şaka gibi bir moderasyondur. bu sözlüğün yeteri kadar ilerleyememesinin yegane nedenidir. kaliteli yazarları sözlükten soğutması akabinde ise onları silik yapmasıyla nam salmıştır.
benim bu konudaki derdim ise, sözlükte bir yazarın şahsıma özel mesajda küfür etmesiyle alakalıdır. bu yazar küfür ettiğiyle 7 gün çaylaklık alırken ben onun nickaltında küfür ettiğini belirttiğim için hakaret-polemik adı altında 21 gün çaylak oldum. eğer moderasyondaki kişiler hakaret-polemik ile eleştiri arasındaki farkı algılayamıyorlarsa onların o yerde işleri nedir?
bir hayal sonucu sözkonusu entrynin hakaret olduğunu düşünelim, peki orospu çocuğu küfürüne oranla 3 kat ceza verilecek bir hakaret lugatımızda var mıdır onu da moderasyondaki arkadaşlara burdan soruyorum.
bunu sorduğumda artan çaylaklık durumu ile kendilerini savunmaya çalışıyorlar. o zamanda benim ilk çaylak cezamın birisine mahlukat dediğim için 7 gün olduğu aklımıza geliyor ve işin içinden çıkılmıyor.
kısacası ilginç bir adalet anlayışları vardır, ilginçliğin yanında yanlı ve ilkel bir anlayıştır bu. bazı yazarların özel statüsü vardır herhalde, onların nickaltına bir şeyler yazıldığında hemen ceza ile karşılaşıyorsunuz.
moderasyondaki arkadaşlar derhal değiştirilmelidir. yoksa kaybeden bu sözlük olur...
nba'De farklı dönemlerde efsaneleşen yıldızlardır. çoğu basketbolsever onları eşleştirip kimin daha iyi olduğu kanısına varmak ister. tabi bu imkansız bir haykırıştır yalnızca!
#4454119 şu entrysiyle güldüren yazardır kendisi. şimdi bu yolla gidersek biz ırak'ta katliam yapan amerikan askerlerini düşünerek ingilizce'Den, Pippa Bacca'ya tecavüz eden o adamı, insanları diri diri yakan o zihniyeti düşünerek türkçe'Den, hitler'i düşünerek almanca'Dan nefret etme yoluna gidebiliriz.
kuş dilini de araya katacaktım ama kuşların bir yamuğunu yakalayamadım!
lise yıllarında ailesi basketbol gibi boş işlerle uğraşacağına oturup ders çalışması yönünde baskı yapsa da ailesinden gizli olarak basketbol oynayıp lise takımına girmeyi başarmıştır. sonra lise takımında gösterdiği üstün başarı ile ünü gitgide yayılmış ve ailesinin bu konudaki desteğini kazanmıştır. basketbol hayatı böyle zor koşullarda başlayan birinin bu denli bir etki yapması hatta nba'Deki efsaneler arasına girmeyi başarması kimin aklına gelirdi.
bir nokta da, kariyeri boyunca hep tim duncan ile kıyaslanmasına rağmen kanımca bu rekabette üstün olan taraftır.
nba'Deki efsane pivotlardandır. adının çok bilinmemesinin nedeni diger büyük pivotların aksine bir şampiyonluk yüzüğü kazanamamış olmasıdır. kariyeri boyunca sakatlıklarla boğuşmasına rağmen bitmek bilmeyen mücadelesiyle adını basketbol tarihine yazdırmıştır. zaten 1992 yilinda da hall of fame'e seçilmiştir.
hall of fame oyuncularından olup kariyeri boyunca hiçbir sezon 20 sayı ortalamasının altına düşmemiş bir hücum efsanesi. bu yeteneğinin yanında takım oyununundan vazgeçmemesi günümüzdeki bencil yıldızlara ders verir niteliktedir.
hall of fame'de bulunan oyunculardandır. pivot mevkiği için fiziksel dezavantajlarına rağmen hem hücumda hem de savunmada mücadeleyi asla bırakmayan saldırgan bir yapıya sahipmiş. harika bir pas yeteneğinin yanısıra üçlük atabilecek kadar iyi bir uzun mesafe şutunun olması onu büyük oyuncu statüsüne çıkarmıştır.
nba tarihinin üst düzey pivotları arasında anılmaktadır.
NCAA liginde 44.2 sayi ortalamasi tutturarak bu alandaki rekoru elinde bulunduran süperstar. akıl almaz pasları, keskin şutları ve turnikeleriyle çoğu basketbolseveri kendisine hayran bırakmıştır. işine verdigi ciddiyet ve basketbol sevdası da ayrıca belirtilmelidir.
yanlış karşılaştırmadır. ateistlik bir inanç meselesidir evet inançsızlıkta olsa bir inanç farklılığıdır. yobazlık ise eskiye bağlı olma, fikirlerinden asla ödün vermeme ve karşıdaki düşünceye hiçbir şekilde saygı göstermemektir.
ateist ile bir dindarı karşılaştırabilirsiniz ancak. bir ateist inanmasa da karşı görüşe saygı gösterebilir, zira bir dindar da bunu yapabilir. aynı şekilde ters olarak düşünürsek bir ateist de yobaz olabilir bir dindar da...
doğrusu ateist vs dindar olabilir, ayrıca bu tür karşılaştırmalar ne derece gerekli o da ayrı mevzu...
iktisat bölümünde gösterilen eğitim gerçek dünyadan oldukça kopuktur. bu bölümden mezun olan kişi iş hayatına atıldığında o derslerde görülen teorilerin hiçbir işine yaramayacağını görecektir.
ayrıca gösterilen teoriler de tek taraflıdır. misal hep bir firma,üretici baz alınarak teoriler ortaya dökülür. biraz da ortaya çıkan sonuçlara tüketicinin gözünden bakmak iyi olabilirdi!
başka bir eleştiri olarak; bir tek liberalizm anlatılıp durulur, liberalizm'e alternatif durumlarda ele alınmalıdır kanımca. mezunların,teorik de olsa hem ekonomiyi bir bütün olarak algılayabilmeleri hem de mevcut sistemin eleştirisini yapabilmeleri için...
bu ünvanı aldıktan sonra iş olanakları fazla olmasına rağmen aynı oranda mezun sayısının da fazla olması nedeniyle iyi bir iş bulma şansı zor olan bireylerdir.
bu seçim zamanında adı sık anılmaya başlayan güzel kent. binbir türlü hile, küçümseme ve yardımlarla belli olan çizgisinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. o derece alternatif bir görüşe saygıları yok işte sistemin, baştakilerin ve destekçilerinin. zaten daha önce bu kentin fişlenmesinin nedeni de bu değil mi?
son söz olarak da her şeye rağmen munzur vadisi, duzgun baba'Sı ve bepuk kuşu ile varolmaya devam edecektir bu uzak ama bir o kadar da yakın kent.
komünist kelimesini küfür niyetine kullanların çoğu komünizm hakkında hiçbir şey bilmeden kulaktan dolma bilgilerle hareket eden tiplerdir. işte bu yüzden gereklidir bu sistem, insanların daha iyi daha bilimsel eğitim görmesi, araştırması için...
özellikle son bölümdeki daim yusuf orti ile sinemadaki herkesin film bittikten sonra gözlerini kapatıp yerinden kalkamamasına neden olan psikolojik film. ayrıca Hopa ve Megi Kobaladze'yı bize tanıtarak ayrı bir önem kazanmıştır.
bir görüş hakkında eleştiri yapmak isteyen ama bilgi ve mantık eksikliğinden dolayı eleştiriyi dış görünüşle bağdaştıran yazarımsı. sanırım sol düşüncede kişiler hakkında başlık açma yarışına güçlü bir aday olarak onu da lanse edebiliriz.
ona tavsiyem yalnızca dış görünüşe bağlı kalmayıp iki-üç örnek verip genelleme yaparak da sol ideolojiyi eleştirme yoluna gitmeli. bu bahsettiğimiz yarış içinde ona önemli bir avantaj sağlayabilir. misal olarak,
açtığı her başlıkta her biri bogazda yali sahibi olmus 68 kusagi ibresini kanıt olarak gösteren yazar. kendisine geçmişte bu mücadeleyi verenler arasından, gencecik yaşta veda edenler ile davasından dönenler arasında bir orantı kurmasını tavsiye ediyoruz. günümüzde 2-3 eski devrimci liberal oldu diye tüm o eski güzel çocukları da bu dönekliğe dahil etmek ne derece mantıklıdır, onu sormak lazım.
açtığı başlıklar mı, karşıt görüş hakkında yapıcı eleştiri yapmak yerine o görüşe sahip olanlar hakkında atıp tutmayı kendisine şiar edinmiş. alone with everybody'nın bir küçük boyu da denebilir kendisine...
ülkemizdeki işlenen suçların büyük çoğunluğuna açlık, sefalet ve işsizlik sonucu girilen bunalımın neden olduğunu aklımıza getirdiğimizde desteklenebilir önerme...
--spoiler--
sözlüklerde yazar olunmayacak, internet devletin eline geçecek ve sıraya girip kayıt yaptırılarak bağlanma işlemi yapılacaktır.
--spoiler--
işte hala ülkemiz gençliği açısından sosyalizm deyince akıllara ne geldiğinin küçük bir yansımasıdır bu alıntı. ama bu konudaki bilgi eksikliğinin nedeni onlarda olduğu kadar hala sosyalizm'i onlara bilimsel, doğru bir şekilde aktaramayan siteminin de suçudur.
genel olarak konuya gelirsek, yalnızca alıntı yaptığım bu iki-üç satır bile belli ediyor ne kadar gereksiz ve yanlı bir yorum olduğunu. alone with everybody'nın kalemi sağlam, yazdıkça okuyasa geliyor insanın, her ne kadar o hala sosyalizm'i bilmeden, sosyalist insanları anlamaya çalışmadan alaycı bir tarzda yazmakta ısrar etse de ben okuyorum onun yazdıklarını.
kimbilir belki de biraz gülmek için okuyorum, yorumlardaki sığlığa bakarak...
taksim'De arkadaşlarınızla yolda yürürken, adresi belli bir kurşunla birden bire yere düşmenizdir. umutlarınızı, korkularınızı, okulunuzu, tiyatronuzu geride bırakmaktır aniden. veda etme şansınızın olmamasıdır. kurşunun hangi yönden, kim tarafından, hangi amaçla o gencecik bedeninize doğru hareketlenmesini bilememektir!