sözlükte troll olduğunu iddia eden ergenlerin yarısından fazlası aynen böyledir. kız kardeşli başlıklar açmak, ülke değerlerini hiçe saymak ya da toplumsal olayları en ucuz şekilde tiye almaktan başka marifeti olmayan mikro beyinler bu hakaretlerden fazlasını da hak ediyor.
gerizekalı iğrenç erkek modelidir ve o kadar fazladır ki bunlar. Bu tarz başlıkları framede ne zaman görsem sinirleniyorum. afedersiniz ama sike sike bakire kız bırakmadınız. daha ne bakiresi arıyorsunuz. bir de yattıktan sonra bırakıyorsunuz. çok büyük iş yaptınız biraz da başkalarına sarkayım biraz da başkalarını kullanayım şanım alsın yürüsün diyorsunuz. gerizekalılar! ciddi anlamda tiksinmemek elde değil. her şeyi oyuncak yaptığınız gibi sevgiyi de oyuncak ediyorsunuz. onu geçtim insanlarla oynuyorsunuz. harbiden nefret ediyorum bu insanlardan. ya sev ya siktir git aq.
hastalıklı derecede kıskanmak ve kıskanılmak sevgi gösterisi değil, karakter eksikliğidir.
sahiplenmek karşındakini önemsemektir, onun tüm hayatını gasp etmek değil.
size şiddet uygulanırsa aşkınızdan ölseniz de ayrılın. (hala nasıl aşkınızdan ölüyorsunuz bilmiyorum ama yargılamıyorum da; sadece ayrılın.) kadın olmanızdan ileri gelen fiziki dezavantajlarınızı kullanarak size eziyet eden erkeğin elinde yaralanmaktansa aşkınızdan ölün.
gözyaşlarınıza sığınmayın ve doğuştan güçsüz taraf olmayın. biliyorum bir adım geride durmak, alttan almak doğanızda var sanıyorsunuz ama bu kollektif bilinçaltı. bunu yenin.
sakin ve uzlaştırıcı olmak pasif olmak ve susmak değildir.
karşınızdakini yıldıracak kadar da çok konuşmayın. ölçülü olun. kısa vadede laf kalabalığına getirerek bir meselede kendinizi haklı çıkarsanız bile, uzun vadede meselelerin çözülmesine faydası olmayacak.
cinselliğinizden ve kendinizden utanmayın. regl olmayı "hastalık" sayıp birbirinizle ped alışverişi yaptığınızda kimseye göstermemek için elinizdeki pedi nerenize sokacağınızı şaşırmayın. aynı şey giydiğiniz kıyafetler için de geçerli. sözlü veya bakışla taciz ediliyorsanız gözlerinizi kaçırmayın veya giyinişiniz yüzünden kendinizi suçlamayın. karşınızdakinin gözlerinin içine kınayarak bakın ve tacizlerine pabuç bırakmayın.
dokunarak taciz edilirseniz muhakkak şikayetçi olun. yine başınızı önüne eğip utanan taraf siz olmayın. unutmayın karşınızdaki şerefsizi siz şikayet etmez ve haddini bildirmezseniz ertesi gün bir başka kadına dokunacak.
sırf erkeklerle ilişkilerinizde sorun çıkmasın diye ondan daha eksik olmanız gerektiğini düşünmeyin. mesleğinizde ondan daha fazla yükselmek, ondan daha birikimli olmak, ondan daha akıllı olmak, maddi açıdan ondan daha rahat yaşamak sizin ona karşı mahcubiyetiniz olmasın. onun kompleks yapacağı kaygısı gütmeyin. eğer bunları sorun ediyorsa hem size hem kendisine saygı duymuyor demektir zaten.
kendinizi koruyacak kadar mantıklı ve güçlü olun. çünkü azınlıksınız. bu yüzyılda dahi ezilensiniz. her ezilene olduğu gibi başınızın çaresine bakmak zorundasınız çoğu kez. başkası sizin için işleri halledivermez. önyargılar bombardımanına uğruyorsunuz. siz kuyruk sallıyorsunuz, saçınız uzun aklınız kısa, erkek kardeşlerinizin erkekliğinin göstergesi olan cinsellik sizin alnınıza sürülmüş bir leke olarak görülüyor ve yaşamanıza izin verilmiyor. onun için eğitiminize önem verin, okuyun, kendinizi geliştirin, iş sahibi olun. ailenize ve eşinize muhtaç olmayın. çalışın ve gelirinize sahip çıkın. maaş kartınız kocanızın elinde olmasın. (tahmin edebileceğinizden çok daha fazla kadının başına gelen bir şey. kocası maaş kartına el koyuyor ve ona harçlık veriyor!!)
mümkünse ev işi yapmanın veya size kendi soyadını dikte etmemenin iktidarıyla bir alakası olmadığını tanıdığınız erkeklere anlatıp sevaba girin.
dikkatli olun ama her an birisi sizi iğfal edecekmişçesine de davranmayın. cinsiyetinizi belli etmekten utanmayın. bir sözlükte yazarken bile cinsiyetinizi belli etmeyecek şekilde yazmaya çabalamayın. her "kadın" lafını duyan erkeğin üzerinize çullanacağını sanmayın. olur da çullanırlarsa da başınızın çaresine bakmayı bilin. çekinmeyin.
hayatınızın amacı evlenmek ve çocuklar doğurmak olmasın, lütfen. bu kararları en doğru zamanda, en doğru kişiyle vermeniz gerek. geçici bir hevesle değil. evliliğin anlamının bir kadın için çok daha ağır sonuçları olduğunu unutmayın. sırf toplumun doğruları bunlar diye evliliği icra edilmesi muhakkak olan bir görev olarak görmeyin.
Su götürmez bir gerçektir ki liseliler anlamaz. Aile ekonomisine vurulan büyük bir darbe olup, Ev telefonunu arayan eş dost akrabanın "kimle konuşuyor bu saatte bunlar aq" deyişine sebebiyet vererek, internet bağlantısı sağlar 146..
lise sondaydık, bir gün ders notlarını fotokopi çektirmek için beraber kırtasiyeye gittik. ben notları adama verip 2 kopya olucak diyip ona baktım manalı manalı sonra kırtasiyeci ona dönüp senin ne vardı kızım diye sordu, o da biz beraberiz dedi. işte bir kızla ilk ve son kez beraber oluşumun kısa hikayesidir bu. tşk.
itiraf etmeliyim ki bilim çevrelerinde, özellikle de tasavvuf araştırmacıları arasında pek de kabul görmeyen bu iddialar hakkında 'doğruluk payı olabilir' doğrultusunda bir kanaat hakim olmaya başladı. bu, kimi çevreleri tereddütsüz bir şekilde rahatsız ederken kimi çevreleri de 'bilimin objektif olma' niteliğinin arkasına sığınıp iddialar hakkında vicdan sahibi bir araştırmacı imajına bürünmelerini sağladı.
öncelikle şunu teslim etmeliyiz ki, mikail bayram oldukça çalışkan bir araştırmacıdır. bir tarih araştırmacısının sahip olması gereken özelliklerin kendisinde de bulunduğuna şüphe yok. fakat özellikle mevlana hakkındaki iddiaları dolayısıyla kendisine soruşturma açılması onu 'haklıyken haksız duruma düşme' pozisyonuna itmiş gibi bir yanılgının nedeni oldu.
şüphesiz, mevlana'nın hem ülkemiz hem de dünya çapında 'en tanınmış düşünür' olması; sevgiye, aşka, allah'a, peygamber'e, dine, ahlaka vs... dair söylediği sözler; yazdığı ölümsüz eserler onun hakkındaki bu garip iddiaları zihnimizde nasıl bir yere oturtacağımız konusunda bize zor anlar yaşatıyor. fakat öyle sanıyorum ki hem iddiaların bilimsellikten uzak olması hem de mevlana ve şems'in yaşamına dair diğer bilgilerimiz bu kafa karışıklığı mevzuunda bizi aydınlatabilir.
iddiaların bilimsellikten uzak olması aslında konunun uzman araştırmacılar tarafından irdelenmesi gereken bir sorun. belki bu konuda 'dışardan' bir göz olarak ne diyeceğimiz bizi daha çok ilgilendiriyor. bu itibarla benim şahsi kanaatim, mikail bayram'ın en büyük handikapı iddiaları 'kurgusal' bir zemine oturtmasıdır. dolayısıyla 'zihni simülasyonlar'ın sebep olduğu bu tuhaf iddialar bilim çevrelerinden istenilen ilgiyi görmüyor. bu ilgisizlik 'sükut ikrardan gelir' spotunun bir anda aklımızda yanıvermesiyle "ulan yoksa..." tepkilerine neden oluyor.
oysa, bir kaç tarihi veri ile yanılgılarımızın önüne geçebiliriz;
birbiriyle örgülü ve ilişkili olan bu iddialardan yalnızca 'eşcinsellik' mevzuuna değineceğim.
1- mevlana'nın evli ve çocuklarının olması:
uzun süren yolculukların ardından mevlana 1222 yılında karaman'a geldi ve üç yıl sonra şerefeddin lala'nın kızı gevher hatun ile evlendi. sultan veled ve alaeddin çelebi bu evlilikten doğan çocukları. yıllar sonra gevher hatun'u kaybeden mevlana bir çocuklu dul olan kerra hatun ile ikinci evliliğini yaptı. bu evlilikten de muzaffereddin ve emir alim çelebi adlı iki oğlu ve melike hatun adlı bir kızı oldu. tüm menakıb kitaplarında; nefahatü l üns'de ve daha birçoklarında özenle belirtilen bu bilgiler mevlana'nın 'taş gibi bir erkek' olduğunu hatta birle yetinmeyip 'iki kez' evlendiğini açıkça ortaya koyuyor.
2- şems'in evlenme isteği:
şems-i tebrizi'nin, mevlana ile tanıştıktan sonra sadece ve sadece onunla beraber vakit geçirdiği doğrudur. onların beraberce bir odaya kapanıp ne yaptıkları konusunu zaten mesnevi'yi, divan-ı kebir'i gördüğümüz zaman anlıyoruz. tasavvufun birbirinden farklı eğitim metodlarından birisi de şeyh-mürid ilişkisinin 'son derece özel' olmasıdır. öyle ki, şems ile mevlana bir aradayken yanlarına yalnızca ve yalnızca sultan veled 'bazen' girebiliyordu. bunu, çeşitli eserlerinde farklı vesilelerle zikretmesinden anlıyoruz. ancak dikkatimizi çeken husus şems'in ortadan kayboluşu ile ilgili.
şems ile mevlana'nın gözlerden ırak bu kadar çok vakit geçirmesi mevlana'yı sevenler arasında çeşitli dedikodulara neden oluyordu. tıpkı yanıtlamaya çalıştığımız iddialar gibi iddialar ortalıkta dolaşıyordu. öyle ki, şems'e karşı müthiş bir muhalefet oluşmuş ve bu karşı çıkışın başını da mevlana'nın oğlu alaaddin çelebi çekmişti.
mevlana hakkında bir çok menakıbtan daha doğru bilgiler verdiği tespit edilen feridun b. ahmed-i sipehsalar'ın çalışmaları gösteriyor ki, şems-mevlana buluşmasından bir müddet sonra şems-i tebrizi, mevlana'nın yetiştirdiği kimya adında bir kız ile evlenmek istemiştir. hem eflaki'nin menakıbında hem şems'in sözlerinden derlenen makalat'ta hem de çağdaş araştırmacı fürüzanfer'in tespitlerinde de aynı yönde bilgilerin mevcut olması bu konuda şüpheye yer bırakmayacak nitelikte bizleri tatmin ediyor.
işte şems'in ortadan kayboluşu da bu kuvvetli tarihi veri ile ilgili. çünkü şems'in evlenmek istediği kimya hatun'un bir başka sevdalısı daha var: mevlana'nın oğlu alaaddin çelebi.
nefahatü l üns'ün bize verdiği bilgiye göre şems'i dışarıya çağırıp arkadaşlarıyla beraber öldüren alaaddin çelebi'dir. fakat bu bilgi hakkında şüpheler var. yine de yaygın kanaat şems'in 'öldürüldüğü' yönündedir. hatta şems'i alaaddin çelebi'nin öldürdüğü iddiasına kanıt arayanlar, alaaddin çelebi öldüğünde mevlana'nın onun cenazesine katılmamış olmasını delil getirirler. öyle ya da böyle şems'i alaaddin çelebi'nin öldürdüğü kesin değildir.
3- şems öldükten sonra mevlana'nın onu aramak için şam'a gitmesi:
aklımıza takılan bir diğer soru da madem şems'i mevlana öldürdü, o halde neden bir de onu aramak için bir yılını geçirdi, şam'a gitti, şems'i her yerde arayıp durdu? mikail bayram'ın fiberoptik iddialarının suyuna giden çoğu komplo insanı hemen şu yanıtı verebilir: 'şüpheleri gidermek için...'
ben de o zaman küfürbaz bir insan olmadığım halde buna ancak ybsg derim.
mevlana ile şems arasındaki 'tuhaf birlikteliğe' hiç dokunmuyorum. zira anlaşılmayacak bir tarafı yok. bu konuda her hangi bir kuşu duymak tarihte bu türden bir birliktelikle dost olan bir çok şahıs için aynı kuşkuları duymamızı gerektirecektir.
***
doğrusu bana göre, bu kadar tarihi veriyi mükemmel bir şekilde çarpıtıp unutturmaya çalışan mikail bayram, uzun soluklu ve zor bir işe girişmiştir. eğer böyle giderse daha çok 'umursanmayacak'tır.
Yıllar boyunca sefil bir şekilde yaşayıp, hiçbir işte tutunamayan, aynı zamanda sisteme karşı başı dik bir şekilde yaşamaktan, ranttan, ileri(!) demokrasiden bunalıp, cebimiz para görsün deyip akp il ve ilçe teşkilatlarına üye olmakla başlayan süreçtir.
Eskiden 6 saatte gittiğim yollar şimdi 2 saat, ücretsiz sağlık hizmetim de var hem de hastanede sıra beklemeden.. Çok şükür turan da yolda büyük islam devleti geliyor Allah'ın izniyle. Tşkler Cumhurbaşkanım tşkler yeni Türkiye
Malum YGS sonrası bir çok kişinin aklına gelen kilit sorudur. Ne yapıcaz, ne yazıcağına, muallaktadır. Şahsım adına konuşacak olursam bitirilmesi en kolay olan aöf bölümü uluslararası ilişkilerdir.
