ee yıl geldi 2020. daha deflasyon bile yaşamaışken bu ülkede bu paraya alınacak sıfır araç kalmadı sözlük. malum paramız çok değersizleşti. varsa önerileriniz bu başlığın altında toplanın.
bu salgın günlerinde inanılmaz derece yetersiz verilen eğitimdir. okulun neredeyse çoğu fakültesi online eğitimi sallamamıştır. elbette ki biliyoruz şuan önem sırasına koyarsak dersler önceliğimiz değil ancak salgından bu yana 2 ay geçti. diğer üniversiteler harıl harıl çalışırken biz daha vizelerimizi bile vermiş değiliz.
şu covid-19 karantina günlerinde memlekete dönmüşümdür. evde beni bekleyen emektar annemin yanında içemediğim sigaradır. zira sigara içtiğimi bilse yaşıma rağmen döver ve kendi yeniden sigara içmeye başlar. (bkz: anneden korkmak)
istanbuldaki nusret kadar rağbet göreceğini zannetmiyorum çünkü burada zaten adım başı et, et, et....
etraf, yıllarını etlere vermiş ustalarla, kasaplarla dolu. (bkz: hadırlı kasabı)
tadım ve deneme amaçlı memleketimin meraklı insanı kesinlikle bir kere gider ama sonralarında bu işin yürüyeceğini sanmam. burada yaşayan herkeste yemeğe verilen paranın üstünü tamamlayıp koyun alma düşüncesi belirir hesap gelince.
18 yaşına kadar karşı cinsle normal bir ilişki bile kuramadığını düşündüğüm insandır. hatta bazen 18 yaşında 1 kere evlenmiş ve 1 çocucğu olan bireyler katılırlar. hayır zorla evlendirilmemişlerdir. bizzat severek evlenmişerdir (kaçmışlardır!). bir de kendilerinden 10-15 yaş büyük insanlara geliriler. ilginç insanlardır...
insanın aklından çıkmaz. acaba ilaçlarını almış mıdır, acaba şuan iyi midir diye sürekli düşünürsünüz. yanında durmaya çalışırsınız ki bu çokca sabır isteyen bir olaydır. tam kapılmamışken rüzgarına dönün derim lakin sonu genelde felaketle sonuçlanıyor ilişkinizin.
inanamadığım türlerdir. bu herkesin özgürlüğüdür kimse karışamaz diyerek savunurlar, ancak henüz suyu bile peçeyi kaldırmadan içememek özgürlük değildir. özgürlük en azından rahatça yemek yiyebilmektir, rahat dolaşabilmektir diye düşünüyorum.