''bütün kürtler de oraya gidecekse kurulsun'' diyen insan sayısı artmakta. kendi dillerinde eğitim alsalarda o feodal alışkanlıklarından kurtulmaları 100 yıl alır. gerçekten mental olarak yüz yıl gerideler. görüyoruz işte; devlet doğudaki köylere bile okul yapmış, öğretmen yolluyo ama en azından ilköğretimi almaktan bile acizler. 7 yaşındaki çocuğu tarlaya yolluyorlar. iki dil bir bavul güzel bir örnektir. kürtleri dincilerden daha çok severim ama kürdistan kurulduğu takdirde bütün hepsi oraya gidecekse okeyim. gerçekten türkiye sosyal hayatta ve medeni insan bazında çok daha iyi bir ülke olur.
kendisi ariel dorfman tiyatro oyunudur. aynı zamanda schubert'in aynı isimde bir eseri vardır. ikisinin karışımıyla ortaya şöyle bir şey çıkar. fikir vermek adına;
istanbul'u akp'den kurtaracak tek insandır kendisi. ucuz komplo teorilerini bir kenara bırakın lütfen. chp'nin eksilerinden biri neydi; varoşlara ulaşamamasıydı. işte bu adam herkese hitap ediyor. chp maalesef başka hiçbir adayla istanbul'u alamaz. kendisini seversiniz veya sevmezsiniz ama hem chp'nin ona hem de onun chp'ye ihtiyacı var.
new york'daki academy'nin istanbul'daki şubesi. şişli'nin göbeğindedir. sakarya fırat dizisi ve birkaç filmin görsel efektleri burada yapılmıştır. sertifika alabilmeniz için bir kısa film çekmeniz gerekiyor. eğitmenlerde piyasada aktif ve tanınmış kişilerden oluşuyor.
intikam ve affetmek arasında gidip gelen bir adamın yaşadığı sıkıntı ve pişmanlık karşısında duyduğu saygı üzerine, görselliğiyle de tam not alan, avusturya yapımı bir film.
sofra adabına uymayan bir davranış. hor görülme nedenidir. ama uzak doğu'da misafirliğe gitmişseniz ve yemek esnasında bunu yaparsanız ''elinize sağlık, yemek çok güzel olmuş'' anlamına gelip ev sahibini gururlandırmanıza sebep olacaktır. göreceli şeyler bunlar falan.
filmin altın portakal almasının sebebi; yönetmenin cesareti ve umursamazlığıydı sanırım. ışık ve ses konusunda naturale bağlamış kendisi. maliyeti 15 bin dolarmış.
aksiyon filmi ön yargısına kapılmazsanız güzel bir akşam geçirmenize sebep olacak bir film. mark wahlberg ortak yapımcılarından biridir. bizzat kendisi de oynamıştır zaten.
o güçlü görünümünün altında, zamanında kadınlardan çok çektiği belli bir adamın hayalkırıklığı var aslında. onlar geri dönmeyecek ama hatıraları hep can yakacak.
hayatı sorgulamak yaşlanınca yerini boşvermişliğe bırakıyor sanırım. ne yaparsan yap bir çok şeyin aslında anlamsız olduğu gerçeğiyle yüzleşmek... sevgi eksikliği, yalnızlık ve bir içe dönüş hikayesi. jack nicholson'un farklı bir performansı. sonu göz dolduranlardan.