dün öğretim üyesi bir arkadaşla konuşup geyik yapıyorduk.
o kadar çok derse giriyoruz ki yorgunluktan acaba bir tahtımız olsa da öğrenciler bizi o tahtta sınıfa götürüp
getirseler diye geyik yaparken birden bir tekerlekli sandalyemiz olsun yeter dedim.
sonra oradan benim fikri çağrışım stephen hawking'e falan zıpladı.
sonra da kahkahayla ettiğimiz bu geyiğin içine resmen edildi. sonra da o bizim gibi bu kadar derse giriyor mu ki diyerek bu muhabbeti kapattık bitti.
bazen insanlar karşımda konuşurken en güzelini ve en yakışıklısını bile düşünün yani o kadar beter, birazdan yüzünde maymun stereopine özgü özellikler yakalıyorum. sonra o konuşurken bu maymun resmen yaa diyorum içimden. konuşma sırasında bu gerçek bir maymun olsa nasıl bir maymun olurmuş, maymuna ne kadar yakın diye düşüncelerim alt yazı yaparken birden zınk edip normal hale dönmeye çabalıyorum. hüyyypt hşşşt! tamam yeter dünyadayız ve biz homo sapieniz, evet tamam her şey normal diye gerçeğe dönmeye çabaladığım çok oluyor. hele karşımdakinin kulakları kepçe, dudakları yayvan, göz altları çok torbalı falansa off amanın hiç dünyaya dönemiyorum. darwin'in 'insanın türeyişi' kitabını okuduktan sonra oldu bu. valla ben suçlu değilim. off çok kötü yani! düşünün bazen aynaya bile bakamıyorum!
bi de şeye takılıyorum hani kulak kepçesinin katlanan en dış kenarında dışarıya doğru hafif bir bombe vardır ya ona. şimdi kesin eliniz o bombeyi bulmaya çalışacak! bakıyorum o bombe o insanda ne kadar var diye. darwin de ona çok takılmış sayfalarca hakkında yazmış da durmuş. valla ben napim.
Dünyada ve yurtta doping uygulamayan sporcu kalmadığına göre artık doping kontrolü yapmaya da gerek yok.
Dünyada doping yurtta doping! nasılsa hepsi dopingli aynı kulvarda aynı koşulda atlarını koşturabilirler artık. Dopinglinin dopingliyle sınavı. No problem. doping yapmayan bir iki kişi çıkarsa da onları diskalifiye etsinler bu sefer. Zaten doğal diskalifiyeler bu halde.
hiç süslü olmadığım halde o sözlükte nerdeyse kusacak çok bilgim ve dilimin içeri sokamayacak kadar çok vloggera da eleştirilerim var. o nedenle girip de asabımı bozmak istemiyorum.
yaş otuzyedi; yolun yarısından birkaç daha ileri kerte
dünyayı kurtaramayacağımı anladığım yerdeyim
tırsıyorum artık lan harbiden ölümden
geride bıraktığım bir sürü sevenim var bir o kadar da belki sevmeyenim...
zorluk dediklerime ise gülüp geçiyorum
evlilik konusunda ise henüz bir fikrim oturmadı
oturacağını da zannetmiyorum
akıl ve ruh sağlığı tek kriterimdi oysa
neyse kalsın istemiyorum
evlenip duran arkadaşlarım var aynı zamanda boşanan
ne çok para istiyorum ne de muhannete muhtaç olmak...
bari güzel öleyim be kardeş yüzümdeki kaz ayakları bile saygıda dursun
saygılar...