y kuşağı, z kuşağı, x kuşağı.. Reklamcılar bu şekilde türlü türlü tasniflerle kuşaklar yaratıyor ve tüketime yönelik bir reklam alanı yaratıyor.
"Z kuşağı bu ürüne çok önem verir"
Z kuşağı kim? Kuşak nedir? Ebeveyni üniversite mezunu çocuk ile annesi ev kadını babası düşük maaşla çalışan bir çocuk aynı kuşaktan mı? Kimse bunları sormuyor.
Bu sınıflandırma psikiyatristlerin alanıdır, reklamcıların değil. Tüketime yönelik oluşturulmuş bir ayrımla hakikatin bütününe ulaşmak mümkün değildir, hele sosyoloji bu kadar hızlı değişirken.
Elbette aynı yaş grubundaki insanların ortak birtakım nesneleri ve görüntüleri olmadığını iddia edecek değilim ancak bu düzlem doğum tarihi üzerinden ölçülemez. Çünkü diğer parametreler (statü, gelir düzeyi, yaşadığı yer) çok daha etkili.
sıkı yazarların deştiği konulardan biri. cesare pavese, intiharın geride kalanlara yönelik ağır bir suçlama olduğunu iddia eder. Bana kalırsa intiharın hepimiz arasında bu kadar ilginç ve tüyler ürpertici olmasının sebebi, işlerin ters gittiğini bize fark ettirmesidir.
O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
incecik melankolisiymiş yalnızlığının
intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
caddelerinden ölümler aşkı pera'nın
Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş
tüllere sarılmış mor bir karadağ tabancasıyla
zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekânda
Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın.
26 yaşında hayattan hiçbir beklentisi ve umudu olmadığı zamanlar avare avare dolaşırken izlediği bir y. güney filminin etkisinde kalarak yönetmen olmaya karar vermiş ve en nihayetinde oscar'dan cannes'daki jüri ödülüne kadar sayısız ödülü toparlamış yönetmen.
filmleri genellikle parça parça, farklı hikayeler üzerinden ilerler ancak işlenen tema her hikayede birbiri ile ilksel bir bağa sahip olduğu için mutlaka bir yerlerde buluşur ve size "haaa" dedirtir. babil filmi, insanın bu dünyada kendinden olmayanlarla yaşadığı iletişimsizliği fevkalade güzel anlatır. hollywood'a kaymadan önceki filmlerini (birdman öncesi) ayrı severim.
birkaç tane şaheser niteliğinde filmi olan bir yönetmen.
Evvela rohmer'in tekniğini diğer yönetmenlerden ayıran Fransız yeni dalga akımından olmasıdır. Hatta yanlış hatırlamıyorsam yeni dalga'nın ilk temsilcilerinden. O dönemde fransa'da ünlü bir derginin sinema sayfalarında yazıyor ve sonrasında film çekmeye başlıyor. Fransız yeni dalga'nın diğer yönetmenleri ile ayrılan yanı, rohmer'in filmlerinin bir roman akışında olmasıdır. Film bittiğinde siz çok üst düzey diyalogları olan ve iyi bir felsefi altyapıya oturtulmuş bir mesele hakkında bir şeyler izlediğiniz sezinlersiniz. Eh, biraz akıllıysanız da üzerine düşünüp "ne filmdi ama" dersiniz. Rohmer sinemasına başlamak için, altı ahlak öyküsü idealdir. Maud'da bir gece filmi de Pascal ve matematik üzerine epey yoğun bir filmdir. Hayatın gizli geometrisine dair hissettiklerini derinleştirmek isteyenler için başucu yönetmenlerindendir.