itiraf ediyorum mirc modayken lezbiyen kanalıne girip diğer lezbiyenleri tavlamak için kadın gibi davrandım. böyle birbirlerine ruj markası filan sorarlardı, hiç birini bilemezdim, sütyenle ilgili bişi sormuştu bir keresinde biri de -balen olabilir?-, kopça cevabını vermemle birlikte banı yiyip o sinirle #hellas kanalına girip genele "fuck you, all of them fuck you" yazıp ordan da atılmıştım.
şimdi lezbiyen kanalını örnek verme sebebim, o kanalda silme erkek doluydu, kim kimin kadın oldugunu bilemezdi, daima bir şüphe ve paranoya söz konusuydu. maalesef zall'ın berbat, rezil, vurdumduymaz politikaları yüzünden burası da kimin kim oldugunu bilemedigi, herkesin birbirini feyk sandıgı bir yere dönmüş. dün iki tane başlık açtım, hemen cingöz recai'nin biri başlığıma gidip trol bu oyuna gelmeyin anlamında ecnebice bişiler yazmış.
ulan nerden biliyorsun? ama biliyor ki, burda herkesin üçer hesabı var, moderasyona -ağam, paşam, abim, ablam, ev arkadaşım- diye diye yutturuyorlar. o da haklı. biraz provakatif entry yazdıgın an hemen etiketi yapıştırıyorlar.
eger moderasyon adamsa, su sözlükte kaç kişi reel olarak yazar açıklar. aynı bilgisayardan giren kaç kişi var açıklar. ama yok, istatistikler kalabalık gözükecek diye korkudan bir bok açıklayamazlar.
şimdi iki gündür ekşi sözlük yazarları ile ilgili birşeylşer yazıyorum, inanıyorum, onların birisini şikayet etsinler, anında entrymi "polemik yok" amaçlı silerler. ama kendileri ekşi'de kendileri hakkında bir entry şikayet etsinler, kimse s.kine bile sallamaz.
şimdi anlıyor musunuz fark ne? daha nasıl anlatayım? kafanıza nasıl sokayım. standart ne demek anlıyor musunuz?
balen ne demek lan? alttaki destek mi telli melli olan?
hayır bir de kadın lezbiyenim iddiasında, senin işin ne orda, dogru yolu mu göstereceksin anlamadım ki?
yine kıçlarına eleştiri kaçan bir kısım sözlük yazarının ortalığı velveleye verdiği, demokrasinin -d- sinin bile ağzına yakışmadığı, zamanında gelişmeler bölümünden tebaasına -lafı götünüzden anlıyorsunuz, ne biçim adamlarsınız- diye feryad figan edebilecek tiynette olan guru'nun da taraf oldugu polemik.
ama sürü hep böyle yapıyor. kalleşçe saldırıyor, nihat genc'e de yaptılar da, o açık açık "ben ibne değilim sinsice saldırmam" dedi. bakalım perihan magden'in tavrı ne olacak? merakla bekliyoruz...
ne merakla bekleyecem lan, merak filan etmiyorum da, yine tiksintiyle izliyorum olanları, birbirlerinin yazılarına güzellemeler, böyle bir korumacı tavır, hele orda ametist diye biri var ki -özel bir yazıyı hakediyor kesinlikle, bir ara ilgilenecegim kendisiyle- ortalamanın laiği, cumhuriyet mitingi kızı, askılı elbise giymeyi siyasal tavır zanneden zekası ile perihan magden'e laf filan hazırlamış.
okuyun, milletin yetersizliğini, içerik olarak gitgide zayıplayıp fikirtepe kahvesine dönen eksi'nin yazarlarının son çırpınışlarını ibretle okuyun.
uludag ne güzel lan, hiç öyle şeyler olmuyor, çünkü millette eksi'de yazılanları yazacak birikim bile yok. tek bildikleri hz muhammed kutsal, kürtler ölsün. ahahahah. size de yazık.
misafir terliğinden igrenen tüm turk kızlarının ortak sorunu.
efendim sokaklarda kopek kusmugu gibi çöp olmasına ragmen, allahı var evlerimiz çok temizdir. sokakları bok götürse bile, en kötü gecekondu mahallesine girin bir eve, yere bal döküp yalayın. bal bulamazsanız bir kilo şekeri beş litre suyla kaynatın onu dökün onu yalayın ne bilim ben şimdi burda bunu be?
neyse evler temiz oldugu için ayakkabıyla girilmez, büyük tabudur türkler için ayakkabı ile içeri girmek, daha aşılamamıştır. o yuzden bir yere misafirliğe gittiğinizde ağza terliği hemen dayar ev sahibesi, ulan mantarlı mıdır, pis midir, temiz midir, bilinmez bu ve reddedilir genelde. lam lam lam çorapla takılır misafirler.
gündüz misafirliği genelde kız kıza (böyle inceden bir lesbo hava var gibi sanki di mi), kadın kadına (müjde ar filan düşünün siz) oldugu için siz maahalleden eve geldiginizde bu misaifr kızlar sizden ve/veya beyaz çoraplarından cekinip ayaklarını büzerler.
ulan taş gibi kız, kapıdan bakıp hoşgeldiniz diyorsun, ayakları büzerek yere bakıp "hoşbulduk" diyor. fellini filmi gibi...
eksi sözlüğün recep bülbülses'i. uzun uzun kasar, vasat zekanın bile iki cümlede anlatacagı yazıları on sayfaya yayar. özelden mükemmel yazar ama, özellikle kadın kokusu almışsa.
fakat istedigi kıvama bir türlü getiremez kendini. kendi yazar, üç tane dişi müridi vardır onlar okur şakşaklarlar.
artık her entrysinde nerdeyse bangır bangır "bir ilişkiye ihtiyacım var, çabalarım bu yönde" diye feryad eden bu güzide sözlük yazarına bir kız bulup, iğdiş edilmiş harem ağası tadındaki sosyal tespitlerinden, sonu bir türlü sanal sekse bağlamayan msn sohbetlerinden bunalan yazar kampanyası.
yalvarırım bulun birini, allah adı verdim bak. (ahahah nerde verdim aslında vermemiştim, üzerinizde manevi baskı kurmak istedim aslında)
şerefsizim bir açıklarsam yer yerinden oynar, bu kzıların nick altları anında çöl gibi kupkuru kalır, o zaman görürüm tabii ben onları, facebook'ta resim yerine soru işareti koyarken (bu pokerde çıkıyor da ahı ahı), kız olduklarını belirten entry girmenin kendilerine prim yaptırdıgını zannederken.
ancak o nasıl kafadır ki, bir kuyumcu terazisi hassaslığında kafayla temas eden baklava kutusunu anında tartmıstır? şerbeti sızmıstır aslında aradan, iki parmaklayaydın?
boş ama güzel bir bakınız oldugu için dolduracagım ben bunu.
genelde herkesin yaptığı, bir ortama yaranma sinsiliğidir bu. "bakın ben de sizdenim" kabullenme isteğinin dile getiriliş biçimidir biraz da. genelde iş yerindeki güzel bir hatunla iletişim kurulurken yapılır.
- siz bordroları müdüre imzalatıyorsunuz değil mi ayşe hanım?
- yoooo
- ay ne güzel yeaaaa, bizim eski iş yerinde illa imza isterlerdi. analarını sikeyim hepsinin.
- çüş be.
- evet abarttım galiba. öğle yemegi?
- mesgulum.
- senin de amına koyım.
genelde yağmurlu havalarda gördüğümüz mendil çeşidi. (uludag gibi andaval bir yerde bile formata uyma çabamı kesinlikle takdir ediyorum)
şimdi arabalar parketmesin diye kaldırımlara kakılan demirlerin üzerlerini düşünün, genelde burda hafif bir boşluk bırakılır. üretici firma niye böyle bir manyaklık yapar bilmiyorum ama, bizim temiz milletimiz de mendillerini atacak çöp bulamadığı zaman yere atmamak adına bu boşluklara doldurur. yağmurlu havalarda böyle o mendiller bir büzüşür, o alanda bir izmaritle filan içiçe geçer, bir garip olur ortam kaldırımdaki demirlerin üstünde ve kağıt mendil ve izmarit ve tek yürüdügün sokakta yankılanan ayak seslerin.
- zaten toplumların sosyo dinamiklerinde vardır bu nuri bey, sonucta tarihten gelen bir gerçeklik hakkında konusuyoruz. boston university'de bu konu hakkında yazılmış elli tane tez var.
- (ama ben bu konu hakkında tek klime bile bilmiyorum ki lan?) öyle ama, evde tencere kaynamıyor karrrdeşim -şak şak şak şak şak-
- ne alakası var nuri bey?
- (biliyorum ulan yok alakası ama ne diyeyim bilmedigim konu hakkında), bu milletin örf ve adetlerini ezemeyizzzzz -şak şak şak şak şak-
bu nuri bey eziklerinden o kadar çok var ki piyasada. ad hominem diye sikindirik bir isim de bulmuşlar buna ekşide. ulan bildigin şark kurnazlığı işte, konuyu başka yerlere çekme, paçayı kurtarma operasyonu, siksiz bebeler ya ad hominem diyor, ya politikali korrekt.
ne tiksinç bir kitleymiş be. nuri bey'den betersiniz lan.
okan bayülgen'i muhalif tanrı zanneden bebelerden en kral çıkan benzetme de bunlar oluyor işte.