toplumsal sozlesmeyi isler kilmayi amaclayan ilkeler ve kurallar butununun genel adi. butun toplumlarda aile, cemiyet, cemaat ve sirketlerin, toplumsal sozlesmeyle catisan kendi ozgun hukuku oldugu icin; ikna ediciligi dusuk kavram. toplumsal sozlesmeyi de genellikle, sozu edilen topluluklar belirler. boyle anlasilinca; hukukun aile, cemiyet, cemaat ya da sirket mensubu olamayanlari toplumsal sozlesmeye uymaya zorladigi soylenebilir. oyleyse tanimimizi soyle gelistirebiliriz; hukuk guclunun, gucsuz uzerindeki tasallutunu mesrulastiran ilkeler ve kurallar butunudur.
farkli bir bakis deneyecek olursak; ahlaki degerler acisindan, bireyleri buyuk olcude aynilasmis bir toplumda ideal hukuk duzeninin saglanabilecegi dusunulebilir. bu toplumda bireyler, ayni hukuk semsiyesi altinda bulusmayi, minimal orgutlenmeye yeglerler. dolayisiyla tek hukuk, tek toplum ulkusu imkan bulur. farkli ahlaki anlayislar, en iyi ifadeyle yadirganir ve kontrol altinda tutulur. bu bakisin olgunlasmis haline 'demokrasi' demek mumkundur. ham ve muhtemel yoz hali ise 'oteki' kavramini tanimayan yobaz yiginlarin kanli bicakli birlikteligine goturur. zor is.
internet kafede arkadasla beraber mp3 indirilmektedir. yukses ses acilmis kulakliklari takmis olan arkadastan butun kafeyi cinlatan ve herkesin bize dogru bakmasini saglayan bir ses yukselir.
- skin'i acsana!
- olm ne diyon? biraz yavas konus.
(ses daha da yukselir)
- lan skin'i acsana!!
hic memnun olamadigimiz bir simdiden ve ne olacagi, bize ne verecegi belirsiz bir atiden ise, iyisiyle kotusuyle bizim olan bir dunu yad etme temayulunun getirisi soz obegi.
ben mesela bi keresinde dalginlik ve salaklama arasi bir halde sofore "musait bi yerde iner misiniz?" demistim. abi olgunluk gosterdi cevap vermedi. lakin ben ne yaptim? dolmustan inerken bi de kafami kapinin ust kismina carptim...
ana_lik; cinsiyet: erkek; yas: 33; il: izmir
babam sofor oldugundan lise bitene kadar annemle yatiyordum. bunu bir arkadasima soyledigimde, "ya hamile kalirsa?" demisti. gulmekten yerlere yattim o an.
marilyn manson'un kaburgasini aldirmasi efsane degil, gercektir. yalnizca sebebi yanlis biliniyor. cok fakir olan manson, yavrularina kemik suyu corba yapabilmek icin yapmistir bunu. allah kimseyi aclikla terbiye etmesin. bizler de fitremizi, zekatimizi aksatmayalim.
interneti yeni kesfettigi zamanlardi, bir de mail hesabi acmisti kendine. ve ilk mailinin gittigi adres beyaz saray'di, evet. george bush'a irak savasi yuzunden yukleniyor, oradan cikin mesajini veriyordu. ingilizcemin elverdigi kadariyla cevirmistim, yollamistik. aradan yillar gecti, hala heyecanla acar mail kutusunu, bir cevap bekler. ese dosta da anlatir, bush'a ayari verdim diye, helal olsun babama.
insanin tum sevkini kiriyor bu laf. hayir saniyeler once soylesen gidip turnike atardim belki ben. rakibiz ya, dusman ayaga bakar ya, ondan sanirim. ayrica, michael jordan'da basketbolu bu tur ayak oyunlari yuzuden birakmistir, cogu kisi bilmez.
"nasil oldugu anlasilmazmis, uykuya dalar gibiymis." sadece olup geri donenler bunu biraz tarif etmeye calisiyolar. eger olmek olmasaydi yaslarin, hayatin, insanlarin, olaylarin, amaclarin hicbir degeri olmazdi. nasil olsa hep burdayim diye yan gelip yatilirdi. doktorlar olmazdi, asiri alkol almak, cok sigara icmek sorun olmazdi. bosa gecirilen yillarin, hapiste yatilan yillarin, sevdiklerini goremedigin yillarin degeri anlasilmazdi. olum tehlikesi tasiyan hicbir extreme sport olmazdi. olum korkusu olmazdi. hayata buyuk bir anlam yukleyen bir sey olum.
08.08.2008 gunu, yerel saatle 08.08'de baslayan olimpiyatlardan 8 rekorla 8 altin cikaran kisi. 888 yasina kadar falan da yasar bu. nah bak buraya da yazdim.
kulliyen yanlis bir tespittir. ben misal muhitimin butun akilli ve guzel hatunlariyla sevgili olmusumdur, halen sevgiliyimdir, ilerde de sevgili olacagimdir.
zaten muhitimde bunlardan bir, bilemediniz tek tane var, onu da ekleyeyim.
icguduyu bastirmak icin, buzdolabindan bir adet cikolata aldiktan sonra;
cikolatanin paketini ve folyosunu acin ama cikarmayin. iki avcunuzun icinde, tabii ki acik yuzu size donuk sekilde tuttugunuz cikolatayi zafer cigligi atarak yuzunuze iyice bastirin. agziniza denk gelen kisimlari yiyin, denk gelmeyen kisimlar icin ayni islemi tekrar edin. yuzunuze siva$an kisimlari inleyerek tum vucudunuza yayin. fevkalade.
isimleri bende sakli pek cok (tam olarak 3) yazar tarafindan muteaddit defalar tekefful edilmistir ki, buralarin celebrity'si benim.
(boyle siradan ve zevzek ve muhtemelen bir suredir sozluk okuyan herhangi birinin ilk aklina gelecek turde bir entry'e sukela alabilmenin yolu, osmanlica kelimeler kullanmaktan gecebiliyor bazen. gorun bakin.)
bolca bant reklam iceren bir digital platform.
reklam camiasindakiler bilir, bant reklam cok pahali bir sey degildir aslinda. tek gosterim icin 500ytl'ye kadar inebilir fiyatlari. yani bu parayi ufacik firmalar bile verebilir. ancak bu firmalarin bilmedigi bir sey vardir ki; yeterince tekrarlanmayan reklam, yani belirli bir gosterim sayisindan dusuk sayida gosterim yapmak, sadece yaninizdaki kiza: "aha bak bizim reklam cikti ehi ehi" seklinde hava atmak disinda bir boka yaramaz. saglikli bir reklam kampanyasi yapmanin tabi 1001 tane kurali var ancak bu populer maclardaki fiyatlara kanarak, "dur, suraya 2-3 tane bant girelim adimizi duyuralim" seklinde kandirilan firmalara buradan sevgiler. ayrica bizi okuyorsan, sakarya'daki kebapci abiye de yolum duserse ugrarim. abicim n'olur bosuna parani sokaga atma, milletin her cikan reklama kufur ettigi bir ortamda hele ki asla...
bbc'nin bu organik gida konusunda bir belgeseli var. meraklilarinin izlemesini tavsiye ederim. hepsi ayniymis. ancak organik gida yiyorum, oh ne guzel diye kendini pseudo nehirlerine birakanlara diyecek pek bir sey yok.
"is organic food 'better'?
the food standards agency (fsa) takes the position that there is not enough scientific evidence to claim that organic food is safer or more nutritious than conventionally produced food"