Dönmelere başkanlık, Masonlara çığırtkanlık vazifesiyle mükellef olan, vaktiyle Türk vatanını Amerikan manda'sının esareti altına koymak isteyen, şarkî Anadolunun mıntıka mıntıka ayrılıp orada müstakil bir Ermenistan'a yer verilmesi fikrini müdafaa eden, Kılıç Ali'den tabanca kabzasiyle dayak yerken ayaklarına kapanıp yalvaran, bütün nesebi ve taallûkatiyle daha nice ve nice ( henüz açıklamaya ne zaman, ne de hayâ hissimiz müsaittir) ahlakî tereddilerin münessili bulunan din, mukaddesat , Türklük ve birlik düşmanı Ahmet Emin Yalman hakkında Neyzen Tevfik'in bir kıtası:
Şu bizim dönme dolaş Ahmet Emin,
Din ve imanımıza çatmadadır.
Başımız ağrımaz etsek de yemin:
Vatanı on kuruşa satmadadır
kaleci volkan' a bir çok kişi tarafından yakıştırılan, başta karşı çıktığım ancak norveç maçında yediği 2. golden sonra benimde bağırarak söyledim terkip.
sabriyi sol beke koymanın mantığı nedir allah aşkına dedirten maç. ferhatı niye çağırdın o zaman hadi ferhatı geçtim o volkan yaman ne güne duruyor. ayrıca hakan şükür de neden bu kadar ısrar ediliyor. anayasanın değiştirilmez maddesi mi bu adam? yok mu anadolu da hiç forvet. kral iyisin hoşsun ama topa dokunamadın daha. sonra gökdenizin yerine daha hücuma yönelik adam koymalıydı diyecem ama öle bir adam yedekler arasında gözükmüyor sanırım. ikinci yarı umarım sessizlik beklemiyordur.
üstadın çağları aşacak hitabı, aslında çoğumuz onun gibi sabrımızın son noktasına varıyoruz yani hepimiz bir zaman sonra o hepimizi çileden çıkaranlardan iğreniyoruz.
Hatırlarsak kıymetli akademisyen Atilla Yayla, tek parti döneminin yanlışlarını eleştrdiği diye ultra ulusalcı militan laikler tarafından linç edilmek istenmişti.Ancak Yayla'ya karşı karalama kampanyası geri tepti, sayın Yayla fikirlerini demokratik biçimde belirli bir temele ve sisteme dayandırarak belirti. Ancak ona karşı iftira ve linç kampanyası yürüten sözde aydınlar -ki bu aydın zümresi her fırsatta düşünce özgürlüğü yok diye bizi batıya şikayet etmektedir- kendi içlerindeki çelişkiyi çözemediler.
Bir şeyi anlamay başlayalım.Artık bu ülke statükocu zihniyetlerce ve onların resmi ideolojisini savunan sözde aydınlar tarafından güdülemeyecek..Artık aydınlanma ve bilinçlenme dönemindeyiz...halkın temayüllerini değiştirmek yerine toplum mühendisliğine soyunmak yerine toplumu aydınlatan bireylerin fikir özgürlükleri artık çiğnenemeyicek!
sürekli siyasi, fikri tartışmaların içinde bulunan biri olarak (en azından modersayonun ithamı bu) sözlüğe ne zaman uğrasam, sol framede mutlaka bir kaç hayasız insanın bir şekilde kurumlar veya şahıslar üzerinden türk medeniyetine ve islam dinine dolaylı yönden hakaret ettiklerini görüp "yazmamak elde değil be kardeşim" diyen yazarın isyanı.
efendim neymiş sözlükler karşı duruş yeriymiş. tamam karşı dur kardeşim ama gidip cami duvarına işemeye kalkma. o zaman batının aşağılık psikopat serseri ülkesi danimarka dan ne farkın kalır.
bir de islam dininin yanına ılımlı ibaresi koyulup, kişilere kurumlara şeriatçı damgası koyulmuyor mu. çileden çıkmak mümkün değil be sözlük.
hele hele çocukluğu humma içinde geçmiş malum yazarın zibidiliklerini gördümde inan elimi klavyeden zor çekiyorum. bir de her gün nick altı entrysine kasideler düzülmüyor mu yazıklar olsun.
türk kelimesi ile yada medeniyet kavgamızla ne alıp vermediğin var bre cahil. sen kimsin ki hayat hakkındaki acayip garibane heyulalarını doğruymuş müsbetmiş gibi sunuyorsun. zavallı insan.
ne şahsiyet kalmış ne seviye ne haya ne edep.
peki sen niye bu sözlüktesin be fildişi kule derseniz cevap açık: karşı duruş yeri ya hani burası? bu zavallılara karşı kim duracak?
(bkz: sen yanmassan ben yanmassam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa).
allah kelamını duyunca gözünden gözyaşı akan mustarip ve münevver bir insan elbette günümüzün bediüzzamanıdır. tıpkı sokrates gibi gandi gibi said nursi gibi...
ilk önce "dinci", "islamcı faşist" bilmem "ılımlı islam" gibi kelimeleri ağzınıza almaktan sizi tenzih ederim. siz kim oluyorsunuzda yüce islamın yanına faşist kelimesini koyuyorsunuz gafiller. siz milliyetçiliğin vatan sevgisinin kenarından geçmeyen insanlar, siz daha gusül abdestini bilmeyen zavallılar.
sağırsınız körsünüz zira görmek istemiyorsunuz, bir şeylerin insanlık lehine değiştiğnden bi habersiniz.
ezeli ve ebedi hüsrandasınız. hiç bir fikir kıvılcımına tahammülünüz yok. papağansınız çünkü orada burada duyduğunuz boş lafların mütekerririsiniz.
her türlü muvazeneyi devirmeye ant içip devrim yobazlarının boş sloganlarının peşinden koşuyorsunuzda kendi vicdanınıza dönüp istikbal hayalleri kuramıyorsunuz. size göre her hareket ütopya ancak kendi yüzsüz ve marazi oluşumunuz meşru.
tıpkı hayata ve millete oklar yağdırmaya çalışan malum ve meşum parti gibi anti demokratiksiniz. ve şunu bilin susturulmaya müstahaksınız.
bütünü bir iman ve ahlak temeline dayalı koca bir milleti, materyalist ahlaklarıyla katletmek siteyen bir mezbahanın unsurları.
evet bir sakıncası var bunların hala yaşadığını bu ülkenin köşe başlarını tutup toplum mühendisliğine soyunup ahlaksızlıklarını ve buhranları radyasyon gibi yaymalarının bir sakıncası elbette olacaktır.
ulusalcılık: milliyetçiliği tasfiye etmeye çalışan kimliksiz,meşum ve zararlı bir oluşum. kökü yok geleceği yok.
laiklik: biz fransadan laikliğideğil militan laisizmi devşirmişiz. isyanımız buna..laiklik eğer hayırlı bir kavram olarak tebaruz edecekse, bugün hem vatandaşın dini hürriyetini ve vicdan muhasebesini emniyet altına almalı hem de din hükümlerinin çeşitli mecilerce yıpratılmasını engellemeli. bizdeki bu değil bizdeki elinde ak-47 ile dağa çıkmış bir laiklik... köşe başlarından mermi yağdırıyor kalplerimize.
çatlıyorsunuz, patlıyorsunuz, kuduruyorsunuz, tepiniyorsunuz! çünkü bizim şahsiyetimiz var, senin yok!
onun içindir ki, bize ne yapacağını, hangi lekeyi ve çamuru atacağını bilemiyorsun!
eğer şahsiyet bir kubbe olsa, sizin gibi şahsiyetsizler örümcek olur onu körletmeye çalışır. şahsiyet bir tarla olsa, sizin gibi şahsiyetsizler hemen tarla faresi olmaya heves eder. şahsiyet bir ulu çınar olsa sizin gibi şahsiyetsizler tırtıl olur kurtçuk olur onu çürütmeye çalışır.
şahsiyet her yerde büyüktür. şahsiyetsizlik sizin gibi her yerde küçülür.
türk-islam medenyeti kalem, söz, fikir ve dava şeklinde heykelleşse, sizin şahsiyetsizliğiniz onu yıkmak için insan kılığında sefalet ve siliklik ve şenaat vasfına bürüneceğini hayal etmek gerekir.
ey şahsiyetsizler çatlayın patlayın kudurun tepinin. sizler bugünü kurtarsanız bile yarınları mutlaka bizler fethedeceğiz.
milletimizin benliğinden değerlerinden ve mukaddesatından koparılması gerektiğini arsızca ve namussuzca savunan, inanç buhranlarını başka insanlara ihraç etmeye çalışan bir avuç zümredir bunlar. bizler bunların karşısında oldukça daha çok yobaz, gerici damgası yiyeceğiz. olsun... bu onurlu vazifeyi sırtlayanlar şüphesiz büyük acılara da göğüs germesini bilecektir.
bugün milletimizin ekseriyeti milli kültürün ve onun yegane sembolü aile hayatını yaşatmak isterken, milletin karşısındaki bu aşağılık zümre milletin eğilimlerini, vicdanını ve fikirlerini hiçe sayarak milletin karşısında durmaya çalışmakta ve bu yolda her şeyi mübah saymakta.
özellikle medya sayesinde, ahlakımızın yakın zamana kadar baş üstünde tutulan prensipleri ve kıymet hükümleri ayaklar altına alınmak istenmekte. bu zümrede buna hala çanak tutuyor.
bizler bu dönemde bütün hayatımızı ve aksiyonumuzu türk-islam medeniyetinin bizlere atalarımızın yadigarı kültürüne sımsıkı sarılma gereği duyuyoruz. ancak karşımızda hiç bir nizam, kaide, gelenek ve iman prensibi tanımayan arsız ve vahşi bir zihniyeti her an asabi hareketleriyle bulmaktayız.
bu kör zihniyet, kendi aklını maddi ihtiraslara feda etmiş, benliğinden soyulmaya razı, kim olduğunu nereye gittiğini çoktan unutmuş ve uzandığı gelecek hakkında hiç bir görüşe sahip değildir.
işte bugün her değeri devirip yerine kendi prensiplerini koymak için ter ter tepinen, geçmişimiz ve mukaddes değerlerimizi tanımayan, kendi ruhunun varlığından habersiz, yabancı ruhların piyonu, beyinsiz ve inançsız zümreyi susturmak bizim milli vazifemiz olmalıdır. ancak bu mücadele hem fikir hem de reel dünyanın tüm cephelerinde olacaktır.
birilerinin haddini bildiren kıymetli insanlara karşı neden hep cephe alınır? neden onlaın karşısındakiler koıllanır? neden hep bilgehan gibi dürüst yazarların üzerine gidilir. anlamak güç...
bugün iran' ın basra' da 15 ingiliz askerini göz altına alması olayıdır.
--spoiler--
Basra'da şok, iran'dan 15 ingiliz askerine gözaltı
ingiliz Dışişleri Bakanlığı, iran'ın Basra Körfezi'nde donanmaya bağlı 15 ingiliz askerini gözaltına aldığını iddia etti. ingiliz Kraliyet donanmasına bağlı donanma askerleri, yerel saatle 10.30'da iran donanması tarafından tutuklandı.
Açıklama yapan ingiliz Savunma Bakanlığı, iran'dan askerlerinin salıvermesini ve konuya açıklık getirmesini istedi.
ingiltere Savunma Bakanlığı, iran donanmasının, Basra Körfezi'nde 15 ingiliz denizciyi esir aldığını açıkladı.
Bakanlığın açıklamasında, ingiliz denizcilerin körfezde Irak karasularına rutin denetleme görevi yaptıkları sırada esir alındıkları belirtildi.
ingiliz denizcilerin araba kaçakçılığı yaptığından şüphelenilen bir gemide denetimlerini tamamladıktan sonra iran donanmasına ait gemilerin kendilerine yaklaştığı, ingiliz denizcileri silah zoru ile esir aldığı kaydedildi.
Kraliyet Donanması tarafından yapılan açıklamada ise esir alınan denizcilerin sağlık durumlarının iyi, güvende olduklarının anlaşıldığı belirtilerek, serbest bırakılmaları için her türlü çabanın gösterildiği kaydedildi.
Daha önceki haberlerde, olayın Şattülarap nehrinin körfeze döküldüğü yere yakın sularda meydana geldiği belirtilmişti.
Bu arada iran'ın Londra Büyükelçisinin ingiltere Dışişleri Bakanlığına çağrıldığı bildirildi.
Bakanlığın, büyükelçiden denizcilerin serbest bırakılmasını istediği belirtildi.
bunlar atatürkün yolundan gittiklerini söyleyip gazinin kemiklerini sızlatmakla kalmazlar, bir de yeniliği, modernliği, aydınlığı, atatürkçülüğü kendi tekellerine alırlar. tek parti iktidarından kalma bu çağ dışı zihniyet, ülkenin atıl kalması için, en ufak kalkınma kıvılcımına öcü gözüyle bakar laiklik elden gidiyor, devrimler elden gidiyor yandık bittik mahvolduk edebiyatına soyunurlar. çok partili hayata geçiş gibi demokratik bir hareketi karşı devrim olarak nitelerler, menderes, özal ve erdoğan iktidarlarının istikrarına çamur atıp kendi zamanlarının yağ kuyrukları, ekmek kuyrukları, gaz kuyruklarına bir açıklama getiremezler. zamanında istanbul boğazına köprü yapımına bile karşı çıkmışlar * şimdi de demokratik bir süreç olan cumhurbaşkanlığı seçimini baltalamak istemektedirler. boşuna tepiniyorsunuz hayal mahsulleri sizi.
dün akşam sitare hanım kendi evindeki gizlio odadan, dergahtaki mansur efendi de yeditepe dergahında ki gizli geçitten geçerek yer altında ortak bir gizli geçitte buluştular. ben mi bilmiyorum yoksa istanbul'un bir tarafından diğer tarafına yer altından geçitler mi var? ulan bu kadar da olmaz ya.
pek çok kişinin çirkin biçimde ortaya attığı adi bir iftiradır. Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan Erdoğan'ın 'sayın Öcalan' sözünü şöyle yorumluyor. *
--spoiler--
Erdoğan neden 'Sayın Öcalan' dedi?
GERiLiMLi zamanlarda şapkalarından kaset çıkarmakla meşhur çevreler, yine zulaya el atmışlar...
Ve yine tam isabet! Aranan kaset bulunmuş.
Bu yeni kasede göre...
Tayyip Erdoğan bundan 7 sene önce, bir yabancı yayın organına verdiği röportajda, Öcalana "Sayın" demiş, şehitlerimizden de "kelle" diye söz etmiş...
Şimdi bu kaset, "Böyle biri nasıl cumhurbaşkanı olabilir ki" haykırışlarıyla fırına veriliyor...
Değil mi ki bir savaş halindeyiz...
O halde fitne çıkarıp, "Nasıl demiş? Maruzatı neymiş? Ne anlatmak istemiş?" tarzında sorular soramayız.
Sorarsak, "Yalaka, Cumhuriyet karşıtı, Atatürk düşmanı, Ali Kemal, yeteri kadar dönmemiş, irticacı" gibi nice kara sıfatı üzerimize alıveririz.
Varsın, olsun...
Benim gibi fitne çıkarmaya meraklı bir adam, "Aman kara sıfatları üzerime almayayım şimdi" diyerek sus pus olabilir mi?
* * *
Kasedi dinledim.
Hapisten yeni çıkmış siyasi yasaklı Tayyip Erdoğan, Batılı yayın organlarından birinin sorularını yanıtlıyor...
Verdiği cevaptan anladığımız kadarıyla soru, "Sizin durumunuzla Öcalanın durumu arasında bir benzerlik var mı?" şeklinde...
Erdoğan bu soruya "Ne alakası var" edasında yanıt veriyor.
Diyor ki: "Ben bir şiir okuduğum için hapis yattım. Benimki düşünce suçudur... Sayın Öcalanın durumuyla benim durumum arasında hiçbir bağlantı yoktur. Sayın Öcalan orada aldığı kellelerin hesabını veriyor."
Yani demek istiyor ki:
Ben şiir okuduğum için hapis yattım... Öcalan ise adam öldürdüğü için...
Söyler misiniz?
Öcalan için "Sayın" sıfatını kullananlar, neden büyük tepki çekiyorlar?
Neden olacak? Terörü bir mücadele aracı olarak gören yapıyla, yani PKK ile aralarına mesafe koymayı bilmeyen etnik siyasetçiler, açıktan açığa "Biz PKK yı destekliyoruz... Öcalan liderimizdir" diyemedikleri için... Bir simge olarak "Sayın" sözcüğünü seçiyorlar da ondan...
Yani onların literatüründe "Sayın Öcalan" vurgusu, "Önderimiz Öcalandır" vurgusuyla eş değer hale gelmiştir ve tepkinin asıl nedeni de budur.
Erdoğanın, henüz "Sayın Öcalan" vurgusunun böylesi bir nitelik kazanmadığı dönemde "Sayın Öcalan" demesi ise bir alışkanlığın dikkatsizce sürdürülmesinden başka bir anlam taşımaz.
"Eli kanlı katil" anlamında kullanılan "kelle alıcı" tabirinden ise "Şehitlerimize kelle dedi" anlamı çıkarmak için de en azından "vicdansız" olmak gerekir.
* * *
Tamam... Erdoğanın üslubu şahane değil...
Tamam... Erdoğan sözcükleri dikkatle seçen biri değil...
Tamam... Erdoğanın Çankayaya çıkması için var gücünüzle savaşabilirsiniz...
Tamam... Barikatlar kurabilir, direniş türküleri bile söyleyebilirsiniz...
Ancak... Unutmayın ki:
Savaşta bile centilmenlik esastır.
Yıllar önce, özel bir kasıt taşımadığı açıkça belli olan ve en fazla dikkatsizlik eseri sarf edilmiş bir sözcükten yola çıkarak, "Bu adam Çankayaya çıkamaz" demek...
Ve bu malzemeye "mal bulmuş Mağribi gibi" atlamak...
bugün itibari ile gerçekleşmeye başlayan öngörüdür. zira bugün ikindi vakti kayseri semalarından güneye doğru yıldırım gibi f-16 ların geçtiğini görünce, noluyoruz yahu dedim herhalde 21 mart nevruz bayramı için gözdağı mesajı veriliyor yorumu yaptım. ancak bugün her yerde ordumuzun şırnak ve hakkari'de konuşlandığı öğrenince herhalde tedbirdir diye yorumladım.