saçına yazı yazan yazarın yazıyı saçı için yazdığını bildiren söylemidir.*
okul yüzünden hiç doyamamıştım sana saçım. bu soğuk şehrin soğuk aylarında, beni arkadaş olarak gören bir sevgili gibi bana o kadar yakın ama bir o kadar da uzaktın sen. ve cılız ben hep üşürdüm senin yokluğunda, ankara'nın soğuğunda biçimsiz kulaklarım uyuşurken seninle geçireceğim yazı düşünürdüm. yazları basit düzlüğünden kurtularak kızgın bir yılanmışçasına ileri atılacak gibi kıvrılıp dalgalı halini kazanırken sen, biçimsiz kulaklarım da coşkuyla sana eşlik eder ve mutlu mutlu saklambaç oynardı. arada sobelese de insanlar onu, hiç yoktan iyi değil miydi? sen benim tek yaz aşkımdın saçım. sevgililerin en sadakatlisi, aylarca ıstıraplı bekleyişlerin ardından hep bana koşan tektin sen. ama küçük nazların da yok değildi, yağlıydın ve ergenlikten beri dökülüyordun saçım. çelimsiz bedenime ve az yememe yordular dökülmeni. e başka sorunlarım da vardı tabii, aman gözüm bozulmasın aman boyum kısa kalmasın derken sana bakamadım saçım. gözüm de bozulmadı boyum da kısa kalmadı ama...
bir süredir durumun ciddiyetinin farkındaydım, farkındaydım ama yine de çareleyemedim saçım. gittiğim her dermatolog dökülmeyi seboreik dermatitime bağladı ve kalıcı olmadığını söyledi. yakın akrabalarımda hiç kel olmayınca bir risk de görmediler, oysa annemin dayılarının kel olduğunu hep belirtiyordum. ben yine de biliyordum bir şeyler olduğunu, bana söylemesen de yüreğini tıraş eden bir şeyler vardı içinde. sonunda saç dökülmesi üzerine uzmanlaşmış bir doktora gittim -evet, seni çekiştirip muayene eden de oydu- ve dün yıkıldım ben saçım, genetik saç dökülmemin olduğunu söyledi bana doktor. deseydi keşke kanser olduğumu; tamam derdim, yine çaresi var. belki yazarlar burada oha diyecek saçım ama, hayalleri olan müstakbel kel bir gencin derdini kel anlar. hem kemoterapi geçince yine sana kavuşacaktım. ama genetik dökülme durdurulamıyor ve geri dönüşü yok be saçım. tam okulun katı kurallarından kurtuldum, artık kimse bana seni kestiremez diye düşünürken oldu mu hiç saçım? sen, benim biçtiğim boydan kendini hiç büyük görmeyen(ki sana boy da biçmezdim ben, uzardın uzayabildiğin kadar okul yokken) aziz dostum; sen beni can yerimden vurdun.
lys bitince kan tahlilleri yaptıracağım. doktor kanımda bir şey çıksa bile asıl sorunun genetik olduğunu söyledi. her yerinden testosteron fışkıran bir insan olarak bir ihtimal sorun hormonaldir diye ummuştum saçım. minoxil'e başlayacağım sonra ama, diğer ciddi tedaviyi de düşünmüyor değilim. yan etkisi mi? cinsel isteksizlik ve ilerleyen yaşlarda birkaç yan etki daha. ilerleyen yaşlardaki yan etkiler umrumda değil ama o cinsellik kısmı olmayaydı iyiydi saçım. gerçi bende birkaç kişiye yetecek testosteron var zaten ama cinsel hayatımı başlamadan da bitirme riskini almak istemiyorum, isteyemiyorum be saçım?! söz, biraz hevesimi alayım sonra feda olsun sana tüm o testosteronlar be! zaten sen olmadan da altyapıyı etkin kullanabileceğimi düşünmüyorum.
vücudumdaki bazı kıllar hoşuma gitmiyordu pek, bilmem ona mı içerledin? bilmem onlar senin neyin olurlar ama sana çok kırıldım saçım. sen ki koskoca saç, birkaç rezil kıl için mi üzüldün? insan bir yerindeki kılın yok olmasını isterken bir yerinde de kılın olmasını istiyor ya, işte o çok koyuyor be saçım. kulaklarım için endişelenme, estetik yaptıracağım ama keşke onlar öyle kalsa da sen de hep kalsan be saçım? veda etmeyi hiç sevmedim, veda etmekten kaçarak belki çok insanı da incittim, veda için erken belki ama ben senin bu uzun ayrılışına uzun uzun seyirci kalıp uzun ve acılı bir veda etmek istemiyorum saçım. elimden geleni yapacağım ama etmediğim vedaların acısının senden çıkmasından korkuyorum, hem de çok korkuyorum saçım. ne olur beni bırakma saçım, garip saçım.
edit: ulan sanki nicki alırken sezmişim ha.
ikinci edit: kulaklara estetik yaptırdım ama sen yine de kal saçım.
az çok photoshop kullanan birisinin iki dakikada hazırlayabileceği saçma logo. diyeceksiniz ki o kadar basit ama etkili logo var. tamam da, eskisi kesinlikle daha dikkat çekici ve güzeldi.
insanlardan abartı tavırlarla şikayetler ve küfürler işitmenize neden olacak ince kelime oyunları, arka arkaya gelen espriler. iki çeşidi vardır: ya esprilerinizi/kelime oyunlarınızı alakalı olacak şekilde arka arkaya sıralarsınız, ya da karşıdakinin her dediğine bir kelime oyunu yaparak hit combolarla coşarsınız. birkaç örnek:
-doğum günün kutlu mutlu mesut yılmaz morgül olsun burcu!
+ayhh iğreaanç!
-elli kuruşun var mı?
+ayaklı kuruşum var, olma mı?
-ayyyyyy!
+güneşşşşşş!
-off!
+on!
-...
+hatta yirmi! otuz! kırk! elli! ayaklı! (burada looplu bir zincirleme espri görüyorsunuz.)
aklıma daha fazla gelmedi ama canlı örnek için benimle özel mesajla konuşabilirsiniz.
edit: başlık başıma mı kalacak yoksa? tüh, o kadar da başlık parası verdik. keşke vermişken az daha verip nükleer başlıklı alsaydık. yok, bu tam olmadı gibin. neyse.
çok sık görülen bir şeydir. genellikle yazılanlar da "actor, photographer, musician, director" gibi kız tavlamalık şeyler olur ve en az üç-dört tanesi sıralanır. yazılanların hiçbiri tam anlamıyla gerçekleştirilmiş, olunmuş değildir. sanırsın dünyaya açılmış da ingilizce yazıyor. önce adam olun.
edit: bio tabii, karakter sınırı varken "kişisel bilgiler" mi deseydim? ayrıca her yerde o kısımlara "bio" deniyor.
canlıda beslenme ve boşaltımın tek açıklıktan yapılması. sünger, sölenter ve solucan gibi canlılarda görülür. ilginçtir, örneğin düşünün ki oral seksi ve anal seksi aynı yerinizle yapıyorsunuz. ilginç olmaz mıydı? olurdu. evet.*
hece ölçüsü 12 olan şiirlerdir. fransızca olanlarında hece sayısını tutturabilmek için türlü şekillere girilir, okunmayan "e" harfleri okunmaya, okunması gereken sesler yutulmaya başlanır. bunun için özel kuralları bile mevcuttur.
kontrol ettiğimiz kayakçıyı engellere takılmadan dağdan aşşağı kaydırdığımız eski bir oyun. kar canavarı kayakçımızı yakalayıp yediğinde ise oyun bitiyor.
yönetici gözüyle; artık foruma takılanların büyük bir kısmının -yönetim dahil- oyunu bırakmasından, sınıf bölümlerini çekip çevirecek mod adayı bile bulunamamasından ve yöneticilerin bence artık yeterince ilgi göstermek için heves ve halinin kalmamasından dolayı pek iyi zamanlar geçirmeyen, türkiye'nin en büyük world of warcraft forumu. kime sorsanız "noob kaynıyor orası." lafını duyabilirsiniz.
kişinin küçüklüğünde yaşadığı travmalarla ya da geçmiş hayatındaki zorluklarla(bana ise daha çok bilinçaltının yansıması gibi geliyor) kişiyi tekrar yüzleştirerek kişinin hayatındaki problemleri çözmesini amaçlayan terapi. geçmiş hayatlarınızdan birinde gördüğünüz şeylere göre zamanında fatih sultan mehmet olduğunuz çıkarımını yapabilir ve zamanında kimler kimler olduğunuzu anlatıp hava atabilirsiniz. yine de bunu ulu orta yapmanız tavsiye edilmez, toplum buna hazır değil.
