Aynı eylemleri, yaşantıları başka bir insanda tekrarlamak istememek. Karşındaki insan için sinemaya gitmek bile onu çok heyecanlandırırken sen bu anı çok defa yaşamışsındır. Bu döngüyü bozmak istersin. Çünkü hiçbir zaman ilk aşkla yaşadığının tadını hiç kimse veremez.
Bir insanın elinden tutmak bu kadar mı zor? ikimiz de hayatımızın en güzel en olgun çağındayken neden ayrıyız. Çünkü hatalar yaptık ve parçaladı kalbimizin en önemli parçalarını savurdu yerlere. Sana tekrar aşık olurum korkusuyla gözlerine bakamadım ben biliyomusun? Çünkü biliyordum eğer o gözlere bakarsam hayatımda senden geriye kalan herşeyi bir anda silebileceğimi ve salak gibi yine sana dönebileceğimi. Bu yüzden bakmadım. Sevmek mi benimkisi. Bilmiyorum. Ama bu kalp çürüdü be. Pas tuttu yokluğunda. Denedim kaç defa başka mizaçlarda mutluluğu. Ama hepsinde sana rastladım. Her kapıdan sen çıktın yüzüme bakıp ce-ee yaparak. Kaçtım. Kaçtığımı sandım ama koşarak kaçtığım yol bir döngüymüş. Başladığım noktaya geri geldim. Kaçtığımla vardığım yol arasındaki mesafe sıfır şimdi. Çünkü yine sendeyim. Bana biz olmayız artık. Olmıycaz bunu sen de biliyorsun dedin. Ama bu kimin umrunda. Seni görmek bile yettiki bana. Biliyorum sen de hissediyosun ama benim gibi sıkıldın ilişki mevzusundan. Özgürlük daha ağır bastı ikimizde de. Belki de yüzleşemedik hatalarımızla kendimizle. Hep kaçıyoruz farkında mısın? Bir defa bile konuşmadık neden ayrıldık o kadsr mutluyken diye. Şimdi ise evet hayatımızın en güzel zamanlarında mutlu olmak varken acı çekiyoruz. Belki de acı çekmeyi biz istiyoruzdur.
Uzun zaman olmuş seni görmeyeli. Bir ömür kadar uzun. Yıllar sonra bir araya gelince farkettim seninle yanyana yürümeyi , espriler yapıp aynı durumlara gülmeyi , şakalaşmayı özlediğimi. O zamanlardan eser kalmamıştı ikimizde de. Yaşadıklarımız olduğumuz yaştan 10 yaş yorgun ve olgun hale getirmişti bizi. Huzurluyduk ama bu huzurun altında yaşadığımız anıların acı hatıraların izleri vardı. Özlemişim senle sohbet etmeyi , seni dinlemeyi , birlikte yemek yiyip denizi izlerken çayımızı yudumlamayı. Özlemişim bizi. Şimdi geriye bizden milyon tane parçalar savruldu yerlere. Eğilip toplamaya çalıştım parçaları özenle birleştirmek istedim . isterdim .. olmadı. Çünkü ne sen eski sendin ne de ben eski ben. Birşeyler kopmuştu içimizden . Yerini başka karakterler doldurmuş. Daha hüzün dolu ama olgun bakışlar almış. Yıllar sonra ne arkadaş ne dost ne sevgili hiçbir sıfat olmadan iki tanıdık olarak yanyana gelmek bile mutlu etti beni. Ama acıttı yüreğimi. Senden sonra kimseyi sevemediğim için acıttı. Artık kimseye sana baktığım gibi bakamadığım için acıttı. En çok da neyi özlemişim biliyor musun? Kendimi. Evet senleyken içimde taşan o mutluluk hissini. Her buluşmamızdan önce titreyen ellerimi. Her buluşmadan sonra çarpan kalbimi özlemişim. Ve sonunda tekrar iki yabancı gibi vedalaştık ama bu sefer gülümseyerek el salladım sana . Kin , nefret ,üzüntü, kırgınlık olmadan. Sadece mutlu olmanı istediğim bir vedaydı bu seferki. Hep mutlu ol hayatımın en özel anı'sı. Unutamam demiştim unutmadım..
Aylar sonra gelen edit: Tekrar barıştık ve nişanlandık.
Çok kötü bir sonla bitmiş bir ilişkinin ardından 1,5 yıl geçmiştir. Hiç haketmediğin bir şekilde terkedilmişsindir . içinde hep kirginlik vardir. Ben bunu haketmemiştim dersin aylarca. Sonra zamanla unutman gerektigini düsünürsün. Cünkü terkedilmissindir hem de cok ama cok severken. Zaman gecer avutursun kendini. Zaten sevmemisti dersin kendine . Zaten olmazdi dersin beraber kurdugun en guzel hayalleri hatirlayarak. Sonra bi an aslinda beraber guzeldik ya diye ic gecirirsin . Aylarca bu boyle devam eder. Sonunda unutman gerektigine karar verirsin. Cünkü eski sevgiliyi hala düsünmek bir hayaleti düsünmekten farksizdir. Sen onunla gecirdigin günleri düsünüp hüzünlenirken o günlerini baskalariyla gecirmektedir. Bir gün tam da unutmaya başlamışken mesaj istekleri kutunda bir mesaja rastlarsın. Bütün yaşanmışlıklar gözünün önüne gelir . Ne kadar cabalasan da birseyler hep karsina cikarir gecmisini dersin. Ve tekrar hüzünlenirsin. Daha fazla ne kadar acı verebilirki dersin ve cevap yazarsin cunku yarim kalmistir birseyler haykirmak istersin icindeki kirginliklari ama muhabbet hic tahmin ettigin gibi ilerlemez. Sacma bir sekilde vedalasirsin ve son bulur. Acilarin gün yüzüne cikar. Cevap yazsan da yazmasan da her türlü sonu hayal kırıklığı olan eylem.
O okulda konuşup da ders bitince muhabbetiniz biten insanlar varya heh işte onlarla mezun olduktan sonra hiç görüşmiyceksiniz. Maksimum 4 kisiyle hayatınızın geri kalanında buluşursunuz. O yüzden üniversite arkadaşlıklarının çok tırt olduğunu öğretir.
O kadar safımki bana kötülük yapan insanlar için acaba durumu nasıldır iyimidir diye düşünüyorum. Bir de duama da katıyorum umarım mutlu olurlar falan diye. saf katıksız saflığın en üst düzeyi benimkisi.
Bir uçak kazası sonrası kurtulan insanların hayatta kalabilmek için neleri göze alabileceğini ve neler yaptıklarını anlatan gerçek yaşanmış bir hikayeden ilham alınarak çekilen filmdir.
Allah'ın selamını vermek nasıl yobazlık olabilir ki ? Girdiğim hemen hemen her ortamda selamun aleyküm demeye çalışan bir insan olarak şunu diyebilirimki bunu söyleyen insanların sayısının gitgide azalması ve bunu söylemenin yobazlık olarak görülmesi çok üzücü.
Bu dünyaya yalnız gelip yine bu dünyadan yalnız gidecek varlıklardan biri olarak çok da takmamam gerektiği için. Yaratılan her varlığın özünde yalnızlık vardır zaten .
Kitaptaki birçok ayrıntıyı ele almadığı için genellikle yarım kalan ve kitaptaki tadı veremeyen filmlerdir . istisnalar olabilir . Ama izlediğim kitaptan uyarlama filmlerin çoğu vasattı. Örneğin Uçurtma avcısı kitabından uyarlanan film tam anlamıyla bir hayal kırıklığıdır. Kitapta yansıtılan o en içten dugguların aksine duygusuzluk abidesi bir film yapılmış ve çoğu uçurtma avcısı kitabı hayranını yıkıma uğratmıştır.
Bu şiiri okuyup da kendisinden bir parça bulamayan insan yoktur. Her okunuluşunda hani o geçmişin tozlu raflarında kalan " ah keşke.." dediğimiz anları , yarım kalmış aşkları hatırlatır.
Depresyonun en ağır ve en karışık boyutlarından biridir. kısa süreler içinde iki farklı karaktere bürünebilir bu durumu yaşayan insanlar. örneğin bir hafta boyunca çok çok dindar olan bir insan bir sonraki hafta ateist bile olabilir sonraki hafta tekrar dindar olabilir. çok zor bir durumdur hem hastalığı yaşayan kişi için hem de kişinin yakınları için. psikiyatrdan destek almak ve tedavi görmek şarttır ama %100 iyileşme sağlanması beklenmemelidir. ilaç insanı bir yere kadar kontrol edebilir. asıl olay kişinin kendi iradesinde ve mücadelesinde gizlidir.