Hayatin orospu cocugu olmasi durumundan bir level ust bu bahsettigim olay.
Ya anasini avradini sikeyim ne boktan bir hayat yasiyorum ben boyle.
Eminim herkesin kendine gore vardir bu nasil hayat mk dedigi noktalar. Ama benimki oyle bi durumki sizin "bu nasil hayat mk" dediginiz noktaya ulastigim zaman "oh be biraz duzeldi hayatim" diyorum.
E siktir git o zaman bize ne? Diyorsunuz di mi?
Hep sizin gibi diyen yavsaklar yuzunden zaten bu halde dunya.
Yine de siktirip gitmeyi istedigim, dusundugum, dusledigim zilyon sefer olsa da bunu deneyebilme konusunda kendimde yeterli cesareti buldugum bir sefer oldu.
O da olmadi. Ne beceriksiz adamsin lan lafiyla bitti o da.
Insanin isi bir kere rast gitmez mi lan. Lan bi kere. Oyle buyuk seyler degil istedigim. Valla degil mk.
Asktan sevgiden sevgiliden bahsetmiyorum. Ya boyle yataga yattiginizda ben ne bok yiyorum lan diyenleriniz iyi anlar beni.
Ne bok yiyoruz biz mk.
Ya anasini sikeyim boyle hayatin. Net.
O kadar boktan seyler oluyor ki hayatta. Zilyon tane. Bir iki degil ki onunu alasin.
Dunya basli basina boktan bi yer. Yeterli paran olunca bu degismiyor. Yeterli kisi etrafinda olunca bu degismiyor.
Biliyorum ki biri kalkip intihar zirvesi yapsa katilacak onlarca insan var burda da.
Yeter ebemi siktiginiz benden bu kadar deyip siktirip gidecek yuzlerce insan.
Ama napiyoruz. Yalandan devam.
Lan nilgun marmara miydi su siirin sahibi biriniz hatirlatsin..
"Hayatin neresinden donersen kardir" diyen.
Ya ne guzel anlatmislar dertlerimizi
O guzel insanlar o guzel atlara binip gittiler demirin tuncuna insanin picine kaldik diye
Soyleyecek cok laf olsa da duyanimiz yok ki
Cami acip ananin ami diye bagirasim var hayata karsi
siz şu anda oturduğunuz evde olmak yerine, sokakta yatıp kalkarak,
aç, bilaç, çaresiz gezerek, tiner çekerek yaşamayı tercih eder miydiniz?
etmezdiniz.
bana inanın, onlar da etmezdi.
ama hayat bir şekilde onları savurmuş,
onlar kızgın, onlar kırgın,
onlar borçlu değil, onlar alacaklı,
hayattan alacaklı, bizden alacaklı, benden alacaklı, senden alacaklı.
mayısın 19'unda bir tanesiyle karşılaştım, 2014 yılında,
bir liran var mı abi dedi, yok dedim.
versem gidip tiner alacaktı,
canın sağolsun dedi,
aç mısın? diye sordum,
açım abi dedi.
gel dedim,
insanların şaşkın ve üstten bakan bakışları arasında burger king'e girdik,
iki menü aldık sodexo ile,
hayat hikayesini anlattı üstün körü,
bir yerden sonra dinleyemedim, yutkundum.
o gün yemek yedikten sonra yürüdük,
parkta oturduk, konuştuk,
daha sonra üç dört kere daha gördüm,
yanına gittim, anlattı, dinledim, konuştuk.
ben bankacıyım,
bankalarda insanlar yardım etmeye değil ama,
yardım ediyormuş gibi gözükmeye çok meraklıdır.
''aa x için mi topluyorsunuz'' deyip yardım ederler,
çünkü X'in kendisinden kötü durumda olmasına sevinecek kadar kötü insanlar benim çevremdekiler.
sahte gülüşler, şuh kahkahalar,
bu başka bir entry konusu.
mailler aracılığı ile durumu anlattım üstü kapalı,
yardım etmek istediğim biri vardı, insanlar da yardım eder miydi?
kimi gerçekten içinden gelerek, kimi öylesine, kimi de yardımcı olmadı demesinler diye ellerinden geldiğince yardım ettiler.
ufak bi para toplandı.
üst baş alındı iki parça,
kurtulmak istiyordu o da , elinden tutan olmamıştı,
tanıdığım bir markete gittik,
yağız gibi delikanlıydı, taşı sıksa suyunu çıkarırdı,
rica ettim iş verdi, marketin deposunda yatak yorgan vardı,
orada çalışıp orada kalacak, kendi parasını kazanacaktı,
yaptığım şeyler için 'borç abi' diyordu, tamam diyordum,
elimizden geldiğince yardımcı olduk, elinden tuttuk,
o da çalıştı, çok çalıştı.
şimdi o markette depoda hamallık yaparak girdiği o markette,
kasada gururla müşterilere gülümsüyor,
gaziosmanpaşa'da bu market, bir gün yolunuz düşerse,
kasada hoşgeldiniz diyen yağız bir delikanlı görürseniz isim kartını okuyun,
o sizin eskiden ''ıyy tinerci'' dediğiniz, şimdi paraüstünü alırken teşekkür ettiğiniz ''Saffet''
yaşı yetenler hatırlayacaktır, ilk olarak 94 yılında belediye başkanlığı seçimlerine refah partisinden katıldığı zaman kendisi,
çok ciddi rakipleri vardı.
bedrettin dalan, zülfü livaneli ve ilhan kesici en önemli rakipleriydi, bu kadar önemli isimlerin aldığı oylar göz önüne alınınca %25 gibi komik bir yüzdeyle koltuğa oturdu.
(ilhan kesici Anap'la girdiği seçimde %22 alırken, zülfü livaneli %20 almış , bedrettin dalan dyp ile girdiği seçimde %15 almıştı.)
bu o zamana kadar ve ondan sonra da en düşük yüzde oldu belediye başkanlığı için.
belediye başkanlığı döneminde de şansı yaver gitti, 97 yılında Halkı din ve ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmekten hapse girdiğinde, insanlar tarafından şiir okudu diye hapse girdi olarak değerlendirilip ciddi destekçi kazandı, çünkü insanımız mazlum ve mağduru her zaman sever, sevdi, sevecek.
bu şekilde parti kurulması için belki de türkiye'nin en uygun koşulları oluştu ve 2001 de adalet ve kalkınma partisi kuruldu.
ben dahil çok kişi oy verdi bu partiye. ve 2002'de %34 ile yüksek beklentilerle iktidara geldi.
bu da bir şanstı çünkü meydan boştu. fazilet partisi kapanmış , kurulan saadet partisine katılmayanlar ile bu parti kuruldu, belki de recep tayyip erdoğan'ın yaptığı en iyi şey bir düşman yaratıp buna açtığı savaş ile yandaş toplamasıydı.
bu kural o zaman da işe yaradı. ve o zamanlar eski geri kalmış fazilet partisi yerine muhafazar olarak ilan edilen adalet ve kalkınma partisi iktidara geldi.
bünyesinde her sağcı partiden kesim barındırdığı için çok oy alması kaçınılmazdı, öyle de oldu, fazilet partisi, doğru yol partisi, anavatan partisi taraftarı pek çok insandan oy aldı.
aldığı siyaset yasağı yüzünden aktif rol oynayamayan erdoğan'ın yasağı cumhuriyet halk partisinin de desteği ile yapılan anayasa değişikliği ile aşıldı.
2003 de siirt seçiminde milletvekili seçildi.
2007 yılında niyeti cumhurbaşkanlığına çıkmaktı ama ülke genelinde yapılan cumhuriyet mitingleriyle bu engellendi,
bunun neticesi olarak ergenekon operasyonu başladı, pek çok kişi gözaltına alındı.
istenen yerlere istenen atamalar yapıldı ama yine de halkın tepkisi karşısında abdullah gül cumhurbaşkanı oldu.
burada yaratılan düşman ergenekon oldu, halka yine mazlum edebiyatı yapıldı ve gidilen erken seçimde büyük yüzde 46 ile seçimden çıktı.
aslında kapatma davası ile çok şeyin önüne geçilebilirdi ama erdoğan'ın şansı yine yanındaydı.
2008 yılında partiye kapatma ve abdullah gül ve erdoğan'ın aralarında bulunduğu 70 den fazla kişiye 5 yıl siyasetten men istemiyle dava açıldı.
burada da şansı(?) yanındaydı..
10 üyenin 6'sı kapatılması
4'ü hazine yardımının kesilmesi yönünde oy verdi
sonuç olarak hazine yardımı kesildi ancak kapatılmadı.
burada mahkeme başkanı haşim kılıç'ın rolü büyük.
6 kişi kapatılsın 4 kişi hazine yardımı kesilsin derken nasıl olup da kapatılmadığı ama hazine yardımı kesildiğini düşünüyorsanız, inanın bunu ben de bilmiyorum..
ilerleyen süreçte pek çok kere hayali veya gerçek düşmanlar yaratıp onlara karşı savaştı erdoğan,
hepsinden de başarıyla çıktı anlayamadığımız bir şekilde.
mağdur edebiyatı yaptı, mazlum edebiyatı yaptı, mağlup oldu, ama bir şekilde üste çıktı.
son gezi olaylarında da kendisine düşman olarak halkı seçti, ama ilginç bir şekilde evinde zor tuttuğu %50'si onu kurtardı ve cumhurbaşkanı oldu.
ben o kadar fazla insanın gerçekten ona oy verdiğine inanmıyorum.
okuyan, araştıran, bilen, duyan, gören herkes trafoları, seçimlerin nasıl olduğunu, gördü.
ama malesef artık az kaldık, azınlıkta kaldık.
artık suriye'liler bizden değerli, çünkü biz temiz siyaset istedik,
bakara makara diyenlerin, kol saati alanların, rızaların, zerrabların, gemiciklerin,
milyarlarca yenen yiten giden biten paranın hesabını sormak,
dur demek istedik.
aslında bağırdık, ama susturulduk,
sesimiz gür çıkmadı, çıkamadı,
yine seçim var, yine yeni yeniden acaba diyoruz,
ama zor ,
şerefli insanlar şerefsizler kadar cesur olmadıkça bizim kazanmamız zor.
Sık sık yapmak istediğim..
Sokaktan geçenlerin ne düşüneceğini umursamadan komşuların deli midir nedir düşüncelerine aldırış etmeden yapmak istediğim.
Insan sadece Denizde mi boğulur. Bir tek su mudur insanı boğan?
Belki hiçbirşeyi değiştirmeyecek ama en azından denedim derim.
Derim ki ben denedim. Ben bağırdım. Onlar duymadılar.
Ben bağırdım. Avazım çıktığı kadar bağırdım.
Boğazlarım yırtılana kadar. Sesim soluğum kesilene kadar bağırdım.
Onlar duymadılar.
Ben oradaydım. Ben hep oradaydım.
Gelmediklerinde , yalnızdım ama oradaydım.
Geldiklerinde, sessizdim ama oradaydım
Gittiklerinde, mutsuzdum ama oradaydım. Görmediler.
Ben oradaydım. Ben bağırdım. Ben ağladım. Ben yalvardım.
Bir insan sadece Denizde mi boğulur?
Insan kınadığını yaşamadan ölmezmiş
Bir insan neden canına kıyar ki?
Kınadım. Evet saçmaladım. Şimdi anlıyorum.
Şimdi ağlıyorum.
Aslında bana göre değil.
Ben mutlu sonlarla biten filmleri izleyerek büyüdüm.
Misket oynayarak,gazoz kapağı toplayarak büyüdüm.
Mutluydum. Mutluyduk.
Insan yarın ne olacağını bile bilemezken yıllar sonra bu noktaya gelebileceğini nasıl bilebilir.
Şimdi düşündüğüm son şey belki 50 belki de 100 tanımadığım insan bu satırları okuyacak
Okuyacak ve başka bir başlığa geçecek. Kimi ocaktaki yemeğine bakacak. Bazısı yarıda bırakacak.
Ne garip şey. Keşke sözlüğü anlattığımda nickimi en azından kardeşime söyleneymişsin diyorum.
Tek birşey söylemedi diyecek,
En çok ona üzülüyorum. Kardeşim. Kıymetlim. Hayatta en sevdiğim.
Bir insanın giderken yazması mı kötü yazmaması mı?
Bence yazması kötü. Çünkü insan yazmayı bitirmek istemiyor.
Eğer yemeğimi yersem çizgi film izlememe izin verilirdi. Ben de televizyon karşısında ağır aksak yerdim yemeğimi
Çizgi film izleyeyim diye. Ona benzetiyorum Halimi.
Sonu geciktirmek için değil. Korkmuyorum.
Fevri bir anda verilmiş bir karar hiç değil.
Beni tanıyanınız oldu mu bilmiyorum ama ergen de değilim. 29 yaşındayım.
Keşke tanışabilseydik eminim hepiniz güzel insanlarsınızdır.
Hayır hayır aşk meşk işleri de değil.
Sadece gidiyorum hepsi bu.
Bu kadar uzun yazmak yerine bir kaç cümleyle kendimi ifade edebilseydik keşke
O kadar yetenekli değilim maalesef.
Kendime şaşırıyorum en çok
Gidiyorum bunu hiç tanımadığım insanlarla paylaşıyorum.
Hakkınızı helal edin. Benden yana helal olsun.
Sığmadığı için kısaltmak zorunda kaldım başlığı,
tam başlık;
hay allahım yarabbim evlilik teklif eden adamın kafasına gitar vurmak da neymiş, yeni yeni icat çıkarıyorsunuz, sizin babanıza abinize gitarla vursalar hoşunuza gider mi? olacaktı.. ama sığmadı..
kısalttım.
olay yerinde, süpriz var, müzik var, tektaş alınmış,
müzik canlı hem de, adam kıymış paraya adam tutmuş.
diz çökme de var, videolar kayıtta. ablamız yapıştırıyor gitarı..
artık tektaşın taşı mı ufaktı, neydi bilemiyoruz.
siz siz olun süpriz yapmadan önce ağzını bi yoklayın.
sana ''aşkımmmmm'' diye sarıldıktan sonra gidip arkadaşlarına ''amaan çiçek almış gerizekalı'' diyebiliyorlar..
tek fark, bu abla düşünmem lazım gibi birşey dememiş, gerçi gitar da biraz ağır olmuş.
hayır demek oluyor galiba..
neyse, süprizden önce deyin ki,
''ahmet sevgilisine evlenme teklif etmiş, bla bla.. ay ne muhteşeeem diyip gözleri parlıyorsa, yaratıcılığa gerek yok aynısını yapın.. zaten o sizin ciğerinizi biliyor ne zaman evlenme teklif edeceğinizi mi bilmeyecek..
private shopping olarak da bilinen, süreli kampanyaların yapıldığı, ve indirimler sunulan sitelerdir.
öncelikle, bu iş sanıldığı kadar kolay değildir,
yani ürünü alıp, fotoğrafını çekip, siteye koymak değildir olay.
o ürün siteye konulana kadar ;
önce satın alma yöneticisi anlaşmayı yapar, satın alma yönetici asistanı, numunelerin gelip gelmediğini, listenin gelip gelmediğinin vs. takibini yapar ve listeleri sisteme girişe hazır hale getirir.
Şoförler numuneyi alır..
veri giriş ekibi, sisteme girişini yapar.
numune ekibi, numuneleri barkodlandırır,
ütücüler ütülerini yaparlar,
fotoğrafçılar çekimini yaparlar..
grafik ekibi kampanya için, bannerlar ve imajlar düzenler,
retouch ekibi kampanya görsellerinin boyutlarını sisteme göre düzenlerler.
veri giriş ekibi fotoğraflarla listeyi eşleştirir, Kampanya yayına çıkar.
Pazarlama ekibi bu kampanyanın mailing'ini yapar,
Sosyal medya bu kampanyanın lansmanını yapar ve sosyal medya üzerinde reklamını yapar
Müşteri hizmetleri kampanyayla ilgili soru ve sorunları cevaplar.
operasyon sorumlusu kampanya sona erince siparişleri çeker, gelip gelmediğini kontrol eder.
Depo kampanyanın gönderimini sağlar..
Daha aklıma gelmeyenler vardır mutlaka..
Ama o kadar kolay değil,
Yani kargo bir gün gecikince buraya gelip bağırıp çağırmak hiç yoksa 100 kişinin emeğine saygısızlık..
melis üniversitesi de olsun ağa.. ne yapar ne eder kazanırız o okulu, biz ki zamanında sırf adı güzel diye nereleri kazandık.. kızlar teklif ediyormuş gazıyla fonksiyonlar, trigonometriler çözdük, melis üniversitesi olsun, ne yapar ne eder gireriz..
tanım : acilen açılması gereken üniversite. bak acil diyorum.
canım acıyor, yüksekteyim, burda olmayı ben istemedim hiç, aşağıya inmeyi de istemiyorum, gözlerin yok, bir sır artık gözlerin, umut veren sözlerin de yok, nefesin uzaklarda, yüksekteyim, sen geliyorsun aklıma, sahi şimdi nerdesin.. düşüyorum..tuttular..
içimi acıtıyor yokluğun, alıştım sanıyordum, kendimi kandırmışım meğerse, ilk günkü gibiyim, bunu kendime neden itiraf edemiyorum? korkuyorum, bak işte söylüyorum, gelmenden korkuyorum, ya gelirsen, ve beni bulmazsan.. gelmemenden korkuyorum.. ya gelmezsen? üşüyorum.. düşüyorum.. tuttular..
veda vakti yaklaştı, hissediyorum, uzak bi yolculuğa çıkmak gerek, kendimi bile unutacağım bir dehlizde seni bırakmayı planlıyorum, sahi, nasıl karar vermiştin beni hayatından çıkarmaya? zor olmuş muydu? ben mi? düşüyorum, gözlerin geliyor aklıma.. tuttular..
çok zaman geçti, kuru bir inat olmadın, geçici bir heves de, keşke en azından bunları anlatabilmem için fırsat verseydin, ondan sonra gitseydin.. ben de nasıl bir yerin olduğunu bilmeden gittin, buna üzülüyorum, sen gidiyorsun, her gün biraz daha gidiyorsun, ben düşüyorum, üşüyorum, tuttular..
yalnız mısın? belki. aklına geliyor muyum? sanmam. sahi, o da beni düşünür mü böyle gecelerde diye çok sordum kendime, sana karşı bir yanım çocuk, hep hasret kaldım , yazık oldu be, artık , denebilecek ne kaldı ki? sadece yazık oldu, bir yıldız oldum ben de yokluğunda, bazen düşüyorum.. sen geliyorsun aklıma, tuttular..
yüzüncü kattan atlayan biri, ilk kata gelene kadar ''şu ana kadar herşey yolunda'' dermiş.. öyle işte, herşey yolunda, çarpmama az kaldı, parça parça olacağım biliyorum, sahte tutuşlara ihtiyacım yok, düşlerinden düşe yazıyorum , düşlerime, düşünü yazıyorum, düşüyorum, uzat elini, düşüyorum... ne olur izin verme..
messi'li başlıklar açılıp, konsept dahilinde entryler girilmiş, dudaklarda tebessüm oluşturmuştur inci yine.. fakat bu basit ziyaret, entry giren kişilerin çaylak yapılması şeklinde adilane(!) bir şekilde savuşturulmuştur uludağ sözlük yönetimi tarafından..
israil'e özendiniz sanırım, orantısız güç kullanmışsınız canlar..
unapark, çocukluktan beri hep sevilen..çoğu zaman ödül olarak sunulan, büyüdükçe daha çok sevilen..
5 yaşındayım..yanan ışıklar eğlenceli..
8 yaşındayım..atlıkarınca içimi kıpır kıpır ediyor..
12 yaşındayım..cennet varsa orası burası..
17 yaşındayım..gondol o kadar da korkutucu değil..
20 yaşındayım..hayatım, bil bakalım nereye gidiyoruz..
----------
lunapark eğlendirir insanları, bazı insanlar gibi..
''sen bana iyi geliyorsun, beni gulduruyorsun, çok iyisin, ama ben..''
ama sen, seni üzmesi için o'na gideceksin, sonra gözüyaşlı, kanadı kırık bir şekilde bana geleceksin..belki de gelemeyeceksin..bir köşede seni bulmam için bekleyerek öleceksin..
ölmezsin, nasılsa bilirsin geleceğimi, seni bulacağımı..
seni sevdiğimi bilirsin, pardon pardon..bilmezsin.
nerden bileceksin ki? ben lunaparkım senin için, gülüp eğleneceğin..
seni sevdiğimi bilirim ben de,
seni seveceğimi,
beni sevmediğini bilirim,
sevmeyeceğini..
ağlayamam,
serdeki erkeklikten değil,
paslanıp seni bir daha
güldürememe korkusundan..
hesabı ödeyeceğim ödemesine de..abi hatunlar bu durumda başlıyorlar cüzdanlarını parmaklamaya..gülme, ciddiyim..
para vereceksen çıkarır koyarsın masaya, erkek kişi, içinden cebindeki parayı, yol parasını, olası harcamaları kafasında 3.2 saniyede hesaplar (bu da başka bi konu, bu sayede matematiğim gelişti) ve;
--ben hallederim canım ya gibi bi laf eder, parası azsa, o parayı hesaba tamamlayıp öder..
ama yook,
kızımız, hepi topu 3 santimlik cüzdanına sokar parmağını, karıstır babam karıstır..arada parmak değiştirir falan, içerde bozuk paralarla oyun mu yapıyor napıyorsa artık..
velhasıl, ben o cuzdandan, 85 dakikalık karıştırma, pardon parmaklama sonunda para çıktığını görmedim
bi keresinde biri çok yaklaştı, falım çıktı, sakız çiğnedik.
manisini hala saklarım,
o'rdan para çıkar mı?
çıksa hesaba yeter mi?
yetse bu kız verir mi?
imdi ürek yirtilur.
izmit'te 10 küsür sene önce 2 senede bitirmek vaadiyle başladığı kooperatifi bırakıp, kaçmış, hak sahiplerini binlerce lira zarara uğratmış, açılan davada suçlu bulunması sonucu kayıplara karışmış kişi..
kemalciğim onun bunun dıdısının dıdısına bakacağına önce kardeşin hakkında konuşalım?
'adam gibi oyna a...a koydugumun cocugu' diye devam eder.. hiç bir fenerli tarafından yadırganmayıp çoğu tarafından takdir bile edilen bu laf 8 subat 2009 ibb spor fenerbahce maci maçında tjikuzuya sarfedilmiş olup, söylenme sebebinin, adı geçen futbolcunun vermiş olduğu artistik bir pas olması ilginç..
starbucksda bir şeyler içme korkusu olarak litaratüre geçmesini istediğim fobi..
ille dediler star'a gidelim bucks edelim ,iyi dedik ,ortamı bozmak olmaz tabi ,önce bi kıllandım ismimi sorunca ,söyledim hemen karsı atakla bende onun ismini sorup beraberliği sagladım ,gerci yakasında yazıyormus ,olsun ..
herkesi tek tek cagırıyorlar ,hayatımda duymadıgım 72 yeni isim duydum , börtlengecgulu , zencefil yapragına yatırılmıs dut bulbulu tarzı isimler ,lan alpacino falan mı deseydım ısmımı derken ,bagırdı kadın , x beey diye , gozler bı anda cevrıldı , sanırsın john benjamın toshack dıye bagırdı ,bildiğin anadolu erkegi adı lan işte . gittik ,aldık..
oturdum , yavas ıcıyorum kı cabuk bıtmesın , semsıye acıldı acılacak , cok pahalı dedıler dıye , uc aydır para bırıktırıyorum lan buraya gelmek ıcın ben , o kadar da pahalı degılmıs , 6 ytl , 6 ytl lafı sonra beynımde bır daha dalgalanıyor , mnskym 6 ytl lan boru mu dıyorum ,bir yandan da doverım lan ben bunu teketekte dıye tıkkyleri kesiyorum falan.
biri birşey dese cıngar cıkarıcam , cıkısta goruselım modundayım ,orada bı sehpa cızılse ,kan alırlar lan ..
neyse ıcıyoruz ,pek de bi cabuk bitiyor sanki , bitmesine ragmen kalkmıyoruz ,o kadar para vermişim laaan , 3 saat oturtuyorum bır de yuzsuz yuzsuz garsona tavla yok mu tavla ehi , diye sormasam ,karızmam yerıne ,neyse garson gulup gecıyor ,tabu sorucam arkadaslarım tutuyor , baktım bı numarası yok , ben 6 yasımdan berı star a gelıyorum bucks ıcıyorum dıye kasıla kasıla cıkıyorum dısarı , gelıcem sozluge ,acıcam baslıgını kasıla kasıla ama utanıyorum soramıyorum arkadaslara da bız ne ıctık lan dıye ..
lan mehmet , bu yazıyı okuyorsan bı sms neyım at lan ,neydi o ictiğimiz ?
yaratıcı insan ürünü eylem.. amma kastım lan tanım yapıcam dıye..
--
gel askım gel .
+ay nıye karanlık burası.
-biiirrr kiiii uccc..
+ell fatihaaaaaaa neclaaa ,elll fatihaa neclaaa ,el fatihaa ,el fatihaa ,el fatihaaa neclaaaaaaa..
-ay dusup bayılcam sımdı ,bu kadar insanı buraya nıye topladın hayriii..
+öhm ,hayatım ben ,süpri...
-ay ay ay tabut'da koymuşlar odaya ,şimdi düşüp bayılcam.
+sakin ol hayatım ,rengini mi begenmedın .. neclaa ? neclaaaa ? hocayı cagırın lan bayıldı bi okuyup uflesin..
dogru anlatımı , sizin ,annenizi hayatınızdan yavas yavas cıkarmanızdır ,hatırlayın ,cocukken en kucuk fırsatta ,bırak elımı yaa ,ben kosucam dediniz ,ve kostunuz ,şimdi yaralarınızı sararken anlıyorsunuz ,o bıraktıgınız elın , düşüşe giden bir yolun bası oldugunu..
onceleri eglenceli gelen ,fakat gecmişe bakınca ic acıtan hadise..
sizi doguran ,emziren ,altınızı değiştiren annenizin yavas yavas hayatınızdan cekilmesi durumudur ,manevi olarak annenizi kaybettiğinizi anlarsınız bir süre sonra ,bir damla yas olur suzulur gozunuzden..
ilk baslarda sadece o vardır , anne , yedirir sizi ,emzirir ,altınızı değiştirir , zaman gecer , hazır mama yemeye baslarsınız ,artık kım olsa yedirir sizi , sonra konusmaya baslarsınız ,sadece gozlerınızle anlastıgınız anne'nizin yerini bir baskası alır..
tuvaletınızı soylemeye baslarsınız ,kım olsa tuvalete goturur artık sizi ,gun gecer , ay gecer , yıl gecer..
artık annenız kırmıyordur cekırdeklerinizi , o biriktirmiyordur sizin icin ,buyumussunuzdur cunku , bır sure sonra okula baslarsınız , artık annenızden baska arkadaslarınız da vardır ,durmaz zaman ,gecer ..
kendı yemeginizi yersiniz ,alısverıste anne sunu da alalımın yerını ,sunu da alsana'lar alır..
artık tek basınıza yıkanıyorsunuzdur , ve odevlerinizi annenızle yapmıyorsunuz , dısarı cıkarken sadece cıkıyorum demeniz yeterlidir artık ,gec kalırken ben gec kalıcam deyıp gec kalırsınız ,ve zaman yıne gecer..
artık üff diyebılıyorsunuzdur dedıgıne ,tartısabılıyorsunuzdur futursuzca , bı bok oldum sanırsınız , dısarı cıkarken haber verme gec donerken haber verme gereği duymazsınız..
sonra bir gun ,annenızle oturursunuz gecmişi yad etmek icin ,fotograflara bakarsınız ,
hatırlıyor musun der , su fotografı ,kosardın kucagıma ,senı sevıyorum deyip operdin..
opersiniz annenızı ,senı sevıyorum dersiniz , bir de elinizde gecmişe bakıp kufretme ımkanınız kalmıstır ,o'nunla fakat onsuz gecen zamana ..
siz de gidin opun annenizi ,yanaklarını sıkın ,kucukken bogusurdunuz ya ,bogusun yıne ,yastık savası yapın ,bulasıklarına yardım edın ,beraber pazara gıdın ,yıne para ustunu hacılamaya calısın ,şişkosun dıye dalga gecın ,sofrada yemek kalınca yıne anne sen yersın ya deyın ,eskı gunlerdekı gibi , arayın ,fazla konusmayın ,anne aklıma geldın de ,bişey dicem deyin ,seni cok sevıyorum ben yaa deyin kapatın ,siz de gidin opun annenizi , yanaklarını sıkın ....