kesinlikle bacak kılları. bir kaç kişinin eşofmanın altından fırlayan kıllı bacaklarını gördüm. seks hayatım neredeyse sonlanıyordu. 2 ay sahalardan uzak kaldım.
bir de şu oje olayı. arkadaş felaket itici geliyor bünyeme. bırakın tırnaklarınız doğal renginde dursun. bir kız neden tırnaklarını boyar ? mantık dersi öğretmeni varsa aramızda acilen hocam yardımcı olun bana. mantığın bitti yerdeyim. kız dünyanın en güzel kızı olsun oje sürdüyse yanına bile yanaşmam. delikanlı adama ters durumu galiba. o şekilde analiz ettim ruhsal halimi.
devam zorunluluğu bulunmayan hukuk fakültesinde okuyup aynı zamanda avukatın yanında çalışan insandır. okula gittiği zaman cebindeki maaşıyla ortamlara akar. kral gibi karşılanır. ailesinin yanındaysa birde fazla masrafı olmaz. para biriktirip araba alır okula arabayla gider.
olmadı lise mezunu olarak kpss sınavına girer. adliyede devlet memuru olur ve aynı zamanda hukuk fakültesini bitirmeye çalışır.
zevkine düşkün insanın yapacağı aktivite. yaz aylarında gece 1 de demleyip, sabaha kadar 7 kişilik haritada age of empires 2 oynadığım günler geldi aklıma.
hakkını vermek gerekirse mükemmel strateji oyunu. orta çağın mimarisine hayran kalmamak imkansız bu oyunda. ayrıca thrones and patriots ek paketi yüklenip soğuk savaş senaryosu kesinlikle oynanmalı.
çok yüzeysel olacak ama atan zinciri tamamen takmaya çalışmak yerine, dişin birini geçirip arka tekeri kaldırıp pedala basmak daha pratik bir çözüm olacaktır.
paslaşma ve ara pası konusunda artık uzmanlık verilebilecek futbol takımı. verilen ara pas o kadar ölümcül ki gol olmadan bitmiyor. bu oturmuş sistem daha barcelonaya çok kupa kazandırır.
sıradaki rakibi süper kupa için porto takımı. onların sonuda pek hayırlı gözükmüyor gibi.
koyu bilalin, cevahirin, mürselin, ulvinin, kütüğün, zekainin ve dünya güzeli zeynebin bende hala kredisi olduğu için devamlı takip ettiğim dizi. koyu bilal yok mu, o konuşmalar, o kendi üslubunca ifade etmeler gülmekten yarılıyorum helal olsun senin oyunculuğuna.
hiç bitmesin dediğim dizi o kadar çok seviyorum ki bu diziyi cuma günlerini iple çekiyorum. hayatın stresi, yükü bir nebze olsun gidiyor omuzlarımdan. haftada bir gün içtenlikle gülüyorum bu dizi sayesinde. şimdiden efsane olmaya aday uzun yıllar unutulmayacak bir dizi.
bende böyle ailemin yanında, akrabalarımın yanında cevahir gibiyim. belki de bu yüzden çabuk benimsedim cevahir karakterini.
diğer oyuncularında başarısı unutulmamalı diyorum ve konuyu kapatıyorum.
tarih dersi konularının müfredata 50 yıl arayla girdiğini bilmeyen öğrencinin söylemi. yani şu anda 1960'lı yılların tarihi öğretiliyor. soğuk savaş, kore savaşı, vietnam savaşı şu anda tarih kitaplarına girmiş durumda.. bizim zamanımızda 2. dünya savaşından sonra kitap bitiyordu. bizde yakın tarihi vikipedi'den öğreniyorduk kendi çabalarımızla. ırak savaşı gürcistan savaşının tarih dersine girmesi için en az 50 yıl geçmesi gerekiyor.
dünya üzerinde farklı milletler ve farklı devletler olduğu sürece devam edecek olan akım. bir insanın mensup olduğu milletle gurur duymasından, atalarını sevmesinden, daha doğal ne olabilir. bir millete mensup bir insanın başka millete mensup birine sen o milletle gurur duyamazsın demesi zaten olsa olsa saçmalıktır.o kişi başkası ne derse desin bildiğini okuyacaktır ve sabit fikirleri değişmeyecektir.
çoğu insan bunu zenci beyaz ayrımıyla karıştırır. milliyetçiliğin deri renginden nem alan bir akım olmadığını idrak edince, zaten insanın ufku açılır bunun kötü bir şey olmadığı ortaya çıkar. milliyetçilik bir başka milletten üstün olma yarışı değil mensup olduğun milleti sevmek, ona sahip çıkmak, onun devamını, bekasını korumaya çalışmaktır ve o milleti saygın dünya milletleri arasına sokmaya çalışmaktır.
Türklerin bu dünyada yaptığı en iyi iş saygın dünya milletleri arasına girebilmiş olmasıdır.
her millet bir nebzede olsa milliyetçidir. bugün ruslarda, çinlilerde, almanlarda, amerikalılarda, ispanyollarda, italyanlarda, finlilerde, çağdaş bütün toplumlarda milliyetçi insanlardır.
peki milliyetçiliği kötü bir şeymiş gibi algılatan güzel kardeşim sen hangi millettensin?
komünistler ve ya kapitalistler bu kavrama niye bu kadar çok takmış anlamış değilim. senin derdin para denilen o kağıt ve metal parçası. milliyetçilik ise bir duygu, bir his, bir bilinç yani para gibi maddiyata dayalı olmayan büyük bir manevi değer.
kanında Türklük kanı taşıyan her anadolu evladı. , nahcivanlısı, Türkmeni, azerisi, kazakı, özbeki, tatarı, moğolu, doğu türkistanlısı, uyguru, hakasyalısı.
büyük bir siyah balon olarak nitelenebilir. dünya ve güneş ise bu balonun içinde, ortasında bulunan küçük oyuncak toplar gibidir. yıldızlar ise uzayın içine serpiştirilmiş ışık yayan hidrojen gazlarıdır. hidrojen atomlarını yakarak ışık üretirler ve yakıtı bitince ölürler. kara delik ismi verilen cisim ise etrafındaki cisimleri içine çekerek tonlarca ağırlığa ulaşan boşlukta duramayan ve uzayı büken, güneşten kat kat büyük yıldızlardır. günün birinde çok ağırlaşır ve boşlukta duramaz siyah balonun yani uzayın tavanına yaslanır. orada bir spiral benzeri tünel oluşturur. ve ışığı bile içine çeker. uzayında görüldüğü gibi bir sınırı vardır.
işte sorulması gereken soru. siyah balonun yani uzayın dışında ne var. içindekiler belli. dünya, güneş, ay, diğer gezegenler, kara delikler, galaksiler, astroitler,
dışında ya tanrı var ya da bilmediğimiz başka bir uzay daha var.
yaz mevsiminin geç gelmesi ve çabuk bitmesi, ağaçların geç çiçek açması, kış uykusuna yatan hayvanların uyanmaması soğukların bir türlü bitmemesi ve bilim adamlarının açıklamaları sonucu doğruluğu kabul görmüş gerçek. haziran ayına, yaz mevsiminin sıcak geçen günlerine sayılı günler kaldı hala yağmur, kar yağışları devam ediyor dünya üzerinde. bir çok yerde dağların tepelerindeki karların çoktan erimesi gerekirken hala erimedi.
avrupanın batısını ısıtan gulf stream sıcak su akıntısı, kuzey kutbunda küresel ısınma sonucu kopan buz tabakalarından dolayı engelleniyor ve avrupanın batısını, kuzey yarım küreyi ısıtamıyor. bu şekilde küresel ısınma devam ederse, buz tabakaları kopup atlas okyanusuna inmeye devam ederse, gulf stream akıntısı yok olursa dünyanın kuzeyi yıllarca buzul çağına yakalanacaktır. bunu bir çok bilim adamı açıklamıştır.
gulf streamın yavaş yavaş etkisini kaybettiği ve dünyanın kuzeyinin yavaş yavaş buzul çağına gittiği açık ve nettir.
dünyanın güney yarım küresi de küresel ısınmanın artması sonucu daha da ısınacak. güneş ışınlarının 90 derece geldiği ekvator ve güney iyice kavrulacaktır. insanlar içecek su bulmakta zorluk çekecektir. tarım faaliyetleri duracak insanlar açlık tehlikesi geçirecektir.
yani kuzey yarım küre uzun yıllar erimeyen karlarla mücadele ederken, güney yarım küre ateşten kavrulacaktır.
Sözlükte Manchester United biraz küçümsenmiş gibi. adamlar premier ligde chelsea, liverpool, arsenal, manchester city, tottenham gibi takımlarla teke tek mücadele edip şampiyon olmuş. ardından avrupanın diğer güçlü takımlarını da tek tek yenip finale kadar gelmiş bundan sonra yenilir gibi bir mantık ortaya çıkmış. benim bildiğim manchester sonuna kadar savaşır. hızlı oynuyla rakibi yorar 1-2 gol bulur kendi alanına çekilir maç bitene kadar.
barcelona da öyle yabana atılacak bir takım değil. zira la ligada real madrid, valencia, atletico madrid, villareal, sevilla gibi takımları teke tek yenerek şampiyon olmuş bir takım. aynı manchester united gibi avrupanın diğer güçlü ekiplerini yenerek finale çıkmış bir takım. barcelonada mükemmel paslaşmalarla, ara paslarla golcü oyuncularıyla 1-2 gol bulacak ve kendi yarı sahasına kapanacaktır maç bitene kadar.
şüphesiz bu maç sadece 2 takımın maçı değil evrenin en iyi ligleri olan premier lig ve la liganın mücadelesi olacak. bu akşam bizleri çok keyifli bir maç bekliyor.
bu maçı kazanan ekip porto ile süper kupa maçı yapacak. onun heyecanınıda o zaman geldimi anlatırım.
Yunanistan Türkiye ile olası bir kriz sonucu ( belki isimsiz bir kayalık ege denizinde su üstüne çıkar, iki tarafta hak iddia eder, ya da ege de yaşanan herkesin it dalaşı dediği benim bu kadar itici bir kavram yerine hava savaşı dediğim bir vukuat sonucu uçaklardan birinin ateşlenen füze sonucu düşmesiyle birlikte savaş ilan edilmesi olur) gibi durumlara hazırlık amaçlı yaptığı aşırı silahlanma sonucu düştüğü durum. efendim Yunanistan vaktinde fransadan mirage savaş uçakları, amerikadan f-16 savaş uçakları, rusyadan s-300 ve tor-m1 hava savunma sistemleri, almanlardan leopar 2 tanklarını hazır parayla satın aldı ve bu hale geldi.
vakti zamanında ne demişler: ' Köşeye sıkışan boğa bütün gücüyle saldırır '
Bunlarda zaten doğuştan Türkler saldıracak paranoyası var bir de zaten batmışız batacağımız kadar, bari Türklere karşı aldığımız silahları kullanalım da ayıp olmasın halkımıza deyip bize savaş açmasınlar sakın ola.
Askerlerin bir sözü vardır: ' Her zaman en kötü şartlara kendini hazırla bu şartlar gerçekleşirse zaten hazırsın gerçekleşmezse şanslısın '
call of duty serisinin 4. oyunu. adından da anlaşılacağı üzere modern savaşı konu alıyor, yani silahlarımız yeni, savaştığımız insanlar yeni dönemin insanları.
insanı en çok geren bölümü şüphesiz çernobil bölümüdür. üstümüzde kamuflaj yanımızda captain macmillan onu takip ediyoruz. vahşi kurt köpekleriyle boğaz boğaza geliyoruz kimi zaman. konvoyun olduğu kısma ilerleyeceğimiz zaman küçük bir kulübeye stinger füzeleri koymuşlar. hala nerede kullanacağız belli değil. zira az ilerde saldırı helikopteri geliyor ama ona kilit atarsanız anında öldürüyor, bölüm casusluk üzerine olduğu için hiç dokunmayın yatın yere geçip gitsin. daha sonra konvoyun arasına dalıyoruz otların arasından, ne hikmetse dibimizden geçen askerler hiç görmüyor, otların kıpırdadığını. yani o kadar asker üstümüzden yanımızdan geçiyor, captain macmillan sürüne sürüne ilerliyor otların hareketini gören yok. fakat silahın biraz ucunu kaldırsam binlerce mermi yiyoruz. oyunun gerçekçiliğinin burada açık verdiğini sizde anladınız. bir de sırtımda 2 metrelik stinger füzesi var onu bile görmüyorlar.
gelişmiş sniper tüfekle suikast yaptıktan sonra kaçarken, askerlerin geldiği kısım çok ama çok zor. sakın ola tek tek öldürcem deyip geçmeye kalkmayın, ilk gelen grupla çatışın, öldürün sonra shift tuşuna basıp, tab tuşundan baktığınız haritadaki sarı çemberin olduğu kısma, son hız koşun binaya dalın, askerler gelmiyor, 2 tanesi gelir gibi yapıyor onları vurun gitsin. captain macmillanın üstüne helikopter düşmesi sonucu, sanırım biraz güldünüz içinizden, yaralandığı kısımda zor. hem onu taşı hem gelenle çatış zor iş gibi gözüksede askerler geldimi indirin, captain milan, oturduğu yerden indiriyor düşmanları size iş kalmıyor.
bu kısımda sık sık tab tuşuna basıp haritaya bakın, zira sırtınızda captain milanla yanlış yere girince bir daha çıkamıyorsunuz etrafınız sarılıyor. bütün bunları atlattınız diyelim, dönme dolabın olduğu yere captain milanı sırtınızdan indirmeniz gerekiyor, indirdikten sonra her yerden düşman geliyor, helikopterlerden iniyorlar, captain macmillan ateş ediyor durmadan, bir yandan da sizi almaya chinook helikopteri geliyor ve altta kaç metre kaldığı gözüküyor.
bu kısımda hiç çatışmayın ilk sizi indiriyorlar, captain milana kurşun işlemiyor geçin onun arkasında chinookun gelmesine 6000 metreden 1 metre kalana kadar arkasından kalkmayın, ben illa düşman öldürcem diyorsanız ve orta zorlukta oynuyorsanız bu kısmı geçmek saatler sürecektir. sağ kanattan gelen askerlere ateş edip captain macmillana yardım ederseniz bu sizin vicdanınıza kalmış, hiç kalkmanıza gerek yok, sağdan mermi yeyince dönün sağa crosshairin beyazdan kırmızı olduğu yere yağdırın kurşunları. sakın ola captain macmillanın arkasında kıpırdamıyın bir süre sonra sırtını duvara yaslıyor arkasına geçemiyorsunuz başta geçtiniz geçtiniz. daha sonra chinook gelince captain milanı sırtınıza alın ve helikoptere götürün, zaten gelen askerler yardım ediyor.
oyunun belkide en zor kısmını bu şekilde geçebilirsiniz. oyunun alınıp oynanması tavsiye edilir.
final sınavlarına rahat çalışayım diye 2 haftalığına evimize geldiğimde karşılaştığım durum. komşumuz olan kadınlar başladı niye okula gitmiyon, niye evdesin demeye. yıllardır ömrüm sabahın yedisinde okula gitmekle, yazın işe gitmekle geçti. 2 hafta kafa dinleyecem, o da sınavlara çalışmakla geçecek zaten gördüğüm muamaleye bak arkadaş.
erkekler evde durup, kafa dinleyemez mi, dışarının stresinden kurtulamaz mı ? diye sorasım geliyor, akşama kadar dizi izleyen o hanım ablalarıma. ilk defa bir erkeğin diğer erkekler işteyse okuldaysa o evdeyse kötü bir şey olduğunun farkında vardım. vay anası diyorum ve konuyu kapatıyorum.
2. dünya savaşı konulu bir başka oyundur. Ana menüdeki müziği, melodiyi göreve başlamadan önce en az 40 saniyesini dinlemenizi tavsiye ederim, bu hayatta duyabileceğiniz en güzel melodilerden biridir. sizin 2. dünya savaşı atmosferine girmenizi sağlar.
nazi komutanlarının üniformasını giyip casusluk yaptığınız bölüm çok ama çok eğlencelidir. 7 tuşuna basıp elinizdeki kağıdı askerlere göstermeniz, onlarında esas duruşa geçmesi çok hoş olmuş. fakat sakın ola Nazi komutanlarına o kağıtları göstermeyin çünkü yemiyorlar. ve alarm şartelini indirip destek çağırıyorlar. komutanı öldürüp şalteri kaldırıp alarmı susturabilirsiniz. elinizde silahla hareket etmemek gerekiyor kağıtları gösterdikten sonra boş elle hareket ediyorsunuz. silahla hareket edecek olursanız alman askerleri düşman olduğunuzu anlayıp size ateş edebiliyor. bu bölümü sadece casusluk yapıp bitirmeye çalışın, bir tek nazi komutanları ve denizaltının köşesindeki kolunda nazilerin kırmızı gamalı haçı olan asker kağıtları yemiyor. o kısımlarda ateş etmek zorunda kalabiliyorsunuz. bir de her kapıyı açıp içine bakın, bu kağıtların seviyeleri var. 1. level papers sarı renk, 2. level papers yeşil renk oluyor. kağıtların seviyesini yükseltmek yakalanma şansınızı azaltıyor, bir de o görev esnasında sık sık almanlar anons yapıyor sakın ola kendinize yapılıyor sanıp silahı çekmeyin, o anons size değil.
en etkileyici normandiya çıkarması bölümünde zırhlı araçlar karaya çıkamasın diye almanların kumsala koyduğu çapraz demir kazıkları askerlerin siper olarak kullanması, arkasına saklanıp makineli tüfek ateşinden korunmasıda gerçekçiliğe uymuş. oyunu orta zorlukta oynuyorsanız bu bölüm çok ama çok zorlayacaktır. kıyıdan kendinizi alman sığınağının altında attığınızda, yukarıya bir çıkayım size gösterecem demeden kendinizi alamıyorsunuz.
hukuk gibi sözel ağırlıklı bir bölümde okuyorsanız gerçekten çok özlediğiniz bir derstir. artık sayfalarca harflerden oluşan yazılar görmekten sıkıldığım için elimde liseden kalma dershane kitaplarını alıp integral, permütasyon, trigonometri, geometri gibi konuları yeniden gözden geçirip, sorular çözüyorum. benim için bir ders değil hobi gibi, yakında mühendislik fakültesinde okutulan diferansiyel denklemler, soyut cebir gibi konulara yelken açıcam.
soyut bir ders olduğu doğrudur ama bu yönüyle insanın hayal gücünü geliştirir. evrende 1 rakamı eşya olarak yoktur ama insan bunu aklında düşünür ve buna göre hayal kurar. aynı dünyanın ekseninin ve ekvator çizgisinin olmaması gibi. insanın yaşamını kolaylaştırır. enlemler ve boylamlar gerçekte yoktur ama bir yerin konumu bunlar varsayılarak bulunur. varmış gibi davranılır.
matematik olmasaydı miktar, ölçü olmazdı. en azından süt alırken, ekmek alırken, ne kadarına ihtiyacımız olduğunu anlatamazdık. sadece ekmek ver der geçerdik. oysa 2 tane ekmek ver dediğimiz zaman daha isabetli söylemiş oluyoruz.
insanların matematiği tek başına anlatma ve anlama çabası anlamsızdır. metematikte bir çok konu vardır ve her biri ayrı hikayedir. olasılık farklıdır rasyonel sayılar farklıdır. kişi matematiği anlamıyorum derken aslında neyi kastediyor belli değildir. integrali mi anlamıyorsun, toplama işlemini mi diye sorulmalıdır. 4 işlemi insanların %100ü anladığı için matematiği anlamayan insan hemen hemen yoktur. sadece bazı konuları anlamaz ki o konular herkese zordur kişi çok çalışarak zoru başarır sadece.
sonuç olarak çalışan ve 4 işlemi yapabilen kişiler uzun yıllar bilgilerine bilgi ekleyerek bu işin üstesinden gelebilirler. kimse doğuştan matematik bilgisine sahip değildir. lise ve ortaokul müfredatında 41 konu vardır ve 10 tanesi gerçekten zordur. matematiği seven ve anlayan biri olarak ben bile o konularda zorlanmaktayım. bunun dışındakiler herkesin seveceği konulardır. bu konuların genel hatlarını, formüllerini öğrenerek bu açık kapatılabilir.
matematiğe olan önyargıları yıkmakla ilk adım atılabilir.
lisede onur kurulu başkanına ek olarak sahip olduğum sıfat. yöneticiliğe attığınız ilk adımdır. gençlik çağında ne kadar küçük olsa da ilk yönetici sorumluluğunu üstlenirsiniz.
ayrıca sınıf defterini öğretmenler odasına götürmek, oradan sınıfa getirmek gibi yükümlülükleriniz vardır.
sınıfın tahta kalemi bittiyse siz almaya gidersiniz. yoklamayı siz alırsınız. gezi düzenlenecekse paraları siz toplarsınız. sınıf öğretmeni ne görev verirse yaparsınız. yanınızda her zaman yardımcınız bulunur. bu sayede ast üst ilişkisini kavrarsınız.
sınıfın boş dersten birinde aşırı isyan çıkarması, gürültünün müdürün odasına kadar gitmesi ve yardımcımla beraber bastıramamam sonucu üzülerek veda etmiştim. ama kısa sürede arkadaşlarını satmayan ve onları sahiplenen bir başkan olarak bir daha ki başkanlık seçiminde yeniden makamıma kavuştum.
sonuç olarak sınıf başkanı olmak gerçekten zordur. 30 kişiye sus demek, ayaktakileri oturtmak, sınıfı kontrol etmek aynı zamanda kendini derslere vermek iyi bir azim, dayanıklılık ve sabır gerektirir.
en güzel yanı öğretmenin masasında sınıfa karşı oturmaktır.
