Kitap arkası:
Bu romanın her satırından kan sızıyor... Kitaba adını veren, planlı ve kanlı katil Cerrah gerilimi her an ayakta tutuyor.
Dr. Catherine Cordell Savannah'da seri cinayetler işleyen bir katilin vahşi saldırısına uğramıştır. Saldırgandan onu silahla vurarak kurtulmayı başarmıştır. Şimdi Boston'dadır. Ancak başka bir katil bu kentte de gerilim yaratmaktadır. Kadınların rahimlerini kesip alan ve korkunç işkencelere tabi tutan adama Cerrah adı verilmektedir. Catherine Cordell birdenbire bu katilin de hedefi haline gelecektir.
Çok satanlar listesinin müdavimlerinden Tess Gerritsen'in insan bedenini ve ruhunu en ince ayrıntısına kadar tarif ettiği tıbbî gerilim romanlarından beşincisi olan "Cerrah", inandırıcı kahramanları, sürükleyici diyalogları ve sürekli tırmanan gerilim duygusuyla bu türü sevenlerin hayran olacağı tarzda bir roman. Doğan Kitap'ın yılın gerilim romanı olmasını beklediği "Cerrah"da Gerritsen tıpkı kahramanının neşterini kullandığı gibi kalemini ustaca oynatıyor.
edgar allan poe'nun kısa hikayesi The Tell-Tale Heart'tan esinlenilerek filmi çevrilen; kalp nakli yapılan bir adamın kalbini aldığı kişinin katillerini aramaya başlamasını konu alan 2009 yapımı bir Michael Cuesta filmi
piyasada genel olarak kullanılan %4'lük olanı, aktif madde olarak 40 mg eritromisin içeren sivilce ilacı. aynı zamanda bir bucuk aylık kullanım sonucu sivilce lekesinin giderilmesinde en ufak bir katkısının olmadığı gözlemlenen sivilce ilacı.
liseye yeni başlayan 3 gence okulun başbelasının dadanması sonucu parayla badigart tutmalarını anlatan sıradan bir amerikan gençlik güldürüsü. Badigart rolünde Owen Wilson oynamaktadır.*
filmi izlemeden önce yaptığım kısa önizlemelerden birinde Philadelphia Deneyi konuşmasının geçtiğini görmemden mütevellit izlemeye başladığım, zombi olayına farklı ve/veya bilimsel bir bakış açısı getirmeye çalışmış 2007 yapımı film.
aynı zamanda Donnie Darko'nun da yönetmeni olan Richard Kelly'nin acilen yakalanıp, olduğu yerde dövülmesi gerektiği gibi bir psikolojik travma yaşatan 2 saat 24 dakikalık facia.
filmin kurgusu(!)'nu kısaca özetlemek gerekirse; hani televizyonun karşısında amaçsızca zapping yaparsınız ya, bir bakarsınız bir dizi oynuyor, sonra kanal değiştirirsiniz bir müzik klibi, daha sonra haber, çizgi film vs. işte bunların hepsini içinde barındıran ve bunların hiçbirinden de bir anlam çıkartamayan bir kurgu.bu senaryoyu senarist(Richard Kelly) kusmuş resmen.
boşa geçirecek 145 dakikam var ve heba etmek istiyorum bu vakti diyorsanız bile izlemeyin denilecek filmimsi.
yönetmenliğini Ilmar Raag'ın yaptığı, lise öğrencileri arasındaki çekişmeyi anlatan gerçek olaylardan yola çıkılarak çekilmiş bir Estonya filmi.
--spoiler--
genellikle amerikada gördüğümüz yada duyduğumuz lisede katliam haberlerinin katliamı yapan kişi gözünden filme aktarılmış şekli.
film öyle güzel işlenmiş ki filmin sonunda katliamı yapan çocuğa "helal olsun be" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
--spoiler--
piyasada bulunan onlarca saçma aksiyon filmine rağmen, aksiyon öğelerini barındırmadan gayet akıcı bir şekilde ve doğal bir bir dille anlatılmış leziz ve izlenmeye değer bir filmdir kısaca.
güney korelilerin saving private ryanı.
g.kore ve k.kore arasında başlayan savaşa zorla alınan iki kardeşin savaş sırasında başlarından geçenler ve özellikle abinin kardeşini sağ salim eve gönderebilmek adına yaptığı fedakarlıklarını anlatan 2,5 saatlik oldukça leziz bir savaş filmi.
er ryan'daki gibi savaş sahnelerindeki gerçekliği oldukça iyi yansıtmasının yanısıra duygu temasının oldukça başarılı bir şekilde işlendiğini belirtmek gerekir.
Başrollerini Billy Bob Thornton (Mr. Woodcock) , Seann William Scott (John Farley) , Susan Sarandon (Beverly Farley)'nin paylaştığı bir amerikan komedi filmi.
---
konu*:
Forest Meadow Ortaokulu Öğrencileri için beden eğitimi dersleri, oyun zamanı değil, sert mi sert Bay Woodcock'ın aşağılanmalarına katlanma egzersizidir.
O sınıfın öğrencilerinden biri olan yazar John Farley ise utanç dolu okul günlerini geride bırakmış, ünlü ve özgüven sahibi biri olmuştur. Tatilini annesinin yanında geçirmek isteyen Farley, yıllar önceki kabusuna geri dönecektir. Çünkü annesinin yeni sevgilisi Bay Woodcock'un ta kendisidir.
Paniğe kapılan Farley, son bir çare olarak eski okul arkadaşı Jay Nedderman'ı yardıma çağırır. Bunun sonucunda, Farley, insanın geçmişinden kaçmasının ne kadar zor olduğunu geç de olsa keşfetmiş olur.
---
Yeri gelmişken öncelikle beyazperde.com'un yanlışını düzelteyim. farley annesinin yanına tatilini geçirmeye değil kasabalarına özgü olan "corn cob key" ödülünü almak için gidiyor.*
Jay Nedderman'ı ise My Name is Earl'de Randy olarak tanıdığımız Ethan Suplee oynuyor. Dizideki rolünün aynısını burada da oynuyor. Farley ile ilk karşılaşmaları izlenmeye değer.
Özet olarak yorum yapmak gerekirse, son yıllarda öyle çok ta muazzam komedi filmleri yapılamadığı göz önünde bulundurulursa hiç yoktan iyidir denilebilecek tarzda bir filmdir.
laostaki hedefleri bombalarken vurulup esir düşen bir amerikan pilotunun kurtulma mücadelesini anlatan, daha öncesinde yüzbinlerce defa anlatıldığı üzere birleşik devletlere mensup bir askerin ne kadar kahraman(!), zeki (!) ve cesur(!)olduğunu bize bir kez daha anlatma gereğini hissetmiş bir amerikan filmi.He filmin yönetmeni almandır o ayrı. Zaten Christian Bale'in canlanırdığı Dieter Dengler karakteri de Alman asıllı bir ABD'li.
--spoiler--
laoslu bir subay pilotumuza ABD'nin emperyalist bir tutum sergilediğini belirten bir kağıdı imzalamasını istiyor ve Dieter'da ben ABD askeriyim bunu imzalamam baabında bişeyler söylüyor
--spoiler--
Demek ki neymiş burada anlatılmak istenen. Orijini farklı da olsa Bu ülkede (ABD) yaşayan her birey vatanseverdir.
Sadede geleyim. Artık ABD'lilerin hamaset kokan filmleri baydığı için filmi bu önyargıyla izledim. Gerçek bir hikayeden yola çıkarak çekilmesi nedeniyle de yeni bir Papillon mu izleyeceğim düşüncesiyle filmin başına oturduğum için hayal kırıklığına uğradım.
nicole scherzinger'in "her name is nicole" adlı albümünde yer alan T.I. ile birlikte seslendirdiği güzel parça.
Ladies and gentlemen
I know what you want
She's hot as a stove
Her name is Nicole
I'll do whatever you like
I'll do whatever you like
I can do, I can do
I do, I do whatever you like
Don't cha want it?
I'll do whatever you like
I'll do whatever you like
I can do, I can do
I do, I do whatever you like
Boy, you want my body
Wanna ride it like a Harley
Once or twice around the block
I bet I'll have you saying 'woh woh'
First stop, let me pop
Drop like a helicop
Pay attention on me
While I show you the scenario
You charming me boy
Yeah boy, you're charming me
Just like this beat is gonna do
on the radio
I thought you knew me
by way you're talking to me
You get any closer to me
Then I might just have to let it go
Something 'bout that cocky thing,
you got me wanna see what's really going on
I do the thing, I do the thing you wanna (Ladies an gentlemen)
I'm gonna do, do anything you wanna (I know what you want)
I do the thing, I do the thing you wanna (She's hot as a stove)
I'm gonna do, do anything you wanna (Her name is Nicole)
I'll do whatever you like
I'll do whatever you like
I can do, I can do
I do, I do whatever you like
I'll do whatever you like
I'll do whatever you like
I can do, I can do
I do, I do whatever you like
Yeah
Work it out girl
Make a bed
You put the cat in the nap
I'll tell you what side I get, all night lover
See the cheek
Wanna see me, make it speak
Watch it while mommy teaching
I won't stutter
I can tell you had never had a touch
Hood up while I show this much, I'll do that for ya
Playing a step
Promise I can make it rain
Lemme see that suger, king
You like that, don't cha
Something 'bout that cocky thing
You got me wanna see what's really going on
I do the thing, I do the thing you wanna (Ladies an gentlemen)
I'm gonna do, do anything you wanna (I know what you want)
I do the thing, I do the thing you wanna (She's hot as a stove)
I'm gonna do, do anything you wanna (Her name is Nicole)
I'll do whatever you like
I'll do whatever you like
I can do, I can do
I do, I do whatever you like
I'll do whatever you like
I'll do whatever you like
I can do, I can do
I do, I do whatever you like
(T.I. Rap)
See me in the back
Chick like that
Get you to run around
But I can hit it like that
I said you run around
I'm the shit like that
Eat it, beat it, till it's swollen
You gonna need an icepack
I'll tell her big thang poppin'
Let me hear you say that
Lay back, play that,
purp, Kush, blowing in the may back
Work my company
Three year and you're wanting me
Imagine what they done to me
On top of me, up under me
Accept no imitation baby
Other can't be hatin'
And they'll be all in ya face
I mean all in the wussy
See, I can take you on vacation
A weekend ball in the A
You hit me up four in the mornin'
What you callin' to stay, shorty
Something 'bout that cocky thing
You got me wanna see what's really going on
I do the thing, I do the thing you wanna (Ladies an gentlemen)
I'm gonna do, do anything you wanna (I know what you want)
I do the thing, I do the thing you wanna (She's hot as a stove)
I'm gonna do, do anything you wanna (Her name is Nicole)
I'll do whatever you like
I'll do whatever you like
I can do, I can do
I do, I do whatever you like
I'll do whatever you like
I'll do whatever you like
I can do, I can do
Wait a minute, motherfucker
I've been looking all night,
Wanna kiss you one time
Mommy do what you like
Go head pull it pull it pull it?
First you gotta get it right
I can love you long time
I become a big crime
Then i'll pull it pull it pull it?
What she want it uptight
I promise a goodnight
Girl, you're gonna sleep tight
When I pull it pull it pull it
Wanna look at your eyes
When you get the big prize
Gonna give it a kind
When I pull it pull it pull it
Aşağıdan Yukarı Sıçrayan Pis Suları, pis Kokuların Yayılmasını, pislikte Oluşan Sinek ve Benzeri Haşaratların Yuvalanmasını, lağımdan Gelebilecek Farelerin Ve Diğer haşaratların Çıkmasını önleyen, alaturka tuvalet deliğine takılan beyaz plastik
Pierre Morel'in yönettiği Luc Besson'un senaryo yazarlarından biri olduğu, 2010 Fransasında geçen; giriş ve çıkışları polis tarafından denetlenen ancak içeride bağımsız çetelerden oluşan bir bölge olan "banlieue 13"te büyümüş haksızlıklara karşı kahramanımız leito ile yasaların herkese karşı eşit uygulanmasından yana olan bir diğer kahramanımız damien'ın yollarının bir şekilde kesişmesi sonucu banlieue 13 te bulunan en büyük çete lideri tahaya karşı giriştikleri mücadeleyi konu alan bir fransız filmi. Yamakasi filminden de bilinen meşhur binalardan atlama zıplama olaylarının fazlasıyla olduğu buram buram adrenalin kokan saf aksiyon filmidir aynı zamanda.
baştan savma izlemek ya da kafasında binbir türlü düşünceler olup ta izlenmesi gibi sebepler nedeniyle ilk izlendiğinde birşey anlaşılamayan filmlerdir. david lynch filmleri buna örnek olarak gösterilebilir. ya da (bkz: fight club)
Yunanistanın en eski ve en büyük ticari bankası. 1841'de kuruldu, 1880'den bu yana Atinada borsaya kote durumda. Bankanın hisseleri, 1999'dan beri New York borsasında da işlem görüyor.
Anonim şirketlerde, safi kardan ve bu amaçla ayrılmış yedek akçelerden ortaklara, şirkete yatırmış oldukları sermayeyle orantılı bir şekilde nakit olarak ya da hisse senedi şeklinde dağıtılan paylardır.
Malın, komisyon karşılığında, komisyoncuya ya da tüccara bırakılması anlamına gelir. Mallar satılıncaya kadar vedia akdi hükümleri uygulanır. Malları emanet alan kimse bunları kendi adına ve malı bırakan kişi hesabına satar. Bazen bir işletmenin acentesi de, işletme tarafından verilen malları ankonsinyasyon alır ve hatta bir miktar para da öder. Mallar satılınca hesaplaşılır ve komisyonunu alır.