ikisinin de aq. biri pkklı diğeri de Atatürk'ün partisinde pkklı vekil bulunduran bir ne idüğü belirsiz adam. tayyipi sevmem. bahçeli gitmedikçe mhp'ye oy vermem. bu yüzden oyum sarıgüle koyum sarıgüle.
kardeşim taban atanma puanı olan özel eğitim bölümünde 85 puan alarak atandım. Yılda ortalama 2000 engelli bireyi değerlendiriyorum. Yediğimiz dayağın, küfürün, tükürüğün haddi hesabı yok. Velileri zaten hiç saymıyorum. Sen benim çocuğuma nasıl engelli raporu verirsin diye bıçakla gelen çok oldu. Çocuğun okulundaki sınıf öğretmeni bu çocuğu nasıl okula yollarsınız diye bilmiş bilmiş konuşur. Bilmez ki zorunlu öğrenim diye bişey var. Bu çocuk için okul olmadığından mecburen onun sınıfına yolluyoruz. işin diğer boyutu da şu. Evde eğitim kararı aldığımız yaklaşık 10 çocuk var. Çoğu lösemi pırıl pırıl çocuklar. insana her gün bu dünyanın adaletini sorgulatıyor.
Gel gelelim benim düşünceme. günde 6 tane engelli çocukla ilgilenen bir devlet memuru olarak şunu söylüyorum. her sabah erken uyandığım için küfür ediyorum bu hayata. sonra işe geliyorum. 1 çocuk 2 çocuk 3 çocuk derken günün sonunda cümlem şu oluyor "sen ne nankör bi adamsın excalibur kafana taktığın derdini sikeyim"
hal böyle olunca hayat bana güzel evet. çünkü ben her gün hayata yarım başlamış insanları ve annelerini görüyorum. keşke sen de bir gün yanıma gelsen de hayatın paradan ibaret olmadığını görsen.
çocukken düşen dişimizi ineğin altına atardık. babaannem derdi ki dişi ineğin altına atarsanız inek hamile kalır. ilginçtir diş attıktan 1 ay sonra giderdik ki inek hamile kalmış. bu durumdan çıkan sonuç bizim hacı miyase biz dişi atınca inekle boğaya gerdek gecesi tertip ediyordu demekki.
katılmadığım önerme. lütfen yazdığın ayetlerin hangi şartlarda ve hangi olaylar üzerine indiğini öğren. bu saydığın ayetlerin bir çoğu savaş zamanında ve fitnenin ayyuka çıktığı dönemlerde inmiştir.
bir komutan düşün. savaş sırasında askerlerine "düşmanı doğduğuna pişman edin" mi der yoksa "onlar size kurşun atsın siz onlara gül atın" mı der?
lütfen artık ayetlerin önünü sonunu okumadan, hangi şartlarda nerede ve ne zaman indiğini öğrenmeden saçma tespitlerde bulunmayın.
saygılar.
mevzu uzun. ilk okula yazılacağım sene 97 . annem de ilk okul 1. sınıfı okutacak iki öğretmenden biri. diğer hocayı beğenmediğinden annem beni kendi sınıfına kaydettirdi. tabi ben nası seviniyorum. annemle aynı sınıftayım lan düşünsene. okullar başladı. ilk günler anamın elinden tutup okulun ön kapısından akıllı uslu giriyordum. bir ay sonra işin piçliğini öğrendim. annemin elini bırakır duvardan atlayıverirdim.
Olaya gelelim. Sınıfta seyit diye bir çocuk var. çilli, ufak tefek, altına kaçıran bir çocuk. bu çocuk inanılmaz bir gaflete düşerek teneffüste bana çelme taktı. yere amele sümüğü gibi yapıştım. okul bahçesi arnavut kaldırımıyla döşenmiş. elimin falan anasını ağlattı. elimin acısına mı yanayım çizilen karizmaya mı yanayım bilemedim. neyse dedim seni yakalarım ben sınıfta. zil çaldı içeri girdik. çocuğu yakaladım tabi. birbirimize girdik. çok büyütmeyin deve güreşi gibi bişey. ben onu itiyorum o beni itiyor falan. ama ben avantajlıyım. neden? çünkü ben öğretmenin oğluyum ve halk beni destekliyor. millet bağırıyor "excalibur" "excalibur" diye. neyse ben bi gaza geldim tabi. aga çocuğu bir itmişim geri gitti yere düştü. zafer sarhoşuyum tabi ben. ulan bi baktım ne göreyim çocuğun yüzü kan revan. aha dedim sıçtık. sonradan anladım ki çocuğun kulak memesiyle kafasının birleştiği yer öğretmen masasının köşesine denk gelmiş. çocuk kulak memesi bildiğin bıngıl bıngıl sallanıyor sadece derisi tutuyor.
hemen lavaboya falan götürdüm. öyle de centilmendim. (yalan göt korkusundan götürdüm). olay çabucak anama ulaşmış. annem geldi. az önce beni destekleyen kahpe halk herşeyi kuş gibi ötmeye başladı. annem zaten beni dövmeye yer arıyor. temizinden bi dayak attı ayaküstü. 1-2 dakika sonra müdür geldi. bir temiz de o dövdü. oh dedim tamam artık yırttık. ta ki okulda araba olmadığı anlaşılıncaya kadar. Anam suçluluk duygusuyla ve çaresizlikle direk babamın iş yerini aradı. babam bizim 90 model torosla geldi okula. ama içim rahat babam bana fiske vurmamış o güne kadar. çocuğu alır gider diye düşünüyorum. ama tabi düşündüğüm gibi olmadı. sınıfta bir de babam dövdü. bir günde ayrı kişilerden dayak yeme rekoru kırdım.
olayın sonunda babam seyit'i hastaneye götürdü. çocuğun kulağına uyuşturmadan 5-6 dikiş atmışlar gık dememiş. garip arkadaşım benim. hayatı zor olunca dikiş acısı pek etkilememiş sanırım. hastaneden çıkınca babam Seyit'e 3-5 çift çorap bir iki de kıyafet almış. çocuğu eve bırakana kadar babama teşekkür etmiş. hala anımsadıkça içim ezilir.
işte bu da böyle bi anı. puştluk değil ama olsun. çaylağım ilk entry'm..