çok da kötü bir insan değilim. ama kötü yönlerim var. çocuklar beni sıkboğaz edene kadar çocuklarla iyi anlaşırım mesela. insanların beni sevmeyi denediklerini görünce mutlu oluyorum. iyi yönlerimi görmeye çalışıyorlar. hikaye kitabı falan yazmak istiyorum ama oturup bir hikayenin genel gidişatını kurgulayıp planlamaktan acizim. belki yaparım. daha öncelikli şeyler de var. müzik dinlemek gibi.
uyumadım. üzerine midnight gospel'in ilk bölümünü izleyince kafam sikildi tam. kendim için iyi bişey yapmam gerektiğini bana hatırlattı bi arkadaş. çet yapmanın güzel bi yanı başkaları aracılığıyla eksik yönlerimizle yüzleşmek. çalışmamak. çalışmak için çaba da harcamamak. bu. geç değil tabii. hayatımı düzene sokmak yerine vakit öldürüp eğlenmeye baktım. kendime itirafım.
tayyip suriyedeki mezhep savaşına karıştı, esata kafa tuttu diye boku bokuna çıkarılan savaş çığırtkanlığıdır.
türkiye içinde kalıp sınırlarını savunacağına komşu ülke işgal edersen ülkeyi böyle savaşa sürüklersin işte.
çok sağlam progresif rock grubudur.
çabuk tüketilmez. şimdiye kadar 2 albümünü bütünüyle keşfedebildim. gerisine dokunmaya elim gitmiyor. ağır ağır çiğneyip yutmak lazım sanki.
canlı olan şeyler de evrenin bir parçası olduğu için,
koskoca evrene, yani her şeye "canlıdır" diye bir nitelik tanımlamak biraz garip.
canlı olmasını bilmem ama, evrenin bilinç sahibi (ingilizcesini de ille söylemem lazım: conscious) olduğunu düşünüyorum.
çok güzel bir laf vardı. biz evrenin kendini fark edip görmeye başlamasıyız gibi bir şeydi galiba. evrenin kendi kendine bakması mıydı? neyse işte öyle bir şeydi o laf.
evren bize çok yabancı, çok uzak bir kavram gibi duruyor olabilir ama hiç de öyle değil.
evrenle konuşun.
kendimi farklı gösterme çabası. kendimi farklı göstermeye ihtiyaç duyuyorum, kendimi farklı göstermeyi seviyorum. kendimi farklı görerek yaşıyorum. kendimi farklı hissediyorum. kendimi farklı göstermeye inanıyorum, kendimi farklı göstermeyi biliyorum. kendimi farklı göstermeyi görüyorum. kendimi farklı göstermeye gidiyorum, kendimi farklı gösterirken seni düşünüyorum. kendi kendime konuşuyorum. kendiliğinden farklı göstererek bakıyorum hayata. kendimi farklı göstererek ölüyorum.
sevgi dolu bir canlı. bir süredir hiç azgınlık yapmıyor, ısırmıyor, sakin, sevecen bir kedi oldu kedim. gördüğü muameleye göre hareket ediyor o da. mutlu galiba. bizle yaşamayı seviyor.
alkol alışkanlığım aldı başını gidiyor artık. bira içmeden akşamı akşam edemeyeceğimi düşünüyorum. biraya talim etmemin sebebi belli de, artık o da tek başına kesmeyince, sulu kuru allah ne verdiyse abandığım akşamlar da oldu haftalar önce. bu gidişat beni biraz tedirgin ediyor. para biriktirmek zorunda olmasam şimdi muhtemelen takılıyor olurdum.
kedim 1 yaşını geçtikten sonra yapmayı düşündüğüm şey. şimdilik bebek daha abisi. ergenliğe girip sağa sola idrar örneği bırakmaya başlayınca başka çaresi olmayacak.
yalnız kısırlaştırmadan önce bir iki kez falan çiftleşsin istiyorum. tatile köye falan gidersek belki salarım, o ara ne yapabilirse artık. sokak kedileri benimkini dövmezse belki bir şansı olabilir.
okuyup önemsediğiniz için teşekkür ederim. kedim yine sağlıklı. kısırlaştırmaktan vazgeçtim. kedim bana cinsiyetini sevdiğini söyledi. şimdi tatilde, arkadaşımla birlikte tatile gittiler. bahçelere alıştı, kedi arkadaşlarıyla geziyor.
kahvemi yaptım. oturdum kendimi izliyorum. benim gibi çok insan var. konuşmayı da bıraktık. belki bana özendiler. konuşabilsem konuşacağım aslında. sigaram bitti. kalkıp almak istemiyorum çünkü odama her çıkıp girişimde kediyi zaptetmek zorunda kalıyorum.
sigarayı alıp gelmem çok uzun sürdü. bunda da az varmış.
chat odalarından çıkamıyorum adeta. öyle sosyal bir insana dönüştüm birden. neyse bırak