protein bar. bir nevi çikolata gibi, tadellenin yandan yemişi. ekstra şeker / yağ katkısı olmaması ve çok yüksek protein oranı sayesinde (protein tozundan yapılıyormuş sanırım) tok tuttuğu için gündüz iş yerinde ara saat sağlıklı atıştırmalığı için ideal.
spor sonrası ve öncesi kullanan da çok fazla kişi var. spor yapmayan herhangi bir bireyim günlük protein ihtiyacını %25-30 kadar karşılıyor tek bir tanesi.(aşağı yukarı 2 yumurta kadar protein içeriyor)
tadını ben beğendim. tek sorunu 6,9 tl'lik fiyatı. carrefour, macrocenter gibi yerlerde satılıyor. migros'ta da varmış sanırım.
optik sinirlerde meydana gelen bir iltihaplanma. Gözün arkasından beyine kadar giden bu sinir hücrelerinin iltihabı ani bulanık görme, görme kaybı, gözde kararma gibi belirtilerle ortaya çıkar. tek gözde de olabilir ikisinde de. MR, OCt, vb görüntüleme yöntemlerinden de faydalanılır teşhiste.
dikkatle takip edilmesi gerekir zira tekrarlayabilir, daha kötüsü MS habercisi olabilir.
3 ila 10 gün sürecek bir kortizon tedavisi ile genellikle tamamen iyileşme görülür.
Bu tarz başlık açan adam değilim ama az önce öğrendiğim bu bilgiyi buradaki kardeşlerimle paylaşmasam olmazdı.
Sözlük gündemini sürekli meşgul eden ve içimizi bayan yok şu güzel yok beriki daha güzel tartışmalarının sonlanması bakımından da önem arzeden bir gelişme olduğunu düşünüyorum.
Kendisinin thy'de kabin memuru olarak çalıştığı tespit edildi. Sen türkiye'nin en güzel kadını ol, sonra git batman'dan ankara'ya uç dar koridorlu anadolujet uçağında.. Bu da thy yönetiminin neden olduğu bir skandal olarak nitelendirilebilir. Bu kadının istihdamı ancak yüzünün fotoğrafı çekilmek suretiyle thy şirket logosu olarak kullanılmasıyla mümkün olmalıydı.
adı üzerinde, geçerken şurdan da kahvemi alayım da giderken içerim kahvesidir. türkiye'de pek rağbet görmez, nitekim starbucks vb. yerlerde oturup piyasa yapmak varken kimse kahvemi alayım da basıp gideyim demez genelde. dahası, izmir gibi birkaç yer hariç türkiyede yolda bir şeyler yemek içmek de ayıp veya garip karşılanır. dolayısıyla diğer ülkelerde sadece starbuckslarda değil pek çok cafe'de hatta ufak büfelerde, pazar yerlerinde bile varolan bu tarz, Türkiye'de yerleşmemiştir.
till roenneberg isimli psikologun, internal time isimli kitabında bahsettiği modern zamanların sorunudur. aslında maaşlı bir işte çalışan hemen hemen herkesin sorunudur sosyal jet lag.
kitabı tanıtan yazısında muhteşem bir performans gösteren serdar kuzuloğlu, kavramı şu yazısında tanımlamış;
Ankara etimesgut'da bu sabah meydana gelen olaydır. sabah sporuna çıkan bir kişi, karşısına çıkan 8-9 sokak köpeği tarafından parçalanarak öldürülmüş.
bu korkunç olay, akla hemen sharapova'nın "türkiye'de köpekler sokaklarda başı boş geziyor daha da gelmem" açıklamasını hatırlatmıştır. hatırlanacağı gibi o dönem herkes sharapova'yı şımarıklık ile suçlamıştı.
burada belediyenin ciddi bir sorumluluğu bulunmaktadır.
Can dündar'ın 14 şubat 2012 tarihli yazısıdır. son paragrafında bir bölümü beğenmediğim için kalanını paylaşıyorum;
Vatanın Sevgililer Günü anketinden ilginç bir sonuç çıktı:
14 Şubatta kadınların çoğu sevgilisinden tek taş kolye bekliyormuş.
Erkeklerin çoğu ise sevgilisine çiçek götürmeye hazırlanıyormuş.
Bu akşam maç da olduğu düşünülürse, birçok ilişkide bolca hayal ve kalp kırılacağını tahmin etmek zor değil.
Ankete katılanların yarısı severek evlenmiş. Lakin yarısının evliliği boşanmayla bitmiş.
Boşanma oranının yüksekliği, beklentiyle gerçeklik arasındaki (yani tek taşla çiçek arasındaki) derin farklılıktan kaynaklanıyor olsa gerek...
* * *
Tek taş kolye hediyeli romantik bir yemek beklerken kapısında bir buket çiçekle; Seni seviyorum. Maça gidiyorum; notu bulmuş bir kadının önünde iki seçenek vardır:
Ya beklentiyi ya da sevgiliyi değiştirmek...
Çoğu kadın, çiçeğe razı olmak veya adamdan caymaktansa üçüncü bir seçenekle uğraşır:
Adamın kişiliğini değiştirmeye çalışır. Ama ne yazık ki, (3 yaşından gün almış hiçbir) erkek değişmez.
Öte yandan, erkeğin;değişmesin; beklentisine karşın çoğu kadın zamanla değişir.
ilişkilerde hayaller ve kalpler, biraz da bu yüzden kırılır.
* * *
Huyu değişmeyen erkek, Sevgililer Günü maça gidince kadın sorular sormaya başlar:
Ne oldu bize, Artık beni sevmiyor musun, Başka biri mi var?
Cevapsız kalan sorular, zamanla aynaya döner:
Gözden düştüm mü, Eskisi kadar güzel değil miyim, Fazla mı kilo aldım?
Erkekse soru sormaz; kendisine sorulmasından da hoşlanmaz.
Çok sıkıştığında Nerden çıkarıyorsun bunları der, fazla konuşmaz.
Sevgililer Gününü hatırlayıp çiçek aldığı, hatta maça gitmeyip yemeğe kaldığı halde niye hâlâ bunların sorulduğunu da anlamaz.
Bunca fedakârlığa rağmen yine de karşısındaki tabağa gözyaşları damlıyorsa, o da kendine sorular sormaya başlar. Ama onunkiler hayli farklıdır:
Yanlış kız mı? Başkasını mı bulmalı?
Önünde iki seçenek vardır:
Tek taş için para biriktirmek ya da sevgiliyi değiştirmek...
Pek azı para biriktirir.
* * *
Sanırım asıl sorun, piyasa işi şablonların bizi esir alması...
Reklamların tek taşı, yegâne sevgi alâmeti diye sunması...
ilişki guruları”nın kadınları, erkeğin gözünde maçtan daha cazip, golden daha heyecan verici olmaya zorlaması...
Tek taş alamayanların sevgisiz, erkeğini maça kaptıranların cazibesiz diye damgalanması...
Sevgililer Gününde hayal kırıklığı yaşayanların, suçu kendinde, mesela tek taşa yetmeyen gelirinde veya deforme olan bedeninde araması...
* * *
Boşverin bunları!
Güzelim bir günü, kadınınızın gözüne girmek için tek taş alışverişinde ya da erkeğinizin diğer heyecanlarıyla yarışmak uğruna maç tribününde geçirmeyin.
Kendinizden taviz vererek mutlu olmaya çalışmayın.
son paragrafta "Erkekseniz sevginizi hediyenizle tartmayacak, kadınsanız sizi maçla kıyaslamayacak sevdalılara koşun." demiş can dundar, "kadınsanız sizi maçla kıyaslamayacak sevdalılara koşun" derken kendi yazısının içeriği ile çelişmiş gibi. kadınlara tavsiyesi madem 3 yaşından gün almış adam değişmez kabullen kendini maçla kıyaslama o heyecanın yerini almaya çalışma alamadığında kendini suçlama şeklindeyse, anlayış ve saygı tavsiye etmesi daha makul olabilirdi.
-abi sen bize 50 kasa getir bi şimdilik 500 ml'lik sulardan
+330 luk getireyim abi daha iyi
-ya yok 500 ml olsun işte küçük olur o..
+iyi ya abi, bizim millet iki kişi paylaşır 500 ml suyu ama 330 ml olunca mecbur 2 tane söylüyorlar.
+tamam 330 ml getir 50 kasa.
ilginçtir, şikede küme düşme kalksn diyen de tüm futbolseverlerdir. daha ilginci bu yanlış karara karşı sağlam duran güçlü şekilde şike yapan küme düşsün diyen tek takım da fenerbahçe'dir. ne kadar ilginç degil mi?
madrid'deki bankalarda çalışan arkadaşlarımdan aldıgım bilgiye gore ismi gizli tutulan bir bankaya 15 milyon euro'luk teminat mektubu hazırlaması talimatı verilmiş a.madrid klubune verilmek üzere.
uludagsozluk'e yazar olabilmek için hiçbir nitelik sahibi olmanız gerekmediğinden ve 9 yaşında çocuğun bile yazar olması muhtemel oldugundan hava atma amaçlı olmaması gereken davranıştır. şahsen ben bilakis saklarım, sagda solda internetteki sitelerde boş zaman öldürüyor konumuna düşmemek için.
Fenerbahçe ile Gençlerbirliği arasında bugün oynanacak olan maç. Önemli oyuncularının oynaması şüpheli olan Fenerbahçe'nin hızlı adamları ve yine geçen maç olduğu gibi özellikle dia, alex ve niang'ıyla seyirci desteğini de arkasına alarak kazanacağını düşündüğümüz maçtır. Fenerbahçe'nin muhtemelen 11'i şöyle;
hayatında bir izmirli kıza yanaşmaya bile cesareti olamayacak andavallar suçlar izmirli kızları genelde. bugune kadar hep oyle gordum. yanaşmaya cesaret edenle konuşur izmirli kız, çunku yanaşan öküzün yetiştiği kültürün aşıladıgı duvarlar yoktur onda. o öküz de sanır ki oo hemen ikna ettim.. sonra da avcunu yalar. ayrıca Türkiye'nin her metrekaresini gezen biri olarak şoyel soyleyeyim izmir kızları açık giyinmeymiş cömertlikmiş, bu konularda diğer buyukşehirlerin önünde değildir. zaman zaman gerisinde dahi kalır. ama ağzı sulanan köpeklerin salyaları akar her daim, kaç köpegin agzı büzülebilmiştir ki salya akıtmasın.. akan salya bulaştıgı şeyi kirletir de değerini düşürür mü? düşünmek lazım. işte boyle serbest çagrışımlar yaptırır izmirin kızları insana. tanıma gelirse, böyle bir gerçeklik veya tersi sözkonusu olamaz. güzellik genellenebilecek bir kavram degildir zira.
not: izmirli kız falan değilim. kız da değilim, akıllı olun lan yazmayın bana da.
"Türkiye'nin en kurumsal en büyük şirketlerinden birinin yönetim kurulundayım, seni çok beğendim gel bizim şirketimizde insan kaynakları müdürü ol" dense topuklarını götüne vurdura vurdura koşacak insanların, olamadıkları için bok attıkları mesleğe karşı hakaret etmek ve içteki ezikliğin bastırılması için açılan başlıktır.
not: ik ile uzaktan yakından alakası olmayan bir işim var.
