din tüccarından, hırsızdan, halkın gözünün içine baka baka yalan söyleyenden kahraman yaratıyorsun da; namusunu korumak isteyen, rezil birini eşek cennetine yollayan, elleri öpülesi bir kadından niye yaratmayasın?
13 haziran itibariyle dilenciye sadaka verirsem, mazluma el uzatırsam, kullanmadığım eşyaları dağıtmak yerine çöpe atmazsam bana da uludağ sözlük yazarı demesinler.
bundan sonra vereceğim tek cevap: git sana tayyip erdoğan versin.
seçim sistemi çok sayıda oy'un meclis dışında kalmasına neden oluyor. dokunulmazlıkların kaldırılması ve seçim sistemiyle ilgili hiçbir hükümet bir çalışma içinde olmadı bugüne değin. olacağını da sanmıyorum çünkü hiçbirinin işine gelmez...
ve bu seçimde de (yine) sevgili aziz nesin'i andık...
3 binin üzerinde kitap okuduğunu bildiğimiz mehmet barlas yerine, onun karşısında defalarca ezilmiş bir kişiyi konuk eden program.
okumak boş zaman işi değildir, bir yaşam biçimidir; kişiliğin bir yansımasıdır. kişi neleri okuduğundan, okuduğunu nasıl tahlil ettiği ve özetlediğine kadar aslında kendisiyle ilgili bilgi verir.
iyi bildiğim bir şey var ki; şiir, kitap ya da dergi veya gazete okuma alışkanlığı birilerinin zoruyla edinilmiyor. okumayan ve çocuklarına okuması yönünde tavsiyede de bulunmamış bir aileye mensup kişi ilkokuldan itibaren fazlaca okuyan biri haline gelebiliyor; örnekleri mevcut...
programda sosyal medyadan konu açılmışken; gözlemlediğim acı bir durum var; araştırdığım, kafa yorduğum, okuduğum ve iyi bildiğim bir konuya dair, paylaşmak adına, herkes öğrensin diye bir yazı yazıyorum ve inanılmaz çirkin tepkilerle karşılaşabiliyorum. yazdıklarıma cevap veren kişinin bilgisizliğini açıkça algılamama rağmen ne yazık ki ikna etme ve doğru bilgiyi aktarma noktasında sorun yaşıyorum. sık sık saygısızlığa maruz kalıyorum. artık herkes yazar, herkes bilirkişi. bu bağlamda internet faydalı mıdır, yoksa kitap okuma alışkanlığını ve gerçek bilgiyi baltalayan bir şey midir henüz karar verebilmiş değilim. gençlik artık msn ve facebook gençliği!..
kendi adıma diyebilirim ki; internet dev bir kütüphane. ama kullanabilene.
türkiye'nin en ilginç şöhretlerinden biri. "hatasız seri üretim" cümleleriyle ilgi uyandırıyor. "bu memlekette işini doğru düzgün yapan yok" söylemine aykırı bir adam. güveniyorum.
şeyhleri tarafından yönetilmeleri, kendi iradeleriyle hiçbir şey yapmamaları neticesinde, beyinlerinin dumura uğramasıdır.
- bir yolculuğa çıkacakları vakit mutlaka şeyhlerinden izin alırlar.
- kendi başlarına neyi okuyacaklarına karar veremezler, şeyhten onay almayan kitaplar eve dahi sokulmaz.
- tarikat şeyhi kadın müritlerini cariyeleri olarak kabul eder, içlerinden dilediğiyle ilişkiye girebilir. buna diğerlerinin yorumu, "çıplak vaziyette yatakta bir kadınla görsen dahi, vardır bir hikmeti diyeceksin" şeklinde olur.
- tarikat şeyhlerinin yaptığı hiçbir şey (adam öldürseler dahi) sorgulanmaz. onlar müritlere göre bir nevi "allah" yerine geçer.
- tarikat şeyhleri bir istekte bulunduğu zaman her ne yapılmaktaysa bırakılır, şeyhin isteği anında yerine getirilir.
- tarikat mensupları beyinlerini kullanmaz, şeyhleri neyi uygun görürse onu yapar.
- şeyh evlen derse evlenir, boşan derse boşanır.
- tarikat şeyhi geçmişi, geleceği ve bugünü görür onlara göre. şeyh müritlerine gün içinde defalarca ve hatta yüzlerce kez bakar, kontrol eder, dolayısıyla müridin yaptığı her şeyden haberdar olduğunu ileri sürer. aksi bir durumda da "allah böyle istedi, kaderi değiştiremeyiz" diyen şeyhe biat edilir.
- tarikat şeyhleri müride göre her şeyi gören, gözetendir. şeyhler çok bilir, az konuşur müride göre. ulu kişilerdir yani. çok bilgedirler.
- tarikat ehli bir kişiye şeyhi eğer tayyip erdoğan bu memleket için en uygun kişidir dediyse, mutlaka oy tayyip'e verilecektir. aman haa aksini yaparsa, şeyh mutlaka haberdar olur. her şeyi görür ya hani, o bakımdan. dolayısıyla şeyhin dediği olur.
var bunlardan çevremde. emin olun hepinizin çevresinde var, çoğu söylemiyor kimseye. ortam rezalet yani anlayacağınız.
cemaat topluluktur; tarikat şeyhleri de toplulukları yönetir (tıpkı koyun misali). bu bağlamda bu iki kavramı ısrarla birbirinden ayrı değerlendirmeye çalışarak çok kültürlü olduğunu filan ifade etmeye çalışan bilgisiz yazarlardır.
konu fethullah gülen ise eğer, "fethullah gülen tarikatı" ve "nur tarikatı" ile ilgili de bilgilenmelerini tavsiye ederim.
cemaat önderi ile tarikat şeyhi arasında sanki uçurumlar varmış da; sanki çok farklı haltlar karıştırıyorlarmış gibi.
nur tarikatı ya da nur cemaati; uşşaki tarikatı ya da uşşaki cemaati... vb. gibi.
bilgisi olmadığı konularda ahkam kesen; yanlışı inatla savunan ve kendi durumlarını idrak edemeyen yazar.
zaman zaman gözlemlemekteyiz bunu.
en açık örneğini fethullah gülen ile ilgili başlıklarda gördük. tarikat şeyhi olduğu ortaya çıktıktan sonra arabistan'a bir daha giremediği gerçeğine şiddetle karşı çıkanlar olduğu gibi; "arabistan'ın yarısı şeyhtir" diyenler de olmuştur. rezil olmalarına rağmen ısrarla bilgisizce ettikleri sözlerin ardına düşmüşlerdir.
arabistan'da tarikat şeyhi yoktur. olması mümkün değildir. bu, başlarının vurulmasına sebeptir.
bir diğer örneğini de internet filtresi ile ilgili konularda görmekteyiz. filtreyi savunanların konuya vakıf olmadıkları açıkça gözlemlenmektedir.