iki kızı rehin alan sapkın komşusunu polise şikayet ettiği anı anlatan charles ramsey vecizesi. Bunu editleyip şarkı haline getirmişler ve çok da güzel olmuş. Dinleyiniz.
Aydınları öldürmeyin, kültürlenin, cahil kalmamak için her şeyi yapın, anadoluda yaşayanlar eşeklerden uzak dursun, faşistlik ve ırkçılık yapmayın (ülkede ırkçılık yok deyip abdlilere sallayanlar kürtlere tavsiyeler Başlığını okuyabilir) türk olmayanların türkiye’de yaşadığını unutmayın, erdoğana oy vermeyin. Şimdilik bu kadar.
Allahın izniyle tüm sözlük kızlarını sözlükten kazıdık. Tabii sevgili kardeşlerim, arada birkaç kadın ajan kalmıştır ama onları da sözlükten silmesini iyi biliriz.
1963’te çin’de doğan yazar, çin edebiyatının en büyük bilimkurgu yazarı olarak gösterişmektedir. Bir üçlemenin ilk kitabı olan üç cisim problemiyle 2015’te hugo ödülÜnü almış ve bunu başaran ilk çinli yazar olmuştur.
Sözlüğün içinden geçen, özel mesaj ifşalayan, hatta kendi gönderdiği mesajı, insanlar ona göndermiş gibi yapan ama silik veya çaylak olmayan birçok yazar varken, kendisi sözlük içi entry giriyor bahanesiyle 7 günlük çaylak olmuş ve buna sinirlenerek hesabını silmiştir.
iletmek istediğiniz, öpücüğünüz, nudeunuz, telefon numaranız varsa bana yazabilirsiniz, kendisine ulaştırırımx
ing: trans-exclusionary radical feminist. Yani trans bireyleri dışlayan radikal feministin kısaştması. 2008 yılından sonra kullanımı yagınlaşmış bir kelimedir. Terf, başlarda trans bireylerin kadın olmadığını savunan küçük feminist gruplara deniyordu; ama sonradan anlam genişlemesi oldu ve radikal feminizmin dışına çıkarak, tran bireyleri dışlayan, transfobik insanlar için kullanılmaya başlandı.
Netflixte birkaç stand-upını izledim, bir showunda çok güldüm, ilişkiler hakkındaki tespitine hak verdim, sonra başka showlarını da izledim ama o kadar iyi değildi, yine de iyi olabilecek potansiyeli var.
Buna çok tepki gösteriliyor, bence buna tepki göstermek cinsiyetçi bir yaklaşım. Hani herkese birey gözüyle bakacaktık, hani cinsiyetsiz toplumlar olacaktı? Neden çelişiyorsunuz? Buyrun sohbete.
Edit: biz cinsiyet eşitliği diyoruz, yazar gelmiş hâlâ “ehuehu kadınları iyi sindirmişiz, baksana buna bile tamam diyorlar” yazıyor. Başlıkla ve savunduğun şeyle çelişiyorsun.
nobel edebiyat ödüllü japon yazar yasunari kawabata'nın en önemli kitaplarından biri. başta gabriel garcia marquez olmak üzere pek çok yazarı derinden etkileyen bir konu ve üslubun hakim olduğu bu kısa romanında kawabata, sıra dışı bir genelevde yaşlı bir adamın başından geçenleri psikolojik derinliğiyle ele alıyor.
yırtarak geçiyor kalbimizden
hayatı da törpüleyen zaman
şuramızda bir şey var
acıya benzer
umuda benzer
böyle günlerde her şey
hem acıya, hem umuda benzer
gün ölümle başlatıyor hayatı
her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor
her sabah ölümü anlatıyor gazeteler
sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf
yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme
beynim sabırla keskin
iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını
bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir
gelirse de bilinir nerden ve nasıl
böyle ölümün yücedir adı
ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası
çünki ölümün kanıdır besleyen
bir başka baharın tohumlarını
şuramızda bir şey var
bizi onduran şey
acıya saran
umudu kuşatan
kalbim: kalbim mi desem
var kalbim: yaşayan ben
hayatla ölümle cinayetle
gazetelerde, radyolarda, eski üniversitelilerde
eski prof hocalarla
yaşayan ben: geç mi kaldık/kabul edemem
ah benim sevgili annem
oğlunda elbet yurtseverden
birgün bırakır da sizi yüzüstü
yüzüstü değil: elbette bizüstü
bırakır da: kötü sarmaşıkları, yaban güllerini
bırakır da: sekizyüzlük hırtları, şunları, bunları
giriverir senin sıcacık kucağına
yani hem sana karşı, hem senin için
giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına
ölüm mü dedim annem
ölüm senin gibi güzel annelerin
senin gibi güzel çocuklar feda etmiş
o tarih atlasında
bir kırmızı gül olur ancak
koksun diye çocukların bahçesi
şuramızda, tam şuramızda
kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da bizi yaşatan günler perişan
işte bir bir kırıyorlar dalıylan
yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini
çünki biliyorlar vakit dar
oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç
hayatı pekiştiren kökümüz var
dünyayı emeğe kazandırmak için
hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren
kanağacına sözümüz mü var
biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar
bir gün döneriz elbet
acısız, adsız
ölümsuyu sürünün
sürünün ölümsuyu
bir ölü bir dirinin kanıdır
besler hayatsuyu