hiç şüphe yok ki çok yüksektir.
bu saçmasapan şey her kullanıldığında bizimkiler dizisindeki çaycı abbas'ın "cıvık müdürüm afedersin" repliği aklıma gelir.
vesa'nın önerisine göre hdmi'ın yerine gelmesi gereken ses ve görüntü gönderme arayüzü standartı.
2015'te herkes bunu kullanacak diyorlar. ekran kartlarında bunlardan çokça bulunmaya başladı. ama genelde dvi ya da hdmi'a çevirip kullanılıyor. mini display port bundan daha bile yaygın olabilir şu anda.
fenerbahçe ve galatasaray olmayan iki takım.
bir kere takımlar bununla övünmez, taraftarlar falan övünür.
ve 2012 yılında bunlarla övünen galatasaraylı ve fenerbahçeliler de pek kalmamıştır. kalmışlarsa da o okuduğunuz ilkokulda kalmışlardır sadece.
entry'lerin sadece sol frame'deyken oylanıyor olmasından anlaşılabilecek gerçektir. gerçi bu "yazarların bile okumadığı" gibi bir gerçeği de ortaya çıkarır ama neyse.
ismi lazım değil başka bir sözlükte olmadık entry'ler oylanıyor olmadık zamanlarda. ve entry'lerin hemen hepsi oylanıyor, yani okunuyor.
artık pek bulunmayan troll çeşidi. eskiden yapılmışları yapanlarla dolu piyasa.
orijinal troll'lük fikri bulmak da zor tabii, anlıyorum. orijinal fikirler her yerde olduğu gibi bu alanda da para ediyor. bence gençler bu yönde teşvik edilmeli.
entrylerini inceledim arkadaşın. pek dikkatli yazmıyor. zaten kendisini bir gammazlık aktivitesi sayesinde fark etmiştim. umarım yazdıklarına biraz daha dikkat etmeye başlar. açık saçık ve ilginç yazıyor. sözlüğe renk olması dileğiyle...
muhtemelen çocuk kendisinindir. sonuçta emzirmesi için süt denen olguya ihtiyacı var. ha başkasının çocuğuysa bile bu liseli çıtır bir çocuk doğurmuştur. o çocuğun kimden olduğu, o çocuğa nasıl bakacağı, anasının babasının yüzüne nasıl bakacağı falan hep merak konusudur. ayrıca kendi çocuğunu zor doyururken elin çocuğunu niye emzirsin yani. bence kesin kendi çocuğudur.
albümü guttural records adlı meksikalı bir şirket çıkarmıştır. grup daha bu kadar toyken böyle meksikalardan şirketi neden ve nerden buldu o da merak konusu tabi. şirketin sitesinde releases kısmında hala bu albümün en üst sırada yazması da ayrı bir konu.
albüm vasat bir albüm özellikle vokaller kötü. anders friden o zamanlar çok kötüydü gerçekten. ama bazen açıp dinliyorum amatör ruhu da hoşuma gidiyor. mesela az önce vernal awakening adlı şarkıyı dinledim ve vokallerden bile çok hoşlandım.
tabii genç insanların müzik yapması falan güzel şeyler bunlar, büyüdüklerinde ortalığın mına koyabiliyolar sonra.
her hangi bir sözlükte birine "ibne" diye hakaret ederseniz ve "ne diyon oğolum sen? eşcinselliği küfür olarak mı kullanıyosun sen yoksa? o çok normal bir şey bi kerem" diye bir cevap gelirse daha iyi anlayabileceğiniz durumdur. eşcinselliği eşcinsellerden fazla savunur, heteroseksüellerden daha üst mertebeye çıkarır olmuş insanlar. bu yeni bir entellik göstergesi falan mı acaba?
vay arkadaş, tamam normaller hadi bir şey demiyoruz da niye kutsallaştırdınız bunları bu kadar? bunu anlayamadım...
reddedilemez bir gerçektir. adamlarda içki yok, kumar yok, karı yok, kız yok. hiç bi halt yok anasını satayim. giyim kuşam desen lc waikiki'den aldıkları üç gömlek bir pantolonla beş sene idare ediyor adamlar. fetullahçılığa yatay geçiş falan mı yapsam diye düşünmeden edemiyor insan bazen.
ya uyku düzeni bozuktur, işi gücü yoktur. ya da ikinci öğretim öğrencisidir.
öyle saatlerde sözlüğe girer ki bazen sol frame'in en sikilmiş anlarına şahit olur. sol frame'de baştan aşağıya "jjjjjjjjjj" yazıldığını bile görmüştür.
entry'lerinin hiç oylanmamasına da alışmıştır. kimse okumasa da girer entry'lerini, hiç umrunda değildir bu durum. hatta bu durumdan kendine yazacak malzeme bile çıkarır.
o ki, gündüz uyuyup gece uyanandır. güneşi görmeyendir, güneşin ışığında uyuyandır. kumsalda güneşin altında uyuya kalıp 2. dereceden yanandır, acı çekendir. kısaca o, en asil duyguların yazarıdır.
sonu olmayan tartışmalardır bunlar. çünkü kıyamet kopmadıkça bitmeyecektir futbol. dolayısıyla taraflar birbirlerine hiçbir şey kanıtlayamazlar. en fazla sonunda yumruk yumruğa kavga ederler.
insanların kendi yapmadıkları şeyler hakkında yaptıkları tartışmalardır. futbolu başkaları oynar, siz onların üzerinden tartışırsınız.
fanatiklik adı altında kaleye giren iki topun sayısına bakarak birbirlerine resmen düşman olan insanların tartışmalarıdır.
fanatikliği bi bok sananların yaptığı tartışmalardır. hatta bazen fanatiklik üzerinden tartışırlar bunlar, fanatikliklerini yarıştırırlar...
ve bu konuda bu kadar laf eden birinin bile, saçma bulmasına rağmen arada sırada da olsa yaptığı tartışmalardır. bir fanatik olarak bu işi hobi haline getirdiği yıllar bile olmuştur. sonuç olarak böyle tartışmak eğlencelidir, ama saçmadır. mantığı oturmuş bir insanın girmemek için çaba göstermesi gerekenlerdendir.
joomla adlı cms'ye tema üreten oluşum. işlerinde oldukça iyiler, hatta en iyisi onlar. phpbb3 ve wordpress için de tema üretmeye başlamışlar. temaları 30$'a falan satıyorlar ama hepsi zaten malum ortamlara çoktan düşmüş durumdalar.
eskiden smf için de tema üretiyolardı sanırım ama smf'den vazgeçtiler galiba.
joomla kullanarak bir web sitesi yapacaksanız tema için ilk bakacağınız yer burası olmalı. http://www.rockettheme.com
bir de şu var:
(bkz: yootheme)
dark tranquillity'nin we are the void albümünün ismi açıklanan ikinci parçası ve açılış parçası. bu şarkıyla dt'nin albümün en gaz parçasını açılış parçası yapma geleneğinden taviz verdiğini görüyoruz. fena şarkı değil ama dream oblivion gibi hemen etkileyemedi beni, daha fazla dinledikçe daha iyi sindiririz şüphesiz.
edit: tracklist yanlışmış beyler, albümün 6. şarkısı...
çoğu sözlük yazarının habersiz olduğu adaptır. bilgisayar kullanarak yazı yazarken noktalam işaretlerinin belli kullanım standartları vardır. noktadan, virgülden, soru işaretinden ve ünlemden sonra boşluk bırakılır. hiç boşluk kullamadan veya işaretten önce boşluk kulanılarak yazılan yazılar çok dağınık bir görüntü sergiler. ve en önemlisi türkçe'de ya tek bir nokta kullanılır ya da üç nokta. iki nokta, dört nokta, beş nokta türkçe'de bulunmayan noktalama işaretleridir.
still alive
all knowing eye
beneath your stream of words
your rapid stream of words
though none will
ever live to share
the radiant stream
the promised hues
from which your picture fell
re-seal the components from atom hearts
revert, non-owner of worlds
as uncommunication becomes the manifest
our alien, architectural skeletons in unison collapse
death rode these silent caravans
and steered them to the ?im of the world.
their diaries and withered letters
all devoted to the art of dying
the enterprise, academy
the crafts held in our hands
all devoted to the art of dying
no room to arrange
the final row of masks
drenched in chameleon-ink
for the grand charade
the tongues that burn in you
the slowly altered language
that colonised your heartland
advanced through broken doors
and they still believe in you
they seem to see
so many things
booked in your pestilent eye
your stale lids, your iris punctured
by tongues licking a lie
the enterprise, wolvenlore
the cursed seed of man
plunged through the tunnels of uncreation
we reach out to move the landmark,
hands seeping down from the chronicles of time
the quill now blunt
the scribe devoured
no-one survives such an attack
and we all stood like monuments
baring the nails in her back
still moving sinews
in a graceful impression of life
shyly the arms, shyly the breasts
fold fear die
ten fingers driven
through the heart, through the core
as i stare into those strange, magnetic eyes
and wonder: (for you / me)
are there demons there?
i knew it all the time. the misanthropes
were right to crucify themselves in the
need of a saviour. still moving sinews
struggle fearsome with a lifeline forlorn,
caught in the nest of the impending dark fate.
semi-worlds, lifetight lodges
where faces stiffen,
plagued with the frost of disease
our capsules barely meet
the worms of disorder
like living black numbers
that drip from her pergament skin
joined in sweet fury
to anoint the decay
fragile and reddened in lifelost array
drenched in the perfume of hell
impasto of burning oils
forming continents on my
outstretched naked body
erupting crimson stains of shame
limbs that leave their nests of red
to spin the reels of pain
attach the nails and electrodes
and spin the reels again
retreating hunger running through the years
carries the scorn on skeleton wings
storm me thou with the sharpened claw
swift hammer nails that pierce the shoulder of time
behind the sunset---with movement regained
for there lie shadows even farther from the light
i run
devoid of motion, devoid of name
attach the nails and electrodes
black moratorium, haven of refuge
ateistlerce bilinse de bir bakıma tanrının büyüklüğünü de ortaya koyan bir fıkra. komik olduğu ise kesindir.*
--spoiler--
bir gün muhammed, isa ve musa çölde çarşaflı kadınların arasında sap sap yürüyorlarmış. tam o sırada uzaktan taş gibi bir hatun görünmüş. tabii bizimkilerin ağızlarının suları hemen akmaya başlamış.
musa hemen demiş "en büyüğünüz benim, bu benimdir!"
isa itiraz etmiş "ben tanrının oğluyum bu benim bsg"
muhammed yanıtı da "bu evren benim için yaratılmış, son gelen ve en önemliniz benim" olmuş.
en sonunda anlamışlar bu böyle olmayacak, zar atalım demişler.
musa dört dört atmış. "koydum çocuğu, muhahaha" nidalarıyla sevinmeye başlamış.
isa beş beş atınca diğerleri içten bir "hassiktir" çekmişler.
muhammed'e sıra gelince en büyük mucizesini yapıp altı altı atmış.
muhammed "ahaha karı benimdir şimdi siktirip gidebilrsiniz" derken ve diğerleri başlarını öne eğmiş uzaklaşırken gökten iki zar düşmüş: yedi yedi
--spoiler--
Kalmah'ın 3 martta çıkacak yeni albümü. farklı ve iyi bir albüm beklemekteyim kendilerinden.*
tracklisti bile belli olmuştur:
01. Rust Never Sleeps
02. One of Fail
03. Bullets Are Blind
04. Swampwar
05. Better Not To Tell
06. Hook The Monster
07. Godeye
08. 12 Gauge
09. Sacramentum
geceleri, tematik modundan habersiz yazar ece kscg'nin sözlükte yazmaya devam etmesinden kaynaklanan durumdur. çok fazla yazılan bir şey olmadığı için de sol frame böyle ip gibi olur. bu görüntü umumi bir tuvalette tuvalet kağıdı olarak kullanılmış beyaz slip donun tuvaletin ortasına atılmış olduğunu görmek kadar iğrenç ve tiksindiricidir.*
türkçe'mizin basit bir kuralı olan dahi anlamında ayrı yazılan "de"yi anlamamakta ısrar edenlere, anlatmakta ısrar eden insanları imla delisi, durmadan imla kurallarını sağa sola öğretmeye çalışan bir insan sanmaktır. aslında başlığı böyle girecektim ama sanırım 1552 karakter oluyor, neyse.
bi arkadaşım var ve aslında zeki bir arkadaştır kendisi. bu arkadaşın facebook'ta yazdığı yazılarda dahi anlamındaki "de"nin bitişik yazılması sonucunda "oğolum dahi anlamında de ayrı yazılır, götelek" demiştim. şüphesiz ki biz de insanız. imla hatası yapabiliyoruz. hatta bu yazıda bile rahat bi on tane çıkar. o gün bugündür, yazdığım herhangi bir şeyde bir imla hatası, noktalama yanlışı olduğunda bu adam üstüme saldırıyor ve hala "de"leri bitişik yazıyor. adama diyorum "de" birleşik yazılınca o cümleyi üç kere okumak zorunda kalıyorum, anlaşılmıyor anlaşılsa da adamı gıcık ediyor ama adam bir türlü anlamıyor. arkadaşım ya, "bir çok"u ayrı yazmakla aynı şey değil bu. bu hata, cümleleri okuduğunuzda akışı bozan, bazen de anlatım bozukluğuna yol açan bir hata. yani bariz bir şekilde önemli bir durum. sikindirik bir kuralı anlayamayacak kadar mal mısınız?*
moderasyondan haklı olarak beklediğimiz şeydir. altıncı neslin sözlüğü ne hale getirdiği ortadayken, ekşi 2008 öncesi kaydolmuş herkesi yazar yapmışken, buradan kopmamak için bir neden lazım bir çok kişiye. moderasyonun da burada stratejik oynaması lazım, artık ipini koparan sözlüğe ve ebesine atlayamamalı.