Terry gilliam yapımı muhteşem bir yapıt. Filmin ana esin kaynagı, George Orwell'ın "1984" adlı eseri. Kitabı okumuş biri için film daha bi anlam kazanıyor tabii. ingiliz filmi olduğundan, içinde bolca absürdlük ve kara mizah barındırıyor. Kuralcı devlet memurları, hantal bürokrasi ve herkesi kontrol altında tutma sevdalısı diktatör bir rejim, tüm bu çılgınlığın ortasında da delirme noktasına gelmiş kahramanımız var. Zaten onun dışındaki herkes çoktan deli olmuş gibi. Filmin türü fantastik bilim kurgu ama içerdiği ögeler gerçek dünyamıza çok da uzak değil. Keyifli ve kaliteli bir yapım, izlenmeli.
"ecce homo" ; "işte (bakın) insan"dövülmüş, bağlanmış ve dikenlerle taçlandırılmış isa'yı öfkeli ve nefretli kalabalığa sunan Pontius Pilatus tarafından isa'yı kastederek söylenmiş vurgulu cümle. Bu çarmıha gerilmeden kısa süre önce yaşanmıştır.
Bu nedenle, Ecce Homo, isa'yı dikenlerle taçlandırılmış bir şekilde gösteren her türlü sanat eserine de verilen tanım olmuştur.
Bu olayı konu alan birçok tablo yapılmıştır ve ecce homo sanatsal anlamda çok tanınmış bir konu olagelmiştir. Bunların ünlülerinin arasında Correggio ve Rembrandt'ın anı resmeden tabloları da vardır.
Niye olayı chp akp - sağ sol vs diye addettiğinize mana verememekle birlikte, genelden daha özele indirgersek eger, kim olursa olsun "yazarın da dediği gibi ; Terbiyesizliktir" derim.
Niye olayı chp akp - sağ sol vs diye addettiğinize mana verememekle birlikte, genelden daha özele indirgersek eger, kim olursa olsun "yazarın da dediği gibi ; Terbiyesizliktir" derim.
umudumu kesmem ben. verirse lütfundandır vermezse sınavımdır derim. inanç, herşeyi ayakta tutar. dünyevi hevasatları anlamak için bile ikrar gerekir. insanoğlu umudunu keserken, yeni bir umuda yer açmaktır aslında niyeti. başarırsa ayaktadır, başaramazsa ajitasyon..
Bilirim bunu.. aslında cevrenizde binlerce insan vardır, ama aradıgınız huzurun ne yuzlerde ne o kalplerde olmadıgını anlarsınız. roman değildir sadece kitap dediğin ki karakterlere olan bağlılık diyesiniz.. diyar diyar gezdirmesidir zevki. gitmek istersiniz bir - iki derken gitmek de çözüm olmaz. kitapla gelen huzuru hiçbirşeye değişemeyeceğinizi, bir kitapla dünyayı dolaşabileceğinizi anlarsınız. toplu tasıma araclarında etrafına bakıp zaman öldüren insanları düşünüp, acırsınız diliniz tatlılaşır kitap ile, kalbiniz yumusar, başınız edeble öne eğilir.. ki bu durum dolu başak misalidir.. iştee aslında biz kitap okuyan kadınlar ne yalnız oldugu için kitap okur ne de kitap okudugu için yalnız kalır. aslında tüm olay, huzuru birkez buldugunda, başka hiçbirşeye duyulmayan ihtiyaçtır siz buna yalnızlık deyin, biz cok kitap okuyan kadınlar ise iqra'ya tevekkül diyelim.
ilk oynadığımda paramı 5e katlayıp sonra o paraya dokunamadan çaldırmama vesile olan oyundur. zaten kullanmayacak olmamın hiçbir önemi kalmaması da cabası.
Hayatı bir nebze bilen, onu da telefon ve internetten dogru-yanlıs ne oldugunu bilmeden "ögrenenler" varken bu olay biraz komplike. Acı ama gercek. Hadi oldu diyelim; kitaba da dokunmayacakları için avare bi nesil cıkar bence.
Hareketlerin ve ideolojilerin dengesini veremeyen ailelerin eseridir onlar. "ilişmeyin ergendir geçer" mantığıyla hareket edersek aynı malın daha ne serilerini görürüz.
sürekli kendini değiştirmeyi seven biriyim ama bi saçımı kısaltmayı göze alamıyorum yeminle. bazen diyorum Amelie gibi kestir, sonra ayıyorum tabi yemiyor ;D .