bencil olmaları. tamam herkesi sev demiyoruz ama buradan bakınca sevdiğin biri gibi görünen insana bencilce davrandığında olmuyor.
dar paça pantolon giymeyin hemcinslerinizin giymesine izin vermeyin.
bir kadının en savunmasız olduğu an her kadın için değişir ki bunda kadının hayata bakış açısı önemlidir. savunmasız olduğu an için yapacak birşey yok da başa ne bokluk gelirse o andan sonra geliyor... savunmasız hissettikten sonraki zamana aman dikkat*
the moody blues - melancholy man
gripin - beş
kafa yapması güzel olabilir ama ciddi hüsrana sürükleyebiliyor... kafan bozuk dinliyorsun dinledikten sonra daha da bozuluyor böyle menem birşey işte...
insanları samimiyetsiz buluyorum. hiç bir arkadaşımdan kazık yememiş biri olarak neyin fobisini yaşıyorum bilmiyorum ama başkaların arkalarından imada bulunmaları konuşmaları beni tedirgin ediyor ona derse benim arkamdan konuşulur diye düşüyorum. insanların birbirinin sevmemelerini hatta bazen tanımadıkları halde nefret etmelerini anlayabiliyorum ki bende böyleyim ama yüzlerine hiç birşey yokmuş gb bakmalarını anlayamıyorum. büyük, gürültülü kavgalar yaşayıp ertesi gün hiç birşey olmamış devam etmelerine akıl sır erdiremiyorum. milletin derdi beni neden geriyor bilemiyorum ama bu düşünceler yüzünden asosyal oldum galiba kimseyle iletişim kurmak istemiyorum. nefes almam dışında bir olayım yok ,fotosentez yapma aşamasına gelmeme ramak kalmış olabilir.
çömme hareketiyle kotun açılması sağlanabiliyor. yapılmasa gereken dizileri hafif kırmak sonra tekrar dik durmak bir iki sefer sonrası kotun darlığı gidiyor...
uzun boylu biri olsam neden benim asmam gerektiğini anlayacağım fakat evin en kısa mensubu olmama rağmen neden bana kaldığını bir türlü anlayamadığım ev işidir. iki ayağın sağlam bir yere basıp yapılması vücud bütünlüğü açısından önemli bir tavsiye.
...bal ne ki şeker ne ki
türkiye'nin en iyi oynayan en yakışıklı jönü olan adamdır. en ergen zamanlarımda yapmadığım apaçiliği şimdilerde yaptıran insan ötesi varlık aynı zamanda... bir insan nasıl böyle rol yapabilir, dizide böyle severse gerçekte nasıl sever diye saçma ve cevabı beni ilgilendirmeyen şeyler düşündürüyor insana. heybetüstü kişiğine yılan yağıyla mı besledi naptığını anlamadığım saçlarıda daha iyi olamazdı heralde.
yüksek sesten, gürültüden başının ağrımaya başladığı, daha az hareket etmek istediğin zaman, saçlarda gözle görünür bir değişim olduğunda, artık deneme yanılma yapamam birşeye karar vermek zorundayım dediğinde, sorum sorumluluk her yerinden aktığı an.
aşklara ve dostluklara itaf edilen güzel bir ferzan özpetek filmi. mine vaganti kadar izlerken insanın içine sinmiyor gb daha sıcak naif bir hikaye beklemiştim ama filmin yarısında olması gereken oluyor ve diğer yarısı boş gb geldi bana sanki önemli olan sahneler kesilmiş gbydi. yine de izlenilesi ve müzikleri dinlenesi bir film.
yaptığım uzun araştırmalar sonucunda; erkek için ilk olmak kadın için son olmak önemliymiş öyle diyorlar. bilimsel açıklamaya dökersek olayı erkeklerdeki kıskanma, benden önce nasıldı acaba, kadınlardaki ataerkil anlayıştan gelen birçok kadın olabilir ama ben son olmalıyım önemli olan bu duygusuymuş.
Bak atının terkisine de atmış, gözleri şaşı gelini
Mor kaftanlara sarmış, haspam odun gibi belini
Ah verin elime de kırayım, cadının dersi kara elini
Seni gidi fitne fücur, kıyametin gelsin
Sen o alacası içinde fesatla, hangi günü gün edicen
hangi konuda açsa onun olması için diz çöker soyut olarak bakıldığında karnı açsa yemek için,susuz kalmışsa su için para için sevgi için aşk için çocuğu için* ama bunların hepsi kadından kadına değişebilirken bir tek sevdiği ama sevilmediği adam için diz çökme hepsinde var galiba kendine en fazla koyan bu durumdur, gerçek manada bir diz çökme için dizini kırıp eğilmesi gereken şeyler diyebiliriz.*
ne zaman okumayı yazmayı öğrendi bu yavrucaklar. kaç yıl ömrüm kaldı ölmeden önce yapılması gerekenler şeyler nelerdi sorularının sorulmasına neden olan yazarlardır*.
(bkz: arap sen içme bokunu çıkarıyorsun)
bayağı geçmişe dönmüş bir insan söylemi gb* uşi anlaşmasıyla on iki ve trablusgarb ı zaten italyanlara vermedik mi diye bir dönüşü biz yaşasakta söylediğine göre bizim bilmediğimiz birşeyler olabilir*
bin muhteşem güneş, ilk romanı uçurtma avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan hosseini'nin ikinci romanı. yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden...
küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar...
khaled hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem. tanıtım yazından copy paste.*
kitabın başında herşey normal hızında ama tüm gerçekliğiyle ve içtenliği ile ilerlerken ortasına gelinde bir duygu yoğunluğu içinde buluyor insan kendini. okunması gereken kitaplardan afgan halkının durumuyla yüzleştiriyor.ABD yandaşlığı Rusya ya karşı duyulan nefret gözden kaçmıyor. her ne kadar ülkemizde bazı kadınların kaderleri bu kitaptakiyle benzer olsa da haline şükreden bir psikoloji içine giriliyor.
--spoiler--
ah meryem co diye hayıflansam da mutlu sonlar hep güzel*
--spoiler--
öğrenci işlerini yapmak amacıyla varlık gösteren ama işleri zamanında ve düzgün olarak yapamayan, yaptıkları işlerin öğrenciler için ne kadar önemli olduğunu farkında olmayan, her daim beş karış surata sahip çalışanların kışın sıcak, yazın serin büyükçe bir odada ömürlerini geçirdikleri yer.
gün yapıp tüm tabaktakileri bitirip yeşil çay istemek.
plates yapıp ebru şallı gibi olmak istemeleri.
ilaçsız tedavi alanında engin bilgilere sahip olmaları.
son iki maddeyi nasıl alışkanlık haline getirdikleri belirsiz olmakla beraber bu kazanımlara sahip olmayanları dışlama söz konusu*.
asla reddedilmeyecek erkek bile her kıza göre farklıyken çıkma teklifi şekli diye bir şey yoktur şu an için... ama ilerde kapsül olarak piyasa sürebilir teknoloji gelişiyor sonuçta*.
tüm iyi niyetimle yazıyorum aslında ülke için hala umudu olan insan olarak bu adam tipi tip tipli olsada dürüst temiz biri olabilir. ama kendisinde bir cenabetlik olduğu kesin gözüküyor çevresindeki insanlar mı kaynaklanıyor bu yoksa kendisinin mi kafası iyi anlayamadık henüz. ama tabi çıkan merdivenden inen insan olarak gaza gelip hızını alamaz bir bakmışız kendisi iktidar olmuş*.
birbirlerini seçmelerinde dış etkenler etkili olmadıysa; şartlar bunu gerektirdiğinden beraber değillerse(!) en azından zayıf/şişman olma gibi nedeniyle bozulmayacaktır ayrıca zayıf erkekle şişman kızın birlikteliğinden daha uzun olabilir*.
karşısındakinin sevdiğine inandığında söyleyecek sevgilidir, sevmediğinden söylemiyor demek basit olur sanki insanlar birbirinin yüzlerine aksini düşündüğü halde neler söylüyor iki kelimeyi mi söyleyemeyecek.*
anlamsız, saçma, tutarsız eylemlerle tedirgin ruh halinin birleşmesiyle ortaya çıkar. üçüncü sınıf iyiydi ya aslında diye bir iç ses susmaksızın devam eder. telafisi olmadığından -okulunun uzaması ihtimali dışında- ders çalışman gerektiğini bildiğinden çalışamayınca daha da stres yaparsın... öylece kala kalıp bir davranışta bulunulmadığı bile görülebilir.
hala devam eden eğitim hayatım boyunca oluşan yargılar bütünü önce sevmezsin zaman geçtikçe nefret edersin. etken ne bilinmez çocukluğa dönmek bile gerekebilir... okula gittiğin süre içinde de hiçbir zaman bittiği için arkadaşlarından ayrılacağın için üzülmeyeceğim galiba diye düşünürsün.