her biri, içinde bir diğerini barındırır. tam olarak bir üçgen midir, açılarının ölçüsü nedir? bilemeden, bir köşesinden bakılıp durulur ikisine. hepsi olmak, hepsini bir yaşama/hissetme mahareti, varlığın sebebini anlamakla örtüşebilir.
iyi şeyler söyleyen bir dost olabilir yaşamak. bir dost iyi şeyler söyleyebilir. yaşamak dost olabilir. dost olabilir aşk, dost olabilir hayat, dost olabilir ölüm.
elbette kendini allah sanmak, kendini allah bilmek. öz'den söylediği üzere hallac-ı mansur söyleyişi, hissedişi meşhurdur. damla denize katıldığında ben denizim diyecektir elbet. çünkü orada onun damlalığından eser yoktur artık. o pekala denizdir.
iki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin! Gözlerini anlıyorum henüz
bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
Biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
hislendirilmiş bir başlangıcı uyarlarken bir başkasına, acaba inanacak mıdır, idrak edecek midir demek. kim uyansa yoldaştır artık, o uyansın isteğidir aydınlık. bir tek ona söylenir: 'kalk gece oluyor!..'
artık bir yaşam daha girmiştir hayatına. seninle nefes alıp verir. ondan gizli bir an solusan, haberi olacaktır sanki. ona söylersin 'çok şey'leri, kendine kalanları sahiplenirken.
1964 yılında istanbul'da doğdu. Mühendislik eğitimi aldı. Şiir yazdı. Yayımlanmış şiir kitapları: "Hiç Ama Birini" (1989), "Öyleyse Ayrılalım"(1995), "Puşt Ahali"(2002), "Öpünce Geçmez"(2003)
Sylvia Plat üzerine düzyazı ve şiir çevirileri "Tanrı'yla Bir Daha Hiç Konuşmayacağım"(2004) adıyla yayımlandı.
bayramdı
orhan veli'yle beraberdik
boğaziçi vapurunda
aşiyana'a gidiyorduk
fikret'in elini öpmeye
bir baktım üzgün koca şair
bir baktım güneşler içinde
dilinden de düşürmedi
''bu memlekette de birgün sabah olursa haluk''
Kedi ve kasımpatı kokuyor bütün sokaklar
Dilinin dönmediği duaları sayıklıyor
Zeyniler Köyünde Çalıkuşu şimdi artık zaman
Yağmur yağıyor durmadan
Ağlıyorum kaşarlanmış bir masumiyet olarak
Bir çılgının
Kedilerin ruhlarımızı okuduğuna inandırmaya çalışan herkesi
Bir elimde tabanca
Bütün dualarım delik deşik.
Başörtülü bir anne olarak bekliyorum ruhumun
Şark hizmetinden dönüşünü
Mahalle kavgalarına karışmadan
Kocaman bir kabakla boğuşuyorum bazen
Doğruyor ve kızartıyorum onu
Günler külkedisi, akşamları kömür yakıyoruz.
Hikâyeme bir hayat yazmak istiyorum
Pek inandırıcı olmayan
Ruhuma ıhlamur yollamak istiyorum yün eldivenler
Hikâyeme bir ölüm yazmak istiyorum
Beni masalların ortasında bırakıp giden ruhuma
Romantik radyo dinleyen o eski arkadaşıma
Son bir kere daha limon ağaçlarından bahsetmek istiyorum
Otobüs duraklarında yağmurlar bekliyor beni
Yağmurla beraberliğimden doğan
Birinci ve yüzbininci hayaletim
Ucu ısırılmış bir simidin acısını durmadan
O kadar çok, o kadar çok hissediyorum.
Fareler yeraltından fırlatılan havai fişeklerdi
Haberler getiriyorlardı, hep kötü haberler
Akşamları günahkâr yazar kasalar kadar
Z raporları kadar uzun şiirlerim
Elinde bir paket çubuk krakerle geçmişim
O eski arkadaşım yıkanmış midesiyle
iskambil kağıtları kusan, zarlar
Maça kızı ve pis yedili sayesinde
Kaç kere ölümle randevulaştı.
Plastik çiçeklerle ziyaretine geldi hayat
Semt pazarından alınma hırkasıyla,
Ayolu, yanisi bol konuşmalarıyla
Her bastığında gıcırdayan tahtalarıyla
Öyle çok sevdim, öyle çok sevdim
Binlerce kapıcı karısından birinin ismiydi sanki kader.
Delirdiğim altyazı şimdi bütün aynalarda
Vazgeçtim sonunda hep tura gelen uğur paramdan.
Hikâyem ucuz, romanım basmakalıp
Pembe kağıtlar aldım
Hayatıma bir ölüm yazacağım
Bir ölüm, pek de inandırıcı olmayan
Yazık hiçbir şair bir çiy tanesi kadar bile sızmadı kâğıda
Kayıp şiirlerim gül resimleridir şimdi.
Yazık bir son mektup bile bırakmadan gitti
Zeyniler Köyünde Çalıkuşu şimdi artık zaman.
razı olmaktan ziyade, bir yere koyvermişliğinde hayatın, boynunu bükmemektir. elemlerden biri sahip çıkacaktır bir öze. nihayetinde varılan yer; kendimizdir.
''gerekmezdir bana ağyar-ı, aşkın gibi yaranım var.
lazım değil derde derman-ı, derdin gibi dermenım var''