çok çok önemli bir noktayı atlayan menajerdir. 8-0'dan olsa gerek, kendi zekasından beklenmeyecek durgunluktadır. ama hâlâ yapabileceği bir şey var, üstelik hiç kimse de farkında değilken o bir öncü olabilir. ama o kadar şaşırmış olmalı ki akıl edemiyor, "önümüzde valencia maçı var" demesi de bunun göstergesi.
şimdi fifa talimatnamesinde ne deniyor: hakem maç içinde oynatılmayan süreyi maç sonuna ekler. şimdi beşiktaş maçında sekiz gol oldu, her gole yirmi saniye sevinseler, eder sana kafadan iki buçuk dakika. e altı oyuncu değişikliği yirmi saniyeden, toplamda iki dakika daha. en az 4 dakika uzaması gereken maç 90. dakikada noktalanmıştır. açık ve seçik bir kural hatası vardır.
şimdi bu adam çıkıp konuşunca herkes yükleniyor ama haklı. bariz kural hatalarıyla takımın emeği çalınıyor, sonra sinan engin konuşunca kötü oluyor.
sayın engin en kısa zamanda yaz dilekçeyi, şöyle tombik tombik yanaklarınla ankaraspor maçı sonrasında bizim federasyona koştuğun gibi, şimdi de çal fifa'nın kapısını maçın en kısa zamanda tekrarını iste, olmaz ki böyle!
hakan arıkan'ın kalesinde güven vermediği maçtır. daha onuncu dakikada yandan yapılan ve kimsenin olmadığı bir topa çıkmış ve alamamıştır. bir büyük maçta da şu adamın harika bir kurtarışını falan görsek gam yemeyeceğiz.
beşiktaşlıların hakemi tartışmak yerine kendilerine "marsilya", "porto", bu akşam "fenerbahçe" ve milli takıma "moldova" maçlarını kaybettiren kalecilerini sorgulaması gereken maç olmuştur. hakan arıkan kafayla çekilen şutu bacak arasından yemiş, elinden kaçırdığı top iki saniye içinde filelere girmiştir.
23 ekim 2007 psv eindhoven fenerbahce macinda, yerde kaldığı pozisyon -mustafa denizli'nin deyimiyle- psv taraftarına inandırıcı gelmemiş futbolcudur. bunun üzerine ayağına gelen ilk topta taraftarlar kendisini ıslıklamaya çalışmışlar, ancak kendisi süper bir bilek hareketiyle rakibini maymun, taraftarları ise döt etmiştir. (bkz: ayağına sağlık)
ne alakaysa 23 ekim 2007 psv eindhoven fenerbahce maci sonrasında star tv'ye spor yorumcusu olarak yorum yapmış şahsiyettir. "hiç mi futboldan anlayan bir adam yok orada yorum yapacak" dedirtmiştir. eğer yorumculuğa soyunursa ekranları önümüzdeki 30 yıl boyunca işgal edip türk futboluna en az 20 yıl daha kaybettirecektir. yazıktır...
video görüntüsü izlenmesi gereken açıklamadır. abdullah gül konuşurken hemen arkasındaki askerin yüzünden düşenin bin parça olması, şehitlerin ateşinin o yüreğe nasıl kazındığını ele verir. orada şehit olan 12 kişi, onlarca yaralı o komutanın da oğullarıdır, gün gelip sırt sırta çarpıştığı yoldaşı, gün gelip bu vatana faydası olsun diye eğitmeye çalıştığı talebeleridir. o acıyı, şehitlerimizin yakınları dışında en iyi anlayacak o babacan yürektir.
şimdi misal ben evde tv izliyorum, o sırada da annemi konken partisinden almam gerek. hemen sözlükte biri bir başlık açsın, "tv izlerken anneyi konken partisinden almayı unutmak" diye, ben uyanayım, toparlanayım hemen. sonra mesela biri internete dalmış, mutfakta çay kaynıyor. üstelik düşünün ki öğrenci evi, kötü çaydanlık cayır cayır yanacak mazlum gencimiz. o an hemen biri gelsin "pornoya dalıp evi yakmak" diye başlık açsın. fark edildiyse bu başlığı açan arkadaş daha yaratıcı, öyle mesajını hemen vermiyor. gencimiz entry'yi görmese anlamayacak içinde bulunduğu vahim durumu. "nasıl bir başlık bu, entry'si kesin çok komiktir" diye okurken dumur olsun, topuklasın mutfağa.
tabi bu durumun üç sakıncası var; birincisi bu açılan başlıklar ne olacak, somut bir şey değil ki kıvırıp yelpaze yapalım. ikincisi, hangi olayın daha önemli olduğuna kim karar verecek. üçüncüsü ise monsingiladbah nere?
güneydoğu'da "türküm" dedikleri için hayatlarını ağır silahların altında geçirmek zorunda kalan, kimisi şehit olan, kimisi gazi kalan mehmetçiklerimiz varken üzerinde durulmaması gereken hadisedir.
bu tarz başlıklar dönem dönem açılıyor. buradaki maksat şu sanırım "sözlükte bazı bölücüler var". eğer böyle bir durum varsa moderasyona bildirirsin, anayasal düzeni tehdit eden bir durum varsa yazar uçurulur, eğer uçurulmaz, entry de silinmezse sözlüğü mahkemeye verebilirsiniz. bir sürü ünlü, sözlük sözlük kendi başlıklarını aratıp imajımız zedelenmesin diye bazı şeyleri şikayet edebiliyorsa bu sizin de hakkınız. (örneğin zakkum adlı eşcinsel placebo özentisi grup benim bir entry'm için başka bir sözlükte 'silin yoksa dava edeceğiz' türünden bir uyarı göndermişti)
bütün bunları belki üzüntümden yazıyorum ama bazı insanların hayatlarının merkezine uludağ sözlük'ü, entry'leri için aldığı oyları koyduğunu gördüğümde şehitlerimiz için daha çok üzülüyorum.
edit: ayrıca bu bana biraz da, youtube'da ilgili videoların altında sövüşen ve olaya hiçbir katkı sağlamayan insanları hatırlatıyor nedense. sözlük formatı sağ olsun...
"sözlüğe herkes resmini koysun, msn'ini yazsın, hatta bayan yazarlar beni uğraştırmasın direkt özel mesaj atsın, msn'den ekleme isteği göndersin kampanyası" şeklinde genişletilmesi gereken kampanyadır.
kendi medyamızın aynı teraneyi yıllardır sürdürüyor olduğunu görmezden gelip sövmemizin doğru olmadığını düşündüğüm hadisedir.
fenerbahçe'nin şampiyonlar ligindeki ilk senesindeki rapid vien maçı öncesi "viyana kuşatması"ndan bahsediliyorsa, yunanistan maçı eleme grubunda son avrupa şampiyonuna karşı alınmış bir galibiyet değil de, yunanlıları denize dökmek olarak anlatılıyorsa, bu manşete de kızmamamız gerek.
not: ayrıca istiklal marşımızı ıslıklayan yunanlılara cevabımız, sami yen'de onların marşını ıslıklamak şeklinde olmuştur; ancak unutulmasın ki şöyle de bir şey vardır tarihimizde.
futbol yorumcularının dillerine pelesenk olmuş, ironikomik kalıplardan biridir. anlatılmak istenen bir takımın, tıpkı halı sahada oynuyormuşçasına defansı boşlayıp rakip yarı alana kalabalık bir şekilde yerleşmesidir. ama akla muzip şeyler de getirir elbet.
oğul: anne, ben sağdan bindireyim mi? anne: kâmil oyunu sen mi kuracaksın? baba: dur geliyorum, bi saniye. oğul: anne, sağdan bindirecek miyim? anne: oğlum dur! kâmil hadi oğlan sabırsızlanıyor! oğul: anne, fatma boşa kaçıyor. anne: fatma kızım dur, daha oyunu kuramadık. kız: ispiyoncu! oğul: annemi dinlesene kızım sen de! anne: kavga etmeyin çocuklar! kâmil sen de çabuk ol ya, çocukları zor zaptediyorum. kız: anne yetiş, alper sağdan bindirdi!
artık kimin milli takımı olduğunu, kimin için oynadığını bilmediğim milli takımdır.
bir milli takım şehitler için mi oynar? federasyonun koltuğu sağlamlaşsın diye mi oynar? teknik direktörün şanı yürüsün diye mi oynar? dünyanın dört gözle izleyeceği pazar haline gelmiş organizasyonlara katılmak için mi oynar? turkcell için mi oynar? cola turca için mi oynar?
bakıyorsun kaptanımız atılan gol sonrası tribüne, spor yazarı da olsa kendi taraftarına kol hareketi yapıyor. kaybedilen maç sonrası teknik direktör istifaya çağrı tezahüratlarına cevap verir, basın mensuplarını küçümseyerek demeçler verir. dünkü "içimizdeki irlandalılar" bugün "içimizdeki norveçliler"e dönse kimse şaşmayacaktır.
futbolcularımız bunun keyif veren bir spor olduğu, kazanmak istediği, beraber başarmayı sevdiği için oynasa sanırım çok farklı bir yerde olurduk.
doğu-batı sentezinin en güzel örneğine beşiklik eden şarkıdır ayrıca. düğün marşıyla girer, siz daha ne olduğunu anlamadan klasik gitar en arabeskinden bir solo atar da şamar gibi çarpar suratınıza.
-(#1234567891011) süper yazmışsın abicim, ellerine sağlık.
+teşekkürler ama bence o kadar da iyi değildi.
-yok valla çok güzel, tebrik ediyorum.
+sağ ol da bence abarttığın kadar yok.
-ehehe.
+ne güldün?
-...
+bütün manyaklar da beni bulur zaten.