yazarların şu an dinlediği şarkılar

    8898.
  11. ben bu yazıyı sana yazdım

    21361.
  12. sen; içinde en parlak inciyi saklayan istiridyemsin.
    gecenin üçünde uykumu kaçıran güzelliğin ve uykusuz gecelerimde aklıma ilk gelensin.
    mum ışığında fitilin ucundaki ışık, ay ışığında güneşin habercisi umudumsun.
    sen; biz daha doğmadan yazılan şarkıların içinde, dilimizden düşmeyen sözcüklersin.
    kimi zaman ağlatan, kimi zaman kalbe dokunan özlemimsin.
    karnımın tokluğu, hayatımın amacı yarim, sevdiğim, inci tanem...
    sen; her yağmur damlasında aklıma gelen, her güneş ışığında aklımdan çıkmayansın, gecelerimin uykusu sensin.
    büyümeyen bebeğim, olgun kadınım benim. sen; tebessümün ana kraliçesi, hüznün tanrıçası, bakışları medusanın panzehiri yarim. akıl en büyük neferin, vicdanın en büyük engelin. hani hep kızarsınya hayata, insanlara, yaşadıklarına... sebebi verdiğin kadar alamadığın değerin.sen var ya sen; dokunmaya kıyamadığım kristal kadehim, doldurup içemediğim şarabımsın. içmedende sarhoş edersinya vesselam, arada yudumlamak seni hiç bitmesini istemediğim en güzel roman gibi. sevdası bedeninden hallice yarim, kalbinde kum tanesi olsam, çayı şekersiz içer, yemeği tuzsuz yerim, acı nedir ki yokluğunun yanında, ölüm nedir ki sesini son nefesimde duymayınca.
    sen; haftanın bilmediğim günü, aylardan sevdam, yıllardan sonsuz sevdiğim. küçüğüm, kumrum, dikeni yapay çiçeğim. bırak o kalbine ellerimle şekil vereyim, okyanustan taşar gibi taşır acılarını, mutluluklarını, kırgınlarını. dalgakıranın olurum, kırmadan olurum, suyunu taşırmadan, bir damlasına bile kıymadan avuç olurum. severim her damlasını yüreğinden kopanların. azat et ruhunu, korkmadan. ben ruhunu ruhum sayar savunurum.
    sen; yaprağın üzerindeki uğur böceğim, al al dikkat çekme, benekli benekli şifa saçma etrafına. dal olurum, gece olurum da düşürmem seni bir örümceğin ağına. yazım, kışım, baharım sen! uzakta olsanda uzuvların kollarımda, ellerin ellerimde, kokun şakak kemiklerimde duruyor. gözlerin göz bebeklerimin ardında, teninin sıcaklığı parmak uçlarımda, ateşin dudaklarımda duruyor. akıyor sesin kulağımdan kalbime ve kalbin damarlarımda.
    sen; uzaktaki hayat, bil ki bu adam hep seninle. sen; yeniden doğmayana kadar hep seninle.
    3 ...
  13. yazarların şu an dinlediği şarkılar

    8754.
  14. sözlük yazarlarının itirafları

    100093.
  15. somada bazı gözler kapanmış ve bazı gözler onlara ağlarken insan uyuyamıyor işte.katmerli uykusuzluk yaşlı uykusuzluk. allah rahmet eylesin hepsine. ailelerine sabır taşı olsa yetmez.allah yardımcıları olsun
    6 ...
  16. yazarların aklından geçenler

    49.
  17. uyku! çok uyku, derin uyku her neyse ondan istiyorum. uyandığımda bir iki yıl sonrasında uyanmış olmak istiyorum. sağıma soluma baktığımda yanımda kollarımı saracak bir beden istiyorum. içimdeki huzurun, rahatlamanın tüm damarlarımdan akmasını sağlayacak, yavaş yavaş açılan göz kapaklarının arasından beni gördüğünde, yavaş yavaş genişleyip yukarı doğru kıvrılan tebessüme şahit olacağım yüzü görmek istiyorum. zamanı geri alamam biliyorum ama bir iki senemi feda etsem ileri sarbilirmisin lütfen. ya da hafızamı sıfırla ne bileyim, ya da benden biraz alıp ona ver olmaz mı? hayatlarımızı böyle zor ya da böyle böyle bir geçmiş yazmasaydın kaderimize belki hiç karşılaşmamış olacaktık biz. yinede şükürler olsun sana.
    0 ...
  18. gece 03 00 da ateşlenen sigara

    1191.
  19. son dörtten önce içilmiştir. şimdi kül tablasında diğerlerinden farksızdır.
    0 ...
  20. anne

    1432.
  21. öyle özel zamanlar vardır ki . nereye baksanız kutlamalar yazılar görürsünüz o günle ilgili. sıkıntınız vardır zaten, çoğalır içinizde özlem ve o içinde burukluklar taşıyan ama gördüğünüzde tebessüm ettiren tabloyu görürsünüz. herkesden önce beğenmek istersiniz, herkesden önce yorum yapmak istersiniz. o fotoğraf eksiktir hep , çekildiği andaki burukları çoğusu düşünmez belkide. bu yüzden tebessüm ettirir çok güldürmez. sizinde özel günlerinizde hep bir buruk geçen eksik olan tarafınız vardır aklınıza gelir ve gitmez.uyku tutmaz o gecelerde.insanlar yanlış anlamasın,size acımasın diye özgürce dile getiremezsiniz duygularınızı. sonra dönüp o kutsal fotoğrafı görürsünüz doğum ve sizi doğuran kişinin dimdik ayakta olduğu bir fotoğraf. o kadar çok anlam barındırırki bu fotoğraf, çoğusu bilmez belki. kendi eksikliğinizi bile hissedersiniz o fotoğrafta. ailen gibi gördüğün.güçlü ve akıllı aynı zamanda melek gibi kalbi olan kadınlar hep hayranlığımı kazanmıştır. bu tabloyu bende buradan beğeniyorum. oradan beğenemesemde, yorum yapamasamda bu konuda neler hissettiğimi bilirsin sen. uzun zamandır özel günlerde uzaklık ya da ölüm yüzünden ihtiyacı olan kollar , ihtiyacım olan kollar genelde boş kaldı. diğerlerinin telafisi varda, anneler gününün pek yok sanırım. kime sarılsanız eksikliğini hissediyorsunz. anneler günün kutlu olsun. babam deyişin kuşum deyişin hala kulaklarımda çınlıyor. gözlerim dolu yüzüm tebessümle karışık kimsenin duymadığı içten bir seni seviyorum anne. hepinizin melekler hep yanınızda olsun...

    http://www.izlesene.com/v...-melekler-korusun/5468603

    cem özkan.
    0 ...
  22. aşk

    10908.
  23. sevdiğinin saçlarını parmaklarının arasında,
    avuç içlerini yüzünde hissedebilmektir.
    öpebilmektir parmak uçlarından küçük küçük,
    bir kuşun gagasından öper misali.

    sevdiğinin gözlerinde görebilmektir kendini
    ve o gözlerin parlama sebebi olabilmektir aşk.

    dünyanın neresinde olursa olsun,
    sesini her duyduğunda, cehennem ateşinden çıkıp.
    kutuplara inebilmesidir zihninin.

    kafanda, yüzünün her hattını, her noktasını çizebilmek
    ve çizdiğin o resmi düşünüp ahh! çekebilmektir aşk.

    varlığı için bin kere şükredebilmektir Allaha
    ve her duayı ona adayabilmektir.

    o uyurken nefes alış verişini izlediğinizde,
    yüzünüze vuran her nefesin, yüreğinizde fırtınalar koparmasıdır.

    bir tebessümündeki sebep,
    bir sözündeki sonuç olabilmektir,
    her şeye rağmen bunu hissedebiliyorsa insan,
    o aşk demektir.

    benim için aşk, ne hissettiğimden çok, bu hissi verenin adıdır.
    hissedebildiğim kadar. hissettirebilseydim keşke.
    2 ...
  24. gecenin sözü

    447.
  25. Her gecen gun, bu hayatta bulunmanin ne kadar zor ve gereksiz oldugunu tekrar ediyorum.omrunun baharinda aklini caliştir, yazinda aklini ve bedenini çaliştir,güzünde baston, takma diş tak takiştir. kışıda aldığın üç kuruşla kefen parası için pamuk niyetine tıkıştır. Hayat dört mevsim gibi gelip geçiyor. Yuvarlak bir beton yigininin uzerinde karinca yuvasindaki karincalar gibi kosturup duruyoruz. hep bir seyler icin calismak zorundayiz, kasimizi, kafamizi calistirmak zorundayiz. Kimimiz nefes aldigi icin, kimi alabilmek icin. Benim lafim şu '' yaşadığına şùkretme, ölümü görmeden önce; yaşamak istiyorsan ,ne de olsa öleceğim deme.''
    3 ...
  26. kızları yeren başlıklar açan yazarların asıl amacı

    1.
  27. sanırım henüz başlık açmadım. açmak içimden gelmiyorda açıkcası. aslında açacağım başlık ''kızların bel altını asıl amacı başlıkları altında açan yazarların asıl amacı'' şeklinde olacaktı ama sözlüğün karakter sayısı yetmedi. sözlüğün bile karakteri yetmez iken, bu başlıkları açan yazarların karakterleri buna nasıl yetiyor anlamış değilim. karakter meselesi demişken, soğuttunuz bizi sözlükten be! sırf yazarların bu tarz başlıklara yorum yapacaklarını bildiğiniz için açtığınız şu başlıklarda ne canlar yakıyor, ne laflar yiyorsunuz. sözlükte bile kadınlar üzerinden pirim yapmaya çalışıyorsunuz. türk erkeği, türk kadınını yerden yere mi vurmalı, eşin lan o senin, anan, kardeşin senin, sahip çık, koru kolla. kürdün altınada soktun onu, tecavüzcünün kucağınada verdin. lafta attın, atanada haklı dedin. bu mudur yani adamlık, bu mudur yazarlık. yazarlık sözlükte dahi olsa topluma ışık tutandır. yol gösterendir, kadınına sahip çıkandır. laf söyletmeyendir. bu mudur yazarlıktan anlayışınız. yazıklar olsun, yazık yemin ediyorum ki. hiç tanımadığınız bir kıza laf atılsa erkeklik delikanlılık yapıp korumaya çalışırsınız o kızı. sonra da burada kız arkadaşlarını onun bunun kucağına oturtturur espri yaparsınız. ya da o kıza dışarıda laf atan, sarkıntılık eden siz! gelir burada orasını burasını açmasaydı tecavüzü hak ediyor diye üste çıkmaya çalışırsınız. erkek olarak utanıyorum ulan sizden, türk kadını kadar kutsal, vefalı başka toplum kadını gördün mü sen. sen bedelli askerliği bekleyip askerlikten kaçarken, türk kadını askerine kurşunun yanında durup su içiriyordu. mermi taşıyor kendini siper ediyordu. allah belanızı versin, dünya da neler oluyor, ülkeyi kan götürüyor, siz iki bacak arasına sıkıştırdığınız kafalarınızı oradan çıkaramıyorsunuz. yazık!
    0 ...
  28. askerliğin ilk günü

    10.
  29. evden çıkarsınız tek başınıza. bilmediğiniz bir şehre doğru yol alırsınız, hatta harita da yerini bile bilmediğiniz bir bilinmezliğe gidiyorsunuzdur. merak, hafif korku, hafif gurur... yol çabuk biter düşünceler içinde olduğunuzdan. teslim saati gelir ve o kışlanın kapısının önünde sanki son kez konuşacakmışsınız hissine kapılırsınız ve sevdiklernizi ararsınız bir telefon kulübesinden. sonra sıraya girersiniz kışla kapısında, kimliğinizi ve gerekli belgeleri tutarsınız elinizde sıraya girersiniz. işte o sırada başlar askerlik.içeri girersiniz, her şeyiniz kontrol edilir ve daha sonra usta askerler eşliğinde kalacağınız koğuşlara doğru götürülürsünüz. öncelikle takım çavuşunuzu tanırsınız, yönlendirir sizi.bir sıranın en arkasında bulursunuz kendinizi, o sura bir kapıdan içeri girmektedir ama içeride ne olduğunu bilmezsiniz. sıranız gelir ve girersiniz içeriye, elinize boş bir valiz tutuşturur yan yana dizilmiş usta askerlerin en baş sırasındaki. valizi bir bebek tutar gibi tutarsınız kucağınızda, her adımınızda her bir asker başka bir eşya atar valizin içine. çorap, atlet, kamuflaj, iç çamaşırı, eşofman... gibi çeşitli envanterle doldururlar valizi. sonra bağcıklarından birbirine bağlanmış bir çift spor ayakabıyı boynunuza asarlar, sonra bir çift botu aynı şekilde. ağırlıktan kambur bir şekilde koğuşunuza doğru gidersiniz. usta askerler bıyık altı gülümsemelerini eksik etmezler bu sırada. verilenleri dolaba dizemezsiniz çünkü 5 dakika içerisinde bahçede toplanma emri gelir. kimse giyemez verilenleri tam teşekkül. botlar bağlanamaz o beş dakika içerisinde. kamuflaj giyilir palaska elde tutulur, takacak vakit bulunamaz. kepini unutan da vardır, saçı kepinden taşanda. koşturursunuz bahçeye doğru o sıcağın altında dikilirsiniz 400 500 kişi. azar işitmeye o zaman başlarsınız giyemedikleriniz yüzünden ya da sıraya uygunluğu bozduğunuzdan dolayı. o yüzlerce kişilik listenin ilk sırasındaysanız daha zordur o an. ilk sizin isminiz okunur ve o kalabalığı karşınıza alıp, sıralar zincirinin ilk halkasını siz oluşturursunuz. sakın kısık sesli olmayın askerliğin tüm evresinde, ilk günden son güne kadar sesiniz gür çıksın. sıralar oluşturulur, takımlar ayrılır. ilk gün takım çavuşunuzun gittiğiniz yerdeki askerliğin işleyiş biçimini, kuralları anlatmasıyla geçer. ilk gece uyumak zordur. sevdikleriniz sizi, siz sevdiklerinizi merak edersiniz. ilk kez gördüğünüz bir kalabalıkla aynı oda içerisinde uyumaya çalışırsınız. sayıklayanı da vardır, horlayanı da. uyur gezeri de vardır, uyumayanı da. zordur ilk gün, koğuşta nöbet tutmaya başlarsınız o ilk gece, daha kıyafetlerinizi bile doğru düzgün giymeyi öğrenemeden nöbet tutmayı öğrenirsiniz. tuvalete gidemezsiniz ilk 3 gün, bazısı için bir haftadır bu süre. askerlik nerede ne kadar süreyle yapılırsa yapılsın ilk gün böyledir genelde, herkes için aynı kurallar vardır. sonraki günlerde daha çok şey öğrenir, daha çok zorlukla karşılaşırsınız ama ilk gün bilinmezlikle geçtiği için, öğrenip uyguladıklarınızdan daha zor gelir. o kapıdan girerken tüm karakterinizi nizamiyede bırakınç askerlik 6 ay boyunca sahte karakter kiraladığınız bir yer olacaktır. sıfırdan öğrenir gibi davranın her şeyi. bilsenizde bilmiyormuş gibi görünün. çıkarken kiraladığınız o karakteri geride bırakın ve nizamiyeye bıraktığınız kendinizi alın ve gidin. hiç yaşanmaış gibi ya da başkası yaşamış gibi kalsın o dönem hatıralarınızda. ileride acı tatlı bir anı olarak anımsayın o günleri.
    0 ...
  30. kedi

    737.
  31. kedi ne yapsın nankör olmamak için, terlik mi getirsin terlikten küçük iken, ya da hırsız mı kovalasın el kadar boyu ile. kedilerde gelir yanınıza, yalanırlar, sürtünürler sevdirirler kendilerini. sen onu beslemek bakmak için alırsın, o da sevilmek ister zaten. karnı okşansın, başı okşansın diye alınır kedi. sevilmek hoşlarına gider. hayvanlardan karşılık beklemek, verdiğiniz emeğin karşılığını almaya çalışmak nankörlüktür aslında. hiçbiri zorla gelip beni besle demez. hayvanları bu dereceye göre sıralarsak, köpekten başka bir hayvan göremiyorum karşılık beklenen. onca hayvan nankör diye nitelediğiniz kategoriye girerken, kedinin günah keçisi seçilmesi nedendir, anlamış değilim. bir balık kadar, bir su kaplumbağası kadar nankör değildirler. hayvanlar muhtaç yaratıklardır, size muhtaç olan bir varlığa kendi rızanız ile bakmak büyüklüktür fakat karşılık beklemek nankörlüktür aslında.
    0 ...
  32. gizemli yazar olma nedenleri

    6.
  33. kısa ama öz anlatımda bulunan her yazar benim için gizemli yazardır. ince laf sokuşları vardır bunların, düşündüren ince ayarları vardır cümle aralarında. herkesin göremeyeceği, sadece yaşayanların bulabileceği bir başka dünyaya sokar okuyan kişiyi.her gün defalarca entry girmezler. arada ara sıra çıkar evlat acısı gibi yazısını koyar sonra da köşesine çekilirler. işte onlardır gizemli yazar. bir nedeni yoktur onların gizemli olmak için, gizemleri tavırlarında yatar. seni bir saniye bile düşündürebiliyorsa bir yazar, senin gizemli yazarındır o.
    0 ...
  34. sözlük yazarlarının son zamanlarda fark ettikleri

    494.
  35. dünya da bir kesim açlıktan ölüyor. diğer bir kesim ise bolluk içinde yaşıyor. dünyanın bolluk içinde yaşadığı kesimde açlıktan ölenler az ama yine de var. bolluk içindeki ülkede de zengin az ama yine de var. dünya da barış adı altında bir sürü örgüt, kuruluş var. savaş adı altında yok denecek kadar az bu durum. ama dünya da barış yerine savaş var. her ülkede o ülke sınırları içinde yaşayan halk bir şekilde eşit ve ayrımsız yaşıyorlar ama dünyayı da bir ülke toprağı gibi görüp her insana bu imtiyazları tanımıyor, bu ülke toprakları dediğimiz gibi, bu dünya toprakları mantığıyla olaya bakmıyoruz. dünyadaki ülkelerin neredeyse tamamı en büyük ekonomik payı silahlanma ve savunmaya harcıyorlar. amerikanın bir yıllık savunmaya harcadığı parayla , somaliyi bir türkiye seviyesine getirilebilir. o kadar savunmasız insan varken ve onların yokluktan ölmesini izlerken, o insanlara karşı savunmaya para harcamak neden diye soruyorum. tüm dünya ekonomileri bu kesime ayırdıkları paraları bir fonda birleştirse ve aç , işsiz , zorda kalan insanlara yardım yapılsa o fonla, savunma her ülkede önceki yılla aynı olacak. kimse kimseden geri kalmış olmayacak fakat dünya daha güzel, daha yaşanılır bir halde olacak. buysa bizim dünyada ki gerçeğimiz varsın kıyamet kopsun. zaten dengede duran tek şey dünyanın somut varlığı, onun dışındaki her şey bir öyle bir böyle olmuş.
    0 ...
  36. © 2025 uludağ sözlük