fermat
858 (teknoseksüel)
altıncı nesil yazar 6 takipçi 82.75 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    23 07 2017 ikea rezaleti

    1.
  1. evlilik ve düğün işleri içerisinde olanlar bilir. zaman çok ama çok önemlidir. bununla beraber paranın su gibi akıp gittiği günlerdir. tasarruf ve kontrollü hareket etmenin ne denli önemli olduğu da kolayca anlaşılabilir.

    şimdi gelelim olaya:

    saat 10.35 bayrampaşa ikea'ya giriş.

    rezaletin 1. evresi:

    çok ama çok önceden müstakbel eşimle birlikte beğendiğimiz bir köşe dönme koltuk vardı. bunu almaya karar verdik. pahalı da bir ürün ama küçük salonumuzu dolu göstersin rahat olsun felan istedik bunu seçtik alalım dedik. showroom da görevli bize bir liste verdi. bunlar klasik standart şeyler. ya 50 tl vereceksin birisi sana toplayacak, yahut kendin gidip paşa paşa toparlayacaksın. (şunu belirtmeliyim ki bu tip bir satıcılık ile türkiye gibi bir memlekette bunca yıldır tutunmuş olmalarına hayret etmemek mümkün değil.) şimdi adam eline listeyi veriyor ama listede bir malzeme var, değil ben ve eşim, 2 kişi daha lazım ki raftan onu arabaya koyalım. ağırlığını bir kenara bırakıyorum, raf 4 katlı bina yüksekliğinde ve alacağımız ürün de 3. kat seviyesinde. * şimdi; satacağın ürünleri, böylesi tehlike dolu ortamlara bırakıyorsun, insanlara da o kadar pahalı ürünü almalarına rağmen raftan 50 tl ye indiririz diyorsun. ulan çok sinirlenmeme rağmen ses etmedim. o koltuk takımının iskeleti benim üzerime düşebilirdi, eşimin üzerine düşebilirdi, orada olan herhangi bir başkasının üzerine düşebilirdi. allahtan sadece yere düştü ve bu 3. kattan düşen şeyi satmaya zorladılar. çok ciddi kavgalardan sonra onu almayıp sinirli ilk okul mezunu kod 500 de (problem var) bana yenisini indirdi, ve faturaya 50 tl yazdırdı.

    birincisi ortam hiç güvenli değil, üzerinize 250 kg ağırlığında katı bir cisim düşebilir.

    rezalet devam ediyor 2. evre:

    geldik elimizde tonlarca ağırlığında ürünle kasaya. kasada, yakasına eğitimdeyim yazan çömez bir kız çocuğu. sıranın zaten bize gelmesi 30 dakika. bu 30 dakika boyunca da bankada hesabı kontrol etmeler, banka çağrı merkezini arayıp günlük çekim limitini sormalar felan baya bir zaman bekledik. burada bir sorun yaşamamak adına zaten tüm itinamıza rağmen 3 defa herşeyi kontrol ettik ve sıra bize geldi. çömezimizin ürünleri barkod okuyucudan geçirmesi bir dert, yan çevir doğrult, indir kaldır resmen oyuncak gibi oynadı bizimle. sonunda tüm ürünleri okuttuktan sonra verdim kartı çekmeye çalışıyor pos cihazından hata kodu 52 veriyor. çekmeye çalışıyor hata kodo 26 veriyor. ben de bankacı sayılırım, dedim ki bu cihazda sorun var, başka bir pos getirin. o tıfıl sesini yükselterek bana dediki (en az 10 yaş büyüğüm bu kız çocuğunda) "hayır beyefendı sorun sızın kartınızda hesabınızda para yok bankanızla görüşün ışlemi ıptal eduyorum".

    gerçekten çıldırmamak elde değil. yanımda kayınpeder var babam var, onlarda kart uzatma savaşı veriyorlar birbirlerine. ürünlerle beraber kasanın arkasına geçtik aradım bankayı patladım. çağrı merkezinde karşıma çıkan kişiye demedik laf bırakmadım. hıncımın kurbanı oldu gariban. sorun görünmüyor felan dedi. kapattık tekrardan sıraya girdim aynı tıfılın kasasında. bekledik bir müddet daha ve sıra bize geldi tekrardan barkod okuyucu saçmalıklarını yaşadıktan sonra kartı verdim eline çekemedi haliyle, bu defa müdürünü çağır çok pis olay çıkarıcam burada yoksa dedim. gitti biriyle geldi. adam kavga etmeye gelmiş sorunu çözmeye gelmemiş belli. direk babama diyor ki oğlunuzda terbiye yok mu bu yaşta kızı azarlıyor. ulan sen kimsin ya, beni babama şikayet ediyorsun!!!!!!!!!! terbiyeni takın dedim, zaten çevredeki kendini high society sanan dümbükler felan bakıyorlar ayıplayarak delirmemek elde değil. bu gerzek abi kartı aldı, posa baktı, kıza döndü sinirli bir bakış attı. işlemi yaptık hatalı olduklarını anladıkları halde adam hala bana laf sokmanın derdinde. sakinliğimizi koruyalım toplumda çıkıntılık hoş karşılanmıyor felan gibi laflar ettikten sonra artık daha fazla dayanamdım ve patladım. adamın yakasından tuttum çektim kendime doğru. ulan sen kimsin sümüklü böcek dedim. sonra araya girmeseler ağzına patlatacaktım bir tane araya girdiler elimden aldılar. oradan ayrıldığımızda saat 16.45 ti ve alışverişe katılan herkes yorgunluktan bitmiş vaziyetteydi. alınan da 50 dükkandan 150 parça nişan bohçası değil sadece bir köşe dönme idi...

    sonuç:

    ikea gibi düşük iq lu personelleri çalıştıran, müşterisine 1 gram değer vermeyen bir firmanın böyle bir ülkede hala varlığını sürdürüyor olması sorunsalıdır.

    ikeaya girip de canınızı tehlikeye atmayın.

    modoko, masko, inegöl varken, gidip de benim düştüğüm duruma siz de düşmeyin.

    sözlük yazarlarından kapitalist olup da ikeadan yana tavır alacak varsa mesaj atmasın.

    neden aldın vazgeçseydin diye soranlar bu sorunun cevabını evlenecekleri zaman kendilerine sorsunlar.
    15 ...
  2. bayramda ücret ödenen 15 temmuzda ücretsiz olan

    1.
  3. herkesin de hatırlayacağı gibi, ramazan bayramında akbil basılan, metro marmaray, metrobüslerde 15 temmuz şehitler ve demokrasi gününde ücret alınmaması hadisesidir.

    söz gelimi kuranı kerimden ayetler okuyanların gün geldiğinde insana bayramı zehir etmesi durumudur. ayrıca durum içerisinde bir deli dumrul hikayesi de yer almaktadır.

    bu başlığı açmamak ve bu entry'i girmemek için kendimi çok zor tuttum ve şuan itibarı ile de artık daha fazla dayanamayacağıma karar verdim.

    buyrun olayı anlatayım:

    istanbulda yaşayan kişiler bilir, trafik tam bir zaman kaybı yorgunluk ve stres yüküdür. istanbulda yıllardır yaşıyorum nereden baksan 15 yıl. her zaman okulların kapanması ile birlikte trafik rahatlar insanlar sıcaklardan bunalırken bir de trafik sıkıntısı çekmezlerdi. lakin 2014 yılından beri yani bu 3. sene, istanbulda her sene bir sebeple köprüler (ücreti az olanlar tabi) trafiğe kapatılıyor. ben yeniliğe, ihtimama karşı değilim. eğer bir bakım yapılacaksa bu kesinlikle ve en iyi şekilde yapılmalıdır. ancak yapılmalıdır.

    tarih: 25.06.2017 yer edirnekapı e5 karayolu,

    trafik akıcı şekilde devam ederken, haliçi geçmemle beraber yoğun bir trafiğin içerisinde kaldım. açıkçası ibb trafikten trafik durumunu kontrol etmemiştim. çünkü 1. si yaz aylarında olmamız, 2. si bayramda tatilcilerin şehri terk etmiş olması sebepleri ile kendime de güvenerek yola koyulmuştum. yanımda çeşitli şehirlerden gelme akraba ve arkadaşlarım yer almaktaydı. hedefimiz boğaz kenarına gidip bir çay içmekti.

    trafiğin sıkışması ile birlikte aklıma dank etti, köprüdeki çalışmaya ara verilmemişti, daha sonra başka şeyler de anladım. örneğin ibb cep trafiğe bakınca tek yol avrasya tüneli görünüyordu. ben inat ettim ve köprüye kadar gidip o çalışmamayı yerinde görmek istedim. köprüye varmamız yaklaşık olarak 3 saat sürdü. anlayacağınız deli inadı olan tek ben değildim.

    köprüye geldiktüm köprü üzerinde 3 adet işçi vardı, saat 16.30 civarı idi ve bu gariban kuklalar da köprü üzerine kurdukları tentenin altında telefonla uğraşıp vakit öldürüyorlardı. avrasya tünelinden geçenlerin sayısını artırıp tünelin işletmecilerine çifte bayram yaşatmak isteyenler o köprü trafiğinde saatlerini kaybeden binlerce vatadaşa bayramı zehir etmeyi başarmışlardı. ya parayı bayılıp avrasyadan geçeceksin, yada köprüde yapılmayan çalışma nedeni ile saatlerini ve gününü bırakacaksın. bu da yeni nesil deli dumrul davranış tipidir. rezalettir.

    diğer duruma gelince, şehitlerimiz son derece önemlidir, vatanının varlığının yegane sebebidir. kimsenin türkiye cumhuriyeti için ölene kem laf etmesine müsade etmem. bu konuda tanıyabileceğiniz en şovanist kişilerden birisiyimdir. ancak sorsanız kendinize, dini bayram mı daha önemli yoksa 15 temmuz mu diye? ben hiç tereddüt etmeden dini bayramı tercih ederim. islamcı sağcı, dar görüşlü birisi değilim. cehapeli yada kürt değilim. akape ye mensup değilim. gözümde tüm siyasetçiler aynıdır. bir kişi hariç hiç bir başbakanın vatan severlik duygusunun kendi çıkarlarından öne geçtiğine inanmam. şahsi fikrimdir. ancak bir dini bayram bin yıldan fazla zamandır kutlanmakta iken, ilk kez kutlanacak milli bir bayramı bundan önemli kılmak bence dini duruşla hiç bir şekilde örtüşmemektedir.

    şehadet kelimesi türklere islamla birlikte girmiştir. öncesinde benzer duyguların olduğunda kuşku yok tabi. ancak dini bir ananeden sonuçlanan halkın duygusunu kullanarak oluşturulan milli (bakın ırk anlamında demiyorum millet kelimesi ümmet kelimesinden gelir) bir bayramı dini bayramın önüne koymak bence dini duruşa uygun düşmez. kabul de edebilirsiniz red de.

    tamamen kişisel görüşümdür. ülkemin daha iyi günler yaşayabilmesi dileği ile...
    1 ...
  4. öğretmen atamalarının gecikmesi

    1.
  5. 2005 yılında milli eğitim bakanlığı artık eğitim sisteminin yapılandırmacı eğitim modeline uyarlandığı ve bu minvalde artık sınıfların 20-24 kişi arasında olacağı ve okullarda eleştirel düşünceyi yaygınlaştırılmasının teşvik edileceği yönünde radikal bir değişim başlatmıştır. Ancak hükümetimiz birçok konuda olduğu gibi bu konuda da söylemek ve karar almaktan öteye geçmemiştir. Ülkenin daha ileri standartlara ulaşabilmesi için eğitimin ne denli önemli olduğunu kimse aksini savunarak tartışamaz. Ancak bugün okullarımızda 70 kişiye varan sınıf mevcutları ve yetersiz atamalar yüzünden öğretmen kadrosunun büyük bölümü nr oldukları belli olmayan ve üç kuruş paraya çalışan ücretli öğretmenleri ile her geçen gün düzeltmek ve daha iyi hale gelmek yerine git gide daha fena ve kötü bir hale gelmektedir. Her yerinde aksama her yerinde sorun olan bu sistem en baştan üniversitelerdeki eğitim fakültelerindeki kontenjanları düşünerek yanlışın orada başladığı görülebilir. Senede maksimum 40000 ogretmen alan bir devlet 120.000 öğretmenlik kadrolarını üniversiteye alarak zaten istihdam konusunda elinden gelen en kötü stratejiyi uygulamış oluyor. Her sene artan atama bekleyen öğretmen sayısı ve sinif mevcudu bakanlığın ülkenin başlarına karşı nasıl da çaresiz bir halde olduğunun açık göstergesi gibi. Başka bakanlıklar milyarlarca dolar bütçeyi Fütürsuzca harcarken 2071 hedefi ile yola çıkan iktidar geleceğe yatırım yaparken sacma sapan bütçe politikalarına takılıp eğitimi sadece zenginlerin bir hakkı haline getiren bir düzenin önünü açıyor. Yaşlanan öğretmenler emekli olup da çalışmadan maaş almasın diye emekliliği ertelemenin teşvik edildiği bir ülkenin gelecek nesilleri yetiştirme politikası fakirlikle savaşan Afrika'yı andırıyor. Bütün bunlar bir yana artık açık ve net bir şekilde görülen şey bu sistem neticesinde yetkilikleri azalan yeni nesil sadece sayısal üstünlük haline gelmiş ve utanmayanlarda bundan gurur duyuyor. Ülkenin ihtiyacı olan uzman kaliteli doktorlar ve mühendisler lys den 120.000-130.000 gibi siralamalarla yerleşip okuldan sonra okumuş ve karın tokluğuna çalışan kendi işini yapmaktan aciz insanlar guruhuna katılıp eğitim sisteminin yanlış teşhis koyduğu hasta olarak tedavi ve ameliyatlar geçirerek hayatını ikame ettiremiyor. Ülkemizde bunun birçok örneği malesef ki mevcut. Isteyen araştırabilir. Örneğin ben bir matematik öğretmenliği mezunuyum ve bankacılık yapıyorum. Insanlarin daha mutlu bir hayat yaşamak için verdiği vergiler malesef belki de hiç kullanılmayacak askeri icatlara sonucu belli olmayan yatırımların teşviğine devlet ekranının korumalarına onlara tahsis edilen uçaklara ve halkı uzaktan yakından ilgilendirmeyen bir sürü sacma sapan şeylereharcaniyor.

    Bugün halen hangi branşta kaç ogretmen eksik bunu bakanlık bile bilmiyor. Lise zorunlu hale getiriliyor ancak lise sayısının yetersiz olmasından dolayı öğrencilerin yüzde doksanı mudur.

    Hasılı kelam bu sistem duzelmedikce ülkenin yarınları ve malesef bu bir kısım kendini bilmez densizin ovunup durduğu genç nesil de harap olmaya devam ediyor.

    Rabbim yardımcımız olsun.
    1 ...
  6. açılan başlıkların bokunu çıkarmak

    1.
  7. liseli bir grup tarafından yapılan bilinçli yada bilinçsiz sözlük eylemidir. örneğin birisi başlık açmış "sözlüğe buzdolabından girmek" arkasindan bi başkası başlık açıyor "sözlüğe 3310dan girmek" bu yetmiyor bi başkası başlık aciyor "sözlüğe hesap makinasindan girmek" ve hepsine de yazıyorlar entry giriyorlar. bakın burası çok önemli: uludağ sözlük yazarları olarak parantez içi belirteyim ilk 6 nesil bu durum bizi sıkıyor. siz daha kısa donla gezerken biz burda entry giriyor başlık açıyorduk. efendi olun azıcık.
    1 ...
  8. işsiz ilk gün

    1.
  9. Bugundur.
    Tanim: bir insanin issiz kaldigi ilk gundur.

    Kurtulustur. Ha batti ha cikti diye sirket hesaplarina gelen is sayisina patronlardan ve yoneticilerden daha cok dikkat etmekten, is gelmeyince uzulup is gelince de mutlu olmaktan kurtulmaktir.

    Derttir. Evde bilgisayar yokken sabahtan aksama kadar tv izlemek, kucucuk tv ekranindan entry girmeye calisirken uzgrasip durmak, bi kac aylik kirayi sirketten kopardigin paralarla odeyip yolsuz kalmak derdir.

    Beklemektir. Zamanin cabucak gecmesini ve bian once daha iyi bir ise girmek gununu, parasiz yolsuz ac gunlerin gecmesini, anne-babanin laflarinin bitmesini ogrenmeyenin kalmadigi gunu beklemektir.

    Umuttur. Ulan zaten yaptigim is yoruyordu artik masa basi calisma zamanim geldi, hem surasida kesin olur, hem... Umududur.

    Sanstir. Bi sure tatil yapacak zamani bulmak, kafayi dinleyip kendine zaman ayirmak sansidir.

    Ama herseye ragmen issiz kalmak helede bu ulkede 18 yil okuduktan sonra cok onur kirici bi durumdur. Butun bunlar issizligin ilk gunu dusunmekten basini agritacak fikirlerdir.
    2 ...
  10. yalnız ve mutsuz ülkem

    ?.
  11. Benim yalniz ve guzel ulkem:
    Doguda uzulsek mi uzulmesek mi bilinmez bir deprem bitmez bir dram soguk yikilan otel ihmalkarliklar olen japon doktor...
    Doguda teror bitmek bilmeyen bir kin bitmeyen hain pusular olen gencecik erler vatan ugruna akan gereksiz sacma kan bosa giden hayatlar dramlar gozu yasli anneler...
    Kacirilan vapur ne oldugu bile belli degil kafasi bozulan biride olabilir teroristte 17 vatandas 4 personel acili sancili gergin bekleyis hic birsey yapamamanin dayanilmaz hicligi...
    Futbolda ... Bunuda saymasak olmaz mi? Neden bi galibiyetle tum dertlerimizi bize unutturamadiniz neden ki cok mu sey istedik sizden bir mac ya tum ulkeye bir dayanak bir umut bir gun isigi cok mu geldi hirvatistan size bi defaligina yenilseniz bu dertli ulkemin yuzu bi saat olsada gulse cok mu zordu 5 gunluk heyecani bu halka hediye etmek...
    Ya tribunler...
    Bu ne cirkin bir durumdur ey insanlik? Saatlerce doldurdugu boslugun amacini anlamamis kisilerin sahada yuregini kaybetmis bir kisiye boyle hakaret etmesi ne demek? Ya o seyircilerin sucu neydi emre? Sogukta yagmurun altinda sana destek olmak icin gelen insanlar haketti mi o kufurleri? Ele gune rezil olmadik mi? Taraftarimizi hirvatlar mi alkislayacakti? Siz hirvat misiniz? Top bizde iken islik caliyorsunuzya! Acaba bi defa tezahurat yaptiniz mi rakibi hic islikladiniz mi? Peki hic utandiniz mi?
    Birlik olamak icin bu kadar cok dert yetmez mi? Bizi tek tek yeniyorlar millet hala farkinda degilmisiniz? Neler oluyor bir kafanizi kaldirinda bakin yahu? Kimlere ne firsatlar sunuyoruz! Bizim umudumuzu hayallerimizi elimizden aliyorlar Turkiye 11.11.11 bize kotu geldi... Ama artik biraz farkinda yasayalim. Biraz cekilelim duzelelim...
    0 ...
  12. saat 3 eminönü

    1.
  13. saat: imsak'a az kaldı
    yer: yenikapı sahili
    hava durumu: ılık meltemler
    manzara: ay kendini Marmara denizine gömmeye yakın, yakamozlar, ıssızlık...

    Yarın ki oruca hazırlık son hızla devam ederken, dostum wyzab37 yani kısaca wyzab ve ben Eminönü'den beri muhabbetler eşliğinde sahilden yürüyorduk. At hırsızı kılıklı iki herif uzaktan bize yaklaşarak:

    -1: tüm paranızı verin, yoksa sizin için kötü olur.
    -2: arkadaşım haklı. zorluk çıkartırsanız sizin için hiçde hoş olmayacak.

    saatler öncesi...

    saat: iftara az kaldı.
    yer: sabit değil. üsküdar-eminönü (kadir baba vapuru) -sultan ahmet
    hava durumu: hafif bunaltıcı, sıcak boğaz rüzgarları
    manzara: tüm ihtişamıyla avrupa yakası (sıcaktan ve nemden biraz buğulu)

    iftar için sultan ahmet'e gitmeye karar vermiştik. ramazan geceleri istanbulda bir başkaydı. vapurdan indik ve yavaş yavaş sultan ahmet'e doğru gitmeye başladık. aç olduğumuz için mi yoksa havanın sıcaklığından ötürü mü bilinmez ikimizinde ağzını bıçak açmıyordu. iftariyelik olarak; biraz itilaftan sonra ekmek arası sucuk yemeye karar verdik. namlıda açık havada güzel bir akşamın ilk dakıkaları başlamak üzereydi. sultan ahmet meydanındaki tüm kalabalıklar adeta huşu ile sessizleşmiş ve ezan sesine hasret kulaklar turistleri bile saygıya getirmişti.

    allah-u ekber allah-u ekber...

    ve birden o gürültü yeniden başladı bu kez afiyet olsunlar, allah kabul etsinlerle beraber; tabak çatal sesleri de bir harmoni oluşturuyordu.

    f: allah kabul etsin dostum.
    w: amin cümlemizin inşallah yoldaş.
    f: keşke hergün gelebilsek dostum.
    w: hergün gelsek bu tadı alamayız yoldaş.
    f: haklısın dostum.
    w: sucuklarda on numara değil mi yoldaş.
    f: şimdi ne yersen sana on numara gelir dostum, açlıktan.

    birbirine tebessüm edilip yemekler yenilir. kalkılır wyzab'ın ısmarladığı osmanlı macunu yenilir. biraz dolaşılır ve teravih namazı kılmaya karar verilir.

    w: bir de teravih kılalım istersen yoldaş.
    f: dostum şimdi camii çok kalabalıktır.(aklında yeni aldığı ayakkabının çalınması korkusuyla)
    w: haklısın yoldaş. ama yarın kılarız sakin bir yerde o zaman.
    f: olur dostum.
    w: ne yapalım şimdi yoldaş istersen biraz çay içelim.
    f: tam vaktidir.
    w: benim bildiğim çok müthiş bir yer var buram buram tarih kokuyor.
    f: yine sen. dostum sen istabul gibi bir kitapsin ve ben seni okurken mest oluyorum.
    w: estağfurullah yoldaş, iltifattan öte değil bilgim.

    bizansı imrendiren, osmanlıyı gören bir yerdi çay içtiğimiz yer. eski ve hakikatende dostum wyzab'ın da dediği gibi buram buram tarih kokuyordu. bu esnada bende ona sultan ahmetin o meşhur hikayesini anlattım ve manzara tamamlandı.

    kalkılır zaman geç olmaya başlamıştır.

    w: istersen daha fazla geç olmadan karşıya geçelim.
    f: bence sabahın ilk vapurunu bekleyelim sahuruda burda yapmış oluruz. aslında müzik dinleyeceğimizi bir yer olsa fena olmazdı.
    w: (yüzünde bu soruya hazır cevapla) alkolsüz fasıl var hem güzelde muhabbet ederiz haydi gidelim.
    f: evet izindeyim dostum.
    W: asrı osmani'yi duydun mu sen yoldaş?
    F: sana güveniyorum dostum.

    Güzel Osmanlı müziği eşliğinde harika zamanlar geçirilir. Zaman ilerler sahur için eminönü'ne gelinir birkaç lokma atıştırılır. Ve fermatın isteği üzere güneşin doğuşunu izlemek için saray burnu istikametinde yol alınır. Sigara ve muhabbet böyle devam etmektedir.

    Şuan...

    F: tüm paramızı harcadık. istersen sen hesap numaranı ver ben havale yaparım.(kaygısızca alay etme dürtüsüyle)
    W: hatta şöyle yapalım birinize ben yollayım birinize yoldaş yollasın.
    -1: dalga geçmeyin piçler (tiner çekmekten azıcık heyecanını bile kontrol edemediği anlaşılan bir sesle) bağırsaklarınızı kokoreç yaparım amk.(elindeki bıçağa güvenerek)

    Serserilerde anlamadı ne olduğunu. Küfür karşısında son derece sinirlenmiştim. Bıçağı tutan bileğini kavradım ve tüm gücümle kafamı küfür eden şahsın burnuna indirdim. ilk saniyelerde duvara kafa atmışçasına sarsıldım. Ancak -1'in bir çöp poşeti gibi yere yığıldığını görünce toparlandım. Tam bu esnada dostum wyzab bana doğru savrulan yumruğu tuttu ve güç gerektiren bir hareketle -2'yi devirdi kemerini çıkartıp kamçılamaya başladı.

    W: verin ulan paraları.
    -2: abi yapmayın çok zor durumda olmasak yaparmıydık.
    F: arkadaşımı dinlesen iyi olur. Zorluk çıkartırsanız sizin için hiç de iyi olmaz(karşısındaki kişiyi empati yapmaya zorlayarak)
    -1: değişik bir ses tonuyla sizin ciğerinizi kedilere vereceğim amın feryatları.

    Fermat yine sinirlerine hakim olamaz. Adamın kafasına olanca gücüyle bir tekme atar. wyzab ceplerindeki tüm paralarını alır.

    F: bunlara iyi bir ders vermek lazım denize dökelim it oğlu itleri.
    W: süper buldun yoldaş. Bunları ancak boğazın suyu temizler.

    Önce -2'yi bir hamlede denize atan dostum wyzab, daha sonra -1 ile dalga geçmek için.

    W: yoldaş tut bacaklarından sallayalım puştu azıcık.
    F: (alaycı bir kahkaha ile) sevdim bunu dostum.

    3'e kadar sayıp kendinden geçmek üzere olan serseriyi boğaza atarlar. Hiç istiflerini bozmadan güneşin doğduğu yere doğru yürürler.

    Bu sırada fermat'ın kulağında

    i'm a poor lonesome cowboy...

    Diye bir şarkı çalmaktaydı ancak onun sapa sağlam bir dostu vardı yalnız değildi...
    *
    şarkı için:

    1 ...
  14. vapurdan martılara ayakkabı atmak

    1.
  15. ayakkabı suya düşer atma evladım simitle kafalarını nişan al.
    1 ...
  16. racon sözler

    1.
  17. söylendiği zaman insanda bir saygı oluşturan sözlerdir.

    ölmek için dokuz canım olsaydı, sekizini gülüşüne birinide gidişine verirdim...
    3 ...
  18. yazar bu entrysinde coşmak istiyor

    ?.
  19. uludağ sözlükçülerinin en güvendiği entryleridir. bu entryler genelde coşamaz. çünkü yazarlar genelde kendilerini ilgilendirecek kadar subjectiftir. ve kendi bakış açılarına göre coşmaktadır. aslında bir yazarın tüm entryleri o yazara göre coşmuştur. vesselam.
    3 ...
  20. final sınavına geç kalmak

    1.
  21. 2008 yılının güz dönümünde hayatımda bir defa başıma gelimiş bir olaydır. Matematik bölümünde okuyanlar bilir. 1. sınıfın 1. döneminde Calculus ! diye bir ders vardır ve bölümün baba derslerinden biri olarak görülür**. neyse finalden önceki akşam evde arkadaşlarla muhabbet ediyoruz*
    -hacı geçen adamın birine bizim arkadaş bi şaka yapmış, telefonunun saatini bir saat geri almışlar elemana çaktırmadan.

    +hadi la ee ne olmuş

    -eleman sınava geç kalmış dersten kalmış, kavga etmişler felan adam yıkılmış.

    *amuğa goyyum yapılır mı la böle şakha, zikertirim adamı ben varya.

    +hacı gözünüzü seveyim sakın bana böyle yapmayın yarın ki sınavdan kalırsam bi daha ki döneme ders alamam. yaz okuluna laırım babam belama okur.

    -yok la dengisiz miyiz?

    +kanka gerildim lan ben şimdi kalkıyımda ders çalışayım. en iyisi.

    *hacum bende saaa bi cay goyyumda gıymet nehal verilir gör.

    +eyvallah kanka.

    sınav 9.00'dadır. alarm 7.45'e kurulur. sabah alarmla uyanılır. hazırlanılır. evden çıkılır. kafada plan yapılır. plan şöyledir:

    1. sultanbeyli merkezde kahvaltı.

    2. 14ks'de* yer bulunur.***
    3. sınav yerine geçilir.

    tam bu esnada telefon çalmaya başlar:

    -kanka nerelrdesin olum sınav başlayacak birazdan hadi çabuk gel.

    +saçmalama lan daha 1 saat var dalga mı geçiyon adam mı seçiyon.

    -olum mallaşma hadi çabuk gel sınav başlamak üzere.

    arkadan asistanın sesi duyulur. "telefonunu kapat evladım."

    o an alta sıçılır. cepteki para kontrol edilir. taksiye verilecek kadar para yoktur. bir koşu başlar. 14 ks ye binilir. otobüs kaza geçirir. okula kadar koşulur. sonuçta sınava 1 saat 15 dk geç kalınır. hoca mırın kırın ederek soru kağıdını verir.

    soru kağıdına bakmadan aklımdaki teoremleri ve ıpatları yazıp çıktım. bana bu organize şakayı yapan arkadaşlardan 15 dk önce çıktım. arkama bakmadan kahvaltı yapmaya indim. herkes kaldığımı düşünüyordu. ama bana şakayı yapan arkadaşlar kaldı ben cb ile dersi verdim.

    ama o gün yaşadığım şeyleri asla unutmam. çünkü koşmalarım ve zamana karşı çaresiz kalışım. bir daha bu türden bir duruma düşmemek için unutmam gerekyor.

    edit: yeditepe üniversitesinde bütünleme sınav yoktur.
    5 ...
  22. sözlükteki fikirtepeliler

    ?.
  23. uludağ sözlük yazarlarından ikameti fikirtepede olanlardır.
    (bkz: fikirtepe çocuğuz lan biz)
    3 ...
  24. kendi entrysini eksi oylayan yazar

    1.
  25. eğer kendi entrylerimizi oylama şansımız olsaydı:

    -seri eksi oylayan yazar açtığı başlıktaki herkesi eksilerken elinden kaçırıp hassiktir fıkrasındaki adamın son sözleri gibi kendi kendine küfür edecek yazardır.

    (bkz: hassiktir fıkrası)
    6 ...
  26. sözlükte bir abazan var tokatlıyor şamarlıyor

    ?.
  27. sol framedeki tokatlanan şamarlanan organların kişilerin sesi soluğu olmuş başlıktır. yeter arkadaşım çok tokatlama belin üşüyecek.

    edit: abazanı buldum sizide eksiledi mi?*
    7 ...
  28. f harfini görünce titreyen kemalist

    1.
  29. kanal istanbulda kullanılan yanlış sözcükler

    ?.
  30. projenin halka anlatılırken başbakan ve basının ısrarla tekrarladığı mantık hataları ve yanlış kullanımlı kelimelerdir.
    (bkz: 60 milyon yıllık) (bkz: 60 milyon kişilik)
    (bkz: 45-50 metre alana yayılmak) (bkz: metre alan olmaz alan yayılmaz kaplar)
    (bkz: 3. köprünün bağlantılarına yapılmak) (bkz: diğer köprülerle bağlantılı değil mi yani)
    (bkz: gibi hatalar)
    4 ...
  31. istanbul boğazını özlemek

    1.
  32. çılgın projelerle unutulmaya yüz tutacak ve 2023 yılında vuku bulacak olayı uuserlerin altını dolduracağı konudur.
    4 ...
  33. moderasyon uyurken

    ?.
  34. sözlüğün moderasyonunda görevli kişilerin uyku saatleridir. bu süre içinde yazarlar istedikleri gibi dayvranırlar. ama sonunda cezalarını çekeceklerdir.
    edit: sakın denemeyin uyumuyorlar.
    3 ...
  35. uludağ sözlükte diye başlayan başlık açmak

    1.
  36. sözlük yazarlarının başlık açarken uludağ sözlük kelimesini kullanma zorunluluğu hissetmesi durumundan ibarettir.
    (bkz: istisnalar kaideyi bozmaz)
    3 ...
  37. brehlemek

    1.
  38. vereceği tepkileri kısaltmadan veren kişidir. bu tepkiler şaşırma, üzülme, sevinme, ...vs. şekillerde vukuu bulurken tepkilerinde vurgu-tonlaması değişir brehler değişmez.
    3 ...
  39. sürekli estağfurullah diyen kişi

    1.
  40. çevresindeki olayları hep bir günah-sevap, helal-haram olarak değerlendirip çoğunu yanlış bulan kişidir.
    yer yer brehler.
    (bkz: brehlemek)
    3 ...
  41. ayar veren yazarın karması

    ?.
  42. ona buna ayar verdiği için karmasında bir gerileme olması muhtemel yazardır.
    6 ...
  43. eczaneden kondom alan kişiye halkın bakışı

    1.
  44. altta kalmayıp bende bir büyük boy kondom alabilirmiyim denilmesiyle sonuçlanan olaydır.
    3 ...
  45. üniversitede son gün

    8.
  46. ortalama 17-18 yıl okuyup 0 değerine ulaştığın andır.
    5 ...
  47. toplumun üniversiteliye bakışı

    ?.
  48. türkiye'de toplumun üniversitede öğrenci olan kesime bakış açısıdır. şehirden şehire değişiklik gösterir. kişiden kişiye değişiklik gösterir.
    4 ...
  49. gündüz tayfasının oy vermemesi

    ?.
  50. matematik bölümünde okumak

    1.
  51. üniversite sınavında alınan puana göre memleket dahilinde veya yurt dışında matematik bölümü programlarından birisine kayıt olmak ve sonrasındaki 4 yıl boyunca bu bölümde ders almak ders çalışmak vs gibi aktiviteler içinde bulunmak.
    (bkz: yapanlar var yok değil)
    edit:yokmuş galiba
    4 ...
  52. wyzab37

    1.
  53. 8. nesil yazardır hoş gelmiş. entrylerinde coşarak boşalması dileğiyle.*

    edit:sürekli neden çaylak olduğunu anlayamadığım yazardır.
    3 ...
  54. alper aydemir

    ?.
  55. Seviye dergisi dersanesinde sosyal bilgiler öğretmenliği yapan hayat dolu kaslı mı kaslı dövmeside var dedirten * öğretmendir.
    (bkz: Göbeğide yok hee)
    3 ...
  56. ingilterenin anayasasının olmaması

    1.
  57. “Özgür hiç kimse kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”

    Yıl: 1215
    Yer: Salisbury Katedrali

    (bkz: Magna Carta)

    evet başlıkta beliren ifade doğrudur. adamlarda yazılı herhangi bir anayasa yok.

    ancak, dünya üzerinde anayasa ile hukukun üstünlüğünü koruma altına almış tüm ülkelerden daha hukuki *.

    dünya üzerinde anayasa ile güçler ayrılığı ilkesini koruma altına almış tüm ülkelerden daha bağımsız ve işlevsel kurumlara sahip.

    anayasa ile yapılmak istenen tüm amaçları anayasasız daha iyi yapabilen bir ülke.

    ingilterede ki buna birleşik krallık demeyi tercih ederim, ingiliz vatandaşı olan * kişilerin hemen hepsi kamu görevlileri başta, kendilerine belirtilen iş tanımı, hukuki çizgi, yetki alanı gibi çok önemli şeylere harfiyen riayet eder. bunu bir türk yaptımı, adama moda mod kafa der, suçlarlar. sonrada gelişmişlikten bahis açılınca gelişmemiş ülkeyiz diye nida atarlar.

    bu konu çok uzun bir konu, aklımda sürüsüne örnek var, ancak belli bir süre bekleyip öyle devam ettireceğim entryi.
    1 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük