oktay ekşi ile aynı malzemeye sahip olmadığından gerçekleşmeyen ve gerçekleşmeyecek eylemdir. neticede istifa etmek bolca onur yeteri miktarda haysiyet ve göz kararı karakter gerektirir.
--spoiler--
diktatörlük, yasama ve yürütme ve hatta yargı kuvvetlerinin tek bir kişinin veya gurubun elinde toplandığı bir rejimdir. diktatörlükler tanımı gereği, demokratik rejimler değildir. bununla birlikte bazı diktatörlükler, kendilerinin demokratik olduğunu iddia ederler ve bunu göstermek için düzmece seçimler ve halkoylamaları düzenlerler. bu seçimlerden ve halkoylamalarından devamlı olarak iktidardaki kişi veya grup galip çıkar. bu tür diktatörlüklere plebisiter diktatörlükler denebilir.
--spoiler--
kaynak: kemal gözler, anayasa hukukuna giriş, bursa ekin kitabevi yayınları, dördüncü baskı, 2004, s.82-110
olası durumdur. zira halk koalisyon hükümetlerinden çok çektiği için tek başına iktidar olacak bir parti arayışına girmiştir ve akp bu arayışa cevap vermiştir. halk akp den canı yansada "en kötü tek parti koalisyondan evladır" diyerek yine oyunu akp ye vermiştir. bu dönemde gerek baykalın gerekse de bahçelinin partilerini tek başına iktidara getirebilecek hamleleri yapamaması bu durumu kuvvetlendirmiştir.
kılıçdaroğlunun genel başkanlığa gelmesi ile birlikte halkta akp den başka yine tek başına iktidar olabilecek biri var algısı yükselmiştir ve giderek yükselmektedir. bu durum 2011 de chp nin tek başına iktidar olasılığını arttırmaktadır.
bunun yanı sıra darbe olması durumunda chp nin iktidar olabileceğini ifade etmek cehalettir yada en azından yakın tarihi bilmemektir. hatırlamak gerekirse 1980 darbesi zamanında kapatılan partilerden biri de chp dir ve darbenin doğurduğu parti ise anaptır daha da önemlisi anap zihniyetidir.
hem bu ülkede başbakanlık yapmış hem de hali hazırda milletvekili olmasına rağmen ülkede olup bitenler hakkında ağzından bir tek kelime çıkmayan şahıstır.
sergilediği duruş itibariyle memleketin hali zerre umurunda olmayan aldığı milletvekili maaşına bakan o parayı yerken gram utanmayan şahıstır. http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/milletvekillerimiz_sd.bilgi?p_donem=23&p_sicil=4145 linki tıklandığında görüleceği üzere son dönem milletvekilliği boyunca bir tane kanun teklifine imza atmayan, bir tane bile sözlü soru önergesi bulunmayan ve nazar boncuğu niyetine sadece çay yaprağı alımına ve destekleme primi ödemelerine ilişkin yazılı soru önergesi olan şahıstır.
2007 genel seçimlerinde kendisine oy veren 41.042 kişinin kendisi hakkında ne düşündüğünü çok ama çook merak ettiğim şahıstır.
yıllardır bizlere türkiyenin en iyi anchormani diye yutturulan ali kırcamehmet ali birand vb sunucularla kıyasladığımızda haberi sunmayan onu anlatan, haberin öncesi hakkında bilgi veren ve bunu yorumlayan ve en önemlisi* haber bantlarında arka fonda aptal aptal müziklere izin vermeyen yolu açık olası şahane insandır.
40 lı 50 li yaşlara geldiklerinde kendilerinden küçüklere...
"evladım biz zamanında çok uğraştık bu siyasetle falan o dönem bizden büyük olanlar bizi bi gaza getirdiler demokrasi demokrasi diye götümüzü yırttık. askerinden gazetecisine bi sürü adama cephe aldık hatta bi ara bizden değilsen ya darbecisin ya statükocusun diye önümüze gelene saydırdık...
sonra bi gün anladık ki bizi gaza getiren büyüklerin demokrasi falan umurunda bile değilmiş onların hepsi zengin oldu köşeyi döndü biz ser sefil kalakaldık"
http://www.ikihayirbirden.com/index.php sitesinde başlayan kampanya
--spoiler--
Demokrasi mi statüko mu denklemine hapsolan siyasetin kilidini açacak olan eşitlik ve özgürlük eksenindeki bir toplumsal mücadele ihtiyacı anayasa tartışmalarında da ortaya çıkmış durumda. AKP'nin güya 12 Eylül ile hesaplaşma adına onun yöntemine, özüne ve ruhuna sadık kalarak yaptığı ve kendi iktidar alanını genişletme çabasının ürünü olan anayasa değişikliğine karşı net bir karşı duruşla birlikte statükocu milliyetçi güçlerden de kendisini ayıran 'başka türlü bir hayır' çizgisinde birleşiyoruz.
Biz 12 Eylül'de 2 Hayır birden diyoruz.
AKP anayasa değişikliği ile kendi tekelci iktidarını kurmak; piyasayı ve cemaatleri sınırlandırılamaz ve yargılanamaz kılmayı amaçlıyor. 12 Eylül faşist anayasası bu değişikle yenileniyor ve kuvvetlendiriliyor. 12 Eylül'ün ve onun ürünlerinden birisi olan AKP'nin anayasası ile hesaplaşmak için referandumda 2 Hayır birden diyeceğiz. 12 Eylül Anayasasına da AKP'nin anayasasına da HAYIR. Demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa istiyoruz. Bunu ancak mücadele edenlerin, kendi elleriyle yazacağını biliyoruz.
--spoiler--
30 yıldır samimiyetsiz sahtekarlar tarafından yönetilen memleketimin insanları tarafından samimiyetsiz bulunan siyasetçidir. eminim gözünüzün içine baka baka yalan söylese süper samimi gelirdi ama beceremiyo işte ne yapsın.
az önce samanyolu tv de canlı yayınlanan programa konuk olabilme cesaretini gösterebilmiş siyasatçidir. cesaret diyorum çünkü malum her fırsatta kendisini eleştiren bir kanala çıkmaktadır. kimseden gizlimiz saklımız yok demekle kalmamış aynı zamanda göstermiştir. darısı herkesin başına
anayasa mahkemesinin anayasa paketi ile ilgili kararını açıkladığı ve ortalığın karıştığı, bir kesimin anayasa mahkemesi yetkisini aştı anayasaya aykırı davrandı dediği, diğer bir kesim ise anayasanın değiştirilemez maddelerine aykırı olan yasa önerileri ile ilgili esasa girmesi anayasa mahkemesinin görevidir dediği bir akşamda neşesinden hiiç bir şey kaybetmeyen oluşumdur. https://galeri.uludagsozluk.com/r/4281/+
...nihal, behlül'le evlenme hazırlıkları yaptığı sırada, behlül ve bihter arasındaki ilişkiyi sezer. en sonunda beşir her şeyi açıklar. nihal ve adnan bey şok geciriler. evlenecekleri gün bihter odasında intihar eder. behlül ise evden kaçar. bir zaman sonra adnan bey ve nihal eski mutlu günlerine geri dönerler; şakire hanım ve süleyman efendi eve geri döner, matmazel de courton da fransa'dan geri çağrılır. ancak beşir, uzun süredir mücadele etmekte olduğu hastalığına yenik düşerek ölmüştür.
yemek yemesini beceremeyen gurmedir. kameranın mikrofonu uzak olduğu için duyulmaz ama ağzından şapır şupur seler gelmesi yüksek ihtimaldir. kaşığı ve çatalı dudaklarına bulaştırdığı için sürekli olarak alt dudak üst dudağı üst dudaksa alt dudağı temizlemekle meşguldür. arada bir bu temizliğe dilin de eşlik ettiği görülür.
farklı sorularla birlikte sorulduğunda daha anlamlı olabilecek sorudur. şöyleki:
- aynı yardımlar dili, dini, ırkı ne olursa olsun yardıma ihtiyacı olan bütün ülkelere yapılmakta mıdır?
- aynı yardımlar dili, dini, ırkı ne olursa olsun yardıma ihtiyacı olan bütün vatandaşlara yapılmakta mıdır?
- aynı yardımlar yardıma ihtiyacı olan bütün müslüman ülkelere (örneğin ırak) yapılmakta mıdır?
haberi yapan habertürk gazetesinin genel yayın yönetmeni fatih altaylı tarafından, haberin yanlış olduğu kabul edilen ve deniz baykaldan özür dilediği olaydır.
--spoiler--
DÜN sabah erken saatlerde aradı Deniz Bey, Deniz Baykal.
Daha doğrusu ben doktorda olduğum için bana ulaşamayınca önce herkesi aramış.
Ben de doktordan çıkar çıkmaz evinden aradım Deniz Baykal'ı.
Sesi keyifliydi.
"Beni aramışsınız Deniz Bey" dedim.
Gülerek, "Evet aradım, tekneye davet edeceğim" dedi.
Ben de güldüm, "Deniz Bey, en iyisi ben başka tekneyle geleyim, yan yana bağlarız. Keyif yaparız" dedim.
"Olur olur" dedi.
Ben de "Vallahi güzel tekne almışsınız. Baktım beğendim" dedim. Sonra konuya girdi.
"Zannediyorum bilinçli olmayan bir yanılgı var. iyi niyetinizden asla şüphe etmem mümkün değil ama kaynaklarınız sizi yanıltmış, tekne falan almadım" dedi.
"Yapmayın Deniz Bey, pek çok yerden doğrulattım. Marinadakiler bile teknenin geçen hafta satıldığını doğruladılar. Hatta beni de alıcı zannettikleri için 'Size başka tekne gösterelim' diyenler oldu. Haberimden çok eminim" dedim.
Deniz Baykal ise ısrarlıydı.
"Böyle bir şey gerçekten yapmadım. 340 bin dolarım yok ki tekne alayım" dedi ve teknenin sahibi rahmetli Nurullah Gezgin'i nereden tanıdığını anlattı.
"1978'de ben Maliye Bakanı'yken Nurullah Gezgin de istanbul Sanayi Odası Başkanı'ydı.CHP'li bir sanayiciydi. Çok saygın biriydi. O günden tanırım rahmetli Nurullah Bey'i. Ama teknesini falan almadım."
Ben de ısrarlıydım.
"Deniz Bey, ben kaynaklarımla bir kez daha konuşayım. Ama yüzde yüz emin olmasam yazmazdım. Tekne şirket üzerine kayıtlı ve işlemler yapılmış. Ama yine de bir daha konuşacağım."
"Konuşacak ne var Fatih Bey, almadım diyorum."
"Deniz Bey, sizin yalan söylediğinizi asla düşünmek istemem ama ben de yalan yazmam."
"Yanıltılmış olabilirsiniz. Biliyorum kötü niyetle yazmayacağınızı."
"Tamam Deniz Bey, ben bir bakayım. Sizi arayayım. Zaten haberde de işlemleri sizin adınıza Mehmet Tulay'ın yaptığını söylüyorum."
"O kişiyi de tanımıyorum."
"Peki Deniz Bey. Bir bakacağım."
"Bu haberinizi lütfen düzeltmenizi istiyorum. Yoksa dava açmak zorunda kalacağım."
"Tamam Deniz Bey, bakacağım. Yanlışımız varsa düzeltiriz elbet."
"Biliyorum düzeltirsiniz. Lütfen Türk basınına örnek davranışı gösterin."
"Merak etmeyin Deniz Bey" dedim kapattım.
Tabii şunu da biliyorum, bu haberden sonra Gezgin Ailesi biraz karışmış. Haberin nereden sızdığını merak edip birbirlerini suçlamışlar.
Deniz Baykal'ın da sabah aileden bazı kişileri aradığını öğrendim.
Deniz Baykal'dan gerçekten özür diliyorum.
Haberim yalan olduğu için değil. Emeklilik keyfinin içine limon sıktığım için. Ama şunu da söyleyeyim. Bence küçük bir tekne almış olmasında hiçbir mahzur yok. Türkiye'de binlercesi bulunan teknelerden biri.
Keşke binip tadını çıkarsaydı. Ayıp değil ki!
--spoiler--
o halde ben neden işten çıkarıldım ve hala işsizim ?
patronum beni ve arkadaşlarımı neden işten çıkarmak zorunda kaldı ?
neden babamın 25 yıldır tıkır tıkır işleyen işyeri borçlarını ödeyemediği için hacizle karşı karşıya ?
neden köyümüzdeki çiftçiler bir yılda emekle yaptıkları üretimi ancak ölü fiyatına satabiliyorlar ?
...gibi soruları beraberinde getiren sözlük tarihine geçecek gariplikteki başlıktır.
hiç hesapta olmayandır. anayasayı da değiştirerek kesin bir zafere imza atmak isteyenlerin bütün planlarını yeniden gözden geçirmelerine neden olmuştur.
tükürüleni yalatandır. yıllarca baykalın ne kadar da kötü biri olduğunu ağzından salyalar akıtarak söyleyenlere şimdilerde yahu bu chpliler kırk yıllık baykala neler ediyolar yazık değil mi adama dedirtendir.
umuttur. yıllardır içinde yaşadığımız ve farkında olduğumuz tehlikenin nihayet son bulacağını düşündürtendir.
gerçektir. abd, ab yahut bilumum cemaat desteğiyle değil halkın isteğiyle buralara gelmiştir.