bir iki gün önce şahit olduğum, iddaa bayinin önündeki profile yaslanmış adamların arasına sevgilisini sokup, elindeki kağıda aldığı notları aktararak, ondan kupondaki kolonları doldurmasını isteyen, bunu da gayet normal bi'şey yapıyormuş gibi rahat bir tavırla yapan erkektir. ayıptır, ohadır.
şu sıralar yapılan %9,2'lik elektrik zammı, %18,72'lik doğalgaz zammı, üç haftada üç defa yapılan benzin zammı, motorin ve gaz yağı zamlarından sonra aklıma akın akın gelmeye başlayan fikirlerdir.
-başbakanın yüzüne para atmak, *
-hesap cüzdanını rulo yapıp başbakana takdim etmek,
-fatura makbuzunu gösterip, "parayı hesabına yatırdık başbakan" diye bağırmak.
mendeburun tekidir. üstelik daha kim olduğu bile belli değildir.
"gizli aşk böyle bir şey olsa gerek" diye düşündürür insana; ve bir özne ancak bu kadar gizli olabilir.
şüphesiz en çok yapılanı eski sevgiliyi aramaktır. ben henüz yapmadım. ama bir gün arayıp "seni sarhoşken aradım ama aramayı ayıkken düşündüm" demek istiyorum. inanmazsa alsın kanıtı da burada.
bir diğeri ise 14 kişilik bir arkadaş grubu olarak içip içip yedişerden halı saha maçına çıkmaktır. **
insanı çileden çıkaran, bezdiren, aranızda oluşabilecek her şeye mani olan sevgili adayıdır.
bir ortamda tanışıp birbirinizin esprilerine güler, gülerken bakışmaya başlar, ardından bir etkileşim içine girip sonraki günler koyu bir muhabbetin içinde bulursunuz kendinizi. ancak zamanla tanıdıkça uzaklaşır, şansınıza söversiniz.
en duygusal anınızda, birlikte dans edilesi fransızca bir müzik açarsınız "yabancı sevmiyorum ben, anlamadığım şarkıyı niye dinleyeyim ki" der.
elinizdeki kitap bitmiştir ve onun etkisiyle hakkında konuşacak birini ararken o aklınıza gelir. "tavsiye edeyim hem de muhabbet açmış olurum" dersiniz. anlatırsınız kitabı, "bence okumalısın tavsiye ederim" dersiniz, "hmm bilmem ki canım kaç sayfa oo" der.
belki izlemeyi seviyordur bir de o koldan saldırayım diye düşünür, "hafta sonu sinemaya tiyatroya falan mı gitsek ne dersin" dersiniz, "tiyatroyu annem çok sever istersen onla gidin ahahaha" der
hiçbir yerden bir bağlantı atamazsınız arkadaşa, bir türlü çekip alamazsınız; o güzel gözler, gülüşler neden ona verilmiştir anlayamazsınız. haliyle başlamadan biter.
dün gece içinde bulunduğum minibüste bu hareketi yaparak beni şaşkınlığa uğratmış minibüs şoförüdür. olay aynen şöyle cereyan etmiştir;
caddenin sağ ve solunda arabalar park etmiş, her an aralarından bir çocuk fütursuzca önümüze fırlayabilecek olduğu halde yokuş aşağı kaptırmış, son sürat gidiyorduk. yolun sonunda kırmızı ışığın yandığını gören pek çakal, üç kağıtçı şoförümüz yavaşladı ve tam ışığın önünde durdu. bu sırada karşımızdaki yoldan, kendisine yeşil yanan araçlar haklı olarak geçmekte. pek çakal, üç kağıtçı şoförümüz ise bu sırada hafif hafif, götüm götüm yola girmeye başladı; minibüsün tamamı, gerisinde kalmamız gereken çizginin dışına çıktığında ise amansızca gaza basarak tüm agresifliği ile yola devam etti.
sonuç olarak; ilk gördüğünde durmuş olsa bile sevgili kahramanımız, yine kırmızı ışıkta geçmeyi başardı.