Ersan Şen’in cumhurbaşkanı olma ihtimali sıfıra çok yakın, ama Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olursa, hesap soracağını söylediği beş müteahhitin avukatı olma ihtimali çok yüksek.
Elbette tasvip edilemeyecek görüntüler ama amedspor’un iç saha maçlarında kadınlar liginde bile bin beter şeyler yaşanıyor. Yaşananları anlatmak bile faşizm olarak değerlendiriliyor, amedspor’a karşı daha küçük olaylar yine faşizm olarak değerlendiriliyor.
Şunu anlamak gerekir artık. Amedspor, kadın veya erkekler ligi farketmez Türk futbolunun kanseridir. Yasaların yönetmeliklerin işlediği bir ülkede amedspor çoktan kapatılırdı.
Elbette Afganistan olmayız, toplumsal kodlarımız müsade etmez, öyle veya böyle aralardaki kesintilere rağmen 2. Mahmud’tan bu yana 200 yıllık bir modernizm geçmişimiz var ama Pakistan olabiliriz.
Bu seçim çok önemli. Kk’na müthiş kızgınım. Bu seçim kaybedilirse en büyük suç o ve avanesindedir.
Bayar caddesi sahrayıcedit mahallesinde değil 19 Mayıs mahallesindedir. 19 Mayıs mahallesi kozyatağı’ndan ayrılarak kurulmuş bir mahalledir. Erenköy ruh ve sinir hastalıkları ve Erenköy fizik tedavi hastaneleri de erenköy’de değil 19 Mayıs mahallesindedirler.
Sahrayıcedit’de erenköy’le Göztepe arasında değil, 19 Mayıs mahallesiyle Merdivenköy mahallesi arasındadır. Erenköy’le sınırı vardır yine ama Göztepe’yle sınırı bile yoktur.
Geleneksel olarak marlon brando kabul edilir. Marlon brando’da çok büyük oyuncu ama illa birini söylemek gerekirse ben dustin hoffman ismine daha yakınım..
tip mülkiyet hakkına karşı çıkmasaydı stalinist geçmişlerine rağmen tip'e üye olup tip'li olabilirdim. özel mülkiyete karşı olmayan komunist parti olmayacağına göre hiçbir zaman tip'e üye olmayacağım demektir.
kızılay sadece ahbap'a değil deprem bölgelerinde depremzedelere ücretsiz ilaç, mama, çocuk bezi, vitamin, mineral, kişisel bakım malzemeleri, hijyen ürünleri vs dağıtan türk eczacıları birliğine'de tanesi 160.000 tl'den çadırlar satmış.
kapkaç olaylarının önüne geçebimek için kapkaçı gaspa sokmuşlardı ve bu sayede kapkaç olayları bıçakla kesilir gibi kesilmişti.
artık her ne değiştiyse yine serbest bırakmaya başlamışlar. bu kapkaç olaylarının artacağı anlamına geliyor. geçen hafta benim bir tanıdığımın başına da gelmiş. üstelik o 3-5 tane de yumruk yemiş. darp raporu vs almış.
her neyse artık o nasıl olacaksa herkes önlemini alsın.
“Sandıkta görüşürüz Mesut bey” pankartı açan tribünler sonrasında “adam gibi adam Recep Tayyip Erdoğan” pankartı da açmıştı.
Not: fb
Ekleme; “sandıkta görüşürüz Mesut bey” pankartını açan grubun içinde bir abim de vardı. Uzun süre polis takibinde kaldılar. Hatta taraftar gruplarının adını değiştirmek zorunda kaldılar o pankartı açtıktan sonra.
hıhı evet, suudi arabistan, katar gibi ülkelerde yaşam koşulları çok iyi.
muhalifler kaçmak zorunda kaldıkları yurt dışı ülkelerde görüşmek üzere davet edildikleri konsolosluklarda koyun keser gibi kesilip parçalara bölünüp fırında yakılıyor.
bir bira içmeye kalksanız hadi bir şekilde buldunuz diyelim kelleniz gider.
sevgilinizle ele ele gezemezsiniz. güzelim, ver bir alt dudak diyemezsiniz. derseniz ve o verirse sizin de bir yerlerinizi keserler.
kadın, erkek şort giyemez, kadınlar etek, askılıyı geçtim tshirt bile giyemez.
daha yaz yaz bitmez bu.
bir akşam üstü serinliğinde sevgilimle öpüşerek, elleşerek denizde takıldıktan sonra çıktığım sahilde buz gibi biramı üstümde mayomla içemeyecek olduktan sonra sokayım o refaha.
Abazalar, çoğunluğu Karaçay-Çerkesya, Adigey ve Abhazya'da yaşayan Kuzey Kafkas halkı. Abhazya'da yaşayan Abhazlar, Abazalara dil açısından en yakın halktır. Günümüzde Abazaların büyük bölümü Türkiye ile Mısır ve bazı Arap ülkelerinde de yaşamaktadır.
komünist değilim hiç olmadım. stalin'in cani bir kasap olduğunu düşünürüm nefret ederim ama eğri oturup doğru konuşalım. değil rus bürokratların stalin'in oğlu bile cephe hatlarında savaşmıştır. stalin'in oğlu Yakov Cugaşvili almanlara esir düşmüştür.
hatta ''Almanlar daha sonra Yakov'u Stalingrad Muharebesi sırasında esir düşen Mareşal Friedrich Paulus ile takas etmek istediler. Stalin bu teklifi reddetti. Bir iddiaya göre Stalin teklifi "bir mareşali bir teğmenle takas etmem" diyerek geri çevirmiştir. Diğer bir iddiaya göre, Stalin teklif üzerine "Elinizde sadece oğlum Yakov değil, milyonlarca oğlum var. Ya onları da bırakırsınız ya da oğlum onların kaderini paylaşır" demiştir. Bazı kaynaklara göre, Hitler Yakov'u esir düşen yeğeni Leo Raubal ile takas etmek istemiş fakat bu teklifi kabul edilmemiştir.
Yakov'un ne zaman öldüğü net değildir. Resmi Alman kayıtlarında Yakov'un Sachsenhausen Toplama Kampında elektrik tellerine takılarak öldüğü belirtilmiştir. Bazıları öldürüldüğünü öne sürerken, bazıları da Yakov'un kampta intihar ettiğini ileri sürmüştür. Artık gizliliği kaldırılmış dosyalarda ise, Cugaşvili'nin emirlere itaat etmeyi reddettiği için bir nöbetçi tarafından vurulduğu söylenmektedir. Cugaşvili kamp etrafında yürürken, vurulmakla tehdit edilerek kampa geri dönmesi emredilmiştir. Cugaşvili bunu reddederek "Vur!" diye bağırmış, nöbetçi de onu kafasından vurmuştur. Her iki şekilde de Stalin bunu daha onurlu bir ölüm şekli olarak görmüştür.''
bir diğer oğlu vasili stalin yine cephede savaşan bir pilottur. onun da hikayesi şu şekilde;
''1942 yılına kadar Kızıl Orduda Hava Kuvvetleri Müfettişi olarak görev yaptı. Fakat savaşın ilk günlerinden itibaren babasından savaş için cephede görevlendirilmeyi istedi. 1942 yılında Albay oldu. Ocak 1943'te Albay Vasili Stalin, Hava Kuvvetleri 32. Alay Komutanı oldu. Şubat ve Mart 1943'te Almanlara karşı 26 silahlı sorti gerçekleştirdi. 5 Mart 1943'te bir Fw 190 Alman uçağı tarafından vurularak yaralandı. Emrindeki birliklerle Minsk, Vilnius, Lida, Grodno, Panevezys şehirlerinin kurtuluşunda önemli rol oynadı. Resmi kayıtlara göre komutanı olduğu birlik, savaş boyunca 29 düşman uçağını düşürdü ve 59 Alman pilotunu öldürdü. 22 Şubat 1945 tarihinde Belarus Cephesinde Hava Kuvvetleri 16. Tümen Komutanı olarak Berlin saldırısına katıldı.
Vasili'nin savaş boyunca 12 kez general rütbesine terfi edilmesi uygun görülmesine rağmen bu her defasında babası tarafından reddedildi.
1946 yılında Tümgeneral oldu. 1948'de Hava Kuvvetleri Moskova Askeri Bölge Komutanlığına terfi etti. Askeri danışmanlık, teknik personel ve muharebe eğitimi, havacılık teknolojisinin gelişimi gibi konularda görev aldı. 1 Mayıs 1952'de Kızıl Meydan geçit töreninde denetiminde bulunan II-28 adlı iki yeni jet bombardıman uçağı arızalandığı için uyarıldı. Temmuz 1952'de de vazife sırasında sarhoş olarak yakalanınca görevden alındı. Ağustos 1952'de Genelkurmay Askeri Akademisinde görevlendirildi.
dikkat edin, dikkatli okuyun. hitler'in yeğeni, stalin'in oğlu esir düşüyor,bir diğer oğlu vurulup yaralanıyor, toplama kamplarında ölüyorlar falan. batı medeniyetinde bizdeki gibi işlemez işler.
yıllar önce ben 15-16 yaşlarındayken moda'da 20'lerinde bir kadınla tanıştık. havadan sudan laflarken konu nereli olduğumuza geldi. eski yugoslavya'da bir yerlerli olduğunu söyledi. ilgimi çektiği için ne zaman istanbul'a geldiklerini sordum. şimdi tam hatırlamıyorum ama 16., 17. asırda istanbul'a gelmişler, istanbulluyum demiyordu.
kanka kaldığım bir exim var. bir dönem fuckbuddy de olduk. beraber tatillere bile gidiyoruz. elimi sürmüyorum artık. aynı yatakta yatıyoruz. o içindeyken yanına jakuziye çağırıyor, uyuyor numarası yapıyorum, biraz halsizim sıcağa girmek istemiyorum diyorum vs vs. artık elimi bile sürmüyorum.
sık sık görüşüyoruz. ilk başlarda eskileri açıp saçını benim için süpürge ettiğini, kıymetini bilmediğimi falan vs vs söylüyordu. arkadaşlığımız devam ettikçe süreç içinde bu serzenişlerinin sıklığı giderek azaldı. artık hiç bu konuları açmıyor çok şükür.
geçenlerde seks üzerine konuşuyorduk. bir arkadaşının benim sevdiğim şeyleri sevdiğini falan anlattı. sonra dedi ki ''seninle seks yapması için bir kadının gerçekten sevmesi gerekir. sevmeyen yapmaz'' dedi.
yine başlıyor diye geçirdim içimden.
sonra dedi ki ''fazla büyük, o kadar büyük olmasına gerek yok. içimi parçalıyordun.'' dedi.
daha önce benzer şikayetleri bir çek ve bir ingiliz eximden de almıştım. başka bu konudan şikayet eden olmadı.
ama ekşi sözlük tıpkı kitle iletişim araçları gibi her zaman dezenformasyon ya da algı operasyonu yapılan bir yer olmuştur.
aktrollerin ekşi sözlükte yaptıkları bir dezenformasyon ve algı operasyonu değil midir? hem ekşi sözlük'e erişimin engellenmesi karşısında mutluluk çığlıkları atıp hem de vpn vs ekşi sözlük'e girip kaldıkları yerden devam etmiyorlar mı?
her neyse sabah gazetesi, a haber ya da ulusal kanal'da ne kadar algı operasyonu yapılıyorsa ekşi sözlük'te de o kadar algı operasyonu yapılmaktadır.
ekşi sözlük'ün onlardan farkı ekşi sözlük'te yapılan algı operasyonlarının kurumsal veya kurumca organize edilen algı operasyonu çabaları olmamasıdır. ekşi sözlük'te yazar ve çaylakların yazdıkları kendilerini bağlar. whatsapp'ta kullanıcıların attıkları mesajlar ya da paylaştıkları durumlar ne kadar whatsapp'ı bağlarsa ekşi sözlük'te yazılanlar da o kadar ekşi sözlük'ü bağlar. tweeter'da atılan tweetler veya yapılan yorumlar ne kadar tweeter'ı bağlarsa ekşi sözlük'te yazılanlar da o kadar ekşi sözlük'ü bağlar.
bu anlamda ekşi sözlük'e erişimi engellemek son derece yersiz ve adaletsiz bir karardır. ekşi sözlük bugün tweeter'ı bir kenara bırakırsak en sağlıklı gündemi takip etme kaynaklarından biridir. insanların haber alma özgürlüğüne ket vurmak insan hakları ve anayasal haklarla çelişir.
CHP 1950’den beri hiç tek başına iktidar ol(a)madı. O yıl yapılan seçimi kaybedip muhalefete geçmişler.
Babam 1946 doğumlu. O hiç hatırlamıyor. Şu andaki nüfusumuzun %90’ından fazlası CHP’nin tek başına iktidar olduğu yıllarda akli Bali değilmiştir, hatırlamıyorlardır.
CHP iktidarını hatırlamak, o yıllarda yaşayıp CHP kötü yönetti demek için aşağı yukarı 90 yaşında olmak gerekir.
O yaşlardaki insanların değil 75 yıl önce yaşanmış şeyleri doğru hatırlaması ve yorumlaması büyük bir çoğunun çişini tutması başarı.
Mal alıp satamazlar. Yasal faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için vasi tayin ediliyor. Günlük yaşamlarını desteksiz devam ettirebilmeleri büyük başarı.
Uzun lafın kısası günümüzde CHP’nin tek başına iktidarını hatırlayıp değerlendirebilecek birileri yok.
O yıllara dair değerlendirmelerde tamamen subjektif. CHP’nin içinden çıkıp iktidarı 1950 yılında devralan demokrat partinin bile kurulma nedeni topraksız köylüye toprak dağıtılmasını sağlayacak toprak reformuna engel olabilmek.
O devir ciddi incelenirse büyük bir yokluk ve fakirlik içinde bir yandan Osmanlı’dan kalan borçlar ödenmiş bir yandan da yapılabildiği kadarıyla bir tarım ve sanayi devrimi yapılmış.
Hiçbir şey yapılmadı denilen CHP’nin tek başına iktidar olduğu yıllarda kurduğu fabrikalar Akp döneminde özelleştirme adı altında satılmış ve oradan gelen paralar bitirilmiştir.
O meşhur maymun fıkrasında ki gibi bir tek senin mi deden var? Hepimizin tarihi okuduğu, öğrendiği kaynaklar var. Sen 1 biliyorsan biz 3 biliyoruz.
Edit: CHP’nin bundan sonra da hiç tek başına iktidar olacağını sanmıyorum. 1970 sonrası CHP anlayışına halkın %70’i kesinlikle oy vermez.
akp'nin alternatifi chp. ve chp genel başkanı kk hesaplaşılacağı söylenen her kesime kırmızı gül uzattı. nasıl olacak bu iş merak ettim. kazanma ihtimali olan 3. bir parti var da bizim mi haberimiz yok?
dindar insanların bile genç çocuklarının ateist veya deist olduğu, ülkemizde müslümanların yüzdesinin düştüğü ve düşmeye devam ettiği iddiası uzun zamandır dillendiriliyor ama ben bunun kısmen yanlış olduğunu düşünüyorum.
ilk gençlik, lise, üniversite dönemlerinde insanlar ateizme ve deizme yöneliyorlar ama bunların ezici çoğunluğu süreç içerisinde radikal olmasalar da islama dönüyorlar. din bizim genetik kodlarımıza işlenmiş gibi adeta. psikososyal bir gerçeklik.
