FaintSmile
751 (şahane)
yedinci nesil yazar 17 takipçi 286.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    akp sosyal medya timi

    1.
  1. Sözlükte bir kısım yazarında dahil olduğu timdir. Her türlü davranışlarıyla bunu belli ederler.

    --spoiler--
    olsun ama adam namaz kılıyor.
    --spoiler--
    7 ...
  2. istanbul üniversitesi öğrenci kulüpleri

    1.
  3. Yaklaşık 3 senedir okuduğum okulumun, varlığı yokluğu zor hissedilen kulüpleridir. 40 yılın başında bir etkinlik yapılır. Kimse bu kulüplere girmek için can atmaz çünkü can atacak bir tarafları yoktur. Öyle isteyen bi imza atıp girer, başka da bir olayı olmaz zaten. Arada bir konuşmacı getirtirler, çok nadir film izletilir ya da teleskopla güneşe baktırılır. Sonra da kulübüz biz olurlar.

    Not: Fen fakultesinde ki kulüpler adına konuştum.
    Not 2: Kulüplerin gelişmesi için çabalayan arkadaşlarımı ayrı tutarak, kulüplerin bu zamana kadar bir sisteme oturup adam gibi gelişmemesine dem vurduğumu belirtmek istiyorum. Sonuçta "köklü üniversiteyiz", since 1453.
    1 ...
  4. sevdiğimin yanında olamadıktan sonra

    1.
  5. Kimi yanında arıyorsan, önce içinde bulacaksın.
    1 ...
  6. roche limiti

    1.
  7. 1847 yılında Fransız matematikçi Edouard Albert Roche tarafından tanımlanmıştır. Bir gök cisminin kendinden daha büyük bir başka gök cismine, yerçekimi gücünün neden olduğu gel-git etkisi altında parçalanmadan yaklaşabileceği en kısa mesafeyi gösterir.

    Farkındalık: insanlarında bir Roche Limiti varmış...
    2 ...
  8. nikola tesla yı bilmeyen fizikçi

    1.
  9. O sonda ki fizikçi ibaresi kaldırılması gereken kişidir.
    3 ...
  10. its over 9000

    1.
  11. görünmez iplerle bağlıyız

    1.
  12. https://galeri.uludagsozluk.com/r/264418/+

    Bu küçük gezegende 7,080,360,000 kişi yaşıyor ve bugün yaklaşık olarak 490.000 bebek dünyaya gelecek. Her biri birbirinden eşsiz ve her biri muhteşem yaşam zincirinin bir parçası olacak.

    Göbek bağları vücutlarından ayrıldığı anda kendi umutları, hayalleri ve arzuları olan bireylere dönüşecekler.

    insanoğlu fikirlerini paylaşabilmek için birbirrine itici bir güç ile bağlıdır.

    Duyulmayı arzu ederiz.

    işte bu yüzden sürekli işaretler ve sinyaller göndeririz. Diğer insanlarda da bu sinyal ve işaretleri aramamızın sebebi budur. Her zaman gelecek mesajları bekleriz, bir bağlantı kurabilmek umuduyla.

    Bir mesaj alamamış olsak bile bu bize mesaj gönderilmediği anlamına gelmez. Bazen bu yeterince iyi dinlemediğimiz anlamına gelir.

    Yaşadığımız süre boyunca evrenle sürekli bir etkileşim içerisindeyiz. En asosyalinden, en sosyal insanına kadar, sonuçlarını takip edemesekte yaptığımız en ufak şeyle bile, mutlaka bir şeyleri etkileriz.

    Bir şeyi değiştirmek, her şeyi değiştirir. Çoğu insanın kaos olarak gördüğü, aslında hareketlerin ince bir çizgide birbirini takip etmesidir. Beslediğiniz her umudun, kurduğunuz her hayalin, gerçekleştirdiğiniz her tutkunun tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir etkisi vardır.

    Buna kelebek etkisi denir.

    En bağlantısız görünen yerlerde bile bir bağlantı vardır, sadece nereye bakacağımızı bilmeliyiz.

    iki noktanın birbiriyle temas etmesi gerektiğinde ancak direkt bir bağlantı olması mümkün değilse evren daima başka bir yol bulacaktır.

    En azından benim için bunlar bu şekilde görünüyor. Birbirimize görünmez iplerle bağlıyız ve bugüne kadar yaşadığımız hiç bir şey tesadüf değildi.

    Yaşadığımız her şeyle, kendimizden bir parça veririz hayata.
    1 ...
  13. bir insanı yargılamak

    1.
  14. Neden insanları yargılarsın? Neden insanları sınıflandırma ihtiyacı hissedersin? Sessiz, heyecanlı, aptal, akıllı, komik, utangaç, neşesiz, iyi, kötü. Bir insanı olduğu kişi yapan şey nedir? Sana söyleyeyim. Düşünceler!

    Doğumumuz, hayatımız boyunca düzeltmeye çalıştığımız bir hata mıdır?

    Herkes masum doğar fakat yaşadıkça kirleniriz, bu böyledir. Doğduğumuz andan itibaren yaşadığımız herşey bizi, olduğumuz kişi haline sokmuştur.

    Zevklerimiz, nefret ettiklerimiz, keşfettiklerimiz, anladıklarımız, anlamadıklarımız. Aslında yetiştğimiz ortamdan tutda, başımıza gelen en ufak olaya kadar hepsi düşüncelerimizin, dolayısıyla karakterimizin gelişmesine yol açar.

    Bizi şu anda olduğumuz kişi haline getiren bunlardan başka bir şey değildir. işte bu yüzden birisinin yaşadıklarını yaşamadan, onu yargılayamazsın.

    işte yine, bu yüzden kimsenin hakkında ne düşündüğünü önemsememelisin ve olmak istediğin kişi olmalısın.

    insan hangi zamanda, hangi dünyada, hangi ailede doğacağını seçemez. Fakat geleceği yinede tamamen buna bağlı değildir. Çünkü başka bir şeye sahip.

    Seni, hayvanlardan ayıran en büyük(ve belki de tek) şey, hayal gücü ve seçme kabiliyetidir. Yani Özgür irade! Bunu kimsenin elinden almasına izin verme. Belki de bu yüzden özgürlüğe bu kadar meraklıyız.

    Ve bir insan ne yaşarsa yaşasın, hangi bir zamanda, hangi dünyada var olmuşsa olsun, her zaman bir seçim şansı vardır.

    Kadere karşı gelelim!

    Kader kavramı hakkında ki düşüncelerimin ne olduğundan şimdi bahsetmeyeceğim. Fakat bu cümlede bahsettiğim şey, hayata boyun eğmemen. Yani sana verilen en büyük gücü kullanmaktan vazgeçmemen.

    Her şey istediğin gibi olmayabilir fakat karşına ne çıkarsa çıksın, pes etmemelisin. Çünkü kaybettiğinde değil, pes ettiğinde yenilirsin.

    Bu yüzden kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün. Her zaman bir hayalin olmalı çünkü yaşamanın amacı, amacı olan bir yaşamdır.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/264414/+
    0 ...
  15. 14 şubatın sevgililer günü olması

    1.
  16. Yılın 1 günü sizin, geri kalan 364 günüde yalnızların olsun o halde. **
    4 ...
  17. el psy congro

    1.
  18. hayatın anlamı ve yanılgılar

    1.
  19. Merhaba FS kulübü üyesi... (Dinlemelik; http://fizy.com/#s/16pn78 )

    Bu gece korku düzeni ve suçluluk yazımın devamını yazmak istiyorum, çünkü daha söylemek istediğim çok şey var. Toplumun hali daha başarılı bir şekilde özetlenemezdi herhalde. Herkes birbirinin klonu robotlar olmuş, hayatlarının amacından, hayallerinden kopmuşlar. Belki de hiç bulamamışlar. Yaşamının amacı ne? Bu soru çoğu kişiye büyük rahatsızlık verir. Cevaplamaktan kaçınırlar. Çünkü verecek bir cevapları yoktur.

    Hayatın amacı olarak bahsettiğim şey Kişisel menkıbe. Paulo Coelho, "Simyacı" kitabında bunu şöyle açıklıyor; "Gerçekten arzu ettiğimiz bir şeyin gerçekleşmesi için tüm evren işbirliği yapar." Bu söz bir çok kez tekrarlanıyor. Gerçektenden öyle, hayattan deneyimlediklerimde bunun gerçek olduğunu söyleyebilirim.

    "Arkada bıraktığın şeyleri düşünme dedi simyacı, atlarıyla çölün kumlarında ilerlerken. Her şey evrenin ruhu'na kazınmıştır ve ebediyen orada kalacaktır."

    "Kişisel menkıbe'lerimiz uğruna aşılmayacak çöl, güdülmeyecek koyun yoktur. Arzularımız doğrultusunda giderken geride bıraktıklarımızsa, gerçekten bizimse hep bizim için duruyor olacaktır. "

    Kitapta geçen, en çok hoşuma giden satırlardan bazıları ise;
    "Bulduğun şey saf maddeden yapılmışsa, hiçbir zaman çürümeyecektir. Ve oraya birgün geri döneceksin. Bir yıldız patlaması gibi bir anlık ışıktan başka bir şey değilse, o zaman geri dönüşünde hiçbir şey bulamayacaksın. Gene de en azından bir ışık patlaması görmüş olacaksın. Yalnızca bu bile yaşamış olmanın zahmetine değer. "

    Karşılaştığım insanların içinde çok azı bu soruya içtenlikle cevap verebildi. Ve şunu söyleyebilirim ki bu insanlar, kesinlikle toplumun geri kalanından ayrılmış, farkındalık seviyesi bariz bir şekilde yüksek olanlardı. (Bu arada Simyacı'yı okuyun, çok güzel kitaptır.)

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/191605/+
    Bir işe gir. Çalışmaya git. Evlen.
    Çocuk sahibi ol. Modayı takip et.
    Normal Davran. Kaldırımdan yürü.
    Televizyon izle. Yasalara uy.
    Yaşlılığın için birikim yap.

    Şimdi, benim ardımdan tekrar et: "ÖZGÜRÜM'

    insanlar dünyanın güvenli ve düzenli bir yer olması için yıllarca çalışırlardı. Ama kimse bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değildi. Bütün dünyanın parsellendiğini, hiz limitleri konduğunu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini ve düzenlendiğini, bütün insanların sınavlardan geçirildiğini, fişlendiğini, nerede oturduğunun, ne yaptığının kaydının tutulduğunu düşünün. Hiç kimseye macera yaşayacak bir alan kalmadı, satın alınabilenler hariç. Lunaparka gitmek gibi. Film izlemek gibi. Ama bunlar yine de sahte heyecanlardı...Gerçek afet veya risk ihtimali olmadığından, gerçek kurtuluş şansı da ortadan kalkmış oldu. Gerçek mutluluk yok. Gerçek heyecan yok. Eğlence, keşif, buluş yok. (Chuck Palahniuk - Tıkanma)

    Her şey, çocukluğumuzdan itibaren eğitim sistemi ile başlıyor. Eğitim, rezil bir halde ve bu asla düzelmeyecek çünkü böyle olmasını istiyorlar. Herşeye sahip olan ve her şeye karar verenler, dünyayı yönetenler, bunun böyle olmasını istiyor. Kendisine her sunulanı kabul eden insanlar istiyorlar. Hatta insan bile değil, robot olmamızı istiyorlar.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/191606/+
    Saf iş gücü, söyleneni anlayacak ve sadece emirleri yerine getirebilecek kadar zeki olmamızı istiyorlar. Ve sadece istemekle kalmıyorlar, bunu başarılı bir şekilde uyguluyorlar. Görünmez bir, kurallar hapisanesindeyiz. Özgür olduğumuzu düşünmemizi istiyorlar ve önümüze fark ettirmeden kendi belirledikleri seçimleri sunuyorlar. Çocukluğundan beri sorgulamaya alışmamış, hatta sorgulamanın kötü bir şey olduğunu sanan bireyler, görünmez hapisanelerinde sahte bir mutlulukla yaşamlarını sürdürüyor. işte istedikleri şey bu. Size bir seçim hakkınız olduğunu düşündürmek.

    Size ne istemediklerini söyliyim. Eleştirel düşünen insanlar istemiyorlar. iyi derece bilgilendirilmiş ve eğitim görmüş insanlar istemiyorlar. Bu hiç işlerine gelmez çünkü onların çıkarlarına aykırı. Dönen büyük, kandırmacayı, görünmez bir kurallar hapisanesinde olduğunu fark edenler ise toplumun kendisi tarafından eziliyor. Bu sistemi korumak için savaşanlar tarafından, var güçleriyle engelleniyor.

    Kır zincirlerini!

    Sorgulamaya kendi içimizde bir yolculuğa çıkıp kendimizden başlamalıyız. Bazen aynanın karşısına geçip şu soruyu sorarım; "Ben kimim?" Ancak kendimizi sorgulamaya başladıktan sonra gerçek manada özgür olabiliriz. Her şeyden önce korkmayı bırakıp, bir gün öleceğinı kabullenmelisin. işte o zaman her şey netleşmeye başlıyor ve daha önce sorun olarak gördüğün, o küçük şeylere sadece tebessüm ediyorsun. Yani kısaca Yunus Emre'nin dediği gibi; "Bir ben vardır bende benden içeri."

    Kim ne derse desin, kelimeler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir.

    Blog; http://illuminatifs.blogs...tn-anlam-ve-yanlglar.html
    illuminati FS Kulübü; (#12954877)
    5 ...
  20. atlantis ve piramitler

    2.
  21. BiMiNi'DE ATLANTiS iZLERi

    "1998 yılı ilkbaharında, Miami Egyptoloji Derneği'nin yöneticisi ve basın sözcüsü Aaron DuVal, medya kuruluşlarının haber merkezlerine bütün dünyada epey yankı yaratan bir basın duyurusu gönderdi. Bu bildiride, Miami açıklarındaki Bimini Adası'nda bir süredir devam eden araştırmaların sonunda, Atlantis'in izleri olduğunu düşündükleri son derece şaşırtıcı ve çarpıcı kalıntılar, tabletler ve duvar parçaları bulunduğunu söylüyordu DuVal. Ekip bütün hızıyla araştırmaları sürdürüyor, ancak bölgenin güvenliği sağlanmadıkça, bulguların yerinin açıklanmayacağı vurguluyordu.

    Bu haber, 1998 boyunca büyük yankı yaratmıştı. Yaz aylarında, Miami Egyploloji Derneği'inde bir basın toplantısı düzenleyen ve eldeki bulguları ortaya çıkaramayacağını çünkü bunun son derece sıradışı bir keşif olduğunu bu nedenle bölgenin koruma altına alınmasının şart olduğunu söyleyen DuVal, izleyen dönemde medyanın ilgi odağı olmasına rağmen birkaç ciddi yayın organı hariç, röportaj vermeyi reddetti ve güvendiği arkeologlarla, bilim kurumlarıyla bağlantı kurmaya çalıştı.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/190158/+
    Ne var ki, aradığı desteği bir türlü bulamadı. Bölgenin güvenliğinin sağlanmasına ilişkin ısrarlı talepleri de yanıtsız kaldı. Akademik çevreler, 1968 yılında bulunan Bimini Yolu'nun da bir Atlantis göstergesi olmadığını düşündüklerinden, DuVal'in iddiasını duymazdan gelmeyi seçmişlerdi. Oysa Miami Egyptoloji derneği, buldukları kalıntılar arasında Güneş Sistemi takvimi olduğunu sandıkları kabartmalar; Yucatan bölgesinin üslubuna uygun olduğu kadar Mısır'daki bulgularla da paralellik gösterdiğini söyledikleri birtakım tarihsel kayıtlar da olduğundan söz ediyorlar ve metalin çok ilginç kullanımlarıyla ilgili bazı bilgilerle yüz yüze geldiklerini vurguluyorlardı.

    Bimini'deki çalışmalarla ilgili Aaron DuVal'in son basın duyurusu, geçtiğimiz Şubat ayında yapıldı. DuVal, çalışmalarında onları motive eden hocaları Profesör Scolt'un onuruna, bu bulguları "Scott Taşlarıi"olarak adlandırdıklarını duyurdu ve güvenlik sağlanıncaya kadar yeni bir basın duyurusu yapmayacaklarını söyledi.

    Uzunca bir aradan sonra, geçtiğimiz hafta DuVal, interreks'e yolladığı e-mail'de, çalışmalardaki son durumu ve bugün varılan noktayı anlattı. DuVal'e göre artık iyice çoğalan ve sınıflanmaya başlayan tablet, kabartma, hiyeroglif ve muhtelif çizimler, Platon'un Atlantis'i ile karşı karşıya okluğumuzu, tartışılmaz biçimde ortaya koyuyordu ve yakında her şey açıklanacaktı. Ama, bölgenin güvenliği hâlâ sağlanmamıştı! DuVal, en son duruma ilişkin şunları söylüyordu:

    Araştırmalarımız sürüyor. Bir yandan da, sürekli olarak 'Bize kanıt gösterin, bize Atlantis'i gösterin de inanalım' benzeri haykırışlara mubatap oluyoruz. Biz araştırmacılarız, bir şey kanıtlamak gibi bir misyonumuz yok. Bizim bulduklarımızı değerlendirerek bu kanıtı ortaya koyacak olanlar, belki de bugün bize inanmamayı yeğleyenler. Elimizde çok sayıda kanıt birikmiş durumda. "Scott Taşları", bugüne kadar çok ekibin ısrarla aradığı Platon'un Atlantis'inin kanıtları. Ama çok dikkatli ve soğukkanlı davranmamız gerekiyor. Her şeyden önce, araştırma bölgesinin güvenliğinin sağlanması ve belli bir histeriyle bölgeye akın edebileceklerin kanıtlardan bir süre uzak tutulması şart. Burada yalnızca Atlantis fikrine karşı çıkanlardan değil, Atlantis destekçilerinden de söz ediyoruz. Birçok insan, bu konuda kendi teorisini oluşturmuş ve bir fikir ortaya atmış durumda. Böyle bir bulgunun, yıllardır savundukları teoriyi geçersiz kılmasından rahatsız olabilecekler var.

    DuVal, Bimini'deki araştırma bölgesinde bugüne dek ele geçirilenler arasında antik takvimler, gökyüzü ve yeryüzü haritaları, astronomik belgeler, mühendislik planları, metal kaplı duvar parçaları, dünyada bugüne dek bulunmuş en eski toprak kaplar ve binlerce yıl öncesine yönelik tarihi kayıtlar bulunduğunu açıklıyor."
    Agartha hakkında, kanıt niteliğinde olan ancak üzerinde hiç durulmayan bir deneyim. (Benim de en sevdiğim kanıt bu ayrıca.) Kutupların ötesindeki Gökkuşağı Kenti'ne bir yolculuk yaptığı söylenen Amiral Richard Byrd'in bu gizemli mekanla ilgili bir günlüğü vardır:

    Admiral Richard B. Byrd´ün Günlüğü, Şubat-Mart 1947

    "Kuzey Kutbu'nda bir keşif uçuşu

    iç dünya; benim gizli günlüğüm"

    Bu günlüğü gizlilik içinde yazmalıyım. Yazdıklarım arktik'de 1947 yılı Şubat'ının 19. gününde yaptığım uçuşla ilgili. Zamanı geldiğinde, muhakkak insanlar daha akıllı olacaklar ve kaçınılmaz gerçeği kabul edecekler. Yazdıklarımı açıklamak özgürlüğüne sahip değilim. Belki de bunlar, toplumsal bir incelemenin ışığını asla göremeyecektir; ama birgün herkesin okuyabilmesi için, bunları kaydetmek benim görevim. Bu açgözlü ve sömürücü dünyada, kesin eminim ki insanoğlu, gerçekleri daha fazla bastıramayacaktır.

    "Uçuş Seyir Defteri" 19 Şubat 1947-Artrik Üssü Kampı

    Saat 06:00: Tüm hazırlıklar tamamlandı. Kuzeye doğru uçacağım. Tüm yakıt depoları dolduruldu.

    Saat 06:20: Sancak motoru daha güçlü gibi. Ayarlama yaptık, şimdi daha iyi.

    Saat 07:30: Üsle radyo ilişkisi kontrolu yaptık. Herşey yolunda. Telsizcim memnun.

    Saat 07:40: Sancak motorunda zayıf bir akıntı var gibi. Yağ basıncı normal.

    Saat 08:00: Uçuyorum. Uçuş, normal görünüyor. 7.000 metre'de uçuyorum. Türbulans, normal. Herşey yolunda.

    Saat 08:15: Üsle telsiz kontrolu normal.

    Saat 08:30: Türbulans oluştu. Bin metreye kadar inmeye karar verdim, Uçuş koşulları, yumuşak görünüyor.

    Saat 09:10: Çok büyük bir buz alanı. Altta kar yağıyor. Görüntü muhteşem. Kırmızıdan mora kadar tüm renkleri görüyorum. Pusula, olduğu yerde dönüp duruyor. Üsle tekrar ilişki kurduk ve gördüklerimi anlattım.

    Saat 09:10: Her iki pusulam da, yani manyetik ve gyro pusulalar, dengelerini iyice yitirdiler. Titreşip duruyorlar. Güneş pusulasını kullanıyorum. Kontroller yavaş tepki veriyorlar; ama bir buzlanma belirtisi yok.

    Saat 09:15: Uzakta dağlar görüyorum.

    Saat 09:49: Dağları gördüğümden bu yana, 29 dakika geçti. Görsel bir yanılgı yok. bunlar birer dağ ve daha hiç görmediğim bir sıradağ halindeler.

    Saat 09:55: Altimetre 8.900 metreyi gösteriyor; güçlü bir türbulans var.

    Saat 10:00: Hâlâ kuzeye doğru uçuyorum ve altımda küçük bir dağ sırası var. Bunu tanımlıyorum ve soruşturmam gerek; çünkü böyle bir dağ oluşumu haritalarda yok. O da ne? Dağların arasında ve tam ortada, küçük bir nehir akıyor. Aşağıda yeşil bir vadi! Olamaz! Burada garip ve normal olmayan birşeyler var. Buz ve kar olmalıydı; ama ben dağların yamaçlarında yeşil ormanlar görüyorum. Yön bulma araçlarım, hâlâ çılgınca dönüyorlar. Jiroskop, hâlâ öne ve arkaya doğru titreşip duruyor.

    Saat 10:05: Dört bin metreye indim ve alttaki vadinin üzerinde sola doğru sert bir dönüş yaptım. Aşağıda yeşille örülmüş bir alan var. Burada ışık farklı, güneşi göremiyorum. Sola biraz daha döndüm ve aşağıda çok büyük, garip hayvanlar gördüm. File benziyorlar; ama hayır, bunlar birer mamut. inanılmaz, ama oradalar. 3.000 metredeyim. Dürbünle bakıyorum ve hayvanlar görüyorum. Oradalar. Mamutlara çok benziyorlar. Bunu üsse bildirmemiz gerek.

    Saat 10:30: Yeşil renkli tepelere yaklaşıyorum. Dış ısı, termometrenin gösterdiğine göre 23 derece. Düz olarak uçmaya devam ediyorum. Göstergeler norma;l ama ben bir bulmacanın içindeyim. Yine üssü arıyoruz; ama telsiz çalışmıyor.

    Saat 11:30: Eğer normal kelimesini bu ortamda kullanırsam, herşey yolunda. ilerde bir yer var. Sanki, bir kente benziyor. Uçak, çok hafifledi. Bir tüy gibi dalgalanarak uçuyor. Kontrollar, emirlerimi dinlemiyorlar. Tanrım!, Normal tepkiler vermeyen bir araç içinde uçuyorum ve yeterince hızlı değilim; ama ilerde uçan garip bir araç var. Disk şeklinde ve parlak. Bana doğru yaklaşıyor. Üzerindeki işareti görüyorum; bu, bir gamalı haç. Fantastik! Neredeyiz? Ne oluyor? Kontrolları geri almaya çalışıyorum; ama olmuyor. Kontroller isyan ediyorlar.

    Saat 11:35: Telsizden çatırdılar geliyor. ingilizce bir ses; ama derinlerden geliyor. Aksan, isveç ya da Alman. Şöyle diyor; "Bölgemize hoşgeldiniz amiral. Sizi yedi dakika içinde indireceğiz. Güvenli ellerdesiniz. Rahat olun." Uçağımın motorları durdu. Garip bir gücün kontrolu altında uçmaya devam ediyorum. Şimdi, uçağım kendi çevresinde dönmeye başladı.

    Saat 11:40: Bir diğer telsiz mesajı. iniş olayı, başladı. Uçak, şiddetle titriyor. Aşağıya doğru iniyor. Sanki görünmeyen dev bir asansörün içinde gibiyim. Artık çok rahatım. Hiçbir şey, umurumda değil. Hafif bir sarsıntıyla uçağım yere temas ediyor.

    Saat 11:45: Günceme aceleyle son cümleleri yazıyorum. Uçağıma doğru gelenler var. Hepsi de uzun boylu ve sarı saçlılar. Uzakta, büyük ve parlak binaların bulunduğu bir kent var. Gökkuşaklarına benzer renk dalgaları, nabız gibi atarcasına kentin üzerinde yükseliyor. Ne olduğunu anlamış değilim; ama ortada tehlikeli birşey yok. Hiçbir silah görmüyorum. Kargo kapısını açarken, bir sesin ismimi söylediğini duyuyorum. Herşeye razıyım.(kaydın sonu)

    Kristal Kente Giriyorum...

    Bundan sonra olanları hafızama güvenerek yazdım. Hayal gücümü zorlamam gerekiyor. Bütün bunlar, çılgınca ve olmaması gereken şeyler. Telsizcimle beraber uçaktan çıktık. içten ve samimi bir karşılama bu. Tekerlekleri olmayan küçük bir platformun üstüne bindik. Şimdi hızla parlayan kente doğru gidiyoruz. Kent, sanki kristalden yapılmış gibi. içeri girerken, daha önce hiç görmediğim büyüklükte binalar görüyorum. Bu yapılar, Frank Lloyd Wright´ın (dönemin ünlü sürrealist mimarı) çizimlerinin ötesinde. Ya da bir Buck Rogers filminin setindeyim (yine dönemin sinemasında canlandırılan bir bilim kurgu kahramanı). Daha önce hiç tatmadığım sıcak içecekler ikram ediliyor. Çok lezzetliler. On dakika kadar sonra, iki hostes geliyor. Çok güzeller ve kendileriyle beraber gelmemi söylüyorlar. Yapacak birşey yok, gidiyorum; ama telsizcim kalıyor. Kısa bir yürüyüşten sonra asansöre benzer bir yere giriyor, aşağıya doğru inmeye başlıyoruz. Araç, duruyor ve kapı, yukarıya doğru sessizce açılıyor. Uzun bir koridorda ilerliyoruz. Gülkurusu renkte bir ışık, her yerden yayılıyor. Sanki duvarların içinden geliyor. Büyük bir kapının önünde duruyoruz. Kapının üzerinde, okuyamadığım bir yazı var. Kapı, ses çıkarmadan açılıyor, girmem için işaret ediliyor. Hosteslerden bir tanesi; "Korkacak birşey yok amiral, Üstad´ın huzuruna kabul edileceksiniz." diyor.

    Üstad´ın Mesajı

    içeri giriyorum. Çarpıcı renkler görüyorum. Oda, büyüleyici ve çok etkileyici. Karşımda çok güzel bir insan var. Gördüklerimi anlatamıyorum; bildiğim sözcükler buna yeterli değil. insan gibi; ama çok daha ötesinde. Huzur ve mutluluk yayıyor. Düşüncelerim kesiliyor. Melodik ve sıcak bir sesle konuşuyor; "Yerimize hoş geldiniz amiral." O, bir erkek. Yüzünde çok uzun yılların izleri var. Uzun bir masada oturuyor. Sonra kalkıp, bana oturmam için yer gösteriyor; oturuyoruz. Bana bakıp gülümsüyor ve yine o yumuşak ve melodik sesle konuşuyor; "Sizin buraya girmenize izin verdik; çünkü siz, dünyanın yüzeyinde tanınan asil birisiniz." "Dünyanın yüzeyi mi?" diyor ve soluğumu tutuyorum. Gülümsüyor ve, "Evet, şu anda iç dünya´nın Arianni bölgesindesiniz. Sizi görevinizden fazla alıkoymayacağım; güvenle yüzeye geri döneceksiniz. Ama şimdi amiral, sizi neden buraya çağırdığımızı söyleyeceğim. Irkınızın Japonya´da, Hiroshima ve Nagasaki´de patlattığı ilk atom bombalarıyla çok ilgiliyiz. Bu nedenle alarma geçtik ve uçan araçlarımızı yolladık. Biz, bunlara ´flugelrad´ diyoruz. Sizi gözlüyorlar ve ırkınızın yüzeyde ne yaptığını araştırıyorlar. Bütün bunlar geçmişte kaldı amiral; ama biz, devam etmek zorundayız. Irkınızın savaşlarına ve barbarlığına daha önce hiç karışmadık; ama şimdi durum farklı. insanlık için uygun olmayan doğal bir gücü, yani atomik enerjiyi öğrendiniz. Özel görevlilerimiz, dünyanızdaki güçlere mesajlar veriyorlar; ama henüz bir tepki vermediler. Şimdi sizi, dünyamızın varlığını gören bir tanık olarak seçtik. Irkınızdan binlerce yıl daha eski olan kültürümüzü, bilimimizi göreceksiniz amiral." sözünü kesiyor ve benimle ne yapacaklarını soruyorum.

    Zamanı Geldiğinde...

    Üstad, delici bakışlarıyla sanki düşüncelerimi okuyor ve bir zaman sonra cevap veriyor; "Irkınız, şu anda dönüşü olmayan noktaya ulaştı. Aranızda, ellerindeki gücü bırakmaktansa dünyayı yok etmeyi göze alacak olanlar var." Başımı sallıyorum ve devam ediyor; "1945´de ve sonrasında ırkınızla ilişki kurmaya çalıştık; ama düşmanca davranıldı. Flugelrad´larımıza ateş açılıp düşürüldüler. Savaş uçaklarınız, kötü amaçlarla, düşmanca davranarak bizimkileri kovaladılar. Şimdi sana şunu söylüyorum oğlum; dünyanızda çok büyük bir kötülük fırtınası oluşmakta. Kara bir öfke ve şiddet, yıllardır hiç eksilmeden, artarak birikiyor. Silahlanmanızın bir anlamı yok; biliminizde güvenli bir yer yok. Kültürünüzde açan her çiçek, öfke ve hiddetle ezilip, yok ediliyor. Tüm insanlar, canlılar, derin bir kaosun içine düştüler. Yaşadığınız son savaş, daha sonra ırkınızın başına geleceklerin sadece bir başlangıcı. Biz, burada her geçen saat, durumu daha açık görüyoruz. Söylediklerimde bir yanlış var mı?" "Hayır, bu eskiden de oldu. Karanlık çağlar geldi; ama beşyüz yıl önce sona erdi." diyorum. Üstad, devam ediyor: "Evet, oğlum. Karanlık çağlar, asıl şimdi ırkınızın üzerine geliyor. Karanlık dünyayı bir örtü gibi örtecek; ama inanıyorum ki, ırkınızdan bazıları yaşamayı başaracaklar. Ama buna daha zaman var. Fazlası söylenmemeli. Çok uzaklarda ırkınızın yıkıntıları arasından yeni bir dünya doğacak. Kayıp, efsanevi hazineleri arayacaklar ve oğlum bizim korumamızda güvenlikte olacaklar. Zamanı geldiğinde biz, ırkınıza ve kültürünüze yardım edeceğiz. Belki savaşın ve çekişmelerin boş yere olduğunu birgün öğreneceksiniz. Ancak bundan sonra ırkınız, tekrar kültürü ve bilimi elde edebilecek.Şimdi oğlum, bu mesajla beraber yüzeye dönebilirsin."

    Ve Dönüş

    Bu sözlerle beraberliğimiz sona ermiş gözüküyor. Bir an için duruyorum. Bu, bir rüya olmalı; ama ben, bu gerçeği biliyordum. iki güzel hostesimin gelip, "Bu yoldan amiral" demeleriyle kendime geldim. Çıkmadan evvel, bir kez daha dönüp Üstad´a bakıyorum. O mitolojik yüzde, yumuşacık gülümseme var: "Elveda oğlum." diyor ve ince uzun elini kaldırarak bir barış hareketi yapıyor. Hızla geri dönüyor ve yukarı çıkıyoruz. Hosteslerimin birisi bana dönüyor ve, "Acele etmeliyiz amiral. Üstad, sizi geciktirmememizi istedi. Mutlaka geri dönmeli ve mesajı vermelisiniz." Birşey demiyorum. Olan herşey, inancın ötesinde. ilk geldiğimiz yere dönüyoruz. Telsizcim, orada. Çok gergin ve yüzünde endişeli bir ifade var. Onu, "Herşey yolunda Howie." diyerek sakinleştiriyorum. Yine uçan platformla uçağımızın yanına götürülüyoruz. Motorlar çalışmıyor. Hemen biniyoruz. Kapı kapandıktan sonra görünmeyen güç, uçağı kaldırıp bir anda 8.000 metreye çıkarıyor. Onların araçlarından iki tanesi, belli bir uzaklıktan bizi izliyor. Çok hızlı gidiyoruz; ama hız göstergesini okuyamıyorum. ileriye doğru gidiyoruz. Telsiz, çalışıyor ve bir ses; "Şimdi sizi terk ediyoruz amiral. Kontrollar serbest. Auf wiedersehen!!!!" diyor. Almanca bir veda. Howie ve ben, flugelrad´ların soluk mavi gökte kaybolmalarını izliyoruz. Uçağım birden sarsılıyor ve aşağıya doğru dalışa geçiyor. Toparlanıyor ve kontrolu alıyoruz. Şimdi uçuş normal. Kimse konuşmuyor. ikimiz de kendi düşüncelerimizle başbaşayız.

    Güncenin Devamı

    Saat 22:00: Yine sonsuz buz ve kar çölündeyiz. Üsse uzaklığımız, yaklaşık 27 dakika. Haberleşiyoruz. Cevap geliyor. Bütün koşullar, normal. Üstekiler, bizden haber aldıkları için çok mutlular.

    Saat 22:00: Üsse yumuşak bir iniş yapıyoruz. Bir görevi bitirdim; ama çok daha büyük bir görev, şimdi beni bekliyor... (kaydın sonu)

    11 Mart 1947´de, Pentagon´da bir toplantıda hazır bulundum. Olanları anlattım, keşfimi açıkladım ve üstad´ın mesajını aktardım. Herşey, gereğince kaydedildi. Başkan´a bilgi aktarıldı; ama geciktirildiğimi veya alıkonduğumu hissediyorum. Yüksek güvenlik örgütü ve bir tıb ekibi ile uzun görüşmeler yaptırdılar. Bir kasıt algılıyorum. Büyük bir sıkıntı içindeyim. ABD ulusal güvenlik koşulları gereğince, sıkı kontrol altındayım. Ve sonunda emri aldım; bildiğim her konuda, kesin olarak sessiz kalmam isteniyor. Bunu insanlık adına yapacakmışım. inanılmaz; ama ben, bir askerim ve emirlere uymaktan başka yapacak birşeyim yok.

    30 Aralık 1956: Son Sözler

    1947´den bu yana yıllar geçti. Günlüğümü tamamlamam gerekiyor. Kapatırken, kendimden eminim. Bu sırrı, yıllar boyunca inançla sakladım. Bu, benim tüm moral değerlerime ve haklarıma karşıydı. Şimdi sonsuz gecenin geldiğini hissediyorum ve bu sır, benimle beraber ölmemeli. Ama gerçek, eninde sonunda galip gelecek. insanlığın tek umudu, bu. Gerçeği görüyorum ve rûhum bir an önce serbest kalmak için çırpınıyor. Askerî canavarlığın kalbi olan endüstri için görevimi yaptım. Şimdi, uzun gece başlıyor; ama bu, bir son olmayacak. Uzun Artrik gecesinde olduğu gibi, gerçeğin parlak güneş ışığı yine gelecek ve karanlıklardan ışık doğacak. Çünkü ben, kutbun ötesinde varolan ülkede, en büyük bilinmeyeni gördüm.

    Kaynaklar bunlar;

    Amiral Richard E. Byrd
    ABD Deniz Kuvvetleri, 24 Aralık 1956

    Kaynaklar:

    History of the Byrd Polar Research Center
    The Papers of Admiral Richard E. Byrd
    Admiral Richard E. Byrd: The Hero
    Richard E. Byrd 1888-1957
    Alone - Richard Evelyn Byrd
    Admiral Richard E. Byrd and the Holow Earth Theor
    Secret Diary of Admiral Byrd?
    Rear Admiral Richard E. Byrd And the Quest for the Inner Passage Part I

    Ayırıca Yunus Emre'nin şöyle bir şiiri var, belki alakasızdır ama;

    Bir Dağ içinde

    Adım adım izleri
    Bu âlemden içeri
    On sekiz bin âlemi
    Gördüm bir dağ içinde

    Yetmiş bin hicap geçtim
    Gizli perdeler açtım
    Ben dost ile birleştim
    Buldum bir dağ içinde

    Gökler gibi gürledim
    Yerler gibi inledim
    Çaylar gibi çağladım
    Aktım bir dağ içinde

    Bir döşek döşemişler
    Nur ile bezemişler
    Dedim bu kimin ola
    Sordum bir dağ içinde

    Deprenmedim yerimden
    Ayrılmadım pirimden
    Aşktan bir kadeh aldım
    içtim bir dağ içinde

    Yunus eydür gezerim
    Dost iledir bazarım
    Ol Allah'ın didârın
    Gördüm bir dağ içinde

    Yunus Emre

    Ayrıca Hitler'in de bu konularla ilgili araştırmalar yaptığıda biliniyor. Fakat onu da bu yazıya eklersem, tam bir işkenceye döneceği için eklemiyorum. :D Şimdi daha önce de bahsettiğim, dünyanın her yerine yayılmış olan piramitlerden bahsediceğim.

    Piramitlerin bulunduğu bölgelerden başlıca; Mısır, Çin, Meksika, Bolivya
    Dünyanın tamamen farklı noktalarında, benzer yapıların oluşması sizcede çok büyük bir olay değil mi? Daha 1500 yıl öncesine kadar dünya düz mü, yuvarlakmı diye tartışılırken, bu piramitlerin dünyanın farklı noktalarına milattan önce 4500-15000 yılları arasında yapılması çok büyük bir şey değil mi sizce de? Benim için bu bile büyük bir kanıt aslında teknolojinin eskiden çok gelişmiş olduğuna. Piramitlerin özelliklerine artık hiç girmeyeceğim bile, bilmeyen kalmadı. Ayrıntılı bilgi isteyen şurayı okuyabilir; http://www.gislab.ktu.edu...faaliyet/piramitlerhk.htm

    Mısırda ki piramitleri herkes biliyordur. Meksika ve Bolivyada ki Maya ve Aztec piramitlerinide çoğu kişi biliyordur. Peki ya Çin de ki piramitler? ilk duyduğumda bende çok şaşırmıştım. Bu piramitleri biraz araştırdım ve edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum;

    Öncelikle bu piramitlerin inşaa edilme tarihi tam olarak bilinmemektedir çünkü çinliler bu piramitlerin kendilerine air olmadığını anlayınca, araştırma yapılmasına yasak getirmişler. Peki bu piramitler çinlilere ait değilse kimin? Türklerin! Zaten şaşkınken, birde bu piramitlerin Türklere ait olduğunu duyunca şaşkınlığım iki kat artmıştı. Piramitlerin yapılış tarihinin, milattan önce 4500 ve 15000 yılları arası olduğu tahmin ediliyor. Yani dünyanın en eski piramitleri aslında Türk Piramitleriymiş.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/190157/+
    Bu piramitler, Xian şehrine 100 km uzaklıkta , Qin Ling Shan dağlarında bulunuyor ve Ön-Türk uygarlıklarından birisi tarafından inşa edildiği düşünülüyor. Etrafında irili ufaklı 100 adet piramitle beraber, 300 metre yüksekliğinde Beyaz Piramit olarak da adlanırılan bir piramit bulunmakta.

    Beyaz Piramitin ikinci dünya savaşı sırasında Çine yardım malzemesi götüren bir C-54 uçağından çekilen fotoğrafı 1957 yılında ilk kez Life dergisinde yayınlanmış. Sonra çinliler bu piramiti gizlemek için üzerine ağaç filan ekmişler, şöyle bir resmi var. Daha önce de hikayede bahsedildiği gibi, bu piramitleri atlantis ve mu kıtasından, yada kuranda ismi geçtiği üzere Ad ve Semud milletlerinden, göç edip, hayatta kalanların inşaa ettiğini düşünüyorum. Belial'in oğulları olarak bilinenlerin, Aztec ve Mısır piramitlerini inşaa ettiğini, Bir'in oğulları olarak bilinenlerin ise Çinde ki Türk piramitlerini inşaa ettiğini düşünüyorum. Şimdi Türk piramitleri ile ilgili, piramitlerin içine giren ilk Türk araştırmacı yazar Oktan Keleş'ın bir makalesini aynen paylaşıyorum.

    "Beyaz piramitler" ya da "Türk piramidi" diye de anılan piramitlere giren ve orada araştırmalarda bulunan Keleş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Buradaki materyaller konunun uzmanları tarafından incelendiğinde şunu söyleyebiliriz: Tarihin tekrar yazılması gerekebilir" dedi ve piramitlerdeki materyallerin Türk tarihi açısından büyük önem arz ettiğini belirtti.

    Keleş, bölgeye daha önce de araştırma yapmak için başkalarının gittiğini ancak araştırmacıların görüntü almasına izin verilmediğini ve şimdi yayımlanan fotoğrafların, "şu ana kadar yayımlananlar arasında bir ilk" olduğunu vurguladı.

    Yaşlı bir Çinli rehberliğinde piramitlerin iç kısımlarına girdiklerini belirten Keleş, piramitlerin içinde Türklere ait olduğunu düşündükleri sembol, heykel ve tabletler olduğunu kaydetti.

    Keleş, kendilerinin ortaya koyduğu deliller karşısında Çinli yetkililerin, "Eski dönemlerde Uygurlar, Çinliler adına paralı asker olarak görev yapıyorlardı. Buradaki semboller ve işaretler onlardan kalma" dediğini aktardı ve "Bu düşünce tabii kendilerine ait" diye konuştu.

    "PiRAMiDiN iÇiNDEYiZ"
    Piramitlere giderken ve piramitlerin içinde yaşananları aktaran Oktan Keleş, yaşlı bir Çinli rehber eşliğinde piramitlere yakın bir yerden doğal bir mağaranın içerisinde girdiklerini ve karanlıkta 40-50 metre kadar yürüdüklerini anlatarak, "Mağarada 3 kanallı bir girişe geldik. Sonra dikey bir yerden 7-8 metre aşağı kaydık. Geniş bir alana geldiğimizde Çinli rehber bize Piramidin içindeyiz dedi" diye konuştu.

    Keleş, piramidin tabii bir oluşumun üzerine inşa edildiğini belirtti ve Çinli rehber eşliğinde bir mezar odasına ulaşıldığını aktardı.

    Mezar odasında yerde boyu 2 metreye yakın bir mumya olduğunu belirten Keleş, mumyanın başında bulunan bir kayada çeşitli işaret ve yazıların yanı sıra "ay yıldız, kurt başları" gördüklerini söyledi. Keleş, alana ışık tutulduğunda "şoke olduklarını" ve "3 metre boylarında, muhtemelen granit taştan yapılma bir baş heykeli" ile karşılaştıklarını kaydetti.

    Keleş, heykelin üst kısmında çift boynuza benzer bir objenin bulunduğunu, kafasının ortasında da bir "ay-yıldız" simgesinin göze çarptığını anlattı.

    Heykelin yanında da kucağında çocuk olan başka bir kadın heykelinin ve yerde bir mumyanın bulunduğunu belirten Keleş, şöyle devam etti: "ihtiyar Çinli, dizlerinin üzerine çöküp bir şeyler mırıldanıyor.

    Gördüğümüz mumya bir erkeğe ait. 30 sene kadar önce yüzü daha net seçiliyormuş hatta ayaklarında çizmeye benzer şeyler olduğunu söylüyor, yaşlı Çinli. içeride yaklaşık 7-8 dakika kadar kaldık ki, ihtiyar Çinli acele çıkmamız gerektiğini işaret ediyor. Biz biraz daha kalıp, etrafı iyice incelemek istiyoruz. Yaşlı Çinli sertleşiyor, teklifimizi kabul etmiyor. Aşağı doğru merdivenle inilen bir yer görüyoruz ve oraya inmek istiyoruz. Yaşlı Çinli, oraya inişin çok zor olduğunu, indikten sonra çıkışın daha da zor olduğunu, buradan acele çıkmamız gerektiğini söylüyor. Çinlinin bu kadar telaşlı olmasından ve sinirlenmesinden dolayı aşağı inemedik. Ancak fenerle şöyle etrafı bir taradığımızda, duvarlarda yazılar ve şekillerle üst üste dizilmiş ve birbirlerine yapışmış tabletleri gördük daha fazlasını seçemedik." -

    "ATANIZ OĞUZ KAĞANIN TEMSiLi SURETiDiR"
    Keleş, yaşlı Çinlinin verdiği bilgiye göre, mumyanın yüzünün önceden daha net olduğunu, ancak zaman içerisinde köylülerin mumyanın bazı parçalarını koparması nedeniyle bozulmaya başladığını söyledi.

    Çift boynuzlu granit taştan üç metrelik baş figürünü sorduklarında ise şaşırtıcı bir cevap aldıklarını belirten Oktan Keleş, Çinlinin "O sizin atanız Oğuz Kağanın temsili suretidir" dediğini nakletti.

    Keleş, Çinlinin piramidin alt kısmında başka bir mumya olduğunu ve onun hiç bozulmadığını ileri sürdüğünü, ayrıca var olan binlerce tabletten bazılarının zaman içerisinde aşınarak birbirine yapıştığını söylediğini aktardı.

    Piramitlerin bulunduğu bölgenin yasak olduğuna dair söylentilerin sorulması üzerine Keleş, bölgenin tamamen yasaklanmış bir bölge olmadığını, ancak içeride araştırma ve çekim yapmak konusunda izin verilmediğini belirtti.

    Keleş, özellikle Alman bilim adamlarının yaptığı çalışmaların "oldukça önemli" olduğunu, ellerinde bazı bilgiler olmakla beraber görüntü olarak kanıt sunamadıklarını vurgulayarak, "Bildiğimiz kadarıyla bizim yayımladığımız görüntüler bu alanda en kapsamlı görüntüler olma özelliğine sahiptir" diye konuştu.

    "TÜRK PiRAMiTLERi"
    Şian şehrinin 100 kilometre yakınında bulunan Çin piramitlerinin, diğer adıyla "Türk piramitlerinin" keşfi konusunda birçok iddia bulunuyor. Bunların arasında en yaygın olanı ise ikinci Dünya Savaşı sırasında Amerikalı pilot James Gaussmanın Hindistandan Çine uçarken piramitleri gördüğüne dair iddialar olmasına karşın, bu iddiaları doğrulayacak bir kanıt bulunmuyor.

    Gaussmanın iddialarının aslında Trans World Havayollarının Uzak Doğu yöneticisi Binbaşı Maurice Shehana ait olduğu düşünülüyor.

    Keleş, Gaussmanın bölgedeki piramitleri görmesinin ardından Alman araştırmacı yazar Hartwig HausDorfun bölgeye gittiğini ve piramitler hakkında birçok materyal topladığını aktardı.

    Keleş, Hausdorf;un bu piramitlerde, ön Türklere ait "yazılar ve çok değişik mumyalar olduğunu" söylediğini, ancak bunları delillendiremediği için bilgilerinin kuşkuyla karşılandığını belirtti.

    Piramitlerin sayısının irili ufaklı 100 civarında olduğu belirtilirken, söz konusu piramitlerin kime ait olduğu ve içindekiler hakkında kesin bilgi bulunmuyor.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/190159/+
    Makale burada bitiyor, bu piramitler'in araştırılmasına izin verilirse, tarihi değiştirecek bir çok şeyin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bu makaleden önce neden Türk Piramitlerinin, Bir'in oğulları tarafından inşaa edildiğini düşünüyorsun dersen, şöyle açıklayabilirim. illuminatinin sevdiği piramitlerin mısır piramitleri olduğunu biliyoruz. Horus'un gözü olarak bilinen sembol de, mısır piramitlerinde yaşamış olan 2. Ramses'in sembolü. Yani mısır piramitleri Belial'in oğullarının(illuminati) ise, Türk piramitlerinin de Bir'in oğullarına ait olması gerektiğini düşündüm. Tabi bu sadece hikayeye göre, yaptığım bir değerlendirme. Bunun doğruluğuyla ilgili bir kanıt yok.

    Son olarak nuh tufanı ile ilgili bilim-kurgusal düşüncemi belirtmek istiyorum. Şimdi tahtadan bi gemi düşünün ki, içine dünyada ki yada o bölgede ki tüm hayvanları, böcekleri, kuşları vs alsın. Ki bu milyonlarca demek oluyor ve bunların hepsinin yiyeceği, içeceği sağlansın... Sizce de biraz imkansız değil mi? Bunun yerine teknolojinin çok gelişmiş olduğunu düşünürsek, bu geminin aslında uzay gemisi tarzı bir şey olduğunu ve hayvanları vs aslında veriye, yani bilgiye dönüştürerek hard disk tarzı birşey de sakladığını ve tufan bittikten sonra ise tekrar maddeye dönüştürdüğü... Stargate izlemenin etkilerini görücekseniz, derken bunu kast etmiştim. Her neyse, yazım burada son buluyor, bir sonra ki yazımda görüşmek üzere.

    Güç sizinle olsun.
    Not: Oha ne kadar uzun olmuş.
    illuminati FS Kulübü; http://www.ulusozluk.com/...nati-fs-kul%C3%BCb%C3%BC/
    7 ...
  22. deccal ve illuminati bağlantısı

    1.
  23. Blog; http://illuminatifs.blogs...-illuminati-baglants.html

    iyi geceler.

    Şu sıralar okullar açıldığı için, yazılarım arasında ki süre biraz artıyor. Her hafta bir yazı yazmaya çalışacağım. Bu gece illuminati ile deccal arasında bir bağlantı var mı? Varsa neler, bununla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Öncelikle deccal nedir, kimdir?

    Deccal kuranda geçmesede, kıyamete yakın bir dönemde çıkıp islâm dinini ve ümmetini ifsad edip kötülüklere sürükleyeceği hadislerle biliniyor. Deccal, "aldatıcı, hilekar, yalancı" manasına gelmektedir. Şimdi her hadisin doğru olmadığını biliyoruz, yani araya hurafeler karışmış olabilir bu yüzden her duyduğumuza inanmamamız lazım fakat daha önce de söylediğim gibi göz önünde bulundurmaktan zarar gelmez. Kaynağı ile yazıyorum, doğruluğuna siz karar verin.

    Bir hadise göre, O "Bu ümmetin âhir zamanında çıkacak Yahûdîlerden biri olup ilâhlık iddia edecektir." (ibn Manzûr, Lisânü'l-Arab, Beyrut 1389, I, 948)

    Bu hadiste deccal'in yahudilerden olacağına işaret ediliyor. Daha önce ki yazılarım da da bahsettiim gibi, Rothschild ve Rockefeller aileleri resmi kayıtlarla bilinmese de dünyanın en zengin aileleri ve aynı zamanda yahudiler. Bu ikisinin 33. dereceden mason olduklarını bilmeyen kalmadı zaten. Masonluk = illuminati midir bilemem fakat bağlantılı oldukları kesin. Masonların yüksek kademelerinin de sadece yahudiler olduğunu da söyleyen bir çok kaynak var fakat bu işleri çok gizli tuttuklarından kesin olarak bir kanıt gösteremeyeceğim fakat şöyle bir şey yapabilirim...

    "Necmettin Erbakan." Bahsettiğim kişi bizim alt sokakta ki bakkal hayri amca değil, prof. dr. ünvanına sahip ve ülkemizde başbakanlık yapmış bir insan.Ve daha önce neredeyse kimsenin yapmamış olduğunu yaptı. Bu yaptığını çok taktir ettim.

    http://2.bp.blogspot.com/...ghsdfgsdfs%25C4%25B1z.jpg
    Fotoğrafta yazılanları okuyun, bunları diyen Erbakan. Pat diye canlı yayında piramit'in olduğu resmi çıkardı ve piramiti anlatmaya başladı. Önünde duran beyaz kağıt da işte bu.

    http://2.bp.blogspot.com/...dfgsdfgggs%25C4%25B1z.jpg
    http://1.bp.blogspot.com/...i0mtxeY/s1600/piramit.jpg

    http://4.bp.blogspot.com/...20/Ads%25C4%25B1dsddz.jpg

    Bunları siyonizm, yahudiler ve illuminatinin bağlantılı olabileceğini göstermek için sizlerle paylaştım. Şimdi deccal konusuna tekrar dönecek olursak. "Bu ümmetin âhir zamanında çıkacak Yahûdîlerden biri olup ilâhlık iddia edecektir." hadisi ile illuminatinin böyle bir bağlantısı olabileceğini düşünüyorum. Pizzamdan bir ısırık alıyım. Devam ediyorum...

    Başka bir hadiste de söyle deniyor deccal için; Hz Peygamber (sas); "Hiç bir peygamber yoktur ki ümmetini tek gözlü yalancı (Deccâl)'den uyarmış olmasın Dikkat edin ki onun bir gözü kördür Rabbiniz ise tek gözlü değildir" buyurdular(Buhârî, Fiten, 26; Müslim, Fiten, 101; Tirmizî, Fiten, 56)

    Eh bu hadiste berkecan'ın bile inkar edemeyeceği bir şey var. Sevgili ülümümatimizin en bilinen işareti;

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/188791/+

    Horus'un gözü.

    Deccal'i tek gözlü bir adamı olarak bekleyor insanlar. Fakat deccal'in tek gözlü bir insan olma ihtimalinden çok, bir düşünce, bir çağ, bir örgüt olarak düşünecek olursak illuminati buna çok daha uygundur. Deccal ile ilgili hadislerden bilindiği üzere sağ gözü kör ve sol gözü ile görüyor. Sol gözü dini bir sembol olarak yorumlamlarsak; Sol göz dışsal görünüşü sembolize eder, yani dışsal bilgi kazanılır. Dış dünya, deccal'in gözü dış dünyaya dönüktür yani. Sağ göz ise içsel görüşüş yani maneviyatı temsil eder. Deccal'in ise sağ gözü kördür, bu yüzden manevi anlamda kördür.

    Yeni dünya düzeni ile yapılmaya çalışılanda işte bu, insanları manevi anlamda yoksun bırakıp tamamen dış dünyaya yönlendirmek. Daha fazla eşya, daha büyük evler, daha yeni arabalar... Bu hırsın hiç sonu gelmeyecekmiş gibi. Tüm bunlar olurken, bir yandan da insanlar açıklıntan ölüyor.

    Yani illuminati'nin, o gelmesi beklenen deccal olması ihtimali büyük. Bütün bu gösterdiğim kanıtlar buna işaret ediyor fakat elbette yanılıyor olma ihtimalimde var fakat deccal'in bu kadar özelliği bilinirken kimse tek gözlü bir insanın, "ben tanrıyım, sizi ben yarattım rerörörörö" demesine kanacağını sanmıyorum. Anında deccal olduğu anlaşılır yani. Lakin ki, belki de 86.651 yıl(Atıyorum) sonra bugün ki kayıtların hepsi kaybolmuş olacak ve gerçektende deccal bir insan olarak dünyaya gelecektir, bunu bilemem. Geleceğe yönelik düşünmek lazım.

    http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded
    Şunada bir bakarsınız, gelenlerin devamı niteliğinde çekilen bir seri.

    Bu yazımda nuh tufanı, agartha, shambala, mu ve atlantisten filanda bahsetmek istiyordum fakat bir sonra ki yazımda yazmaya karar verdim.

    Bear McCreary - All Along The Watchtower; http://fizy.com/#s/18pa9a

    Yüzlerce silahla donanmış olsan bile bazen bir adamın yüreğindeki inanç mızrağına karşı koyamazsın... (Kızıl Bacak Zeff - One Piece)

    illuminati FS Kulübü; http://www.ulusozluk.com/...nati-fs-kul%C3%BCb%C3%BC/
    11 ...
  24. korku düzeni ve suçluluk

    1.
  25. Blogdan okumak için; http://illuminatifs.blogs...11/10/neden-sucluyuz.html

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/187425/+

    Okurken dinlemelik; http://fizy.com/#s/1m5xry

    Naber? Bu gece "onlar" hakkında konuşacağım. Diğer yazılarıma göre biraz daha kısa olabilir fakat insanın kendisi ile yüzleşmesi o kadar kolay değil.

    Fakirler ve alt sınıflar çoğalıyor. Adalet ve insan hakları yok oluyor. Acımasız bir toplum yarattılar ve biz kasıtsız, suç ortaklarıyız. Kural koyma amaçları, bilinci yok etme altında yatıyor. Bizi transa geçirdiler, bizi kendimize ve diğerlerine göre farklılaştırdılar. Yalnızca kendi çıkarımıza odaklanmış durumdayız. Lütfen anlayın, onlar keşfedilmedikleri sürece güvendeler. Bu onların hayatta kalma yöntemleri. Bizi uyutuyorlar. Bizi bencilleştiriyorlar. Bizi durgunlaştırıyorlar. Peki ne? Buna istersen sistem, istersen illuminati, istersen yeni dünya düzeni, istersen kapitalizm de... Fakat gerçeği reddetecek kadar korkak olma, aç artık gözlerini.

    "Bunları nerenden atıyosun yeaaa?" diyen küçük aynştayn, biraz olsun sürüden ayrıl ve etrafına bir bak, bu anlattıklarım dışında ne görüyorsun? Suçluluk!

    Bu küresel kötülük sisteminin bir parçası olduğumuz için hepimiz suçluyuz. Önce bunu kendimize itiraf etmekle başlayalım. Bu ilk adım. Korku düzenine boyun eğidiğimiz için hepimiz rehine, bu yol ile düzenin ilerlemesini sağladığımız için hepimiz suçluyuz. Düşünmüyoruz çünkü korkağız, düşünmüyoruz çünkü sindirilmişiz, düşünmüyoruz çünkü hepimiz bu lanet olası pisliğin içinde debeleniyoruz. Aldığımız her nefes bizi ölüme bir adım daha yaklaştırdığı halde, özgürlükten var gücümüzle kaçıyoruz. Sadece, korkularımızı yenebildiğimiz kadar özgürüz.

    Bunları gerçekleştirirken en etkili silahları, televizyon, medya ve internet... Ve en önemlisi ise eğitim sistemi. Eğitim sisteminin gerçekten insanları eğitecek şekilde olmasına izin vermiyorlar. Onun yerine beyni sulanmış, ezberci ve tek tip insanlar yetişiyor. Çünkü düşünen ve sorgulayan insanların yetişmesi işlerine gelmiyor. insanın içinde ki tüm merak kırıntıları, toplum tarafından eziliyor. Toplum yani diğer ismi ile bu sistemin köleleri olmuş olanlar. Fakat bunun için suçlayacak birilerini aramayın, aynaya baktığınızda suçluluk duyuyorsanız, gerçekleri öğrenmişsiniz demektir.

    Eğitimin asıl amacı nedir? Benim bunun için yaptığım tanım şöyle; Geçmişte öğrenilen bilgileri yeni nesile aktarmak ve üzerine yeni bilgiler ekleyerek medeniyetimizi geliştirmek. Yani eğitimin asıl amacı öğrenmek ve merakımızı gidermektir. Peki uygulanan şey ne? Daha ilkokuldan itibaren çocuklar birbirleri ile yarıştırılmaya başlanıyor. Sürekli bir rekabet ve yarış içerisine sürüklenen insanlar, eğitimin asıl amacını unutup sadece birbirlerini geçmeye odaklanıyorlar. Aynı at yarışı gibi, öyle değil mi? Nerede kaldı merak? Nerede kaldı keşfetmek?

    Daha 7 yaşında ki çocuk matematikten korkuyorsa, bunun suçlusu sizsiniz. Tüm insan ırkı, doğası gereği meraklıdır. Bu bizim genlerimizde var. Eğer meraklı olmasaydık, ateşi keşfedemezdik, yazıyı bulamazdık. Eğer yıldızlar ve gezegenler hakkında düşünmeseydik, dünyanın yuvarlak olduğunu keşfedemezdik. "Nasıl?" sorusunu kendimize sormasaydık, hayvanlardan hiç bir farkımız kalmayacaktı. Fakat bugün yapılan ve yapılmaya çalışılan şey bu. insanın içinde ki tüm merakı daha çocukluğundan başlayarak, kademe kademe yok etmek, tam manası ile ezmek. Ve tek tip bireyler yetiştirmek, böylece kontrol edilmemiz çok daha kolay olacak. Daha söylemek istediğim çok şey olmasına rağmen, "onlar" hakkında bu kadar konuştuğumuz yeter.

    Gerçek şeytan içimizdeki şeytandır. içimizdeki şeytan iyi insanların kötülük karşısındaki vurdumduymazlığıdır.

    Son olarak illumanti ile ilgili bulduğum yeni bir şeyi göstermek istiyorum. Sadece bunun için ayrı yazı yazmaya gerek duymadım fakat bu tarz ufak tefek şeyler çok birikirse, bir arada toplayacağım.

    Horus'un her şeyi gören gözünden daha önce de bahsetmiştik. Bu illuminaticilerin kullanmayı çok sevdiği bir sembol. Bakalım ne yapmayı planlıyorlar?

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/187426/+

    Bu gördüğünüz fotoğraf Türkiyede ki, sedir adasına ait. Henüz yapılmamış fakat "Naomi Campbell" isimli manken, satın aldığı adada, böyle bir yapı yaptırmaya karar vermiş. Peki bu fotorafta ki 7 farkı bulun dersem? Eheh, gördüğünüz gibi horus'un herşeyi gören gözü şeklinde bir yapı yapılmak isteniyor. Tabi ki, tesadüfen. Yoksa ülümünatiymiş, masonik simgeymiş filan heç alakası yok. Dimi lan şakirt?

    Daha fazla şey yazmak isterdim fakat, bu konu hakkında pek bilgim yok. Bu habere inanmayanlar google amcaya sorabilir. Yoksa paintten çizmedim ben bu resmi, mimarı, taslağı filan her şeyi belirlenmiş. Bir tek yapılması kaldı, onu da yakında yaparlar.

    Nothing is true, everything is permitted. (Hiç bir şey doğru değil, her şey mümkündür.) Assassin's Creed oyunu ile ünlenen, gerçekte "Hasan Sabbah"ın ölmeden önce söylediği son sözler.

    Finally Free - http://fizy.com/s/1lstp4

    illuminati FS Kulübü; http://www.ulusozluk.com/...nati-fs-kul%C3%BCb%C3%BC/
    4 ...
  26. evil horns dio ve metal müzik

    1.
  27. Blogdan okumak için; http://illuminatifs.blogs...uyeleri-bu-sefer-bir.html
    illuminati FS Kulübü; (#12954877)

    Merhaba FS kulübü üyeleri, bu sefer bir değişiklik olucak, bu yazıyı bir arkadaşım hazırladı, anlatımı ve konuyu işleyişi biraz farklı olabilir fakat okurken hiç sıkılmadım. Arkadaşın yazısı kırmızı ve büyük harfler ile löpçük yazdığım yerden başlıyor, aynı şekilde bitiyor.

    LÖPÇÜK
    (Okurken Dinlersin :

    )

    Merhaba nasılsın ?

    Evet bu sefer farklı bir kişi var karşınızda. Bu blogun sahibi iyi bir arkadaşımdır dedim ben de bir yazı yazayım kırmadı kabul etti. Uzatmadan başlayayım. Metal müziği araştırdım ? Aman "bırak ya şeytan işi" diye atlamayın lütfen ... Metal müzik + illuminati neden ? Neden şeytana alet edildi ? Neden Evil - Horns ? Gökkuşağı ? Dio sen ne yaptın ? Evet bu soruların cevaplarını bulacağız.

    Metal Müzik + Illuminati neden ?

    Neden mi ? Bu adamların eğlence alanında tek sahip olamadığı müzik türü denebilir "idi". Şimdi metal müzik ile ilgilenmeyenler zorlanacak biraz ama neyse.

    Dio'dan Önce | Dio | Dio'dan Sonra

    --------------------|----------------------

    Ahanda milat noktası ? Evet metal müzik dinleyenler bilir Ronnie James Dio'yu. Şimdi sizinle Dio'dan önce metal müziğe yolculuk yapalım. Düşünelim şöyle Dio'dan önce kimler vardı ? Queen, Led Zeppelin, Wishbone Ash gibi efsane gruplar vardı. Peki hiç bu grupların müzikleri şeytan ile ilişkilendiriliyor muydu ? Veya orada burada Devil Horns yapıp yeaaa madafaakııı bitches lets headbang felan diyorlar mıydı ? Yoo. Hımm şimdi 80'li yıllarda Dio piyasaya hakim oldu müzikleriyle falan filan......... Hoop atlayın diğer başlığa

    Neden şeytana alet edildi ?

    Heh geldiniz mi , evet neden şeytana alet ettin ey Dio ? Yani senden önce hard rock, heavy metal felan yapanlar böyle bir şey çıkarmadılar hiç ? Arada kıvırttın yine yok işte ben bu işaret ile şeytanı kovuyorum felan diye ama olmadı. Albüm kapakları felan. Anlayacağınız Dio geldi metal müzik Illuminatiye alet oldu derim ! Şimdi bir sudecan (sudecan ne lan ?! * ) çıkıp der "Höddddddddddddddddddöööyyytttt sen kimsin ulan metal müziğin tanrısına laf ediyorsun be pislik !!!11111birrrar19274102 felan der aman bak sağ üst köşede çarpı işareti var lütfen basıver bi ona, bastın mı heh tamam devam edelim şu resimlere bir bakalım :

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/184171/+

    Hönk ?! Yahu tanrı aşkına hangi metal müzik kapağında (diodan önceki metal müziklerde) şeytanı sembolize eden bir resim vardı ? Durup dururken nereden çıktı acaba ? Hmmm..

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/184172/+

    Ama olmadı şimdi, bir de "şeytan boynuzları" çıkarttın. Ahh ahh hala anlamadın dimi ? Adam senin beynine kazım kazım kazıyor ŞEYTAN kelimesini ve işaretini. Ki bu sembol metal müzikte de klişe oldu hatta bu işareti yapan ben metalciyim diyor yani o kadar bozdu çok bozdu alla çok bozdu lost ay ne lostu işte tutamadık gitti... dur tamam kaçma espri yapmadım varsay geç bakayım alta ;

    Neden Evil - Horns ?

    Vikipedi'ye Devil Horns yazdım çıkan şu oldu :

    Boynuz işareti (ingilizce: Devil horns) Heavy Metal dinleyenlerin yaptıkları işarettir. işaret parmağının ve küçük parmağın açık, orta, yüzük ve baş parmakların kapalı olduğu işaret. internetteki simgesi \m/ şeklinde gösterilir. Metal ortamına bu işareti Ronnie James Dio kazandırmış ve buna "Kötülüğün Gözü" adını vermiştir.Anlamı Roma uygarlığına dayanmaktıdır. Dio'nun bu işareti bulmasında asıl ilham kaynağı büyük annesi olmuştur. italyan kökenli olan ailesi inançlarına çok bağlıdır. Ve büyük annesinin sokakta yürürken insanlara bu işareti yaptığını görür. Bunu kötülüklerden koruma, şeytanı kovma niyetinde yapmaktadırlar. Ama aynı zamanda kötülük de getirebilir. Dio çekilen bir belgeselde (Metal: A Headbanger's Journey) Benim bulduğum söylenemez ama ben mükemmelleştirip bir anlam yükledim. demiştir.

    Şimdi geldik kırılma noktasına, dikkatlice okuyun. Orada ne yazıyor acaba ? " Metal ortamına bu işareti Ronnie James Dio kazandırmış ve buna "Kötülüğün Gözü" adını vermiştir" Oha ? Anlamadın mı hala ? Kötülüğün gözü hmmm güzel bir şey olmalı şey Horus beyefendinin gözü olabilir mi ? Neden olmasın ? Evet. Şimdi Dio gardaş şeytanı metal müziğe alet etti, üstüne şeytan sembolu çıkarttı onun da üstüne buna "Kötülüğün Gözü" adını verdi. Hala tesadüf dimi sudenaz hanımefendi berkecan beyfendi ? Dur daha bitmedi gökkuşağı ?

    Gökkuşağı ?

    Rainbow (gökkuşağı), Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarı'nda da işlenen bir temadır ve bir zihin kontrolü (mind control) yöntemidir.

    http://4.bp.blogspot.com/.../3gwNGVyfnF8/s1600/11.jpg

    Oz Büyücüsü

    Gökkuşağı ve aynalar zihin kontrolünde kullanılan birer semboldür. Oz Büyücüsü ve Alice Harikalar Diyarı'nda adlı kitaplarda da bu gökkuşağı ve aynalar sık sık kullanılır. Bu çocuk kitapları, çocukları kitlesel biçimde programlamak için yapılmış birer zihin kontrolü projesidir ki çocuklar üzerinde ne kadar fazla oynadıklarını biliyorsunuz. Walt Disney dahi 33. dereceden masondur,. Çocuklar onlar için çok önemli, zira bir çocuğu etkilemek çok daha kolaydır. Çocukluğunda cinsel istismara maruz kalmış, aşırı düzeyde seksüel içerikli sübliminal mesajlar almış bir genci, erginlik çağında ve yetişkinliğinde oyun hamuru gibi şekillendirmek, uzaktan kumandalı oyuncak araba gibi yönetmek çok daha kolaydır.

    Tabi ki gökkuşağı ve ayna görünce hipnoz olmayacak çocuklarınız, bunlar sadece birer sembol. Belki Pavlov'un köpeklerini harekete geçiren zil sesi gibi birer tetikleyici bunlar, belki de çok başka anlamları var... CIA'de görevli uzman değilim o kadarını bilemiyorum ve bilmek de istemiyorum, fakat gözlerim ve beynim var, şunu görüyorum: Wizard of Oz ve Alice in Wonderland birer zihin kontrolü programıdır, gökkuşağı ve aynalar bu sembolojinin birer parçasıdır. Hatta Wizard of Oz ile Aleister Crowley arasında bir esinlenme dahi vardır.

    Evet neden bunları anlattık biliyor musun ?

    1. Dio'nun vokallik yaparak ünlendiği ve şanını kazandığı grubun adı "Rainbow"
    2. Rainbow adlı grupdaki bütün albüm kapaklarında Gökkuşağı bulunmakta.
    3. Daha sonra kendi kurduğu Dio isimli grupta ise Rainbow In The Dark vb. şarkılar bulunmaktadır.

    Eh işte napsın Wizard Of Oz izlemeyen beyinler beni dinlesin de bari böyle hipnoz edeyim "Dio"r dio efendi.

    Dio sen ne yaptın ?

    Ne yaptı, bir müzik türünü de illuminatiye alet etti napsın işte. Artık ona bir sürü para mı verdileri yoksa harbiden mason muydu orasını bilemiyorum. Şimdi Dio'dan sonra metal müziğe bakalım.

    Iron Maiden
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/184173/+

    Pink Floyd
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/184176/+

    Slayer
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/184175/+

    Venom
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/184174/+

    Ehehe baphomet emce değil mi o ya napan orada

    Eh işte Dio'dan sonra genelde böyle, saçma sapan satanizm'e bağlı diye iddaa edilen black metal , depressive black metal vb. metal müzik türleri çıktı ve daha da işin içine etti bunlar. (bkz. son resim) E bir de Devil Horns yapmayan metal grubu kalmadı gibi. Bir de video vereyim bari, metal müzik sayılmaz ama yine de güzel bir kanıt olabilir

    http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded

    Hımm şimdi 1:48'den sonra arkaplana bakalım gözümüze fosforlu fosforlu yanıp sönen tatlı gözler, piramitler sokuluyor gözümüze müzik de böyle devam ediyor. Valla yapımcının işi desem coldplay bundan haberdar olmalı herhalde ? Her neyse özümüze dönelim tekrar. Demek ki neymiş Dio metalin tanrısı ulan !!! diye atlamıyormuşuz ortalığa, tamam sesi felan güzel de iyi işlere kullansaydı hani bu sesini. Bende ilk araştırmaya başladığımda hiç beklemezdim böyle bir şey ama neyse benden bu kadar kısa ve öz yapmaya çalıştım daha derine insem baya uzun olurdu sizi sıkmak istemedim. Sağlam Kalın.

    Order of the Chaos ?!

    LÖPÇÜK
    Genel olarak ilginç bir yazı, bende bu metalci selamı olayından bahsetmek istiyordum zaten. Gökkuşağı yada aynaların zihin kontrolünde kullanılan birer sembol oldukları hakkında bir kanıtım olmasada, bir anlamları olduklarını düşünüyorum. iron Maiden, Pink Floyd, Slayer, Venom gibi grupların simgelerini koymuş, bu grupların hepsi hakkında araştırmam yok fakat sadece bir simgeye bakarak tüm grubu illuminatici ilan etmek olmaz, yaptıkları işlere filanda bakmak lazım.

    Özellikle Pink Floyd çok sevdiğim bir gruptur ve kesinlikle illuminati karşıtı olduğunu düşünüyorum. Dark side of the moon albüm kapağında, üçgen pirizma ve ışığın kırılmasıyla oluşan gök kuşağı var. Bu sembollerin illuminatinin kullanmayı sevdiği şeyler olduğunu söylemiştim fakat daha önce ki yazılarımda da söylediğim gibi önemli olan tabancayı bulan değil, tetiği kimin çektiğidir. Yani bu semboller iyiye de kullanılabilir diye düşünüyorum. Pink floyd yazdığı şarkılar ile sisteme karşı olduğunu belli ediyor zaten.

    Animals albümünde 4 şarkı var. Bunların anlamları;
    Sheep (Koyun) : Hiç bir şeyi sorgulamadan yaşayan ve sisteme uyan, sıradan halkı temsil ediyor. (Sizede birilerini hatırlattı mı?)
    Dogs (Köpekler) : Sistemi koruyanlar ve ondan faydalananlar, gücü tadıp, tam anlamıyla sahip olamayanlar.
    Pigs (Domuzlar) : Sistemin tepesindekiler, koyunları sömürenler. (En nefret ettiğim kesim.)
    Sözü geçen sisteme baş kaldıranlar ise Pigs on the wing. (Bu da biz oluyoruz.)
    Not: Şarkıların isimlerine linklerini koydum, mutlaka dinleyin.(Bu özellikten faydalanmak isteyenler, blogu ziyaret etsin.)

    Kısacası pink floyd anlatılmaz, yaşanır... (Ayrıca, "pink floyd şeytanla iş birliği yapan gruptur" diyen yobaz, sen "bsgçk".) Her zaman olduğu gibi yazımın en sonunda bir tane şarkısını paylaşmayı düşnüyordum fakat aralarında seçim yapmakta zorlanıyorum gerçekten...

    Comfortably Numb - http://fizy.com/s/17eg6y

    Together we stand, divided we fall. (Birlikte dayanırız, ayrılırsak düşeriz.)
    3 ...
  28. evrim teorisi büyük patlama türkiye de illuminati

    1.
  29. https://galeri.uludagsozluk.com/r/183277/+

    iyi geceler FS kulübü üyeleri...

    Bu yazımın ana konusu illuminati olmayacak. Öncelikle burada yazdıklarımı okuyan herkese teşekkür ederim, eleştirilerinizi dikkate alıyorum. Bazılarınız "berkecan" kısmına çok dokundurmamdan rahatsız ve sadece illuminati ve diğer şeyler hakkında yazmamı istiyor. Sizi anlıyorum ve öyle yapmak istiyorum fakat bu ergen sürüsü 2 dakika rahat durmuyor ki. Her gördükleri gözü illuminati, her gördükleri üçgeni mason diyorlar sonra gelde insanlara anlat illuminati'nin bu ergen sürüsünün eğlencesi olmadığını...

    Burada yazdıklarım itibariyle sadece kanıt ve mantığa dayanan şeyleri savunduğumu görmüşsündür. Saçma olduğunu düşündüğüm şeyleri zaten hiç yazmıyorum, o kadar çok bilgi var ki aralarından doğru olduğunu düşündüklerimi çıkartmak için uğraşıyorum. Eğer başka eleştiriniz, öneriniz varsa söyleyin dikkate alıyorum.

    http://80.251.40.59/veter...anci/Ana/Images/Evrim.jpg

    Şimdi giriş kısmını geçip konuya gelirsek... Evrim teorisi hakkında konuşmak istiyorum. Evrimin kısaca tanımı; biyolojide canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanma süreci. Doğaya uyum sağlayamayanlar "doğal seleksiyon" ile ayıklanarak, yerlerini daha iyi uyum sağlamış olanlara bırakıyorlar. Kısaca evrim teorisini tanıdık, peki nedir insanların evrim ile alıp veremediği?

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/183278/+

    "Her şeyi Allah yaratmıştır! reröröröö" diye heyecanlanan yobaz, ben Allah yaratmamış mıdır dedim? Allah'ın gücü her şeye yetmiyor mu? Eğer isteseydi canlıların var olmasını bu yolla sağlamaya gücü yetmez miydi? illa hz.Adem ile havva dünyaya "pıt" diye mi gelmiş olmalı? Evren big bang(Büyük patlama) ile yaratılırken, o ilk dokunuşta gaz bulutlarının, yıldızların, gezegenlerin hepsinin nasıl oluşacağı büyük bir hassasiyet ile belirlenmiş. Evren'in genişlemesi o kadar hassastır ki şayet Stephen Hawking genişleme hızındaki dengeyi şöyle açıklar; "Evrenin genişleme hızı o kadar kritik bir noktadadır ki, big bang'ten sonraki birinci saniyede bu oran eğer yüz bin milyon kere milyonda bir daha küçük olsaydı evren şimdiki durumuna gelmeden içine çökerdi." Yani her şey başlangıçta ki o dokonuş ile ayarlanmış olabilir. 1 şeyi değiştirmek, her şeyi değiştirir. Kelebek etkisi... (Kelebek etkisi'nin ilk filmi de baya güzeldir hani, 10 kez filan izlemişimdir. Tavsiye ederim ;) Ama direktor's cut version'u izlemeyin o güzel olmamış.)
    Yanda ki resmin tam hali; https://galeri.uludagsozluk.com/r/183278/+

    Bunu yapmaya yetecek kadar gücü olan Allah, canlıları da evrim teorisine uygun olarak yaratmış olabilir. Fakat olmayada bilir, belki de paralel evrenden vs tamamlandıktan sonra dünyaya geldik...(Bunu söylememde ki amaç, evrim teorisi yada "pıt" diye dünyaya gelişin tek seçeneklerimiz olmadığını vurgulamak.) Burada evrim teorisini savunmuyorum. Anlamanı istediğim nokta, Allah'ın varlığı evrim teorisini, evrim teorisinin doğruluğu ise Allah'ın varlığını etkilemez. Ha şimdi bu kadar konuştum da, evrim teorisinin kafama yatmayan tarafları elbette var. Bunları sizinlede paylaşıyım. Fakat anlatmaya başlamadan önce şunu söylemeliyim ki biyoloji ile ilgili herhangi bir dalda uzman birisi değilim. Sadece mantığımı kullarak yaptığım çıkarımları sizlerle paylaşıyorum.

    http://www.itusozluk.com/...c3ffeabefe218561/gergedan

    Mesela başlangıçta lavların filan arasında böyle nereden geldiği bilinmeyen şeyler var ve zilyon çarpı zilyon'un bilmem kaç zilyon katında bir ihtimal ile bir araya gelip tek hücreli bir canlıyı oluşturmuş olduğunu kabul edelim. Peki bir türden diğerine geçiş tam olarak nasıl gerçekleşmiş? Gergedan'ın bir önce ki türünü hayal et. (Fazla zorlama) Biz bu hayali türe "Gerge" diyelim. Ve bu türün boynuzu olmasın mesela.(Tamamen atmasyon.) Bir anda yada belli bir süre içerisinde Gerge'ler bir şekilde eğer boynuzları olursa hayatta kalma şanslarının daha yüksek olacağını anlayıp gergedan mı doğurmaya başlamışlar? Bir şekilde mutasyona(canlının genetik bilgisinde meydana gelen değişme) uğrayıp doğrudan kendisi mi değişti? Boynuzlu gergeler yani gergedanlara dönüştülerse bu mutasyonu ne tetikledi? Bildiğim kadarıyla X ışını, radyasyon, ultraviyole ve ani sıcaklı değişimi dışında buna sebep olan bir şey yok. Mutasyon evrimin temelini oluşturuyor fakat mutasyonların 99%'u öldürücü ve 1%'i ise kesinlikle yararsız. Çernobilden biliyorsunuzdur, yamuk yumuk, kafası büyük filan yapıyor insanları. (Hemen oradan yararlı mutasyon vardır hede hödö diye atlayan entel, yok oğlum öyle bir şey. Seni yemişler. Kesin kanıtlar ile biliniyor bu, bilim konuşuyor burada.) Kafama yatmayan bir diğer düşünce ise, canlılarda simetrinin nasıl yada neden oluştuğu.

    Ayrıca bahsetmek istediğim diğer bir şey ise, zamanında müslüman bir alim de insanların çiçekten geldiğini öne sürmüş. Hatta bunun için hurma ağacını örnek göstermiş.(Hurma ağacının özelliğini, dişi ve erkek olarak cinsiyeti olması.) Ve o zamanın toplumu tarafından hiçte bugün evrim teorisinin karşılandığı gibi karşılanmamış. Evrim teorisi ile islam'ı çürütmek gibi bir durum hiç bir zaman söz konusu olmadı çünki. Sonra ne olduysa insanlar bu teoriyi reddetme eğilimine getirildi. Tamam Darwin hıyarı az maymunluk yapmamış. Gidip maymun ile insan kafa tasını birleştirip, nasılsa bu kerizler anlamaz diyerek "aha kanıt buldum" diye gösterip yıllarca insanları keklemiş fakat Darwin'in bir hıyar olması da evrim teorisini çürütmez ki. O Darwin'in kişisel öküzlüğü. Fakat ve lakin ki gerçekten de türler evrim ile meydana gelmiş yada gelmemiş olabilir, sonuçta bir şekilde meydandayız. Ve önemli olan sebepler değil, sonuçlardır. Yani evrim var yada yok, bu kadar kafayı takmamak lazım. Ben bu konuyla ilgili kesin bir görüşe sahip değilim, sadece önyargıları kırmaya çalışıyorum.

    (img:#183279)
    Bu konuyla ilgili son olarak; "Eğer insanlar maymundan geldiyse, şimdi ki maymunlar neden insan olmuyourr?" diyen küçük ayntayn'a da ufak bir hediye getirmeyi unutmadım elbette.

    Şimdi gelelim Türkiyede illuminati konusuna. Bir çok yerde devlet adamlarının, generallerin filan mason olduğu söyleniyor fakat bu konuda bir araştırmam yok. Fakat şunu kesinlikle söyleyebilirim ki Atatürk kesinlikle mason değildi. Başka bir yazıyı tamamen buna ayırıcağım. Şimdilik atıştırmalık olarak fark ettiğim bir, iki şeyi göstereceğim. idare edersiniz biraz.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/183281/+
    Sertap Erener'in Eurovision'da 1. olan şarkısı "Everyway that I can". Şarkının kareografisinde geçen bir hareket ile o ünlü illuminati piramitine benzer bir şekil oluşturuyorlar. Buraya kadar olan kısım tartışılmaz bir gerçek, fotoğraf yanda işte.

    Fakat bu neyi ispatlar? Hiç bir şey. Bu hareket neden yada nasıl yapılmış olabilir sorusuna gelirsek;
    a)Sertap Erener mason ve bilerek ayarladı.
    b)Kareografiyi yapan kişi mason ve bilerek ayarladı.
    c)Tamamen tesadüf. (illuminati tesadüfleri sever.)

    Şarkının bu yüzden 1. olduğu gibi iddialar da var fakat şarkı gerçekten güzeldi ve 1. olmayı hak etmişti bence. Yani çok kötü bir şarkı(Mesela; "limilimi leyli leyli limileyyyy" yada "Şeyk it ap Şe-ee-kerimm") 1. olsaydı şüphelenmekte haklı olurduk fakat öyle değil. Müziği, dansı, Sertap Erenerin sesi vs. her şeyiyle güzeldi, bu yüzden bu iddia'ya inanmıyorum. Sertap Erenerin mason olduğunu gösteren delillerin yetersizliğinden ve kanıtın yokluğundan dolayı davanın düşmesine ve tarafların... Öhm, durum böyle yani.

    Şimdi bir diğer şeye gelirsek, "Türk Malı" dizisinde geçen bir subliminal mesaj. Kim yakaladı bilmiyorum ama baya iyi yakalamış.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/183280/+
    Daha net bir resim bulamadım ama anlaşılıyor. Bariz bir şekilde, masa örtüsü ve süs eşyası(Biblo muydu ismi?) "Sex" yazısı oluşturulmuş. Subliminal mesajların ne olduğunu bilmeyenler bu yazımdan öğrenebilir. Zaten bu dizinin ismine de en başından beri kıldım. Türk Malı, ne ya? Mal mı diyorlar Türklere?

    Okan Bayülgen'in programında da bir kaç şey bulmuşlar fakat bana çokta önemli görünmese de paylaşıyım.
    http://a8.sphotos.ak.fbcd...1248_525545_7020073_n.jpg
    Arkada ki ekranlarda, sürekli tek göz şekli dolanıyor.

    http://galeri.uludagsozlu...-bay%C3%BClgen_128351.jpg
    Oturdukları masa, üçgenimsi, göz gibi bir şekilde.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/183283/+
    Yerde damalı yüzey kullanılmış.

    Bunlar öyle çok sağlam deliller değil fakat ilgimi çekti, sonradan okan bayülgen hakkında, masonmuş vs.. iddialar filan çıkarsa bu da aklınıza gelsin diye. Yani sonuçta bundan okan bayülgen'in haberi olmayabilir, sahne dekoru vs yapan kişinin işidir belki. Yada o da tesadüfen böyle bir dekor tercih etmiş olabilir. Başlıkta Türkiyede illuminati yazınca daha çok şey beklediğinizi biliyorum fakat büyük bir araştırma yapmam lazım bunun için, sonra ki yazılarımda yazmak üzere aklımda tutuyorum bu konuyuda.

    Gözlerinizi kapattığınız zaman dünya yok olmuyor öyle değil mi? Kendimize kim olduğumuzu hatırlatmak için hepimizin aynalara gereksinimi var...

    Mad World - http://fizy.com/s/16k3aa

    Blogdan okumak için; http://illuminatifs.blogs...isi-buyuk-patlama-ve.html
    illuminati FS Kulübü; http://www.ulusozluk.com/...nati-fs-kul%C3%BCb%C3%BC/
    13 ...
  30. tesla haarp ve mavi ışın teorisi

    1.
  31. Nasılsın görüşmeyeli?

    Konuya başlamadan önce, küçük albırtlara söyleyecek bir çift lafım var. Facebook'da açılan kıytırık haarp, illuminati vs sayfalarında hiç bir kanıt vermeden yok efendim "inşaata bir adam gelmiş, bi makine bağlamış çelik sutuna, çalıştırınca bina yıkılıyomuşmuş. Polis çağırmışlar da , adam makineyi alıp kaçmışmış.. Kaçan kişi Teslaymış!!!!!1111birbir" cart curt hikayeler anlatan hödüklerden bol miktarda mevcut. Lan beyin özürlü, 78 buçuktan 79 iq'un ile bir iki tesla, haarp ıvır zıvır neyim öğrenip de youtube'da kıytırık videolar hazırlayıp arkayada x-files müziği koyunca, kendini dünyayı kurtarıyor mu sandın? Sizin ve sizin gibilerin yüzünden insanlar illuminati'yi alay malzemesi yaptı zaten. Hep o aşşağıladığım berkecanlardan, entel bozmalarından da betersiniz. Sizin için hiç umudum yok.

    Bu gece, internette dolaşan komplo teorileri hakkında yazmak istiyorum. Komplo teorisi dedim çünkü bunları ispatlayacak düzgün bir kanıt yok fakat kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir. Nikola Tesla diyince çoğu kişinin aklına prestij filmi geliyor. Çoğunuz Tesla'yı bu film ile tanıdınız, hala izlemeyen varsa şiddetle tavsiye ederim. C.Nolan'ın yönetmenliğinde ki tüm filmler gibi bu da harika bir filmdir. Konumuza dönecek olursak, Tesla dahi bir bilim adamıydı. Mucit, bir fizikçi ve elektrofizik uzmanıydı. Aslında dünyada ki bilim ve teknoloji yapısını tam anlamıyla kökünden değiştirebilecek birçok deneye ve buluşa da imza atmasına rağmen, ders kitaplarında adı nadiren geçer.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/181381/+

    Özellikle elektriğin kablosuz iletilmesi buluşu ve bunu kanıtlaması onun ne kadar dahi bir mucit olduğunu ispatlar. Tesla, atmosfere manyetik dalgalar göndermiş ve çok daha güçlü bir enerji olarak geri döndüğünü görmüş. Elbette bunu insanlığın iyiliği için kullanmak istedi. 10km uzaklıktan, yüzlerce ampulu, elektiriği kablosuz ileterek aydınlattı ve edison'a meydan okudu. Tabi bu edison'un iflası demekti. Bu yüzden edison hıyarlığını yapar ve alternatif akımın öldürücü olduğu iddiasını halka yayar.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/181382/+

    Edison propagandasının bir sonucu olarak, iddiasının doğruluğunu kanıtlayabilmek için şehir şehir dolaşıp topladığı başıboş sahipsiz sokak hayvanlarına elektrik vererek insanlara alternatif akımın ne kadar ölümcül olabilceğini ispat etmeye çalışdı ve hatta insanların idam edildiği, elektirikli sandalyeyi de bu yüzden icat eder. Tesla ise alternatif akımın iddia edildiği kadar zararlı olmadığını ispatlayabilmek için 1893te Chicagoda düzenlenen Dünya Fuarında vücudundan geçirdiği elektrik ile çok sayıda ampul yaktı.

    Daha sonra kendi adını verdiği bobinlerini(Tesla Bobini) kullanarak elektirik akımları yaratıp bunları izleyicilerin üzerine fırlattı. Tabi kimse bu olaydan zarar görmedi.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/310581/+

    Aralarında bunun gibi bir çok mücadele geçmiş fakat edison bir bilim adamı değil de, tüccar olduğu için bu mücadeleyi medyayı satın alarak kazanmış. Bu yüzden herkes edison hıyarını tanır ama Tesla'yı tanımaz. Tesla'nın elektrik üzerine yaptığı sayısız deney ve bir çok buluşu vardır. 7 Ocak 1943 yılında kendisine ait patent aldığı 700 buluşla en çok patent sahibi kişi olarak dünya tarihine geçmiştir. Tesla, şahsen ilham aldığım ve taktir ettiğim bir dahi ve benim favori bilim adamımdır.
    Sonra ne oldu da kablosuz elektirik vs geliştirilemedi derseniz, bu edison efendi Tesla'nın laboratuvar'ını yaktırdı, Tesla canını zor kurtardı ve yıllarını verdiği tüm çalışmaları bir gecede yok oldu. Tabi bazı orta boy aynştaynlar atlayacak buraya, "edison değildi asistanı yaptı, iş kazası oldu, cart curt..." Oldu canım, sen istediğine inan. Edison bir melekti zaten.

    Tesla tam bir çalışma delisiydi, günde sadece bir kaç saat uyuyup geri kalan tüm zamanında çalışırdı. Acayip takıntıları olan bir insandı, başladığı bir işi mutlaka bitirirdi. Bir gün başına geleceklerden habersiz "Voltaire"in bir cildini okumaya başlamış. Voltair küçük harflerle dolu 100'e yakın cilt yazmış ve Tesla da başladığı işi bitirmek zorunda olduğundan dolayı, hepsini okumuş ve son cildi okuduktan sonra tek söylediği "Bir daha asla." olmuş. Ayrıca, temizlik takıntısı varmış ve her işini üçün katları şeklinde yapıyorumuş.

    Elektiriğin havadan iletildiğini bir düşünsenize... Cep telefonları, laptoplar, televizyonlar, mp3 çalarlar hiç birini şarj etmemiz gerekmeyecekti, gereken tüm enerjiyi otomatik olarak çekeceklerdi. Tüm bu gereksiz kablo yığınları, hiç biri olmayacaktı.

    Teslanın Çalışmaları;
    Alternatif akım, Uzaktan radyo kontrolü, Yüksek frekans öncülüğü, Dünya çapında telsiz, Dünya'nın en güçlü vericisi, iyonosfer çalışmaları, radar ve türbünler, Radyo frekans alternatörü, Uzaktan kumanda, kozmik ses dalgaları ve uzay, Philadelphia Deneyi, Zaman yolculuğu

    Tesla hakkında daha çok şey öğrenmek istiyorsanız Şimşeklerin Efendisi belgeselini izleyebilirsiniz. Biraz eski fakat benim hoşuma giden bir belgesel. Ayrıca 2012'de yeni bir belgesel çıkacağı da söyleniyor, umarım güzel olur. Tesla hakkında bu kadar şeyi neden anlattın derseniz, birazdan okuyacağınız HAARP teorisi Tesla ilgili olduğundan dolayı.

    Tesla; Şimşeklerin Efendisi; http://vimeo.com/22369664 Yazıdan sonra izlersiniz. (1 saat 24 dakika)

    HAARP(High Frequency Active Auroral Research Program) teorisi; Tesla'nın çalışmalarına göre, elektromanyetik dalgalar ile enerji transferi mümkün. Aynı zamanda bu dalgalar çeşitli iklim değişiklikleri ve depremleri de meydana getirebilir. Bu deneyler günümüzde bir çok doğa olayının arkasında birilerinin bu deneyler üzerinde çalışmadığını düşünmeyi gerektirmektedir. Belki elektrik alanında bu kadar önemli birisinin çok az tanınmasının asıl nedeni, tanınmasının istenmemesidir. Tesla'nın ölümü ile birlikte tüm çalışmalarına FBI tarafından el koyulmuş, bu şüpheleri daha da arttırıyor. HAARP'ın yapabildikleri kısaca; hava koşullarını değiştirebilmek, deprem oluşturabilmek, insan beynini etkileyebilmek, dünyanın öbür ucunda ki cihazları etkisiz hale getirebilmek. Peki nasıl derseniz, bilimsel olarak açıklaması şöyle; dünyanın etrafı manyetik bir alan ile çevrilidir. Ve bu bizi güneşten gelen zararlı ışınlardanve güneş rüzgarlarından korur.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/181384/+

    Pusulaların çalışma prensibi de bu manyetik alana bağlıdır zaten. Dünyanın güneyinde ki manyetik alan, kuzeyinde ki manyetik alana göre daha güçlüdür bu yüzden pusulanın kırmızı ucu, yani mıknatıs olan kısmı daha kuvvetli manyetik alan olan tarafa doğru yönelir. Bu yüzden manyetik kutuplar ile, coğrafi kutuplar zıttır. Her neyse bunun konumuzla pek alakası yok. Şimdi tekrar konumuza dönersek, "Aurora" diğer bir ismi ile kuzey ışıkları, sadece kuzey kutbunda görülür çünkü burada ki manyetik alan en zayıf olandır. Güneşteki manyetik fırtınaların Dünya'ya ulaşması sonucu gece daha net görülen renkli, hareket eden ışımalar meydana gelir.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/548530/+

    Bu ışımalar aslında maddenin 4. hali olan plazmadır. (Katı, sıvı, gaz, plazma) Fizikçi olmayanların çoğu bunu ilk defa duyuyordur eminim. Fotoğrafta gördüğünüz kesilikle gerçektir, fotoşop filan değil yani. isterseniz google'da görsele aurora yazıp aratın, muhteşem manzaralar var. Tekrar bilimsel açıklamaya geri dönersek HAARP, Tesla'nın çalışmasının devam ettirilmiş hali olduğu ve dünyanın manyetik alanını kontrol edebilmeyi sağladığı iddia ediliyor.

    Bununla ilgili çok ilginç videolar var. Kutuplarda görülmesi gereken aurora'lar dünyanın farklı bölgelerinde de gözlemlenmiş sıradan insanalr tarafından. Bunların HAARP'ın denemeleri çalışmaları olduğu söyleniyor.

    http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded

    17 ağustos depremi, japonya da ki tsunami ve nüklüer felaket, diğer tsunamiler vs hepsinden HAARP sorumlu tutulabilir, fakat tüm bunlar tamamen doğal nedenlerle de oluşmuş olabilir. Şahsen bunların doğal sebeplerle oluştuğunu düşünüyorum lakin aklımızın bir köşesinde haarp'da bulunsun. Fakat unutmamak lazım ki Tesla'nın bunda hiç bir suçu yok, o kendisini tamamen bilime adamış bir insandı ve hayatı boyunca insanlığa faydası olacak icatlar yaptı. Önce ki yazımda da söylediğim gibi, önemli olan tabancayı bulan değil, tabancanın kimin elinde olduğudur.

    "Atma Ziyaaaa" diyen berkecan'ı da unutmadım elbette. Sen git starbuck'a 10 liraya kahve iç. Ben de bu sırada kanıtları sunayım.

    Eskiden askeri haberalma da çalışan birisinin itirafı; "Askeri haberalmadaki yıllarımda Teslanın çılgın fikirlerini temel alan bazı gizli çalışmalara ve araştırmalara şahit oldum. Amerika ve Rusya 1970'lerin başından beri zerre ışınlı radyo frekansı silahlarını kullanıyorlar. Tıpkı Teslanın diğer çalışmalarını dünyanın kullandığı gibi."

    ABD Savunma Bakanı genel sekreteri William Cohen, 28 Nisan 1997 tarihinde, Georgia Üniversitesi'nde "Terörizm, Kitle imha Silahları, Kitlesel imha ve ABD Stratejisi" üzerine konferansta şu sözleri söylemiş; Bazılarının; elektromanyetik dalgalar yolu ile iklimleri değiştirme, depremler yaratabilme , volkanları harekete geçirebilme yeteneğine sahip silahlar geliştirdiğini biliyoruz.

    Buraya kadar öğrendiklerimiz; Edison hıyarın tekiydi, Tesla bir numara, HAARP aklımızın bir köşesinde durmalı ve Fizik harikadır *

    Ekstra;

    *

    Diğer bir komplo teori ise Blue Beam (Mavi Işın) Projesi. Şimdi bu teoriyi gerçekmiş gibi kabul edip anlatmaya başlayacağım. Yine HAARP gibi aklımızın bir köşesinde dursun diye. Bu teoriye göre NASA dünyanın yörüngesine bir sürü uydu yerleştirmiş ve bu uydulardan dünyaya gönderilen, optik hologramlar, lazer görüntüler ve sonik ses dalgaları(Doğrudan beyninize giden) ile insanları kontrol edecekler ve istediklerini yaptıracaklar. Lazer ve hologram gösterilerini, dünyanın her bölgesine, her ülkeye o ülkenin inançlarına bağlı olarak farklı gösterecekler. Isa, Muhammed, Buda, Krishna vb. Tabi insanların çoğu gökyüzünde peygamberlerini görüp(Şimdi daha önce görmemiş, nasıl tanıyacak vs dersen, benine yolladıkları sonik ses dalgaları ilede bunu telkin edecekler.) seslerini de kafalarının içinde duyunca bunun gerçek olduğunu sanacak.

    Teori kısaca bu. Tabi araştırırsanız hakkında yazılan bir çok şey bulabilirsiniz fakat bu kadar çok bilgiyi nasıl elde edebilmişler anlamıyorum. Gizli filan diyorlar da, 12-13 yaşında ki çocukların ağzına düşmüş. Neresi gizli bunun?

    Son zamanlarda baya bir gündemde olan bir video bu. "Kabe'nin üzerine inen melek" diye ortalıkta dolanıyordu. Mutlaka görmüşsünüzdür ama bir daha izleyin, özellikle cübbelinin yaptığı yorumları.

    http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded

    Zaten cübbeliyi, cern'de yapılan deneyler hakkında ki yorumları yüzünden artık sevmemeye başlamıştım ki, bu videosunu da görünce iyice gözümden düştü. Kabe'nin üzerine melek değil, bildiğin su muhallebisi indirmişler. 15 yaşında çocuk bile yapabilir bunu after effect programı ile. Bu görüntünün mavi ışın projesi ile bir alakası olduğunu düşünmüyorum, aradan çıksın diye gösterdim.

    Şimdi mavi ışın projesi ile yapılmış olabilecek bir kaç videoyu paylaşıyım. 1 dakika filan zaten.

    http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded

    Benzer bir video.

    http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded

    Şunlarada bir bakarsınız(Toplam 15-20 dakika sürüyor ama bakmasanız da olur, zaten anlattım.);


    http://www.youtube.com/watch?v=yWQRoZo5v1Q&NR=1
    http://www.youtube.com/wa...2KnEY&feature=related

    Ünlü filozofun da dediği "amma lakin ki öyle değildir." Bende mavi ışın projesninin çok abartı olduğunu düşünüyorum, hazırlanan videolar da gayet after effect vs programlarla yapılmış olabilir. Yine de HAARP gibi, bu da aklımızın bir köşesinde bulunsun. Sonra yok efendim gökyüzünde surat filan görürsek apışıp kalmayalım diye *

    Sizi kandırmalarına izin vermeyin; http://fizy.com/#s/1013go

    Gerçek şeytan içimizdeki şeytandır.. içimizdeki şeytan iyi insanların kötülük karşısındaki umursamazlığıdır.

    Blogdan okumak için; http://illuminatifs.blogs...-ve-mavi-isn-teorisi.html
    illuminati FS Kulübü; illuminati FS Kulübü; (#12954877)
    46 ...
  32. müzik endüstrisi rihanna michael jackson ve mtv

    1.
  33. Mer-ha-ba

    Sorgula, düşün, araştır, öğren, bil ve hep daha fazlasını bilmek iste. Bunlar seni sistemin kölesi olan toplum ayıracak en önemli silahların. Gün geçmiyor ki yeni bir kurban verilmesin, kimisi iyi, kimisi kötü. Bu yazımda illuminati'nin müzik endüstürisinde ki etkisini, hayattan örnekleri ile göstereceğim, fakat şu anda bunu okurken "komplo teorisi bunlar yeaaa" diyip havalı olduğunu zanneden entel bozması, seni de unutmadım. Bu yazımı iyi incele, çünkü kanıtı olmadan sunduğum hiç bir şey bulamayacaksın.

    Müzik endüstirisi diyince çoğumuzun aklına gelen ilk şey nedir? Tabi ki MTV yada diğer bir deyişle "Mason Tapınağı"
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/178522/+

    Bu resmi ilk gördüğümde sahte olduğunu düşünmüştüm, çünkü inanılmayacak derecede büyük bir şeydi benim için. Resmen alay ediyorlar bizimle.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/178523/+

    ilk resimde gördüğünüz fotoğrafın bulunduğu bina. Kanada, toronto'da, 1918 yılında heritage landmark tarafından yapılmış.. "Eskiden" mason tapınağıymış, şimdi ise MTV binası olarak kullanılıyormuş. Ehe ne güzel bir tesadüf böyle, bizim illuminatici dediğimiz MTV'nin böyle bir binasının olması. Bildiğiniz üzere illuminati tesadüfleri sever *

    Şimdi yavaş yavaş başlayalım ünlülere girmeye. Sembolizm ve illuminati yazımda biraz da olsa hangi ünlülerin bu işin içinde olduğundan bahsetmiştim, bu yazımda biraz daha derine ineceğiz.

    Dikkat etmeniz gereken önemli bir nokta var, ünlüler illuminatinin sadece köleleridir. Lady Gaga aniden ünlü oluşunu buna borçludur. Şimdi 1 sene geriye dönelim, 2010 yazı lady gaga'nın bir anda ünlü olup, tanınmaya başladı zaman. Her yerde "alehandroo, fernandrooo, alexandrooo" şarkısını duyuyorduk. Kimse bir anda bu kadar ünlü olamaz. Zaten kliplerinin hiç biri normal değil, tamamen semboller ve anlamlarla dolu. Gelelim illuminati'nin prensesi Rihanna'ya, bunu ben söylemiyrum kendisi klibinde bizzat gözümüze sokuyor.

    Hala illumianti diye bir şey yok, rerörörö diyen entel bozması, sen bu fotoğraflara iyi bak.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/606227/+
    Hemen arkasında Princess of the Illuminati yazıyor.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/178524/+
    Bu iki fotoğraf da Rihanan'nın kendi kliplerinden alıntı. Peki her zaman böyle miydi? Hayır. Kariyerine 2005 yılında başladı ve normal bir pop şarkıcısıydı. "Pon De Replay" şarkısı ile ünlü oldu. Tabi o zamanlar illumianti'ye daha bulaşmamış.

    http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded
    isterseniz tamamını izleyin. O zamanlar klipleri filan normal, sembol, gizli anlam filan yok. Klipte diskoda dans edip elini filan çırpıyo. Bildiğiniz normal insan klibi yani.

    Şimdi ise illuminati'nin kölesi olduktan sonra ki Rihanna'ya bakalım. Kliplerin de ne gibi değişiklikler olmuş.

    Rihanna - HARD

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/606226/+
    Burası daha şarkının en başları, bilerek sağ gözünün üstünü saçıyla kapatıyor. Sol göz ise masonların ünlü her şeyi gören gözünü temsil ediyor.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/606228/+
    Savaşın ortasında, yere düşen bombaların arasında yürüyor ve ona hiç bir şey olmadığını gösteriyor.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/606229/+
    Bu klipte en ilginç bulduğum sahne. Duvarda arapça "-O'na geri döneceğiz."
    yazıyor fakat başı boş bırakılmış? Burada kendi tanrıları olduğuna inandıkları şeytandan bahsediyor olma ihtimalleri oldukça yüksek.

    Ayrıca "Şüphesiz hepimiz Allah'tanız(CC) ve O'na geri döneceğiz" ayetine gönderme yaptıklarıda belli.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/606230/+
    Burada askerler oyun oynuyorlar, savaşın onlar(illuminati) için sadede bir oyun olduğunu temsil ediyor.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/606231/+
    Fotoğrafın görüntü kalitsi biraz düşük ama anlaşılıyor. Burada Rihanna (illuminati'nin prensesi) diğer iki kişiyi de(Savaşan taraflar.) yenip, elinde paraları sallayarak dışarı çıkıyor. Yani savaşın asıl galibi taraflardan birisi değil, silah tüccarları(Rockefeller ailesi), illuminatidir. Rockefeller ailesi hakkında ayrıntılı bir incelemeyi sonra ki yazılarım da yapacağım.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/606233/+
    Dışarı çıktıktan sonra ise, pembe bir takın üzerine geçip, mickey mouse şapkası takıyor. Pembe rengi burada masumiyeti simgeliyor. Walt Disney karakteri olan Mickey Mouse şapkası takması da ayrıca enteresan, o kadar walt disney, subliminal mesaj vs boşuna demiyoruz... Kendiniz izlerseniz başka şeyler de fark edebilirsiniz; http://www.youtube.com/watch?v=Xcwd_Nz6Zog

    Rihanna'nın "Umbrella(Şemsiye)" şarkısında da büyük bir aldatmaca var.

    "Under my umbrella Ella ella, eh eh eh, eh eh eh"

    Bu sözler şarkıda pek çok sefer tekrarlanıyor, şimdi en janjanlı kısmına gelelim.

    ''Under my umbrel-la allah, Elah eh eh eh.'' (Burada zaten vurgulayarak söylüyor.)

    elah / ibranice
    allah / arapça
    la / arapça yok anlamına gelir.

    insanın ağzına da dolanmıyor değil hani, düşünsenize milyonlarca kişiye farkında olmadan "Allah yok." dedirtiyorlar. Dikkatlice dinleyen herkes bunu anlayabilir.

    Rihanna'nın şarkı hakkındaki yorumu;
    " it's really a deep song. When it first start off, you think it's a sexy song. But if you have to listen to lyrics. It's a really , really deep song.."

    Türkçe meali ;
    "Bu gerçekten derin bir şarkı. Şarkıyı dinlediğinde bu sexy bir şarkı diye düşünebilirsin. Ama sözlerini dinlediğinde, bu gerçekten, gerçekten derin bir şarkı diye düşüneceksin."

    Dinleyin kendiniz karar verin; http://www.youtube.com/watch?v=CvBfHwUxHIk

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/178525/+
    Rihanna - umbrella klibinde ki bu sahnede ise kesinlikle bilgisayar ile oynanmış,kafası biraz daha aşşağıya indirilmiş ve baphomet'in suratına benzetilmeye çalışılmış. Zaten içinde durduğu şekilde bir üçgen...
    Şunada bir göz atarsınız; http://www.youtube.com/wa...8tAk4&feature=related

    Başlangıçta en sağlam delilleri(Princess of the illuminati yazılı klipleri) sunmamın sebebi, az önce anlattıklarımın tesadüf olmadığını bilmeniz içindi. Şimdi konuyu biraz kısaca özet geçmemiz gerekirse, ünlü olmak, son derece varlıklı ve lüks bir hayata sahip olmak için kendilerine verilen rolü oynuyorlar. Yani; "Yeni Dünya Düzeni"nin amaçlarına hizmet ediyorlar. illuminati'nin yüksek kademelerindeki kişiler onlara ne hakkında şarkı yapmalarını istediklerini söylerler, sonra bu göreve atanan söz yazarları şarkı sözlerini yazar.

    Fakat bazı şarkıcılar kendilerine sahip olunmasından hoşlanmadı ve bundan kurtulmaya çalıştılar. Ruhlarını sattıklarına pişman olup, illuminati karşıtı şarkılar yapmaya başladılar. Sonra bi bakmışsın tüm gazetelerde bu ünlülerin tutuklanma haberi var. eminem, snoop dogg ve 50 cent gibi adamlar sürekli boşuna tutuklanmıyor. Michael Jackson çocuk tacizi, 2pac ise tecavüz ile suçlandı. Şayet bir şarkıcı insanları uyarmaya çalışıyorsa, önce imajı halkın gözünde mahvedilir. Bu onlara verilen ilk uyarılardı.

    Lakin, bir kere gözlerini açmışlardı ve pişman olmuşlardı. Bu yüzden illuminatinin silahı olan müziği, kendi lehlerine çevirip insanları uyarmaya çalıştılar. Önemli olan silahı kimin bulduğu değil, önemli olan tetiği kimin çektiğidir. Michael Jackson, 2pac, Aaliyah, Bob Marley ve bir kaç ünlü daha, bizi uyarmaya, müziği iyilik için kullanmaya çalıştılar ve sonunda da öldürüldüler. Ayrıca şöyle ilginç bir şey de var, bildiğiniz gibi illuminati sembollerle, sayılarla filan kafayı bozmuş, bir bildikleri var. Bazı ünlülerin ölüm tarihlerine bakarsak ortaya şöyle bir şey çıkıyor;

    michael jackson - 25 haziran 2009
    farrah fawcett - 25 haziran 2009
    sky saxon - 25 haziran 2009
    james brown - 25 aralık 2006
    dean martin - 25 aralık 1995
    eartha mae kitt - 25 aralık 2008
    lisa lopes - 25 nisan 2002
    roger troutman - 25 nisan 1999
    aaliyah haughton - 25 ağustos 2001
    static major - 25 şubat 2008
    ayrıca 2pac da 25 yaşında öldü

    Hepsini ayın 25'inde öldürmüşler, büyük ihtimalle kurban etme ritüellerinin bir parçası. Şimdi gözlerimizi Michael Jacson'a çevirelim.

    Michael Jackson - They Dont Care About Us
    http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded

    Dünyada en çok tanınan pop şarkıcısıydı Michael Jackson, resmen yeni bir dönemin başlangıcı oldu ve ölümüyle bu dönem kapandı. Belki de dünyada en çok hayranı olan şarkıcıydı dersem, haksız olmam. Son zamanlar da müslüman olduğu söylentileri ortaya çıkmıştı fakat kendisi resmen açıklayamadan öldürüldü. Düşünsenize, milyonlaca belki de milyarlarca hayranı bunu öğrenseydi, büyük bir çoğunluğu islam'ı seçmez miydi?
    Şimdi din değiştirmek o kadar kolay mı filan diyebilirsiniz fakat insanların çoğu din konusunda bilgisiz, fasulyeden inanıyorlar yani... islam'ı terörist dini zannediyorlar, bizim hz.Muhammed'e Tanrı olarak tapındığımızı zannediyorlar, kendilerinin(Hristiyanalrın) hz.isa'ya tanrı diye tapındıkları gibi. Günde 5 kere yeri öptüğümüzü zannediyorlar. Eğer Michael Jackson islam'ı seçtiğini açıklasaydı, insanlar durupta "Hey n'oluyor?! Bu terörist dini değil miydi?" diye merak edip, araştırmaya başlarlardı.

    Şimdi, şarkının sözlerini dikaktlice dinleyin.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/178526/+

    1.06. dakika da duvarda kırmızı bir tek göz görülüyor ve tam o sırada dediklerine dikkat edin.

    Will me, thrill me (Yönet beni, korkut beni)
    You can never kill me. (Beni asla öldüremezsin)

    Burada resmen meydan okumuş illuminati'ye. Klip'in ismi ise buram buram illuminati kokuyor. "They dont care about us. (Onlar bizi umursamıyorlar.) Burada ki "Onlar" ile kimi kast ediyor sizce? Michael bu şarkı da kime "Beni özgür bırakın" (Set me free) diye feryat ediyor sanıyorsunuz?

    Bu konu hakkında biraz araştırma yaparken, uluda bu konuyla ilgili çok güzel bir yazıya rastladım. "immortal technique"e buradan teşekkür ediyorum.

    "Bu iblislerin michael jackson'ı öldürme sebeplerinden devam edelim.

    Öncelikle şunu söyleyeyim, michael jackson onu öldürmeye çalıştıklarını hep biliyordu. soruşturmalar michael'ın dizlerinde yaralar ve taze morluklar olduğunu ve ölmeden önce düştüğünü ortaya çıkardı. Açıkça görülüyor ki; michael ölmeden önce hayatta kalmak için mücadele vermiş.

    13 temmuz 2005'te sonlanan michael'ın 2. duruşması sırasında michael'ın çok yakın arkadaşlarından biri olan dick gregory michael'ın ailesini aradı ve michael'ın kendisini iyi hissetmediğini, onu ziyaret etmeleri gerektiğini söyledi. duruşma sonlandıktan bir kaç gün önce gregory michael ile neverland'a geri döndü. michael ona sarılarak "lütfen beni bırakma, beni öldürmeye çalışıyorlar" dedi. Sonra gregory michael'a en son ne zaman yemek yediğini sordu, çünkü iyi görünmüyordu. michael, "beni zehirlemeye çalışıyorlar" dedi ve gregory tekrar, "en son ne zaman su içtin" diye sordu. michael'ın cevabı, "beni öldürmeye çalışıyorlar" oldu. gregory sonra onu 10 mil kadar uzaklıktaki bir hastaneye götürdü ve michael'a gece 5:30'dan ertesi gün 5:30'a kadar 24 saat boyunca hidrat için sıvılar verildi. doktor; "12 saat daha bu halde kalsaydı ölmüş olabilirdi" açıklamasını yaptı. kaynak: cnn.com

    Şimdi burdan anlıyoruz ki, haziran 2005'te michael'ı yine öldürme girişiminde bulunmuşlar. Ama başaramadılar, dolayısıyla michael'ın en güvendiği adamlardan birini kullanmaya karar verdiler. Bu kişi michael'ın doktoru conrad murray'di.

    Michael politikayla ilgilenmezdi, tek derdi insanlara yardım etmekti. yaptığı şarkılarda bu mesajı veriyordu zaten. Michael müslüman olduktan sonra bu illuminati için kaçınılmaz bir tehdit oluşturdu. çünkü onun dünya çapında milyonlarca takipçisi vardı. Bu insanların michael'dan etkilenip müslüman olma ihtimalleri çok fazla olduğu için ve dolayısıyla illuminati'nin çıkarlarına ters düştüğü için öldürdüler."

    Bütün bu kanıtlara rağmen hala "40 yapar, eüheühüehü" diyen gereksiz insan, biliyorum kuş kadar aklın var, hayatta hiç bir halta yaramıyorsun bari başkalarını da yanında sürükleme. Burada bilimsel kanıtlar sunuyoruz. Adam gibi itiraz edeceksen gel, bekliyorum ama "Tesadüf, hebeley höböley" yapacağını biliyorum. Tesadüf diye tutturdun, gidiyorsun... Tesadüf diye bir şey yoktur bu hayatta. Öncelikle kader'e inanan bir insan tesadüfe inanmaz zaten. Hadi diyelim kadere inanmıyorsun, evrenin olmuşumu da mı bir tesadüf?

    Stephen Hawking zamanın kısa tarihi isimli kitabında genişleme hızındaki dengeyi şöyle açıklar;
    "Evrenin genişleme hızı o kadar kritik bir noktadadır ki, big bang'ten sonraki birinci saniyede bu oran eğer yüz bin milyon kere milyonda bir daha küçük olsaydı evren şimdiki durumuna gelmeden içine çökerdi."

    Paul Davies, bu çok ilginç durum karşısında şöyle söylemektedir;
    "Çok küçük sayısal değişikliklere hassas olan evrenin şu andaki yapısının, çok dikkatli bir bilinç tarafından ortaya çıkarıldığına karşı çıkmak çok zordur... Doğanın en temel dengelerindeki hassas sayısal dengeler, kozmik bir tasarımın varlığını kabul etmek için oldukça güçlü bir delildir."

    Aynı gerçek karşısında amerikalı astronomi profesörü George Greenstein de, the symbiotic universe adlı kitabında şöyle yazar;
    "Kanıtları inceledikçe, ısrarla önemli bir gerçekle karşı karşıya geliriz. (Evrenin oluşumunda) bir doğa üstü akıl ya da akıl devreye girmiş olmalıdır."

    Evet, uzun bir yazının sonuna geldik. Blog şu ana kadar 23bin kere okunmuş, hepinize okuduğunuz ve başkalarına da okutturduğunuz için teşekkür ederim. Son olarak "Ay, illuminati miö? Ben öyle şeylere çok inanırım." diyen berkecan'a hediyen olsun; https://galeri.uludagsozluk.com/r/178527/+

    Hiç bir şeyi sorgulamadan yaşayan bir robot olmaktansa, paranoyak olmayı tercih ederim.
    http://fizy.com/s/16laj7

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/606234/+
    Orada olduğunuzu biliyorum. Sizi hissedebiliyorum. Korktuğunuzu biliyorum. Bizden korkuyorsunuz. Değişimden korkuyorsunuz. Gelecekte ne olacağını bilmiyorum. Size nasıl biteceğini söylemek için gelmedim. Nasıl başlayacağını söylemek için geldim. Telefonu kapatacağım. Ve sonra bu insanlara, sizin, onların görmesini istemediğiniz şeyi göstereceğim. Onlara bir dünya göstereceğim sizin olmadığınız bir dünya. Kuralların, kontrolün, sınırların ve sınırlamaların olmadığı bir dünya. Her şeyin olabileceği bir dünya. Buradan nereye gideceğinizi size bırakıyorum.

    Blogdan okumak için; http://illuminatifs.blogs...risi-rihanna-michael.html
    illuminati FS Kulübü; (#12954877)
    36 ...
  34. yeşilin kralı projesi

    1.
  35. https://galeri.uludagsozluk.com/r/176991/+

    2013 yılında Tahir Samet Saraç tarafından Trabzon'da dizi halinde çekilmesi planlanan proje. Sayfa aracılığı ile projenin gelişmesi, yayılması, duyurulması sağlanacak ve aynı zamanda projenin reelde gelişmesini sağlayan Yeşilin Kralı ekibine katılım konusunda değerlendirmeler yapılacak, bunlar sayfa üzerinden takipçilerine sunulacaktır.
    Çıkış Tarihi Tahminen 2013
    Tür Dram - Savaş
    Resmi Sayfa: http://www.facebook.com/p...1-Projesi/129454010477899
    -----------------------------------------------------------------------------------
    Abim sayılan bir insanın başlamış olduğu bir proje trabzon'da çekilmesi planlanıyor.Destek verecek insanlara ihtiyacımız var en azından ismin duyulması gerekli.Projeyi merak ediyorsanız sayfamıza katılabilirsiniz.Teşekkürler
    3 ...
  36. illuminati ve ezanın türkçe okunması

    2.
  37. illuminati fs kulübü

    1.
  38. Bu senin yaşamın ve her geçen dakika sona eriyor. Her şeyden önce korkmayı bırakıp bir gün öleceğini kabullenmelisin.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/175019/+

    Kulübün amacı eskiden gizli bir örgüt olan illuminati hakkında öğrendiklerimi, hayattan örnerkleri ile sizlere sunmaktır. Çoğumuzun zararsız sandığı filmler, hepinizin dinlediği şarkılar ve çocukken izlediğimiz çizgi filmlerde ki illuminati etkisini sizlere fotoğraflar ve diğer kanıtları ile göstereceğim.

    Hangi dine inanırsanız inanın, isterseniz krem peynire tapın beni ilgilendirmez. Burada ki amacım illuminati'nin hayatımızda gerçekten var olduğunu ve bilinç altımıza yaptığı telkinler hepinizi nasıl kölesi haline getirdiğini göstermek. Şu anda bunları okurken komplo teorisi hede hödö diyen entel bozması, sana zaten anlatacak bir şeyim yok, şayet sen daha yolun başındayken kaybetmişsin. Sistemin kölesi olmaktan da beter, sistemi korumak için savaşanlardan olmuşsun. Çünkü bunun gerçek olduğunu kendine itiraf edemeyecek kadar korkaksın. Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur (Albert Einstein). Benim anlatacaklarım bir şeylerin yanlış olduğunu hissedip, sürekli bir huzursuzluk ile yaşayan insanlar için. insanlar bunu her gün yapıyor. Kendileriyle konuşuyor, hayallerindeki gibi olmak istiyorlar. Ama cesaretleri olmadığı için eyleme geçmiyorlar. Artık uyanma vakti geldi.

    Tüm gerçekler üc aşamadan geçer. Önce alaya alınırlar; sonra kendilerine şiddetle karşı çıkılır; ve son olarak ise doğruluklarının çok açık olduğu ilan edilir.

    illuminati FS Kulübü gayriresmi blogu; http://illuminatifs.blogspot.com/

    Tüm yazılar;
    illuminatiye giriş (07 Ağustos 2011); (#12724252)
    Subliminal mesajların etkileri (08 Ağustos 2011); (#12724559)
    Sembolizm ve illuminati (09 Ağustos 2011); (#12724907)
    illuminati ve Watchmen (12 Ağustos 2011); (#12755208)
    illuminati ve rehber taşı (17 Ağustos 2011); (#12820516)
    Parasal sistem ve illuminati (27 Ağustos 2011); (#12950583)
    illuminati ve Ezanın Türkçe okunması (3 Eylül 2011); (#13016054)
    Müzik Endüstrisi, Rihanna, Michael Jackson ve MTV (9 Eylül 2011) ; (#13089837)
    Tesla, HAARP ve Mavi Işın Projesi(15 Eylül 2011) ; (#13152757)
    Evrim Teorisi, Büyük Patlama ve Türkiyede illuminati (21 Eylül 2011) ; (#13217856)
    Evil Horns, Dio ve Metal Müzik (24 Eylül 2011) ; (#13243546)
    Korku Düzeni ve Suçluluk (1 Ekim 2011) ; (#13301683)
    Deccal ve illuminati Bağlantısı (8 Ekim 2011) ; (#13359114)
    Atlantis ve Piramitler (15 Ekim 2011) ; (#13413436), (#13413438)
    Hayatın Anlamı ve Yanılgılar (23 Ekim 2011) ; (#13475961)

    illuminati FS kulübünün ilk kuralı: kulüpten söz etmemek.
    2.kuralı: kimseye kulüpten söz etmemek.

    ------------

    12.06.2013

    illuminati ile ilgili daha fazla yazmamaya karar verdim, hem yazacak vaktim yok hemde genel hatları ile konuyu yeterince anlattığımı düşünüyorum. Bundan sonra araştırmak size kalmış. isteyen sikkoyu okusun, her düşüncesine katılmasamda güzel yazıyor.

    Fakat henüz hiç bir şey bitmedi. Her son, yeni bir başlangıçtır. Güç bizimle olsun.
    14 ...
  39. parasal sistem ve illuminati

    1.
  40. https://galeri.uludagsozluk.com/r/174978/+

    Nasıl gidiyor?

    Eğer ilk yazımı okuduysanız, hatırlarsınız, illuminati ile ilgili gösterdiğim ilk örnek amerikan doları olmuştu. Bunu özel bir sebepten dolayı yapmıştım çünkü para onların en büyük silahlarından birisidir. Yaşadığımız dünyaya, parasal sistem hakim. insanlar para için her şeyi yapar hale getirilmiş, meslek seçimi yaparken, sevecekleri mesleği değil de daha fazla para kazanacağı mesleği seçiyor ve hayallerinden vazgeçiyorlar. Para kazanırken, kendilerini harcıyorlar ve bitmeyen bir aç gözlülük ile hep daha fazlasını istiyorlar.

    Bunun insanların doğasında olduğu söyleniyor fakat aslında bu koca bir yalan. Hiç kimse aç gözlü doğmaz. Sonradan bu hale getirilir. Bunda en büyük etken ise televizyon ve diğer medya organlarından yapılan telkinler. insanların nasıl etkilenebileceğini http://www.youtube.com/v/...8&fs=1&source=uds buradan görebilirsiniz.

    Dünya nasıl bu hale getirildi?
    2.8 milyar insan günde 2 dolardan az, 1.2 milyar insan günde 1 dolardan az kazanıyor. Dünyanın en zengin 1%'lik kesimi, dünya kaynaklarının 50%'sini kontrol ediyor. Her sene 18 milyon insan açlıktan ölüyor. Bir şeyler kesinlikle yanlış gidiyor. Kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi köle olamaz. Bugün dünyada geçmişte hiç olmadığı kadar yaygın kölelik söz konusu. Parasal kölelik sistemi... Para gerçek değildir. Nasıl olduğunu anlamanız için zeitgeist belgeselinden 7 dakikalık bir kesit paylaşıyorum. Önceden de bahsettiğim gibi her ne kadar tüm düşüncelerine katılmasam da, genel olarak iyi bir belgesel.

    http://www.youtube.com/v/...I&fs=1&source=uds

    Para faiz ile olduğundan 9 kat daha fazla gösteriliyor ve sürekli daha fazla borç yaratılıyor. Yani para, borçtan yaratılıyor. Küçükken hepimiz düşünmüşüzdür, eğer para basılabiliyorsa neden daha fazla basıp herkese dağıtmıyorlar diye... işte sebebi bu, her yeni para basılışında, devletin borcu daha da artar ve ekonomiye büyük zarar verir. Yani parasal sistem kendi kendisini zarara uğratıyor faiz ile. Faiz'in haram olmasının asıl sebebi budur çünkü bu şekilde sanal olarak para yaratmak, sonunda çöküşü getirecektir.

    http://www.youtube.com/v/...A&fs=1&source=uds

    Bir ulusu fethetmenin ve köleleştirmenin iki yolu vardır. Birisi kılıçla, diğeri borçla. John Adams(ABD'nin ilk başkan yardımcısı ve 2. başkanı)

    Eskiden ekonomik tetikçilik yapmış John Perkins'in itirafları. Irak ve Afganistanın işgal edilmesinin asıl sebeplerini ve her şeyin birbiri ile nasıl bağlantılı olduğunu göreceksiniz. Birazdan anlatacaklarıma kanıt niteliğinde.

    Part 1 - http://www.youtube.com/wa...7VxTs&feature=related

    Part 2 - http://www.youtube.com/wa...sJh5w&feature=related

    IMF ve Dünya bankası bu çürümüş sistemi yöneten kurumlar ve kimseye hesap vermiyorlar. IMF ülkelere dayattığı yapısal reformlar sonucu milyonlarca insanın ölümünden sorumludur. Nasıl mı? Verdikleri kredilerin faizi ile ödenmesi için ülkeleri sosyal harcamalarını kısmaya, sonrada borç verdiği ülkeleri amerikan ve batı sermayesinin girişine engel olan kısıtlamaların kaldırılması için zorlar. Bunun için kamu altyapılarını özelleştirir. (Türk Telekom, Erdemiş, Tüpraş, Petkim.... 2002-2010 arası yapılan satış listesi; https://galeri.uludagsozluk.com/r/174979/+)

    Şimdi hemen 3-5 aynştayn atlayacak, zarar ediyorlardı o yüzden satıldı rerörörö... Peki bunları satın alanlar geri zekalı mı? Zarar eden yeri neden satın alıyorlar? Kalırsın işte böyle, 78 IQ'un ile mantık yürütmeye çalışma yapamazsın zaten. Anca duyduğun 1-2 cümleyi terar edersin... Bunlar senin devletinin kurumlarıydı. Yani senindi bir zamanlar. Şu an satıştan gelen para ile sanki durumumuz iyiymiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Lale devri gibi. Peki bu para bittiği zaman ne olacak?

    OECD(Ekonomik işbirliği ve Kalkınma Örgütü) ülkeleri arasında Türkiye gelir dağılımının en bozuk olduğu ülkedir. Türkiye sağlık ve eğitime en az bütçe ayıran ülkedir. 1 milyon insan açlık sınırının altında, 18 milyon ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor bu ülkede.

    internette gezinirken şöyle ilginç bir video buldum, güzel tespitleri var. CNBC'de ki bazı ekonomi programların da geçen Illuminati ve Yeni dünya düzeni sözleri.

    http://www.youtube.com/v/...U&fs=1&source=uds

    Tüm kanıtları ile birlikte, illuminatinin parasal sistemi nasıl silah olarak kullandığını görmüş oldunuz. Sorun para da değil, parasal sistemde.

    Pink Floyd - Money http://fizy.com/s/1d7fgk

    Son olarak dün gece izlediğim "Tenacious D The Pick of Destiny" filminde bir kaç mason işareti fark ettim, 3 tane resim için yeni yazı yazmaya gerek olmadığını düşündüğümden onları da burada paylaşıyorum. Eğer çok birikirse, hepsini ayrı bir yazıda toplarım.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/174980/+
    Adamımızın alnına bağladığı bezden, şirinmi şirin bir illuminati piramiti bize göz kırpıyor gördüğünüz gibi.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/174981/+
    Bu resimde ise ressam, içsel dünyasında ki çatışmalar ile modern sanata olan tepk- Gördüğünüz gibi yine ışıltılar saçan bir illuminati piramiti. Adamımız KG'nin diğer elemana aldığı gitarın sapında tüm büyük dinlerin işareti var ve en üstünde ise bu illuminati piramiti. (Arkadaş msn açmış tam fotoğrafı çekerken, ünlü oldun köfte seni.)

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/174982/+
    Filmi gecenin köründe izlediğim için kaçırdığım bir kaç sembol, anlam vs olabilir. Güzel filmdir, eğer "School of rock" u izlediyseniz, aynı elemanın filmi olduğunu anlamışsınızdır zaten. "Hababam Rock" diye çevirmişler türkçeye. Tavsiye ederim eğer müziği yada gitarı seviyorsanız.

    Sizler işiniz değilsiniz... Sizler paranız kadar değilsiniz... Bindiğiniz araba değilsiniz... Kredi kartlarınızın limiti değilsiniz... Sizler iç çamaşırı değilsiniz.. Sizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden pisliklerisiniz..

    (Blogdan daha rahat okursunuz; http://illuminatifs.blogs...al-sistem-ve-kolelik.html )

    illuminati FS Kulübü;(#12954877)
    9 ...
  41. illuminati ve rehber taşı

    1.
  42. Selam millet.

    Şu günlerde herkesin ağzındadır bir illuminatidir gidiyor... Peki bu konuşanların ne kadarı gerçekten illuminati hakkında bilgili? Sağdan soldan duydukları ile "aa illuminati mi ben öyle şeylere çok inanırım" diyen berkecanlar, selinsular yüzünden insanlar illuminatiyi ciddi bir şey değil zannetmeye başladı. Kanıtları gördüğü halde reddeden entel bozmalarından bahsetmiyorum, illuminatiye inanınca havalı bir iş yaptığını zanneden özentiler sizden bahsediyorum. Siz her zaman aşşağıladığım entel bozmalarından da beter, gerçeği arayan insanların da görüşünü bulandırıyorsunuz.

    Şimdi küçük aynştayn'cıkları azarlama kısmını bitirip, konumuza dönersek... bu akşam illuminati'nin yada diğer bilinen adı ile mason'ların icraatı olduğunu düşündüğüm bir yapıdan bahsedeceğim. Konumuzla alakalı olarak "Mason" kelimesi ingilizce de aynı zamanda "duvarcı, taş ile duvar ören" anlamına da geliyor.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/171608/+

    "Guidestone" yani "Rehber taşı" 1980 yılında dikilmiş. ilk duyduğumda bende şaşırmıştım, insan böyle bir yapı görünce milattan önceden filan kalmıştır sanıyor haliyle. Öncelikle bu taşın, bize anlatılan hikayesini bir dinleyelim.

    Kendisini Robert C. Christian olarak tanıtan, şık giyimli, orta yaşlı, gri saçlı, ince ve uzun boylu bir kişi, ABD'nin ve hatta dünyanın en iyi granit taşının işlendiği Georgia eyaletindeki Elbert kentindeki Elberton Granite Finishing adlı şirkete gidip "Ben küçük bir grup Amerikalı'nın adına burada, hem saat, hem takvim, hem rehber olacak bir granit anıt siparişi vermek istiyorum" dedi.

    Elberton Granite Finishing'in dönemin Başkanı Joe Fendley, o günü şöyle anlatıyor:

    "Etkileyici görünen o adamın anlattıklarıyla önce pek ilgilenmedim ama ne istediğini tarif ettikçe şaşırdım. Sadece dev granit taşları işlememizi değil, onları devasa bir astorlojik enstrüman şeklini andıracak bir şekilde yerleştirmemizi istiyordu. Bu çok zor bir işti ve kurtulmak için üç kat fazla bir fiyat söyledim. Ama o rakamı hiç itiraz etmeden kabul etti. Şemalarıyla geldi ve o şemalara göre çalıştık. Her şey bittiğinde ortaya çıkan bu dev anıta şaşırdık. Ama siparişini veren Robert C. Christian o gün bugün ortada yok. Ayrıca buradan ayrılırken bana açıkca R.C. Christian'ın takma bir isim olduğunu söyledi" dedi.

    Gelelim bu taşın özelliklerine. Toplam 118 ton ağırlığında, 6 metreye yakın yükseklikte, beş ayağı ve bir de tepe taşı olan devasa anıtın, her bir taşı astronomik olarak yerleştirilmiş. Kuzey ve Güneyde ki taşlar, kutuplara dikey olarak yerleştirilmiş. Yapının merkezinde ki oyun, yılın hangi zamanın da olursa olsun, güneş ışığı ile aydınlatılacak şekilde tasarlanmış. Tam merkezinde durduğunuzda ise orta sütunda ki delik, kutup yıldızını görebileceğiniz şekilde tasarlanmış.

    Rehber taşının ayakları, güneşi yıl boyunca Doğu-Batı yönünde işaret edecek şekilde yerleştirilmiş. Tepe taşına açılan bir delikten gelen güneş ışını, bir ayağın üzerindeki takvimde, günü gösteriyor. Taşa bakmak isteyenler için google earth koordinatları; 34.231944, -82.894444

    Şimdi geldik işin en janjanlı, fırfırlı kısmına. 4 devasa tabletin her yüzünde 8 farklı dilde yazılmış emirler var.
    Yazılan diller; ingilizce, ispanyolca, Swahili (Doğu afrikada kullanılan bir dil, yaklaşın 80 milyon kişi konuşuyor.), Hintçe, ibranice, Arapça, Antik Çince ve Rusça. O kadar ölü dilleri bile koymuşlar da, bir Türkçe koyamamışlar. Her neyse taşlarda yazanlar ile devam edelim.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/171609/+

    Taşta, ingilizce yazılanların türkçesi;

    insan nüfusunu daima doğa ile uyumlu olarak 500.000.000'un altında tut.
    Farklılıkların ve uygunluğun, gelişiminin çoğaltılmasını bilgece idare et.
    insanlığı yaşayan yeni bir dil ile birleştir.
    Tutku, inanç, gelenek ve her şeyi yönet.
    insanları ve ulusları, adil yasalar ve sadece mahkemeler ile koru.
    Bütün anlaşmazlıkları ülkeler üstü bir mahkemeye bağla.
    Küçük yasalar ve kulanışsız protokollerden kaçın.
    Kişisel hakları, sosyal görevler ile dengele.
    Gerçeği, güzelliği, aşkı, sonsuzlukla ahenk kurma arayışını taktir et.
    Dünyada bir kanser olma, doğaya yer bırak, doğaya yer bırak.

    Evet, bir çok element gördük, bir çok element tanıdık. Şimdi gelelim bu adamların amaçlarına. Bu yapının hemen batısında ise, yerde duran başka bir taşta ; "Let these be guidestones to an age of reason." yazıyor. Yani bu rehber taşları bir çağın sebebi olsun yazıyor. Mesela => "Yeni dünya düzeni."

    Peki bu adamlar neden dünyaya bu kadar önem veriyorlar derseniz, bu sizin onları çizgifilmler de "Her şey kötü olmalı, herkes ölsün, dünya yok olsunn... muhahahahaha!" diyen mutlak kötü adam görüntüsün de hayal ettiğiniz için. Fakat gerçek öyle değil. Yani bir kaç süslü, güzel söz kurdular diye aslında kötü olmadıklarını sanmayın. Yazımın ilerleyen kısmında, bunu daha iyi anlayacaksınız.

    Daha önceden de illuminaticilerin, satanist olduğundan bahsetmiştim fakat satanist diyince aklınıza kedi kesen, metal dinleyen tipler geliyor. Çünkü öyle olmasını zannetmemizi istediler. Tamam da bu herifler keriz mi? Şeytanın varlığını kabul edip tapıyorlarsa, Allah'ın da var olduğunu biliyorlardır. Bile bile cehenneme gitmek mi istiyorlar diye düşünebilirsiniz fakat kendilerinin dünya ile ödüllendirileceklerini sanıyorlar.

    Şöyle ki; Eskiden 4 büyük meleğin hocası olan şeytanın özünde kötü olmadığını, Allah istediği için severek, kötü rolünü üstlendiğini ve buna karşılık olarakta dünyanın şeytana ödül olarak verdiğine inanıyorlar. Yani şeytanın görevi temsilen kötü rolünü oynamakmış. Şeytanda bunu kabul edecek kadar olgun bir ruhmuş, aslında Allah'a karşı bir isyanı yokmuş. Bizde inandık sanki. Böyle bir hasta düşünce yapısına sahipler.

    "Allah buyurdu: Çık oradan, yenik düşmüş ve kovulmuş olarak. Onlardan sana uyan olursa yemin olsun ki, cehennemi tamamen sizden dolduracağım." - Araf 18

    "Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?..." Yasin suresi 60. ayet. Burada açık açık onlardan bahsediliyor. Şeytanı tanrı yerine koyup onun isteklerini yapanlardan, illuminatiden yani gerçek satanistlerden bahsediyor. Şimdi arrivals belgeselinden bir bölüm paylaşacağım, bahsettiğim konuyu anlamak için mutlaka izlemelisiniz fakat biraz korkutucu olabilir yani kendinizi hazırlayın.

    http://www.youtube.com/v/...g&fs=1&source=uds

    Araf suresi 30. ayet: "...Onlar, Allah'ı bırakıp şeytanları dostlar edinmişlerdi. Bir de kendilerinin hidayet üzere olduklarını sanırlar." Videoyu izlediyseniz bu ayette anlatılanları daha iyi anlayacaksınız. Kendilerinin hidayet üzerinde olduklarını sanıyorlar ve kendilerine "Aydınlanmışlar" diyorlar. Ben bu ayetin illuminati'den bahsettiği sonucuna varıyorum. Azıcık mantığını kullananda anlamıştır zaten. Aynştayn olmaya da gerek yok bunu anlamak için.

    Son olarak gelelim feysbukda ki saçma sapan illuminati sayfalarına... Eskiden neredeyse hepsini beğenmiştim(Yorum filan yapabilmek için yani.) fakat amaçlarının illuminatiyi tanıtmaktan yada insanları uyandırmaktan çok Atatürk'ü kötülemek olduğunu fark ettim. Hatta tek yaptıkları buydu, 1-2 tane ayet paylaşıp bir üsür beğeni alıp altına da Atatürk resmi koyup ayette bahsedilen kötü kişi budur tarzı insanları kışkırtıcı, hezeyana getirici yazılar yazmaktı tek işleri. Yok efendim atatürk fotorafında elini şöyle tutmuş, demek ki mason... yok efendim Atatürk'ün bir sürü resmi varken, babasının sadece 1 resmi varmış ve Ali Rıza Efendi olarak bildiğimiz kişinin resmi, başka bir subayın resmiymiş. Atatürk'ün babası belli değilmiş, demek ki Atatürk'ün annesi... (Evet aynen bunu dediler ve altına bir sürü beğeni aldı.)

    Lan hıyar salatası, 78 iq'un ile bir kaç tespit yapıp kendini aynştayn zannetmiyor musun bide, işte bu beni öldürüyor. Sanki 1850'li yıllarda herkes tek eliyle, cep telefonunun kamerasından açılı fotoğraf çekiyordu... Her neyse, eğer böyle sayfaları beğendiyseniz, vazgeçmenizi öneririm. Bu sayfalar amacından sapmış yada hiç bir zaman insanları illuminati hakkında bilgilendirme amacında olmamış. Hatta bir kaç tanesinde; "26 haziranda almanyada ki olimpiyatlarda zombi salgını başlayacak!!!!!!!!11!11birbirbir" gibi videolar bile paylaşılıyordu. Hiç bir şey çıkmayınca da biz başka bir sayfadan almıştık rerörö, hede hödö diyorlar. Böyle sayfaların amacının insanları illuminati hakkında bilgilendirmek değil de, saçma sapan hiç bir kanıtı olmayan şeyler ile insanlara illuminatiyi gerçek değilmiş gibi göstermek olduğunu düşünüyorum.

    Hiç bir zaman geç değildir. http://fizy.com/s/1d7b8i

    Gnothi seauton - Kendini bil. (Blogdan daha rahat okursunuz; http://illuminatifs.blogs...ildestone-rehber-tas.html )

    illuminati FS Kulübü;(#12954877)
    6 ...
  43. filmlerde illuminati ve watchmen

    1.
  44. N'aber?

    Bu akşam illuminatinin film endüstirisinde ki etkileri üzerine yaptığımın incelemeyi, sizlere sunacağım. Amerika, dolayısı ile dünya film endüstirisinin merkezi Hollywood... Holly + Wood kelimelerini ayrı ayrı okuyunca "kutsal odun" anlamına gelir. Bu size de putları çağrıştırıyor, değil mi? Şimdi ne diyeceğimi tahmin ediyorsunuzdur.

    http://2.bp.blogspot.com/...My2jVoV89w/s1600/asdf.jpg gelen yorumlardan birisini aynen paylaşıyorum (:

    Bir çok filmde illuminatinin etkisi hissedilir fakat özellikle bazılarında bu çok fazladır. Bu gece "Watchmen" filmini inceleyeceğim ve illuminatinin amaçları bağlantılılarını göstereceğim.

    http://3.bp.blogspot.com/.../s400/A1ds%25C4%25B1z.jpg
    http://3.bp.blogspot.com/.../s400/A2ds%25C4%25B1z.jpg

    Wathcmen, türkçeye çevirdiğimiz de gözcüler anlamına gelir. Gözlemek deyince akla "Horus'un herşeyi gören gözü" de gelmiyor değil hani... Şu an için biraz zorlama bir benzetme gelebilir fakat paylaşıcağım resimlerde, firevunlar, piramitler ve yeni dünya düzeni ile bağlantısını görünce bana hak vereceksiniz. (Sen vermesende olur entel bozması.) Film bir gurup, kahraman kostümü giymiş ve kendilerine Wathcmen(Gözcüler) diyen polisin etrafında dönüyor. insanları bu kostümlerin içinde (Gerçek kimliklerini gizleyerek) koruduklarını iddia ediyorlar. ilk resmin altyazısında yazan yazı sprey ile cama yazılıyor; "Who watches the wathmen" Buradan da anlaşıldığı gibi halk, gözcülerden pek memnun değil.

    Filmin hemen ilk sahnelerinden birinde, kennedy suikastini gösteriyorlar. Ve kennedy'i öldüren de bir gözcü.

    &feature=player_embedded

    Rockefeller'ın adı geçmezse olmaz zaten. Kısaca bahsetmek gerekirse, burada kahramanlarımızdan Dr.Manhatten, yine bir gözetleyici olan Veidt ile ortaklaşa bir çalışma yönetiyor. Dr.Manhatten çalışmanın amacının dünyaya sınırasız enerji kaynağı sağlayarak, savaşları önlemek olduğunu sanıyor. Fakat aslında bu Veidt'in Dr.Manhatten'ı kandırmak için kurduğu bir tuzak. Veith'in asıl amacını birazdan göreceğiz.
    http://4.bp.blogspot.com/.../s400/A3ds%25C4%25B1z.jpg

    Şu videoyu bir izleyin;


    Videoda gördüğünüz mor takım elbise giymiş olan kişi Veidt. Bu adam filmde dünyanın en zeki insanı olarak geçiyor. Elinde bir kutuyla gelen ise yine Veidt'in adamı, Roy Chess. Buraya Veidt'in emri ile Veidt'i öldürmeye geldi. Büyük ihtimalle onun patronu olduğunu bile bilmiyor. Veidt kendisini masum göstermek için bana da suikaste geldiler ayaklarına yatacak sonradan. Her neyse şimdi önemli kısma gelelim, bakalım elinde ki kutuda neler yazıyormuş.
    http://3.bp.blogspot.com/.../s640/Awds%25C4%25B1z.jpg

    Daha rahat görebilmeniz için bu resmi büyük paylaşıyorum.
    "A NEW WORLD DELIVERED" => NEW WORLD ORDER
    Hemen solunda ki ise bir piramit işareti.

    http://2.bp.blogspot.com/...s400/Adafs%25C4%25B1z.jpg
    Benim favorilerimden birisi olan Rorschach, işin peşini bırakmıyor. "Veidt'in suikastçisi Roy Chess adında fakir biriydi. Dairesinde bazı ip uçları buldum. Piramit nakliye şirketinde çalışıyormuş. " Ve araştırmalarının sonucunda tüm ipuçları Veidt'i işaret ediyor, böylece Veidt'in holdingini araştırmaya gidiyorlar.

    http://2.bp.blogspot.com/...00/Adffffs%25C4%25B1z.jpg
    Veidt'in ofisinde, duvarda asılı olan firavun figürleri.

    http://4.bp.blogspot.com/...400/Adgdgs%25C4%25B1z.jpg
    Veidt'in amacını öğrenmek için bilgisayarına girmeye çalışıyorlar ve bilgisayarın şifresi 19. Hanedan firavunlardan olan 2. Ramses çıkıyor. (Rameses'in okunuşlarından birisiymiş Ramses. O arada ki "e" kafanıza takılmasın yani.) Bu firevunun lakablarından bazıları ise "Işığın seçtiği kişi" ve "Işığın Oğlu". Illumina yada Illumination'un anlamı ise aydınlatmadır. Bağlantıyı siz kurun. Puzzle'ın parçalarını yerleştirdikçe, büyük resim ortaya çıkıyor.

    http://1.bp.blogspot.com/.../Adgdfgggs%25C4%25B1z.jpg
    Evet sayın yolcular, uçağın sağ tarafına baktığınızda ise Giza piramitleri- öhm. Adam gitmiş, kuzey kutbuna piramit yaptırmış kendi firavunluğu için. Velhasıl kelam Rorschach ve arkadaşı burayı basarlar ve Veidt ile biraz dövüştükten sonra Veidt ikisini de yerden yere vurur. Şimdi tamam dünyanın en akıllı insanı da, iyi dövüşmesi ne alaka derseniz şöyle bir örnek verebilirim; Sherlock Holmes filmini çoğunuz izlemişsinizdir. izlemediysen de bahsettiğim konu ile ilgili sahneyi şu linkten izleyebilirsin;

    Yani önceden tüm olasılıkları hesapladıktan sonra gayet iyi dövüşülüyormuş, satranç oynuyormuş gibi (:

    http://4.bp.blogspot.com/...asfdasfdas%25C4%25B1z.jpg
    Şimdi karşımız da ise çok sembolik bir sahne var. Firavun tahtında oturan Veidt, yanında ki boynuzlu kaplan ise "Bubastis"dir. 2. Ramses döneminde şehrin koruyucusu olarak kabul edilir. Karşısında ise bir sürü ekran vardır, buradan tüm dünyayı izlediği mesajını veriyor. Belki ekranlarda gösterilen görüntülerinde ayrı sembolik anlamları olabilir.

    Sonra Veidt tüm planını anlatmaya başlar; "Dünyanın bazı hayati bölgeleri, New York, Los Angeles, Moskova, Hong Kong... Bir kaç saniyede toza dönüştü. 15 milyon insan öldü. Bizzat Dr.Manhatten sayesinde. Dünyanın 3. dünya savaşı ile flört etmesinin sonucu olarak.(Sanki diğer ikisini de onlar başlatmamış gibi.) Üzerinde çalıştığım enerji atılımı gerçek oldu. Onca yıl Dr.Manhatten planlarımdan habersiz, onun gücünü kopyalamamda bana yardımcı oldu. Kısacası bu gezegeni kurtarmak için onu kandırarak insanlık tarihinin en büyük eşşek şakasını yapmalıydım. Zorunlu bir suç.

    Ardından adamım Rorschach sinirlenir "Hayır, bunu yapmana izin veremeyiz" der. Veidt çok sakin bir şekilde cevap verir; "izin vermek" mi Rorschach? Ben çizgiromanlarda ki kötü adamlardan değilim. Amacıma ulaşmamı engelleyecek çok ufak bir ihtimaliniz olsaydı planımı size anlatır mıydım? Düğmeye 35 dakika önce bastım.

    http://4.bp.blogspot.com/.../Ads%25C4%25B1gdfgdgz.jpg
    Adam çoktan her yeri havaya uçurmuş bile, en sona da New York'u bırakmış.
    Güzel efekleri var isteyen izleyebilir; http://www.youtube.com/wa...ou4ek&feature=related

    iş işten geçtikten sonra Dr.Manhatten oraya ışınlanır ve aralarında şöyle bir konuşma geçer. Özellikle son kısmına dikkat edin. http://www.youtube.com/wa...BVWOQ&feature=related
    Konuşmada geçenlerin meali; Kendimi yeniden biraraya getirmek öğrendiğim ilk şeydi. Osterman'ı öldürmedi. Gerçekten beni öldürür mü sandın? Güneşin yüzeyinde yürüdüm. O kadar küçük ve hızlı olaylara şahit oldum ki gerçekten meydana geldiklerini bile söylemek zor. Ama sen Adrian, yalnızca bir insansın. Dünyanın en zeki adamı benim için dünyanın en zeki termitinden bile daha büyük bir tehdit değil.
    (Veidt elinde ki kumandayı havaya kaldırır.)
    Nedir o? Başka bir süper silah mı?
    (Veidt cevap verir.) Evet. Öyle de diyebilirsin.

    Ve ardından televizyon açılır. Yani diğer süper silah Televizyonmuş. Sembolden çok göndermeler ile dolu bir filmdi, 3. kez izleyişim oluyor bu benim, belki yeni şeyler fark ederim diye buraya yazarken aynı anda izliyordum ve bir kaç şey fark ettim gerçekten fakat kaçırdığım çok şey olduğuna eminim. Artık bu gerçekleri bildikten sonra izleyeceğiniz tüm filmlerde istemeden de olsa sembol, işaret vs arayacaksınız maalesef. illuminati hakkında gerçekleri öğrendikten sonra insan kendisine hakim olamıyor bu konuda. Ayrıca bu filmi de izlemediyseniz tavsiye ederim, güzel filmdir (:

    Son olarak şöyle bir video(ingilizce) var. Science of Watchmen
    Minnesota üniversitesinde fizik profesörü James Kakalios'un Dr.Manhattan hakkında yaptığı bilimsel değerlendirme var. Dr.Manhattan'ın güçlerinin fiziksel açıklamasını yapıyor, gerçekten çok beğendim. Bu şarkı tüm fizikçilere gelsin o halde; http://fizy.com/#s/1j410d

    Başlangıcı olan herşeyin bir sonu vardır. (http://illuminatifs.blogs...-illuminati-watchmen.html )

    illuminati FS Kulübü;(#12954877)
    7 ...
  45. sembolizm ve illuminati

    1.
  46. Merhaba genç jedi

    Daha önce ki yazılarımda da bahsettiğim gibi bu illuminati kafayı semboller ile bozmuş. Her yere sembollerini yerleştiriyor, bunun elbette bilimsel açıklaması olmalı. Şu an için bilmesem de mutlaka olmalı, gerçek kimse bilmese de gerçektir. Yoksa boşu boşuna yerleştirmezler her yere sembollerini. Tahminime göre sembollerin bir gücü olduklarına inanıyorlar. Öncelikle bu sembolleri tanıyalım, en bilinenden başlayarak gidiyorum.

    Her şeyi gören göz
    http://4.bp.blogspot.com/...Q/97VE5c1cIJA/s200/48.jpg

    Horus mısır mitolojisinde gök tanrısı olarak kabul edilir.Osiris ve isis'in oğludur. Horus, her zaman şahin başlı olarak tasvir edilir. Firavunların kendilerinin dünya üzerindeki Horus olduğuna inanırlar ve kendilerini Horus'un yeryüzündeki cisimleşmiş halleri olarak görürler. (Adamlarda ki egoya bak sen...)

    http://www.itusozluk.com/...b074f448efc2c013125/horus
    Şöyle çirkin bir şey oluyor kendisi.

    Çoğunuzun bildiği üzere, deccal'in de tek gözü olacak gibi anlatımlar dolaşıyor ortada, cübbeli filan anlatıyor. Gerçi o insan olarak tasfir ediyor deccali... Fakat karar sizin, illuminati de gayet güzel deccal adayı yani. Zamanla bunun iyi bir teori olduğunu size ispatlayacağım. Şimdi kahvemi de aldım, devam ediyorum. Sırada ki talihlimiz piramit şekli.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168418/+ (Resimde ki yazıları da okuyun.)

    Horus'un gözünü her zaman bu piramitin içine yada üstüne koyarlar amerikan dolarında da olduğu gibi, eğer ikisini bir arada gördüyseniz zaten anlayın ki orada illuminatinin parmağı vardır. Hemen bir kaç örnek gösteyim günlük hayattan;

    Madonna
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168419/+
    La isla boniiitaa.. Sırtında ki ne onun öyle? Tesadüfen giymiştir canım, değil mi entel bozması... Şimdi de karşınızda south park ve simpsons dan belirgin örnekler.

    http://t3.gstatic.com/ima...cS8k55VPeajzvY6kAMISGrc1B
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168421/+
    Oyuncak bebeklerin kafasında ki şapkalara dikkat... Bunlar bulabildiğim en belirgin örneklerdi, ayrıca el işareti ile üçgen yapıp sol gözlerine doğru tuttukları da oluyor, şöyle ki;
    http://galeri.uludagsozlu...-kontrol%C3%BC_109889.jpg

    Şimdi de karşınız da Kanye West den inciler;
    http://galeri.uludagsozlu...-kontrol%C3%BC_109891.jpg
    http://4.bp.blogspot.com/...ruise_illuminati_sign.jpg
    Yanında ki Tom Croise abimiz mi? Yoksa ben mi benzetiyorum? Yok yok değildir canım.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168423/+
    O yüzüklerle yumruk atsa iyi iz bırakır (: Şimdi kanye west'in power'ına bir bakalım... Gücünü nereden alıyormuş. Kolyeye dikkat, horus'un başını takmış.

    http://www.youtube.com/v/...8&fs=1&source=uds

    izlerken korktum yemin ediyorum, herkese göstere göstere ayin yapıyorlar. Adam nasıl da gösteriyor saygısını. Daha sonra ayrıntılı olarak bir çok ünlüyü işleyeceğim, Şimdilik bununla idare edin. Fazladan şunu da paylaşmadan edemeyeceğim;

    Lady Gaga
    http://1.bp.blogspot.com/...nati-hpnotik-qrew-net.jpg

    Evet arkadaşlar, bir çok elementi gördük bir çok elementi tanıdık. Şimdi geldik en civcivli bölüme. Bana bi tane kız bulacaksınız. 4 elementin ortasında onu öpecem. Ve alev topu duracak. ehe :D

    Şimdi gelelim damalı yüzeye... Masonik ayinlerin genelinde damalı yüzey bulunmaktadır. Damalı yüzey seyahatin ve boyutlar arası geçişin sembolüdür. Beyaz yani aydınlık bizim dünyamızı, siyah ise karanlık yani öteki dünyayı(Ahiretten bahsetmiyorum) temsil eder. ikisi birlikte olunca ise boyutlar arası geçişi. Satanistler filanda kurban verirken damalı yüzeyin üzerinde yaparlar bunu. Bu arada gerçek satanistler masonlardır, öyle siyah giyinip, heavy metal müzik dinleyenler değildir. Fakat bize öyle gösterilmeye çalışılıyor. Şu an üzerimde siyah bir t-shirt var ve iron man dinliyorum... Alın sizde dinleyin, çok kral parçadır. http://fizy.com/#s/17ga6v iron man filminin sonunda da çalmıştı (:

    Tekrar konumuza dönecek olursak, bir önce ki yazımda Arrivals(Gelenler) belgeselinden bahsetmiştim, yine o belgeselden bir bölüm paylaşacağım damalı yüzey ile ilgili. Başlangıçta böyle ruh, cin çağırma seansına katılan bir adamın röpörtajı var ona çok aldırmayın, çünkü doğruluğundan emin olamayız. Gregory House'un deyişi ile "Everybody lies"

    Yani yine kendi süzgeçinizden geçirerek izleyin... Bu arada videonun sonunda matrix'den bir sahne gösteriyor, ileri ki yazılarım da matrix, dövüş kulübü gibi filmlerin incelemesini de yapacağım. Dövüş kulübü'nün incelemesini yapmadan önce kitabını da okumak istiyorum, belki filminden farklı kısımları vardır diye. Her şey sizin için :P Buyrun şarkı bittiyse izlemeye başlayın, 10 dakika sürüyor. Video kalitesi biraz düşük ama önemli olan içeriği.

    http://www.youtube.com/v/...o&fs=1&source=uds

    Güç seninle olsun genç jedi.
    (http://illuminatifs.blogs...armda-da-bahsettigim.html adresinden de yazıya ulaşabilirsin.)

    illuminati FS Kulübü;(#12954877)
    3 ...
  47. subliminal mesajların etkileri

    1.
  48. Nasıl gidiyor?

    Bu gece biraz subliminal mesajlardan bahsedeceğim, sıkı durun çünkü asıl illuminati etkisini bu yazıda delilleri ile göreceksiniz. Subliminal mesaj, bilinç altımıza gönderilen mesaj anlamına gelir. Normalde bir şeye bakarken yada bir reklamı izlerken çok fazla şey görürüz fakat bilincimiz bunun çok ufak bir kısmını yorumlayabilir, geri kalan kısmı ise bilinç altımız tarafından kaydedilir. Herhangi bir filmde yada reklamda saniyede 24 kare resim oynatılır, bunlardan bir tanesine bile bir kelime, sembol yerleştirildi ise bilinçaltımız bunu kaydeder fakat biz bu çok hızlı gerçekleştiği için (Saniyenin 24 de 1'i) fark etmeyiz bile. Fakat bu bizim kişiliğimizi, alacağımız kararları ve dolayısı ile geleceğimizi etkiler. Bu kadar konuştum da kanıtım yok mu? Elbette var, öncelikle şunu bir izleyin ve subliminal mesaj'ların ne kadar etkili olduğunu görün. 6 dakika sürüyor sadece, bilimsel gerçekler bunlar.

    http://www.youtube.com/v/...8&fs=1&source=uds

    Şimdi bunun kötü amaçlar ile kullanıldığını düşünün, fazla zorlamadan... Düşündünüz mü? Bunun hepimizin çocukken izlediği ve şu an ki çocukların da izlediği çizgi filmlerde kötü amaçlarla kullanılabileceği aklınıza geldi mi? Çoğunlukla araya sıkıştırılan kelime "SEX" oluyor. En kısa ve en etkili kelime olarak bunu seçmişler sanırım.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168410/+
    Çok açık bir şekilde ne yazdığı belli oluyor. Bu kare aslan kral çizgi filminden alınmış. Aslan kral'ın hızlı bir şekilde yere yaslanması ile birlikte havaya uçuşan polenler çok kısa bir süre için "SEX" kelimesini oluşturuyor. Birazdan paylaşıcağım videoda hareketli olarak görebilirsiniz böylece "fotoşop bu yeaaa" diyen entel bozmalarının sesi kesilmiş olur. Bu çizgi filmleri (ellerinde çikolatalar, püskevitler ile :D) 5-6 yaşında zihni her şeye açık çocuklar izliyor, etkilerini siz düşünün.

    http://www.youtube.com/v/...g&fs=1&source=uds

    Videoda da görüldüğü üzere sadece görüntü ile değil verdikleri subliminal mesajlar. Ayrıca anlaşılması zor sesler ile de çocukların bilinç altlarına istedikleri düşünceleri aşılıyorlar. 1:52 ile 2:00 saniyeleri arsında "Take of your clothes." diyor. Meali: Kıyafetlerini çıkar. ilk dinlediğimde bende anlamamıştım fakat 2. seferde sesi yükselterek dinlediğimde gayet açık şekilde belli oluyor. Yani kısacası ilk seferinde bilinçli olarak algılamasak da bilinç altımız bunu kaydetti. (O kadar videoları youtube'dan paylaşıyorum da, inşallah youtube engellenmez yine...)

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168411/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168412/+
    X-Men çizgi filminden bir kaç kare. Bunların hepsi tesadüf zaten. Kuşlar, kelebekler laylaylay hayat çok güzel değil mi öküzcüğüm? Sen ne kadar anlatırsan anlat, anlatabileceğin karşındakinin anlayabileceği kadardır.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168413/+
    Hani tesadüf diyecek olsan, tüm tesadüfler, walt disney de mi oluyor diye sorarlar adama... Walt disney in daha çok icraati var...

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168414/+
    ilk gördüğümde buna inanamamıştım, yani bu kadar da olmaz demiştim fakat oluyormuş. Fark edilme korkuları bile kalmamış bu kadar da pişkinler. Nasılsa hiç dinlemeden, araştırmadan reddedecek, daha dünden sistemi korumaya hazır, entel bozmalarına sahipler... Bu şarkı size gelsin entel yobazlar; http://fizy.com/s/12jn1u

    Daha fazlasını görmek isteyen google dan aratabilir, ben temel hatları ile size konuyu anlatabilecek kadar resim gösteriyorum. Şimdi gelelim "SEX" kelimesi dışında yapılan subliminal mesajlara. Arrivals(Gelenler) Belgeselinden bir kesiti paylaşıyorum fakat +18 görüntüler içermektedir, ona göre izleyin. (5-6 yaşında ki çocukların izlediği çizgifilmler için +18 uyarısı yapmakta çok ironik...)
    http://www.youtube.com/v/...4&fs=1&source=uds

    Gelenler belgeselini izlemenizi tavsiye ederim, 10'ar dakikalık kısa kısa bölümlerden oluşan 50 bölümlük bir seri. Fakat her zaman kendi süzgeçinizden geçirerek izleyin, her gördüğünüzü, duyduğunuzu gerçek kabul etmeyin.

    Gerçek dünyaya hoşgeldin.
    (http://illuminatifs.blogs...esajlar-bilinc-altna.html adresinden de yazıya ulaşabilirsin.)

    illuminati FS Kulübü;(#12954877)
    12 ...
  49. illuminati ye giriş

    1.
  50. Bu senin yaşamın ve her geçen dakika sona eriyor. Her şeyden önce korkmayı bırakıp bir gün öleceğini kabullenmelisin.

    Bu yazıyı hazırlama amacım, eskiden gizli bir örgüt olan illuminati hakkında öğrendiklerimi, hayattan örnerkleri ile sizlere sunmaktır. Çoğumuzun zararsız sandığı filmler, hepinizin dinlediği şarkılar ve çocukken izlediğimiz çizgi filmlerde ki illuminati etkisini sizlere fotoğraflar ve diğer kanıtları ile göstereceğim.
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168404/+

    Hangi dine inanırsanız inanın, isterseniz krem peynire tapın beni ilgilendirmez. Burada ki amacım illuminati'nin hayatımızda gerçekten var olduğunu ve bilinç altımıza yaptığı telkinler hepinizi nasıl kölesi haline getirdiğini göstermek. Şu anda bunları okurken komplo teorisi hede hödö diyen entel bozması, sana zaten anlatacak bir şeyim yok, şayet sen daha yolun başındayken kaybetmişsin. Sistemin kölesi olmaktan da beter, sistemi korumak için savaşanlardan olmuşsun. Çünkü bunun gerçek olduğunu kendine itiraf edemeyecek kadar korkaksın. Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur (Albert Einstein). Benim anlatacaklarım bir şeylerin yanlış olduğunu hissedip, sürekli bir huzursuzluk ile yaşayan insanlar için. insanlar bunu her gün yapıyor. Kendileriyle konuşuyor, hayallerindeki gibi olmak istiyorlar. Ama cesaretleri olmadığı için eyleme geçmiyorlar. Artık uyanma vakti geldi.

    Şimdi konuya yavaş yavaş girecek olursak, illuminatinin amacı dünya nufusunu kontrolleri altında tutup tek bir dünya devlet kurmak. Bunun içinde insanları olduğunca cahil, umursamaz hale getiriyorlar. Bunu yaparken en güçlü silahları ise televizyon. Dünyada bir kesim çatlayıncaya kadar yerken, afrikada her 6 dakikada 1 çocuk açlıktan ölüyor. Dünayda ki yiyecek rezervleri herkese yetebilecek kadar çok olduğu halde.

    Yani pink floyd'un da dediği gibi "We dont need no education."

    Her neyse, tekrar asıl konuya dönersek bu sisteme "Yeni Dünya Düzeni" diyorlar. Bir anda ortaya çıkan hastalıklar, yediğimiz içtiğimiz şeylerde ki kanserojen maddeler, GDO'lu yiyecekler... Hiç birisi tesadüf değil, hepsi amaçlarına hizmet etmesi için kullanılan silahlar.

    illuminati, siyonizm ile de büyük ölçüde bağlantılı. Bugün bilinen en yüksek kademe masonlar Rothschild ve Rockefeller, aileleri yahudidir. Bu iki aile her ne kadar dünyanın en zenginleri olsalar da hiç bir zaman isimleri dünyanın en zenginleri listesinde çıkmaz. Bu ailelerden biraz bahsedicek olursak;

    19. yüzyılın büyük bir çoğunluğunda, bir Yahudi bankacılar ailesi olan Rothschild Ailesi, Avrupa'nın para marketlerini yönetti. Birçok Avrupa toplumu, borçlarını, savaş tazminatlarını ödemek veya barış projelerini finanse etmek için Rothschild'lardan para borçlandı.

    Rockefeller ailesi ise Amerika'daki yahudi lobisinin başını çeken bir ailedir. Bu aile de Rothschild ailesi gibi başlangıçta banka ve finansman işine ağırlık verdi. Bu yüzden Amerika'da yıllardan beridir para piyasalarında saltanat sürmektedirler. Hatta Amerika'da sermaye alanında 150 yılı aşan bir Rockefeller hanedanlığından söz edilir. Fakat sadece finans ve para piyasasında kalmamışlardır. Petrolden endüstriye çok geniş bir alana yayılmış ve oldukça güçlü bir sermayenin sahibi olmuşlardır. Özellikle petrol alanında tam bir dev ve tröst haline gelmişlerdir ve Amerika'nın en önemli petrol şirketleri onların elindedir.

    illuminati, "Masonluk" ismi ile de oldukça bilinir. Durumun ciddiyetini anlamak için tarihte ki bilinen masonlara bir göz atalım...

    Amerikanın ilk başkanı olan George Washington, Walt Disney, Benjamin Franklin, Napoléon..

    Bunlar içlerinden benim seçtiklerim, daha fazlasını görmek istiyorsanız http://yeni.mason.org.tr/unluler.htm adresinden bakabilirsiniz. Amerika tarihinde başkanlardan sadece ikisi mason değildi ve ikiside suikaste kurban gitti. (Tesadüfe bak dimi? :D)

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168405/+
    Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. başkanı Abraham Lincoln; Lincoln ABD'de köleliğe karşı olduğunu resmen dile getirdi ve köleliği 1863'da resmen kaldırdı. Bu onun sonunu hazırları ve suikast sonucu ölen ilk ABD başkanı oldu.

    Kennedy'nin konuşması; http://www.youtube.com/v/...c&fs=1&source=uds
    "The very word "secrecy" is repugnant in a free and open society; and we are as a people inherently and historically opposed to secret societies, to secret oaths and to secret proceedings."

    Yani: "Gizlilik" sözcüğü, özgür ve açık bir toplumda tiksindiricidir ve bizler insan olarak, doğamız ve tarihimiz gereği gizli topluluklara, gizli yeminlere ve gizli işlemlere karşıyızdır.

    35. Amerika başkanı, John.F Kennedy gizli örgütlerin varlığından ve dünyayı nasıl yönettiklerini anlattığı o tarihi konuşmasından sonra suikaste kurban gitti. Yine tesadüfe bak sen...
    Peki illuminati'nin yöntemleri nelerdir, nelere önem verir bu hasta ruhlu insanlar... Öncelikle semboller ve sayılarla takıntılılar. Yaptıkları tüm icraatlarda bu sayılar ve semboller göze çarpar.Şimdi çoğunuzun daha önce görmüş olduğunuzu düşündüğüm amerikan doları ile başlıyım. Bilenler bu kısmı atlayabilir.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168406/+
    Paranın arka yüzünde en bilinen mason işareti olan piramit ve horus'un her şeyi gören gözü bulunmaktadır. Horus bir mısır tanrısı oraya sonra geleceğim. Şimdi Daha yakından bakalım, neler varmış.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/168407/+
    Piramitin hemen altında yazan "Novus Ordo Seclorum" latincedir ve "Yeni Dünya Düzeni" anlamına gelir.
    Piramitin üzerinden 6 köşeli yıldız çizildiğinde ise m,a,s,o,n harflerine denk gelir tabi yine tesadüfen. Neden 6 köşeli yıldız olduğunuda sonra ki yazımlarımda göreceksiniz.

    Piramitin en üstünde ki ise bir sol gözdür. Masonların deyimi ile "Dünyayı izleyen evrenin yüce mimarı"nın sembolüdür. Böyle yüce mimar, üstad gibi kelimeleri kullanmayı çok sever bu masonlar. Mısır mitolojisinde ise horus'un her şeyi gören gözüdür. Alttaki piramiti görünce, mısır ile bağlantıyı kurmak o kadar da zor değil zaten. illuminati'nin ne kadar eskiye dayandığı bilinmiyor fakat tahminime göre mısırdan da eski. Piramitin tabanında yazana gelirsek, MDCCLXXVI roma rakamları ile 1776 dır. illuminati'nin kuruluşu mu yoksa amerikanın kuruluşumu gibi tartışmalar vardır fakat Illuminati'nin amerikaya el attığı tarih olabilir, sonuçta amerikanın ilk başkanı masondur. Ayrıca roma rakamlarını üçer üçer ayırıp topladığımızda ise şöyle bir şey çıkıyor;
    MDC 1000 + 500 + 100 = 600
    CLX 100 + 50 + 10 = 60
    XVI 10 + 5 + 1= 6
    Topladığımızda 666 sayısını veriyor. Herkes bunun anlamını azda olsa herkes bilir. Şeytanın sayısı vs gibi... Bir işe yarıyor bu yaptıkları fakat şu an için kesin kanıtım yok. Yazımın en başında da söylediğim gibi size deliller ile illuminati'nin ne olduğunu göstereceğim, öncelikle doğruluğundan kendim emin olmadığım hiç bir şeyi burada paylaşmıyorum. Yine de siz kendi süzgeçinizden geçirin, sonuçta bende insanım ve yanıldığım zamanlar olabilir. Son olarak paranın ortasında yazan "IN GOD WE TRUST" yazısına gelirsek "iNANDIĞIMIZ TANRIYA" anlamına gelir.

    Ayrıca şunuda bir izleyin, uzun değil 5 dakika;



    Dolar ile ilgili kısım burada bitiyor, diğer arkadaşlar buradan okumaya başlayabilirsiniz.
    Şimdi söyleyeceklerimin kanıtı yok, fakat yinede bir kez duymuş olun diye yazıyorum. Çoğu yerde yaptığım araştırmaya göre 11. yüzyılda yaşayan tapınak şövalyeleri de masonlardı ve 1. haçlı seferinin amacı ise kudüsten kabala isimli kitabı almaktı. Haçlı seferinin gizlenen, asıl nedeni budur. Kabalistik öğretide paralel evrenler, enerji, fizik kanunları gibi şeylerin olduğu biliniyor. Hatta Newton'un fizik kurallarını, kabaladan çıkardığı gibi iddialar da var. Albert Einstein bildiğiniz gibi bir yahudi ve onun da enerjinin sırlarını kabalanın sadece 1 sayfasında ki şifreleri çözerek ortaya çıkardığı iddiasını da bir yerde görmüştüm. Kabala hakkında ayrıntılı bilgi için; http://tr.wikipedia.org/wiki/Kabbala adresine bakabilirsiniz.
    Paragrafın başında da söylediğim gibi bu en son yazdıklarım pek fazla inandırıcı olmasada teoridir, sadece göz önünde bulundurun diye anlattım. Şayet benim odamın duvarlarında 2 tane Albert Einstein posteri asılı ve kendisi bir fizikçi olarak taktir ettiğim bir insandır. E=mc² !!
    Bir sonra ki yazımda subliminal mesajlardan bahsedeceğim ve durumun ne kadar korkutucu olduğunu daha iyi anlayacaksınız.

    May the force be with you.
    (http://illuminatifs.blogs...8/illuminatiye-giris.html adresinden de yazıya ulaşabilirsiniz.)

    illuminati FS Kulübü;(#12954877)
    17 ...
  51. uzaya giden ilk türk

    1.
  52. UZAYA iLK ROKETi OSMANLILAR GÖNDERDi

    ABD'de yayınlanan Weekly World News adlı dergi dünyada insanlı ilk roketi ABD'lilerden 330 yıl önce 1633'te Türklerin istanbul'da fırlattığını yazdı. Haberini, Norveç Havacılık Müzesi Müdürü Mauritz Roffavik'in açıklamasına dayandıran dergiye göre, Hasan Çelebi adlı Türk, barutla çalışan iki katlı roketi 1633 yılında yaptı. Bu roket ateşlendikten sonra denize düşmeden önce 2,5 km yol aldı. 30 metre boyundaki roketin orta bölümüne yerleşen Hasan Çelebi de ilk kez gerçek anlamda roketli uçuş yapan ilk insan oldu.

    300 metre yükseldi ve paraşütle indi
    """"""""""""""""""""""""""""""""""""""""""
    Hasan Çelebi'nin roketinin ana motorunun çevresinde 6 küçük motor daha bulunduğunu ve bu küçük motorların, roketi havaya yükselten ilk kademeyi oluşturduklarını anlatan Norveçli Roffavik, ilk kademede yer alan bu roketlerin yakıtı tükendiğinde, ikinci kademeyi oluşturan ve daha büyük olan ana motor devreye girdi ve roketin daha da yükselmesini sağladı dedi. Roffavik, 300 metre yükseğe ulaştığında, Çelebi'nin roketi terk ederek, havada kaymasını sağlayan ve bir tür paraşüt olan araç yardımıyla yavaşça denize indiğini kaydetti.

    Osmalı'da roket birlikleri de vardı
    """""""""""""""""""""""""""""""""""""""
    Haberde, daha sonra roketin de denize düştüğü, Hasan Çelebi'nin ise yüzerek kıyıya çıktığı belirtildi. Bu arada, 15. yüzyılda Osmanlı ordusunda roket birlikleri bulunduğu da ileri sürülen haberde, düşman mevzilere yönlendirilen bu roketlerin korku ve panik yarattığı ifade edildi. Roffavik, Hasan Çelebi'nin ilk insanlı uçuşta kullandığı roketin bulunması için çalışıldığını, roketi Norveç Havacılık Müzesi'nde sergilemek istediklerini söyledi.

    Ünlü enstitü de bilgileri doğruladı
    """"""""""""""""""""""""""""""""""""""
    Derginin haberine göre, Norveçli Roffavik'in ilginç açıklaması, Smithsonian Enstitüsü Uzay Araştırmaları Bölümü Başkan Yardımcısı Frank Winter tarafınca da doğrulandı. Winter, Türk roket adam Hasan Çelebi'nin 1633'teki denemesi şimdiye kadar kayıtlara geçen ilk insanlı uçuş denemesidir dedi.

    Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde anlatıldığına göre deneme şöyle oldu: Murad Hânın Kaya Sultân isimli kızı dünyaya geldiği gece akika kurbanı şenliği oldu. Bu Lagarî Hasan elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişek îcad eyledi. Sarayburnunda Hünkâr huzurunda fişenge bindi ve şâkirtleri (yardımcıları) fitili ateşlediler. Lagarî, Padişahım seni Hudaya ısmarladım. isa Nebi ile konuşmağa gidiyorum diyerek semaya fırladı. Yanında olan diğer fişekleri ateşleyip rûy-u deryâyı çırağan eyledi. Fişengi kebirinin barutu kalmayınca zemine doğru inerken kartal kanatlarını açarak Sinan Paşa Köşkü önünde deryaya indi ve padişahın huzuruna geldi. Zemini bûs ederek, Padişahım, isâ Nebî sana selam söyledi diyerek şakaya başladı. Bir kese akçe ihsân olunup 70 akçe ile sipahi yazıldı.

    Filme de konu olmuştu
    """""""""""""""""""""""""""
    Dünyanın ilk roketçisi Hasan Çelebi, Türkiye'de Lagari Hasan Çelebi olarak tanıyor. istanbul Kanatlarımın Altında filmine konu olan Hasan Çelebi, 4'üncü Murat'ın kızı Kaya Sultan'ın doğduğu gece Sarayburnu'ndaki şenlikler sırasında uçma denemesini gerçekleştirdi. *

    *Evliya Çelebi, Seyâhatnâme, c. I, sh. 670-671;
    *Döğen, Müslüman ilim Öncüleri Ansiklopedisi, c. I, sh. 337-338; c. II, sh. 548-549;
    *Ersoylu, Halil, “Türklerin ilk Uçan Adamları”, sh. 44-46;
    *Weekly World News, Aralık 1998
    *http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1998/12/14/83935.asp
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/117178/+
    6 ...
  53. sessiz arayış

    1.
  54. Sessiz Arayış

    Sonsuz diyarlardan geldim,
    Umutsuz düşlerin peşinden.
    Kaderi kontrol etmek istiyorum.
    Asla tutamayacağım sözler vermedim.

    Akşamın sessiz gölgelerinde,
    Sessizce esen rüzgar ismini fısıldadı.
    Sonbahar kadar sakin,
    Solan yıldızlar kadar güzel.

    Uykusuz geçen gecenin şafağında,
    Duy ruhumdan gelen sesleri.
    Bir kelebeğin kanat çırpışı kadar hafif,
    Rüzgarla savrulan, solmuş yaprak gibi.

    Sakın korkma, bir gün göreceksin,
    Kendi kaderini kendin yazarsın.
    Ağlamayı kes çünkü hep seninleyim,
    Zaman artık akmıyor, sadece an kaldı.

    Yazar: Ömer Güleryüz
    0 ...
  55. şehir dışına okumaya giden kızın asıl amacı

    1.
  56. istanbulda yaşıyorsa, üniversitelerin yüksek puanlarına yetişememiş kızdır. Amacı okumaktır.
    2 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük