Ülkede adalete saygımı sağlayan tek kurumun içerdeki mahkumlar olduğunu farketmemle kafamda oluşturduğum fantastik ceza yöntemi. Şöyle ki;
Önerim intihara teşvik.Suç kapsamı baştan belli ve kapsam değiştirilemez olacak tıpkı anayasanın ilk 3 maddesi gibi. Her türlü tecavüz,taciz,pedofili suçu işleyen bu kapsama alınacak.
Mahkuma toplum tarafında istenmediği açıklanıyor. Eğer yaşarsa vergilerimizle bizlere yük olmaya devam edeceği izah ediliyor. Ailesi varsa onlar için yüz karası olduğu aile fertlerinden alınan videolar ile kendisine izletiliyor. Zarar verdiği ailenin fertlerinin de mahkuma hitaben yaptığı videolar izletiliyor.Bu süreç 1 haftaya yayılıyor.
1 hafta sonunda kendisine devlet olarak son bir tercih şansı verileceği açıklanıyor.
Mahkum farklı bir bölmeye alınıyor. Önüne 2 ye ayrılan bir koridor çıkıyor. Bir odada tek kişilik hücresine gidiyor. çok az ışık var ve başka bir şey yok.Tamamen izole.
Diğeri ise güzel ve aydınlık bir odaya geçiyor. Şayet intiharı seçerse en sevdiği yemek /içecek odaya bırakılacak .Tek yapması gereken odada bulunan küçük şişedeki sıvıyı içmek. Katiyen acı çekmeden uyku halinde yaşamını vereceği kendisine açıklanıyor. Tüm mal varlığı devlet tarafından nakite çevirilerek zarar verdiği insanların kararı doğrultusunda kullanılacağı yazılı olarak bildiriliyor.
Diğer odayı seçerse bu hücrede 6 ay boyunca kimse ile görüşmeden kalacağı ve süre bitiminde son kez tercih etmesi isteneceği bilgisi veriliyor.
CHP 'nin Eskişehir'den 3.sıra milletvekili adayı imiş.Yazılanlara göre uzun zamandır Yılmaz Büyükerşen'in de avukatlarından birisiymiş.
Facebook'ta bir konuşmasını dinledim. Mantıklı ve düzgün konuşuyordu.Sesinin bazı yerlerde titremesi bana samimiyet göstergesi olarak geldi. Amatörlükte olabilir tabi ki.Konuşmasında geziye vurgu yaptı ve siyasete kızının geleceği için girdiğini söyledi. Risk almak için iyi bir sebep. Seçilirse meclis yaş ortalamasını aşağı çekecek gibi gözüküyor. Oturup rahatça konuşabileceğiniz birisine benziyor.
Bu şehirle ile ilgili garip bir underrated durum var. içinden çıkan bir sürü düzgün insan var ama nedense pek dışarı açılmazlar. Dolayısı ile de pek bahisleri geçmez.
Siyasette konuşurken tükürükler saçan, dinlemeden duvar gibi karşı tarafın üstüne yıkılmaya çalışan , kravat takınca adam oldum sanan tiplerden baymış olan benim gibi bünyelere iyi gelecektir diye düşünüyorum. Siyasete adımını yeni atan birisi için iyi bir sıralama gibi geldi ama Eskişehir 3 tane çıkarması zor duruyor.
Umarım kızını mutlu bir gelecek bekliyordur ve biz de nasipleniriz biraz.
Bu yaşa geldim hala yangının kontrol altına alınması muhabbetimi anlayamadım .Tam olarak ne olunca itfaiye buna karar veriyor acaba. Hayır, ortamda amatör ateş bükücü falan mı var,söndüremiyor ama sözünü dinletebiliyor ancak.
Maalesef hayatını kaybetmiş büyük müzisyen ve güzel insan. Kendisini kısa bir süreliğine tanıma şansım olmuştu ve tevazu kelimesinin anlamını öğrenmiştim sayesinde. Aramızdan da büyük bir tevazu ile sessiz sedasız ayrılıp gitmiş.http://www.yeniturku.org/eftal-kucuk
Mimari olarak WinCE 6 ile çok benzemekle beraber kendileri multicore desteği vermektedir. Bu demektirki eğer performans isteyen bir uygulamanız varsa winCE 7 ile gelen bu destek işinizi görebilir. Ek olarak geliştirilmiş Silverlight desteği de ön plana çıkmaktadır.
"know, o prince, that between the years when the oceans drank atlantis and
the gleaming cities, and the rise of the sons of aryas, there was
an age undreamed of, when shining kingdoms lay spread across the world
like blue mantles beneath the stars - nemedia, ophir, brythunia, hyperborea,
zamora with its dark-haired women and towers of spider-haunted mystery,
zingara with its chivalry, koth that bordered the pastoral lands of shem,
stygia with its shadow-guarded tombs, hyrkania whose riders wore steel and silk and gold.
but the proudest kingdom of the world was aquilonia, reigning supreme in the dreaming west.
hither came conan the cimmerian, black-haired, sullen-eyed, sword in hand,
a thief, a reaver, a slayer, with gigantic melancholies and gigantic mirth,
to tread the jeweled thrones of the earth under his sandled feet."
- the nemedian chronicles
Türkçe'ye çevrilmişi ise
"Şunu bilin ki prensim, kabaran okyanusların Atlantis'i ve Onun görkemli kentlerini yutmasından sonra dünyada o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı. Aryas'ın oğullarının doğduğu bu çağda, dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar, gökteki yıldızların mavi parıltıları kadar dağınık fakat belirgindi. işte bu sıralarda Kimmeryalı Conan geldi. Çelik bilekli elinden kılıcını hiç bırakmayan bu karasaçlı, şahin gözlü yiğit tüm imparatorlukları sandallı ayağının altında çiğnemek istiyordu."