Tamamen kamuoyu gazını almak için iki üç siyasi bir araya gelir yorum yapar ve sakinleşiriz.
devletin asli görevlerinden biri yurttaşının canını namusunu ve malını korumak değil midir?
istismar, cinayet ve tecavüz gibi insanlık vicdanına kara leke olan bu şerefsizliklere caydırıcı bir ceza neden Halen yok?
illa Twitter’da gündem mi olması gerek?
Zaten gündem olsa da değişen bir şey Yok.
Hukukun caydırıcılık ilkesine bu ülkede nedense takan Yok.
illa bunları konuşmak için Balıkesir’deki gibi bir katliam mı gerçekleşmesi gerekiyordu. Zaten biz hep böyleyiz zarara uğrar uğrar sonra tedbir ne diye düşünürüz.
Ne de olsa kaybedilen canlar tecavüz ve istismar edilen çocuklar bizim aileden değil dimi? Yoksa bu vurdumduymazlığın bir açıklaması olamaz.
"gel içimdeki uranyumu zenginleştir sevgilim!
starbaksları kundaklayalım istersen!
yeşilay derneği başkanından ateş isteyelim sigaralarımıza,
kahveden adam toplayalım apar topar bir akşam aniden,
gökyüzündeki tabelaları değiştirelim."
hepsiburada dan aldığımız yine hepsiburada satıcı firma güvencesiyle aldığımız lg g4 telefonumun anakartı arıza vermiş. Utanmadan benden 419 tl ücret istediler. ulan bu 2 yıl garantiyi neden veriyorsunuz? hiçbir yerinde çizik dahi olmayan telefondan müşteriye ücret çıkarıyorlar. şikayet var sitesinde bile bu dertten mağdur yüzlerce insan var. servis garanti kapsamında olmadığını söylüyormuş. zaten lg g4 lerde kronik bir sıkıntı olan anakart arızasını da müşteriye yıkııyorlar.
hepsiburada dan alışveriş yapmayın. Eğer yaparsanız bile sakın hepsiburada satıcı firmasının gazına gelip ithalatçı firma garantili ürün almayın. Ben gibi mağdur olmayın.
facebooktaki bilumum uygulamalardır. yok efendim ne zaman öleceksiniz yok efendim nasıl öleceksiniz. Ulan ne kadar boş bir insan olduğuna şahit oluyoruz bu kişilerin.
Gerekirse metropollere saldırırız diyen Murat Karayılanı görmeyen Demirtaşın devlete saldırması en bariz ispatı. Siyasi uşak olmak bunu gerektirir. Yandaşlarını sokağa döküp Yasin Börü ve onlarca insanı katletmeye azmettiren bu şahıs Ankaradaki patlama ile ilgili konuşacak son kişidir.
Suriye'de, Özgür Suriye cephesinde gazeteciliğinin hakkını vererek ölüm pahasına haber yapan El Cezire muhabiri. Binlerce sivilin katledilmesine ve onca şehrin harap edildiği bir döneme şahitlik yaparak gelecek nesillere aktaracağı çok şeyi var. Biz onu bu intifadayı en yalın haliyle ve samimiyetiyle desteklediğini hatırlayıp hayırla yad edeceğiz.
2015'in Ocak ayında şunu yazarak kendisiyle ilgili bilgi edinmemizi sağlamıştır.
"Suriye'de tek bir masum çocuk ve suçsuz kadın bile kalsa ve de sırf Alemlerin Rabbinin rızası için bu direnişe omuz veren yalnızca bir Mücahid kardeşimde kalsa ben bu kıyami desteklemekten canım pahasına da olsa vazgecmeyecegim.. Mazeret arayarak cihad cephesini satanlarla anılmak istemiyorum. Hele Suriye'de kardeş kardeşi vuruyor edebiyati yaparak Esed' e meşruiyet kazandirmak isteyen haysiyet yoksunlarından hic ama hiç olmayacağım inşaAllah..."
"Sadece Halep, Şam, Kudüs, Kahire, Sana, Türkistan ve tüm diyarı islam'ı değil herseyinizi kaybedeceksiniz" deyip mezhep, meşrep veya bu gibi ulusal takıntılardan beri olduğuna ayrıca her ne olursa olsun Müslüman halkların prangalarını kıracağını söyleyerek aktivist kimliği hakkında da bilgi edinmemizi sağlayan muhabir.
2009 yılında yapıldığı halde sosyal medyada geniş yer edinmiş mizahvari eylem.
--spoiler--
Çevre Aktivistleri Barajlara, Siyanürlü Altına Karşı Boğaz Köprüsündeydi
Munzur Koruma Kurulu üyeleri ve Bergama Köylüleri "Polis stop hele bir dinle sonra döv" pankartıyla Boğaz Köprüsünde eylem yaptı.
05.06.2009
--spoiler--
Ankara'da ABD Büyükelçiliği'nin önünde patlama meydana geldi. Patlamada çok sayıda kişinin yaralandığı ve bölgeye ambulansların sevk edildiği bildirildi.
Ziya Gökalp'in öldüğü geceyi Necip Fazıl şu şekilde naklediyor;
"Ziya Gökalp'in Allah' a karşı tavrına ait bir müşahade(gözlem)...
Tarihin ve kimsenin bilmediği bir hadise... Benim kırk yıllık bir hatıram...
Bundan kırk küsür yıl önce, Abdülhak Hamid'in evinde bir hanımefendiyle tanıştım. Bu hanımefendi, ömrü Avrupa'da geçmiş, ne Ziya Gökalp'i tanıyan, ne Türkiye'yi, Türk Edebiyatını bilen, züppe, Avrupalılaşmış bir kimse... Kimsenin kastla, ne lehinde olabilir, ne aleyhinde..
Ben Abdülhak Hamit'e, Ziya Gökalp'in dinsizliğinden bahsederken birden doğruldu ve aynen şunları söyledi...
"istanbul'a gelişlerimden birinde hastalandım ve Fransız hastanesine yattım. Bitişiğimdeki odadan garip sesler geliyordu.Kim olduğunu, bu sesleri çıkaran hastanın kim ve ne olduğunu sordum. Meşhur Ziya Gökalp dediler. Mebusmuş(millevekili). Profesörmüş...ismini bile yeni duyuyordum. Öldüğü gece, başını duvarlara çarparak, SABAHA KADAR ALLAH'A EN GALiZ(AĞIR) KELiMELERLE SÖVDÜ... O kadar fena oldum ki bu hal karşısında odamdan çıkıp başka bir yere sığındım. Öğrendiğime göre Allah' a inanmazmış..."
twitter takipçisi olmayan kişilerin arkadaşlarına bulunduğu ricadır.takip etmeyi bırak tam engellenecek kişilerdir gereksiz mention ve dm lerle kafanızı ağrıtabilir.
öğretiye veya kişiye göre değişen bir durumdur.önemli olan Anılacak olan kişinin yaşantısıdır.ironik olan Chp vekili ince'nin neden atatürke dua etmiyorsunuz çıkışıdır..
Batı Trakyada amcası Süleyman Beyi şehit veren yazar Mehmet Niyazi Özdemir, Yazılamamış Destanlar isimli kitabında Vandan topladığı gönüllülerle Teşkilat-ı Mahsusa kuvvetlerine katılan Bediüzzaman Said Nursiye geniş yer verdi. Kitapta Bediüzzamanın cepheye gelişi şöyle anlatılıyor: Sisli bir sabah yeni bir gönüllü grubuyla karşılaştılar. Bunların kıyafetleri değişik, başları sarıklıydı. Bellerini, omuzlarını armaları dolanıyor, sağ yanlarında da kamaları sarkıyordu. Tüfeklerini çatmışlardı. Başlarında uzunca boylu, levent endamlı, bıyıklı, çizmeli, gösterişli bir kumandan vardı. Talime başlayacakları sırada gelen Gönüllü Kuvvetleri Kumandanı Eşref Bey, onlara doğru yürüdü. Dostane bir buluşmaydı.
-Aziz Üstadım, bu kara günümüzde öğrencilerinizle imdadımıza koştunuz.
Eşref bey ona Aziz Üstadım derdi; O da Eşref Beye Kahraman Kumandanımdiye hitap ederdi.
-Ah benim kahraman kumandanım, kara gün hepimizindir. Böyle bir günde din ve devletin hizmetinde bulunmayacağız da ne zaman bulunacağız.
Eşref Beyin sesi kahır doluydu:
-Böyle zelil bir duruma düşecek millet miydik Aziz Üstadım?
Said Nursi derin bir nefes almasına rağmen Eşref beyi teselli etme gereği duydu.
-Bu duruma düşmemizin sebebi ve suçlusu çoktur. Bunlar iç meselemiz; şimdilik kenara bırakalım. Düştüğümüz yerden kalkmaya çalışırsak, Rabbim yardımını esirgemez inşallah.
Bir başka araba ile Enver Bey nizamiyeden içeri girdi. Said Nursi bu genç subayla çok samimi dosttu. Yüzüne yerleşen matem uzaktan belli oluyordu. Said Nursiyi görünce gülümsemeye kendini zorladı.
-Geldiniz değil mi Canım Üstadım!
Ona her zaman Gayur Kardeşim diye hitap eden Said Nursi cevap verdi:
-Nasıl gelmiyeyim Gayur Kardeşim?
Said Nursinin boynuna sarılırken duygulu bir sesle sordu:
-Nasılsınız Canım Üstadım?
-Allaha şükür, vatan ve milletimizin kederinden başka sıkıntımız yok. Siz nasılsınız?
-Nasıl olayım Canım Üstadım?
Said Nursi bir elini omuzuna koydu; sesi de teselli ediciydi.
-Üzüntüyle bir yere varamayız. Rabbül-Aleminin rahmetinden de ümit kesmeye hakkımız yok. Biz elimizden geleni yapalım.
islama inanmak için binlerce mantıklı sebep varken inanmamak uğruna olmayan mantıksız sebepleri arayan insan, gerçekten çok yoruyor kendisini. muhalefet mantıklı durumlarda yapılır. yoksa mantıksız muhalefet gülünç olur (bkz: namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz).
isveç'in kuzeyindeki Umea kentinden Gazze'deki ambargoya dikkat çekmek ve insani yardım yükü götürmek için yola çıkan Estelle gemisi hedefine yaklaşırken israil askerleri de müdahale için son hazırlıklarını yapıyor.
cümleler kifayetsiz kalıyor yediğim içtiğim şeylerden tat alamıyorum.yerleşim yerlerinin bombalanması çocuk demeden, cinsiyet demeden, herkesin katledilmesi bu insanlık ayıbına hangi dinden olursa olsun, ne olursa olsun sessiz kalınması çok acı.Allah yardımcıları olsun.