Duvarda baktığım tablonun birden canlanıp yunus sürüsünün, denizlerin, ağaçların çoşması, demiştim aaa kesin güzel şeyler olacak o malum oluyor, ama olmadı sözlük.
'Her şeyin fazlası zararlıdır ya,
Fazla şiirden öldü Edip Cansever' gibi fazla empatiden öldü dersiniz... başka başka insanlarında olsa o yük benim omuzlarım çöküyor.
yeşil gözlüler ve kahverengi gözlüler ya da yaşasın ela gözler!!! doğal yaşam gereği rastgele oluşabilecek etnik gruplar, gurur duymak ya da düşman kesilmek, anlaşılması zor...mesele insan olabilmekte.
tüm problem modern insan olmamızda zaten adı altında her sorumluluğu ona yüklememiz, yapamadığımız her ot bok modern insan dertlerimizden zaten, oysa ki her şeye çare var... Ah bir kabullensek, problem kendimiz desek, cesareti bulabilsek.
''Şunu bilmeni istiyorum: pişman değilim; hic de pişman olmadım. Ama şunu da bil ki, öyle gururlu falan da değilim- olmadım. Kendimden hiç nefret etmedim; ama bir türlü beğenemedim de kendimi. Çok acı çektim ama başkalarına da çok acı çektirdim. Kendimi haklı görüyor değilim; ama kendimi savunuyor da değilim- hele yargılamayı hiç beceremiyorum, kendimi de, dünyayı da.
Dünya ne ise oydu, ben de ne isem o-oldum- uyuşamadık.
hepsi bu..''
One Flew Over the Cuckoo's Nest- kızıldereli şefle Patrick McMurphy nin son diyoloğu, tam anlamiyla dostluğun fedakarlik gerektirdiğini ve arkada bırakılamayacağını göstermiştir...