"daha fazla bilgi edinmek isteyenler, tarih-i osmani mecmuasının; 3. cüzünün, 1912. sayfasına bakabilirler efem." repliği şahane olan tekrar ve tekrar izlemekten sıkılmadığım film.
gerçekten torunu olmadığı hâlde bu kelimeyi kullanma alışkanlığını gösterenler rövanşist siyaset türünün ürettiği insan tipidir.
bu söz grubu öncel rejimin güncelden almak istediği intikamın peşinde olan insanların seçtiği slogandır. bu kişilerin osmanlı hanedanından olmamaları ve dolayısıyla torun olmamaları bir yana, hanedan soyundan gelen kişilerin peşlerinden gidip onlara biat ettikleri ve hülyalar kurdukları görülür. esasında bu da osmanlı'nın tanzimat döneminden beri yaşadığı sıkıntının farklı bir boyutudur. insanlar kendilerini kurtaracak cesaret ve birikime sahip değildirler. bundan ötürü kurtuluşu üstün gördükleri kişi ve topluluklarda görürler. bu topluluklar çoğu zaman ya seküler görünümlü kişiler/gruplar yahut muhafazakar/dindar görünümlü kişiler/gruplar olmaktadır. yani insanlar elitlere güvenmektedir. bundan ötürü türkiye'deki devrimsel/dönüşümsel süreçler her daim yukarıdan aşağı oluşmuştur. yani elitler mücadele etmiş, elitler gerçekleştirmiştir. halk, bu elitler arasında safını seçerek meseleye dahil olmuştur.
insan-hayvan etkileşimi incelendiğinde sosyalleşilebilen hayvanların daha çok sevildiği anlaşılıyor. günümüzde köpekler, kediler, kuşlar ve akvaryum balıkları bunların başında gelir. tüm bu hayvanlar bir yerde insanların köleleştirdiği, arkadaş olduğu ve kendi yalnızlık ihtiyacını giderdiği canlılardır. bir kuşu kafese koymak garip ama insana dair olan bir davranıştır. bırak dilediğince uçsun... fakat hayır. onun köle arkadaşlığına ihtiyacın var.
haşere dediğimiz böcekler ise sosyallik kurulamayan, görünüm olarak itici hayvanlardır.
dolayısıyla zarar potansiyelleri de bununla birleştiğinde yanlışlıkla ya da ani hareketle öldürüldüklerinde genellikle insanları üzmezler. çünkü bu katletmenin rasyonel boyutları vardır. insana saldıran, iletişim kurmanın çok uzak olduğu ve genel olarak zararlı görülen bir hayvan söz konusudur. fakat diğer yandan, bir köpek öldürülmesi bu duruma eş değer değildir. köpekler insanlardan beklentileri olan, insanların da onlara yardım edip bağ kurduğu sosyal hayvanlardır. bundan ötürü öldürülmeleri anti sosyal hayvanlardan farklı şekilde algılanırlar.
hayvanları sevmek hayvan öldürmemek değildir. başta haşereler ve çeşitli örümcek, böcekler belli bir rasyonalite ile öldürülebilirken kimi kedi köpek sahipleri başıboş köpeklerin öldürülmesini de çok şiddetli bir biçimde savunabilirler. onlar için evlerine bir aile bireyi olarak soktuları kendi hayvanları daha önemlidir. yani ailelerini korurlar. ailelerini sevip diğer hayvanları sevmeme konumuna geçerler.
peki hayvan sevip et yemek neyle ilgilidir?
et yiyenler hayvan sevmezler mi? elbette severler. besi hayvanlarının beslenmek için kesilmesi rasyonalitesi bu acıyı dindirir. yoksa besi hayvanlarıyla da sosyalleşilebilir. bunlar, anti sosyal olmadan ölümlerini rasyonel sınırlarda değerlendirdiğimiz canlılardır.
yer yer boşluğa düşebilecek insandır.
kitap okumak kimisi için boş vakti değerlendirme, kimisi için bir yaşam tarzıdır.
okuduğunuz romanlar, zihninizde biriktirdiğiniz kitaplar sizi değiştirmiyorsa pek bir önemi yok.
kitaplar için esas anlam budur. ne zaman ya da ne kadar çok okundukları sadece kişiyi ilgilendirir. vaktini geçirmiş olur. fakat son kertede birçok bilgiyi biriktirmiş malumatfuruş bir insan ancak laf kalabalığı yapar. önemli olan sözü olan insandır. "okuduğunuz kitaplardan sonra kendinize ait bir sözünüz ve tavrınız oluşuyor mu?" sorusunu sorup "oluşuyor." cevabını alırsanız doğru yoldasınız demektir.